Türkiye’de yapılan bir araştırma, geçen yıla göre, ABD’nin daha “güvenilir”, Rusya’nın da daha “güvenilmez” görüldüğünü ortaya koydu. Kadir Has Üniversitesi tarafından haziran ayında açıklanan, “Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları Araştırması”na göre, Türkiye’de geçen yıl Rusya’yı “tehdit” olarak görenler yüzde 44.2 iken, bu yıl bu oran yüzde 55’e çıktı. ABD’yi “tehdit” olarak görenler geçen yıl yüzde 81.3 iken, oran bu yıl yüzde 70’e indi.
Araştırmaya göre Türkiye ile ABD arasındaki en önemli sorun olarak, yüzde 34 ile “ABD’nin PYD’ye destek vermesi” birinci sırada gelirken, “ABD’nin Orta Doğu’daki Kürt politikaları” yanıtı, yüzde 27,2 ile ikinci sırada yer aldı.
Kadir Has Üniversitesi öğretim üyesi ve araştırmanın koordinatörü Prof Mustafa Aydın, sonuçları Al-Monitor’a şöyle değerlendirdi: “Türkiye ile ABD arasında önemli problemler var. Ama Trump, ilişkileri kişiselleştirdiği için bazı sorunlar yokmuş gibi davranabiliyor. Bu sonuçlara rağmen, ilişkilerde, köklü bir olumlu bir değişim beklemek zor. ABD’den farklı olarak Rusya ile ilişkilerdeki dinamikler, işbirliğine daha yatkın. İlişkiler inişli-çıkışlı olsa da hem işbirliği hem de rekabet üzerine devam edecek gibi görünüyor. Suriye, İdlib ve Libya’daki gelişmelerin de bu sonuçlarda etkileri var.”
Aydın, nisan ayında gerçekleştirilen ankette son iki-üç aylık gelişmelerin etkili olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın söylemlerine de yansıyan ABD ile ilişkilerde yakınlaşma işaretlerinin sonuçlara yansıdığını söyledi.
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof Hüseyin Bağcı’ya göre ise Rusya ile Libya’daki görüş ve çıkar ayrılığının sonuçlarda önemli bir rolü var.
Bağcı Al-Monitor’a şöyle konuştu: “Rusya’nın Libya’daki Wagner askerleri ile ilgili adım atmayışı, kamuoyunu olumsuz etkiledi. ABD ile ilişkiler ise her zaman inişli çıkışlıdır. Türkiye hâlen ABD ile stratejik ortaktır ve ABD’nin yörüngesinden ayrılmak istememektedir.”
Bağcı araştırmada NATO’ya olan güvenin geçen yıl yüzde 60.8 iken, bu yıl yüzde 55.2’ye inmesinin ise çok önemli olmadığını belirterek, bu konuda, asıl olarak “Hükümet, NATO’dan çıkar mı?” sorusunun önem taşıdığını söyledi. Bağcı şöyle devam etti: “Cevap, çıkmaz ve çıkmayacak. NATO’dan çıkmak demek güvenlik anlamında üçüncü dünya ülkesi olmak demektir. Bunu da hiçbir hükümet göze alamaz.”
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz ise araştırmanın, Türkiye’de dış politika bilgisinin medyaya dayandığını gösterdiğini belirtti. Medyanın “özgür olmadığını” dikkat çeken Çeviköz Al-Monitor’a şunları aktardı: “Ankette dış politikada belirleyici kişi olarak, yüzde 69 ile Cumhurbaşkanı birinci sırada. Cumhurbaşkanı da sürekli televizyonda. Bu nedenle halkın dış politika algısını temelde bu iki faktör belirliyor.”
Kısa süre öncesine kadar ABD’nin sürekli olarak Suriyeli Kürt örgüt Halk Savunma Birlikleri (YPG) ile işbirliği yaptığı gerekçesiyle eleştirildiğini, ancak bu söylemin artık Cumhurbaşkanı tarafından eskisi kadar kullanılmadığına dikkat çeken Çeviköz, “Bu da, Rusya’ya güvenin, ABD’ye de güvensizliğin azalmasında doğal olarak rol oynuyor” dedi.
Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Özgür Özdamar da Al-Monitor’a şunları aktardı: “Araştırmada çıkan sonuçlar da aslında kamuoyunun Türkiye’nin dış siyasetindeki gelişmelerden haberdar olduğunu ve ABD ile anlaşmazlıklar azaldıkça anti-Amerikanizmin de azalmaya başlayabileceğini gösteriyor.”
Türkiye kamuoyunun hiçbir zaman “çok ekstrem” dış politika görüşlerini benimsemediğini belirten Özdamar, “Polarizasyonun en yüksek olduğu dönemlerde bile kamuoyu, sadece Batıcı ya da sadece Doğucu dış siyasetten yana olmamıştır. (…) Genel olarak Batılı kurumlara onayın artmasını, Türkiye’nin içinden geçtiği siyasi ve ekonomik zorluklara çare olarak demokrasi ve iyi işleyen piyasa ekonomisinin hâlen en iyi çareler olarak görülmesine bağlayabiliriz.” diye konuştu.
Ankette Türkiye’nin kimliğiyle ilgili bir soru da önemli bir değişime işaret ediyor. “Size göre Türkiye öncelikli olarak hangisidir?” sorusuna karşılık, “İslam ülkesidir” tercihi yapanlar 2018’de yüzde 56.3 ve 2019’da yüzde 32.9 iken, bu yıl bu oran yüzde 22.4’e düşmüş durumda.
Aydın’a göre bu sonuçta, İslami kimliği öne çıkan AKP’nin oy kaybının etkisi olabilir: “Anketin geneline ilişkin sonuçlar, Türkiye’nin yönünün Doğu’dan Batı’ya döndüğüne ilişkin önemli bir dönüşümü işaret ediyor. Bunun kalıcı olup olmayacağını şu anda bilmiyoruz. Ama ben bu eğilimde bir değişiklik olacağını sanmıyorum.”
Bağcı da Türkiye’nin “İslam ülkesi” algısının değişmesine şaşırmadığını vurgulayarak, “Arap dünyası ile yaşanan bir hayal kırıklığı var. Türkiye bir Avrupa ülkesidir.Türkiye İslam ülkesi değil, Müslüman bir ülkedir.” dedi.
Çeviköz’e göre ise Türkiye halkı “kendine has özellikleri” olan yapısını “bir İslam ülkesi olmaktan çok, bir Avrupa ülkesi olmakla daha kolay bağdaştırmaya başlamış durumda.”