Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Edirne Cezaevi’nde tutuklu Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması kararına uyulmamasını ve özgür kalması gerektiğini değerlendirmedi, ancak milletvekili olmasına rağmen makul olmayan süre tutuklu kalmasını hak ihlali olarak yorumladı.
Anayasa Mahkemesi (AYM), bugün Resmi Gazete aracılığıyla kamuoyuna duyurduğu Demirtaş’ın bireysel başvurusuyla ilgili kararında, daha öncesinde 21 Aralık 2017’de, hakkında 31 ayrı fezlekeye konu olmuş suçlamalar bulunması nedeniyle Demirtaş’ın 4 Kasım 2016’da tutuklanmasını “hukuki” bulduğunu anımsattı. Yüksek Mahkeme, bugün de Demirtaş’ın “tutukluluk süresinin makul olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği” başvurusunu haklı buldu. Ancak AYM, Demirtaş’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) serbest bırakılması için verdiği karara rağmen bu sefer başka suçlama dosyası gerekçesiyle, 20 Eylül 2019’dan itibaren yeniden tutuklu olmasını değerlendirmedi. Dolayısıyla Demirtaş’ın halen Edirne Cezaevi’nde tutuklu kalması aleyhine yani özgürlüğü lehine bir karar almadı.
AYM, sadece 4 Kasım 2016’dan Eylül 2019’a dek olan ilk tutukluluk halini değerlendirerek, Demirtaş için “2 yıl 1 ay 3 gün tutuklu kalmıştır” tespitiyle karar aldı. AYM, Demirtaş’ın “Milletvekilliği, siyasi parti eş genel başkanlığı görevini yürütmesi ve Cumhurbaşkanlığı adaylığı dolayısıyla tutukluluğunun devam ettirilmesinin makul olmadığı” değerlendirmesini yaptı. Ancak AYM, Demirtaş’ın tutuklu kalması nedeniyle “Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkını da aşırı şekilde kısıtladığı iddiaları yönünden herhangi bir değerlendirmede” ise bulunmadı. Dolayısıyla AYM, Demirtaş’ın makul olmayan süre tutuklu yargılandığını kabul etmesine rağmen tutuklu olarak 24 Haziran 2018’de, Cumhurbaşkanlığı seçimi adaylığında Edirne Cezaevi’ndeyken diğer adaylarla eşit koşullara sahip olmadan kampanya yürütmesine ilişkin karar almaktan kaçındı.
Kararda, Demirtaş’ın sadece Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “Terör örgütü yöneticiliği”, “Terör örgütü üyesi olmak”, “Terör örgütü propagandası yapmak”, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefet”, “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik”, “Halkı kanunlara uymamaya tahrik”, “Suç işlemeye tahrik”, “Suçu ve suçluyu övme” suçlarından tutuklu olarak yargılanması ele alındı. Bu yargılamayla ilgili kararda, Demirtaş’ın “Milletvekilliği, TBMM’de grubu bulunan bir siyasi partinin eş genel başkanlığı ve Cumhurbaşkanı adaylığı gibi hususlara dayalı olarak, yargılama aşamalarında dile getirdiği tahliye taleplerinin ve tutukluluğa karşı itirazlarının, matbu gerekçelerle reddedildiği görülmektedir. Buna göre başvuran hakkında verilen tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin ilgili ve yeterli olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 19’ncu maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir” denildi.
AYM, ayrıca kararında anayasal hak ihlali nedeniyle Demirtaş’a 50.000 TL tazminat ödenmesine hükmetti.
AYM’nin Demirtaş kararına ilişkin açıklamasına https://www.anayasa.gov.tr/tr/haberler/bireysel-basvuru-basin-duyurulari/tutuklulugun-makul-sureyi-asmasi-nedeniyle-kisi-hurriyeti-ve-guvenligi-hakkinin-ihlal-edilmesi/ adresinden ve detaylı karar metnine ise https://www.anayasa.gov.tr/media/6797/2017-38610.pdf adresinden ulaşılması mümkün.
AYM’nin bu kararıyla Demirtaş serbest bırakılmalı mı?
Selahattin Demirtaş’ın AYM’ye başvuru süreçlerini yürüten ekipteki Avukat Mahsuni Karaman “AYM, Demirtaş’ın 4 Kasım 2016 ila 2 Eylül 2019 tarihinde gerçekleşen tutukluluğuyla ilgili makul sürenin aşıldığını, tedbirin ölçülü olmadığını ve tutukluluk devam kararlarının gerekçeli olmadığını tespit ederek ihlal kararı vermişti. Bu kararın önemi, 20 Eylül 2019 tarihinde verilen ve hala devam eden ikinci tutukluluğa etkisi olacaktır. AYM, bu karar ile 6-8 Ekim olayları nedeniyle Demirtaş’ın 4 Kasım 2016 ile 2 Eylül 2019 tarihleri arasındaki tutukluluğunu makul bulmayıp ihlal kararı verdiğinden ve ikinci tutuklaması da aynı sebebe dayandığından, bu ikinci kararın bir geçerliliği kalmamıştır. Kısaca Demirtaş, 6-8 Ekim olayları nedeniyle tutuklu kaldı ve bu kararla da ihlal tespit edildi. İkinci tutuklama aynı sebebe dayandığından derhal buna son verilmelidir” tespitini paylaştı.
Avukat Karaman, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Demirtaş’ın tutukluğuyla ilgili ihlal kararı olduğunu değerlendirdiğimizde, Anayasa Mahkemesi’nin makul olmayan süre tutuklu kaldığına karar verdiği dosyadaki suçlamalarla sonrasında yeniden tutukluluk kararı gerekçesi yapılan suçlamalar aynı içerikli. Dolayısıyla halen tutuklu kalması makul olmadığından, bugünkü Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca Demirtaş’ın tutukluluğuna itiraz başvurumuzu hazırlıyoruz ve tahliye talebinde bulunacağız” dedi.
Karaman, Demirtaş’ın ikinci kez tutuklanmasında, ortada henüz yargılaması başlamamış, sadece soruşturma dosyası gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebiyle alınan bir tutuklama kararı olduğunu anımsattı. Dolayısıyla nöbetçi sulh ceza mahkemesine Demirtaş’ın tahliye edilmesi için başvuracaklarını kaydeden Karaman, Demirtaş’ın hali hazırda 6-8 Ekim olayları gerekçesiyle yargılanmış olduğunu hatırlatarak, şimdi de Anayasa Mahkemesi’nin bu yargılamada makul olmayan süre tutuklu kaldığına karar verdiğini işaret etti.
Altıparmak: ”AİHM’in Ağustos öncesinde karar vermesini umut ediyoruz”
Anayasa hukuku ve insan hakları hukuku uzmanı Kerem Altıparmak ise VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, Anayasa Mahkemesi’nin bugünkü kararıyla AİHM’in Demirtaş’la ilgili karar verme sürecini geciktirmeyi amaçladığını düşündüğünü belirterek, “AİHM, normalde Ağustos ayında tatile giriyor, Ağustos’ta tatile girmeden önce karar çıkmasını umuyoruz ki bugünkü karar ötelenmesine sebebiyet vermez” görüşünü aktardı.
AYM’nin bugünkü kararını incelediğinde, bunun Demirtaş’ın AİHM’e başvurusunu zamanlama ve esas yönünden etkileme amaçlı gördüğünü belirten Altıparmak, “Birincisi, AİHM’den gelecek kararın şiddetini yumuşatmaya ve zamanlama açısından da AİHM’den gelecek kararı geciktirmeye çalışıyor. Bizim tahminimiz AİHM’in karar vermesinin eli kulağındaydı. Umuyoruz ki AYM’nin bugünkü kararı, hem zamanlama hem esası bakımından AİHM’in kararını etkilemez” diye konuştu.
Hukukçu Altıparmak, AYM’nin kararında, AİHM 2. Dairesi’nin 20 Kasım 2018’deki Demirtaş’ın derhal tahliye edilmesi yönündeki kararıyla ilgili henüz Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’nce inceleme yapılmamış bir şikayet konusu üzerine karar alındığını iddia ettiğini kaydetti. AYM’nin Demirtaş’ın tutukluluğuyla ilgili şimdi değerlendirme yaptığını ifade ettiğini söyleyen Altıparmak, AYM’nin Demirtaş’ın tutukluğunun sebebini bu kararında incelediğini belirterek, “AYM, şimdiki kararında AİHM’in daha önce hak ihlali bulduğu üzere milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı adaylığını anımsatarak Demirtaş’ın tutukluluğunu hak ihlali olarak değerlendiriyor” tespitini aktardı. Dolayısıyla AYM’nin hem AİHM’in çiğnendiğini işaret ettiği serbest seçilme hakkına gönderme yaptığına, ancak hem de serbest seçilme hakkı ihlali yönünden karar almadığına işaret etti.
Bu durumda AYM’nin bugünkü kararıyla AİHM’in Demirtaş’la ilgili yeni alacağı kararında etkilenmemesi gerektiğini vurgulayan Altıparmak, özetle, “Umuyoruz ve hukuken de olmaması gerektiğini düşünüyoruz ki AİHM’in kararı esas bakımından etkilememeli. Çünkü Anayasa Mahkemesi’nin kararı ancak Demirtaş’ın uğradığı ihlallerden ancak binde birine dokunma özelliğini taşıyor. Bizim başvuru dosyamızdaki iddialarımız kabul edilirse, Demirtaş’ın 2016’da milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu ve o andan itibaren siyasi yargılamaya maruz kaldığı durumu söz konusu. AİHM, bizim başvurularımızı kabul yönünde karar vermesiyle serbest seçim hakkı ihlali olduğuna hükmetmesini bekliyoruz. Demirtaş’ın söyledikleri nedeniyle suçlanması dolayısıyla da tamamı ifade özgürlüğü kapsamında kabul edilmesi gerekli söylemler olduğunu söylediğimiz için de AİHM’in ifade özgürlüğü ihlali bağlamında karar almasını bekliyoruz.
Söylediklerinin tamamının ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu söyledik. AİHM’in karar esasını bugünkü AYM’nin kararıyla etkilenmemesini hukuken bekliyoruz” dedi.
Altıparmak, Demirtaş’ın serbest bırakılması için yapılacak başvuru içinse “Anayasa Mahkemesi diyor ki, tutukluluk süreciyle ilgili Cumhurbaşkanlığı adayı olması, milletvekilliği dikkate alınmalıydı, Demirtaş’ın bu özellikleri değerlendirilmeden tutukluluk kararı alınmıştır. Şimdi de Demirtaş milletvekili değil ama halen siyasi kimliğini taşıyor, ifade özgürlüğü ve serbest seçim hakkı açısından baktığımızda durumunda değişiklik yok. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi’nin ilk tutukluluk için yaptığı saptaması aslında Demirtaş’ın ikinci tutukluluk durumu için de geçerli. Bu bakımdan da AYM’nin kararı doğrultusunda serbest bırakılması talep edilecek” diye konuştu.