YORUM | UĞUR TEZCAN
İzahı olmayanın mizahı yapılırmış derler, bilirsiniz. Gazeteci Cevheri Güven birkaç gün önce bir ses kaydı yayınladı. AKP cenahının ve Saray eşrafının böyle cinli, büyülü, tılsımlı işlerle iştigal ettiklerini ve bu tarz mevzular ile pek alakadar olduklarını uzun süredir bilirdim. Bunu bilmeme rağmen Cevheri Bey’in yayınladığı ses kaydı, itiraf etmeliyim ki beni bile şaşırttı. Zira mevzuyu bu kadar komik ve tiyatral boyutlara indirgeyebileceklerini tahayyül edemezdim. Ses kaydını dinleyince hayretler içinde kaldım. Tam, oturmuş “Emniyet, Cemaat evinde zaman ayarlı bomba bulmuş, haberi yok” başlıklı bir yazı üzerine çalışıyordum ki bu ses kaydı ortaya düşünce dümen kırmak zorunda kaldım. Mizahtan mizaha atladım anlayacağınız.
Kaydın detaylarına ve sadede gelmeden evvel şu hususu da belirtmek isterim. 2007’de başlayan Ergenekon davaları sürecinde ortaya dökülen delil kayıtlarından da hatırlayacağınız üzere, kayıtlarda ifşa olunan suçlar kadar beni ‘üzen’ bir başka husus da adı geçen örgüt mensuplarının son derece kırık ve bozuk Türkçeleri ile haberleşmeye çalışıyor olmaları idi ki kasetlerde sesi geçen şahısların önemli bir kısmı kurmay ve okumuş insanlardı. Bir eğitimci olarak bir yandan eğitim sisteminin kalitesine diğer yandan da Ergenekon örgütü adına üzülüyordum. Düşmanı da olsa insan karşısında aklı başında, iki cümleyi bir araya getirebilen birilerini görmek istiyor!
Bu son ses kaydında da aynı izlenimlerim oldu. Erdoğan’ın en yakınında ona akıl hocalığı, ‘üstatlık’, danışmanlık yapan insanlar bir bütünlük içinde konuşmaktan, soru sormaktan acizler. Neden hamasi sloganlar dışında bir fikir kırıntısı üretemeyen bir oluşum olduklarını bu örnek bile izaha yeter. Nükte yapıyoruz ya; çağırdıkları (sözde) peygamber ruhu gelince heyecandan dilleri dolaşmıştır filan diyerek biraz hüsn-ü zan yapalım bari.
Evet! Yaklaşık dört yıl önce ölmüş olan ve Erdoğan’ın ‘üstadım’ dediği Kadir Mısıroğlu, AKP rejiminin dinamolarından Erenköy Cemaati lideri Osman Nuri Topbaş ve AKP’li yeni aristokrasinin ve siyasi kültün cinci hocası olduğu anlaşılan Ayhan Altınbaş isimli bir şahıs ve dış işlerinden (ama videoda cin işleri ile ilgilenen) bir veya daha fazla yetkili bir araya gelmişler ve ruh çağırma seansı yapıyorlar. Güya sözde Peygamber Efendimizin, sonrasında da Mahmud Hüdayi Hazretlerinin ruhlarını çağırıyorlar ve onlara saçma sapan sorular soruyorlar. İşleri bitince de hocanın “çıkıver” demesi üzerine de gidiyorlar. Kadının bedeni üzerinden aldıkları cevapların çoğu ipe sapa gelmez, bir bağlama oturmaz cümlelerden oluşuyor. Tam konular derinleşmiş; Tayyip ne zaman ölecek, yerine kim geçecek gibi konular konuşulurken Mısıroğlu pat diye araya giriyor ve oğlunun eski kaynanasının büyü yaptırıp yaptırmadığını soruyor sözde peygamber ruhuna. Cevaben de “evet… o kadın hayasız bir kadın” tarzında bir cevap bile alıyor!
Kurulan sistem de ilginç! Çağrılan ruh öyle sizin bildiğiniz gibi‚ “Ey ruh geldiysen üç kere tıkla, şunu yap bunu yap” gibi teyit alma yöntemleri ile çağrılmıyor. Orada bulunan bir kadının (güya) bedeni medyum (ortam) olarak kullanılıyor. Geldiği iddia edilen ruh, kadının bedenine girip onun sesiyle konuşuyormuş gibi bir tiyatro sergileniyor adeta! Sözde ruhun cevaplarında bir bütünlük yok. Parça parça alakasız sorular, parça parça cevaplarla karşılık buluyor. Birkaç alıntıyı aşağıya bırakıyorum.
“Yanlış yapıyor (Tayyip), hak yiyor, dünya malına tamah ediyor, şeytanla anlaşıyor, şeytanlarla çalışanlarla çalışıyor. Yanlış yapıyor anlatamıyorum yanlış yapıyor. Hak yiyor. Bilmeyerek yapıyor. O insanlara yanlış yapıyor. Dünya malına tamah yapıyor. İki kişiydi destek veren ondan vazgeçtiler, yarı yolda bıraktılar onu. Fetullah’la bir kişi daha vardı. Kurtuldu ama hala üstündekilerden kurtulamıyor. Üstü dolu. Ölecek. Kendisini bitirecekler. İki senesi var.”
Topbaş, benim için ne diyorlar diye soruyor: “Allah razı olsun. Eksik var mı? Yok, fazlan var eksiğin yok hocam (sözde peygamber ruhunun Topbaş’a hocam demesi sanki kızın ağzından kaçmış gibi ama çaktırma devam et)… Allah razı olsun. (Tayyip’in) etrafında kötüler var mı? Devlete yanlış yapıyor. Haramları var, kul hakkı var, devleti açık açık satıyorlar, milleti yiyorlar. İsim var mı? Yok, gördüğümde diyeceğim sensin diyeceğim. Hocamızın yapması gereken bir şey var mı? Yardım edecek kurtuluşa.”
Gördüğünüz gibi en az dört yıl öncesine ait olması gereken bu kayıtta “Tayyip’in iki senesi var, ölecek” dendiği halde bu gerçekleşmemiş. Tayyib’i aldatan iki kişiyi bilen ruh, isimlerini bilmiyor! Görünce söylerim diyor. Bu bile oynanan tiyatroyu açık etmeye yetiyor.
Konuşmaların devamında hoca, “Hızır Aleyhisselam efendimizin Tayyip’le acil görüşmesi lazımmış’’ diyor (yine kadın bedeni üzerinden olacak şekilde). Akabinde de kadın devam ediyor: “Ölecek yoksa. Şeytan öldürecek hastalıktan. Söylediler zaten. Geçen Özgür’e söylediler. Tayyip şeytanla anlaşıyor, şeytanlarla çalışanlarla çalışıyor. Yanlış yapıyor. Ailesi de hastalıktan kurtulmuyor. Devletin içine ettiği için sevmiyoruz onu diyorlar, pardon devletin içine ettiği için seviyoruz onu diyorlar. Müslüman olduğu için sevmiyoruz. Ama yanlış kişilerle çalışıyor… İbrahim Kalın gelebilir mi? Hayır işe yaramaz o adam.”
Sözde peygamber ruhu gelip bunların önünde ‘hayasız’, ‘işe yaramaz’ gibi lakayt ifadeler kullanıyor ve devlet tapıcısı Ergenekoncularımızı da memnun edecek bir tarzda ‘devlete yanlış yapıyor’ diyerek de kahvehane muhabbeti yaptırılmış oluyor. Akabinde de ivedilikle sözde Aziz Hüdayi’nin ruhunu çağırıyorlar; hocanın, “Aziz Hüdayi’yi çağırsana o gelsin bedene” yönlendirmesi üzerine. Kadın da anında ‘geldim’ diyor. Hoca ‘hoş geldin’ deyince de ‘hoş bulduk’ cevabı alıyorlar. Ardından da sadece ‘Hüdayi Vakfından memnun mu, yeterince hizmet var mı?’ sorularını sorup hemen gönderiveriyorlar gerisin geri ‘ruhlar alemine!’
Yani tam ortamı yakalamışsın, Tayyip ölecek mi kalacak mı, yerine kim geçecek vb. soruları sorabilecekken, orada koskoca ‘Hüdayi’ ruhunu bulmuşsun sadece ‘vakıftan memnun musun’ diye sorup geri gönderiyorsun! Şişeden çıkan cine, ‘yarın hava nasıl olacak’ diye sorup şişeye geri göndermek gibi bir durum, anlayacağınız.
Tüm bu konuşmalar neyi gösteriyor? Büyük ihtimalle orada hazır bulunan bazı kişileri yönlendirmek ve onları bir şeylere inandırmak, teşvik etmek adına bir tiyatro örgütlemişler ve kızımız da dahil ilgili kişiler rollerini oynamışlar. Bunun dışındaki tek opsiyon zaten çocukça bir ruh çağırma seansına gelen bazı cinlerin ortamdakilerle dalga geçmesi ihtimali ki ruh çağırma seanslarında genelde olan da budur. Ya da dediğim gibi, ortada cin filan yoktur da gerçek cinliği tiyatro oynayanlar yapıyorlardır.
Ayrıca, “Hızır Aleyhisselam’ın Tayyip’le görüşmesi lazımmış” ifadesi bile bir ulaşma, mesaj verme ve belki sonrasında da yönlendirme amacı taşıyor olabilir. Yoksa gerçek Hızır Aleyhisselam’ın ne olduğunu, ne tür kabiliyetlere haiz olduğunu bilseler onun görüşmek istediği kişi ile direk karşısına çıkmak suretiyle görüşebileceğini ve ‘oğlum telefonu babana versene’ tarzında repliklere ve aracılara ihtiyacı olmayacağını bilirler!
Benim tüm bu ses kaydından sonra tek merak ettiğim konu acaba bu seansta söylenenleri Tayyip’e ulaştırıp ulaştırmadıkları. Muhtemelen hayır, çünkü aksi takdirde “Tayyip yanlış yapıyor, şeytanlarla çalışıyor, hak yiyor” gibi sert suçlamaları yapan sözde ruhların ivedilikle vatan haini ve FETÖ’cü ruh filan ilan edilmeleri gerekiyordu. Bizler aynısını kaç yıl önce söyledik de hepimiz hemencecik terörist ilan ediliverdik, oradan biliyorum!
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***