VEYSEL AYHAN | YORUM
İnsan bünyesinin daimî gıdası havadır. Havayı solumadan 5 dakika bile yaşayamayız. Yemek yemeden uzun süre durulur ama soluk almadan yaşanmaz.
Yeryüzünde her şey çift yaratılmıştır. Peki o zaman içinde bulunduğumuz atmosferin ikincisi yani çifti ne?
İkincisini “metafizik atmosfer” varsayalım.
Bu ne demek?
Yani soluk aldığımız atmosfer gibi, ruhen soluk aldığımız bir metafizik atmosferde var. Ruhun da gıdaya ihtiyacı var. Ruhumuz da soluk alıyor. Eğer metafizik atmosferimiz kirliyse ruhen kararıyoruz. Bunalıyoruz. Kötümserleşiyoruz. Hayata bakışımız kasvetli oluyor. “Güzel görmediğimiz için güzel düşünemiyoruz.”
Peki metafizik atmosferin elementleri neler?
Normal atmosferde yüzde 21 oksijen, yüzde 78 azot var. Binde 9 argon, on binde 4 karbondioksit var.
“Metafizik atmosferi”in bileşenlerini ölçecek bir cihazımız yok. Kendine özel fenomenleri var. Kendine has elementleri var. Elementlerden önce gelen bir fenomen var.
İman, güneşe tekabül ediyor. Allah inancı yani… Tıpkı güneşin normal atmosferimizdeki fonksiyonu gibi.
23. Söz’deki ifadesiyle “İman nurdur.” Yani metafizik atmosferin güneşi “iman”dır. Allah inancının olmadığı bir ruhi bünye, karanlıklara mahkûmdur.
Metafizik atmosferi, ortasında bizim yer aldığımız üç beş metre çaplı saydam bir küre olarak düşünebiliriz. Hava güneşliyken güneşin hep var olacağını düşünürüz ama bir de bakarız hava kararmış.
İman da öyledir. Sanki imanımız teminat altındaymış gibi hissederiz de bir de bakarız “güneş”imizin önü kara bulutlarla kaplanmış, gökyüzü kararmış.
Araç trafiği arttığında, kombiler çalıştığında şehirde hava kirliliği artar. Nefes almakta zorlanırız. Koşar pencereyi açarız. Duman ve isi fark ederiz. Ama ruhi reseptörlerimiz tetikte değilse metafizik atmosferin kirlenmesini, kaybolmasını hatta yok olmasını hissetmeyiz.
Müminin metafizik atmosferini oluşturan fenomenlerin oranını sadece Kur’an ve sünnetin vurgulamaları nispetinde tespite çalışırız.
ÖNCE NAMAZ GİDER
Meşhur anekdot. Napolyon, yenilgiden sonra çağırdığı generale yenilgi sebebini sorar. General, “Birincisi barut bitmişti.” der. Napolyon, “Ötekileri sıralamanın anlamı yok!” karşılığını verir ve diğer nedenleri dinlemeye gerek görmez.
Metafizik atmosferin ‘barutu’ namazdır.
1- Namaz: Namaz ‘sihirli’ bir ameldir. Teklemeye başladıysa alarm zilleri çalmaya başlamıştır. “Önce namaz gider.” Evet her gidişin, her kayışın ilk habercisi namazdır. Namaz dünyada iken anlamamız mümkün olmayan sihirli bir ameldir.
Her şey değildir. Ama onun olmadığı bir ‘metafizik atmosfer’de nefes almak Himalaya zirvesinde soluk almaya benzer. İnsan bir müddet imanını muhafaza eder ama güneşin her an kaybolma tehlikesi vardır.
Yeryüzündeki atmosferi hayata en uygun biçimde Allah terkip etmiş. Ama ruhsal atmosferimizin terkibi irademize bırakılmıştır. İnsan içinde bulunduğu atmosferi kendisi terkip eder. Ben sâlih amellerimle kendi atmosferimi kendim inşa ederim.
Metafizik atmosferin hemen her şeyi sâlih ameldir. Atmosfer yoksa güneş ışıkları gelse bile fayda etmez. Sâlih ameli olmayan bir insan atmosfersiz ortamda kalır. “…kimi de saptırmak isterse onun göğsünü, (o kimse) göğe çıkıyormuş gibi dar ve tıkanık yapar…” (En’âm, 125)
Göğe yükseldikçe oksijen azalır. Sâlih amel yoksunluğu oksijensizlik demektir.
Kur’an’da “amel-i sâlih” tamlaması “İman” ile birlikte 68 defa, müstakil olarak 23 defa geçer. Toplam 91 defa amel-i sâlih vurgusu var. Yani bize 91 defa tekrar ber tekrar “Sâlih amel yapın!” “Sâlih amel yapın!” “Sâlih amel yapın!” denmiş.
Sâlih amel çok geniş anlamlı. Sözlüklerde şöyle:
“Sâlih kelimesi uzlaşmak, anlamında bir isim. Çekişmede taraflar arasında meydana gelen sulha denir.” (Seyyid Eş-Şerif Cürcani, Tari̇fat)
“Salah kelimesi Kur’an’da kimi zaman ‘fesad’ın zıddı, kimi zaman ‘Seyyie’nin zıddı olarak geçer. İnsanlar arasında nefreti gidermek, arayı düzeltmek ‘sâlih’ ameldir.” (Râgıb el-Isfahanî, Müfredat)
“Allah’ın rızasına, indirdiği hükümlerine uygun, hak ve hayır olduğuna inanarak yapılan; insanların kendileri, aile, akraba, kavim ve insanlık için yaptıkları iyilik, sonu hayır ve menfaat olan işler.” (Elmalılı Hamdi Yazır, Kur’an Dili)
Öncelikle zulüm altındaki mazlum veya mağdur insanlara yardıma koşmak, ayrım gözetmeksizin gördüğümüz, duyduğumuz her ihtiyaç sahibine el uzatmak. Fakir, hasta muhtaç, kim olursa.
Bu amellerin her biri birer elementtir.
İman ve sâlih amel bir araya geldiğinde metafizik atmosfer renklenir, oksijenlenir. Ruh inşiraha kavuşur.
Her bir sâlih amelin kendine has insibağı (boyası) vardır. Her biri ayrı koku taşır. Gül, leylak, lavanta, hanımeli, yasemin…
Ben bir insana fedakarlık edip yardımda bulundum. Metafizik atmosferim ben fark etmesem de bu sâlih kokuyla boyanır. Ruhum bununla beslenir. Yaptığım yardım daha muhatabıma ulaşmadan önce bana fayda eder. Bu amellerim arttıkça atmosferim oksijen açısından yoğunlaşır. Fark etmesem de çevreme inşirah dağıtırım. İnsanların içine girdiğimde onların ruhları bu kokudan istifade eder. Ve bu tür amellerle ben ruhumun canlılığını, soluk alışını sigorta etmiş olurum.
Güzel sözlerin de insibağı vardır.
“Güzel söz, kökü sağlam, dalları göğe yükselen tertemiz bir ağaca benzer…” (İbrahim, 24)
Bu ayette ağızdan çıkan güzel sözler ağaca benzetiliyor. Tertemiz ağaç tertemiz meyveler verir. Olayları olumlu görmeye çalışarak konuşmak, hayra yormak, Allah’ın hikmeti aramak, hikmetleri dile getirmek…
Benim güzel bir cümlem söylediğimle kalmaz. Bir tohum gibi olur. Ağaca dönüşür. Böylece metafizik atmosferime daimi oksijen sağlar. İman nuruyla aydınlanmış sözler -ağaçlar- oksijen üretir. İman nurundan mahrum (gece) ağaçlar sadece boğucu karbondioksit üretir.
“Kötü söz ise, gövdesi toprağın üstünden kolayca çıkarılabilen, kökleşip yerleşmeyen değersiz bir ağaca benzer.” (İbrahim, 25)
Kötü söz değersiz hatta zehirli meyveler üretir. Ömrü kısadır. Lagviyat tanımına girer. Ben bu tür sözler ettikçe ufkum kararır. Atmosferimi is kaplar.
Her kötü amelin benzer neticesi olur. Diyelim ki günah işledim. Bunun insibağı beni sarmalar. Hemen tevbe edip Rabb’imden özür dilemezsem bu kötü insibağ, daha kötü günahlara davetiye haline gelir. Negatif, negatif doğurur. Fasit bir daireye girerim.
DÜNYADA EN ÇOK TÜKETİLEN ET TÜRÜ
Mesela gıybet. Siz vahşi hayvanlar gibi avlanıp çiğ et yemezsiniz. Hatta iğrenirsiniz. Peki, çok acıktınız. Yiyecek bir şey yok. O sırada morgun yanındasınız. Ve orada yeni vefat etmiş arkadaşınızın tekfin edilmiş cesedi var. Bu cesetten bir parça kesip zevkle çiğneye çiğneye yiyebilir misiniz?
İnsanın yapacağı bir şey değil. Kur’an gıybeti böyle değerlendiriyor.
“Birbirinizin gıybetini yapmayın. Hiç sizden biriniz ölmüş kardeşinin cesedini yemekten hoşlanır mı? (Hucurat,12)
Ben gıybet ettiğimde ruh bünyem leşle beslenmiş olur. Metafizik atmosferim ise leş kokularıyla boyanır. Etrafımdaki insanlar gıybet etmese bile onların ruhuna da bu leş kokusu siner. Aynı havayla zehirlenirler.
Böyle bir insan acilen helallik almazsa, ruh bünyesi o gıybetle zehirlenir. Üzerindeki leş kokusunu yaya yaya dolaşır. Kendisini çevreleyen kötü insibağı her gittiği yere taşır.
Bu bir günah örneğiydi.
Hemen her kötü amelin büyüklüğü ile orantılı böyle insibağı vardır.
Kirlenmiş metafizik bir atmosfer kütle çekim yasasına benzer şekilde kendi cinsinden amelleri çeker. Kötü amellere dua haline gelir. Havada dolaşan fitne, vehim, vesvese, kuruntu, iğva ve nifak şerarelerini çeker. Kötü amellerin böyle ağır bir faturası olur.
Peki, sâlih amel yapmadan nötr kalabilir miyim?
Tabiat boşluk kabul etmez. Sâlih amel yoksa fasit amel vardır.
50 ŞEYTAN
Metafizik atmosferin başka vazgeçilmez elementleri de var.
2- Tefekkür: Sanatı ilahiyeyi düşünmek, imanı, taklitten tahkike yükseltmek.
3- Siyer okumak: ‘Okumuştum’, ‘biliyorum’ demeden Sonsuz Nur’dan başlayarak bir vird gibi siyer okumak. Efendimiz’in (SAV) ahlakını tüm hadiselerde düşüne düşüne tetkik etmek, içselleştirmek.
Bu ve benzeri okuma türleri.
4- Yemek ikramı: Bu önemli bir sünnet. Efendimiz (sav) ne kadar çok misafir ağırladığını hayal edemeyiz. Mucizeli ve kerametli bir amel. Erken tebliğ tarihinin en önemli ameli.
Tüm insanları “Allah misafiri” olarak ağırlamak. Kamp sakinlerini, mültecileri, muhacirleri… Allah mekandan münezzeh. Ama Allah’ı evimize misafir etmiş oluruz. Daha şerefli ne olabilir? (Bakınız: Müslim, Birr 43) Ve bu amel ev sakinleri için reddedilmez bir hayır duası olur. Allah rızası için yapılıp da katlarıyla geri dönmeyen bir harcama yoktur. Abartısız olmak ve şova kalkışmamak kaydıyla.
5- Seyahat: Toplu olarak gezi yapmak. Yolculuk safhaları müfredatla örgülenmiş Allah rızası için yapılan geziler. Ümit aşılama ve moral verme ziyaretleri… Tek bir insanı ziyaret etmek, hatrını sormak için yüzlerce kilometre gitmek… Bu niyetle yapılan bir seyahati neyle karşılaştırabilirim ki?
Bu elementlerden oluşan metafizik atmosferin korunmaya da ihtiyacı var.
6- Evrad: Atmosferin cidarlarının korunması evrad ile mümkün. Zırh olmayınca binbir çeşit fitne ne yapar eder ruha çöreklenir, hayata bakışımızı karartır.
Fırtınalı bir gecede camları kırılmış bir otomobille araba sürmek gibi.
7- Gece hayatı: Gündüz, ışığını geceden alır. Gecenin aydınlatmadığı bir gönlün gündüzü dolunaya mahkûmdur. Gece; dua ve vird ile aydınlanırsa ardından gelen gündüz ‘kasko’lanmış olur.
Eğer yukarıdaki salih amellerle terkip ettiğimiz metafizik atmosferimizi gece ile sigortalarsak elli şeytan el ele verip saldırsa hiçbiri igvasıyla dimağımızı kirletemez.
Yok eğer irademizle bu mümin ‘metafizik atmosferi’ni inşa etmezsek, hayatı ‘iman’sız bir alfabeyle okumaya başlarız.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

