Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kazakistan’ın Abraham Anlaşmaları’na dahil olması ne anlama geliyor?

Kazakistan’ın Abraham Anlaşmaları’na dahil olması ne anlama geliyor?


CUMALİ ÖNAL | HABER ANALİZ

Trump yönetimi, Çin’in nadir elementler üzerindeki tekelini kırmak için yeni bir jeopolitik satranç oyunu kuruyor. Kazakistan ve diğer Orta Asya cumhuriyetleri, hem enerji zenginlikleri hem de stratejik konumları nedeniyle bu oyunun merkezine oturmuş görünüyor.

Yeraltı kaynakları bakımından zengin ülkelerle art arda anlaşmalar yapan ya da onları anlaşmaya zorlayan Trump, bu strateji kapsamında bölge liderlerini Beyaz Saray’da bir araya getirdi. Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Kızgızistan liderleri ile görüşmesinden sonra Kazakistan’ın Abraham Anlaşmaları’na dahil olduğunu açıklaması ise dünyada kısa süreli bir şaşkınlık meydana getirdi.

İsrail ile neredeyse bağımsızlığını kazandığı 1992’den beri diplomatik ilişkisi bulunan Kazakistan’ın neden bu anlaşmaya dahil edildiği tartışma konusu oldu.

İsrail’in özellikle Ortadoğu’daki diplomatik yalnızlığını kırmak ve Tel Aviv ile Arap başkentleri arasındaki ilişkileri yumuşatmak amacıyla Trump’ın ilk döneminin sonunda; 2020’de başlattığı Abraham Anlaşmaları’nı ilk imzalayan ülke Birleşik Arap Emirlikleri oldu. Daha sonra bu anlaşmaya Bahreyn ve Fas da katıldı. Sudan ise sürece katılacağını açıklamasına rağmen, ülkedeki iç istikrarsızlık nedeniyle anlaşmayı resmen yürürlüğe koyamadı.

Süreç ile asıl hedeflenen ülke aslında Suudi Arabistan. Ancak Trump’tan sonra başkanlık koltuğuna oturan Joe Biden’ın bu stratejiyi sürdürmemesi ve İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği katliam, Riyad’ın sürece dahil olmasını engelledi. Fakat Gazze’de tam olarak yürürlüğe girecek bir barış süreci ile birlikte Suudi yönetiminin de bu anlaşmayı imzalaması söz konusu; çünkü Tel Aviv ve Riyad arasında gayri resmi ilişkilerin üst düzeyde olduğu tahmin ediliyor.

Dünya çapında İsrail’e yönelik eleştirilerin arttığı bir dönemde Kazakistan’ın Abraham Anlaşmaları’na dahil olması, Trump’ın İsrail etrafındaki bu çemberi kırma planının bir parçası olabilir.

Trump’ın kendi sosyal medya hesabından yaptığı duyuruda, Kazakistan’ın ikinci başkanlık döneminde Abraham Anlaşmaları’nı imzalayan ilk ülke olduğunu ve daha birçoğunun ilki olduğunu duyurması, başka ülkelerin de bu sürece dahil olabileceğini gösteriyor.

Trump’ın Abraham Anlaşmaları, Baba George Bush’un 11 Eylül terör saldırısından sonra Ortadoğu’da oluşturmak istediği ılımlı İslam kuşağına benzer bir stratejiyi çağrıştırıyor. Bush yönetimi 2004’te resmen duyurduğu Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişimi ile özellikle AKP ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın dünya çapında popüler bir isim olmasının önünü açmıştı.

Bu stratejiyi devam ettiren Barrack Obama da ‘Yeni Başlangıç‘ olarak adlandırdığı süreç ile İslam Dünyası’na yönelik yeni bir açılım başlatmıştı ve bu açılımda Türkiye ve Mısır başat oyuncular haline gelmişti.

Trump ise önceliğini Çin’i dizingilemeye verdiğinden dolayı, İslam ülkelerine yönelik stratejini tek merkezden toplamaya çalışıyor; yani Abraham Anlaşmaları, Trump’ın hem İsrail’in güvenliğini sağlama hem de Çin’e karşı çok boyutlu bir strateji yürütme çabalarının merkezine yerleştiriliyor.

Çin’i sadece siyasi olarak değil, askeri ve ekonomik olarak da dizginlemeye çalışan Trump’ın bu stratejisinde özellikle değerli yer altı kaynaklarına sahip İslam ülkeleri önemli bir rol oynuyor.

Göreve gelir gelmez Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar ile toplam değeri 3 trilyon doları aşan anlaşmalar yapan Trump, bu ülkelerin Çin ile alternatif arayışlara girmelerini engellemeye çalışıyor.

Trump’ın 5 ülke liderine, bölgede yeniden askeri üsler kurma talebinde bulunup bulunmadığı ise medyaya yansımadı. ABD, Afganistan operasyonları sırasında bölgedeki bazı ülkelerin üslerini kullanmıştı. Özellikle Kırgızistan’daki Manas Üssü, operasyonlarda kilit rol oynamıştı. Ancak Rusya’nın baskısıyla ABD Orta Asya’daki üslerden çekilmek zorunda kalmıştı.

ABD, Taliban’ın ülkeyi ele geçirmesinden sonra Bagram Askeri Üssü’nü boşaltmak zorunda kalmış, ancak geçtiğimiz günlerde Taliban’ı tehdit ederek bu üssü geri istemişti.

Bu yıl, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin lideri Şi Cinping de, Orta Asya liderleriyle zirveler yapmak için bölgeyi ziyaret etmişlerdi. 

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version