Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

24 yıllık hasretin bitmesine 180 dakika kaldı!

24 yıllık hasretin bitmesine 180 dakika kaldı!


HASAN CÜCÜK | HABER ANALİZ

2026 Dünya Kupası kuraları çekildiğinde grubumuzun mutlak favorisi İspanya idi. EURO 2024’te ortaya koyduğu mükemmel futbolla şampiyonluğa uzanan Matadorlar, dünyanın en formda ülkelerinden biriydi. Grupta hedefimiz ikincilikti. Rakiplerimiz ise Bulgaristan ve Gürcistan’dı. Bu ülkelerle tartıya çıktığımızda ağır basıyorduk. Ancak hiçbir maç oynanmadan kazanılmıyordu. Türkiye yol kazası yaşamadı. Elbette Konya’da İspanya’ya karşı yaşadığımız hezimeti parantez dışı bırakıyorum. Avrupa’dan Dünya Kupası için geriye 4 bilet kaldı. Hedef 24 yıllık hasreti sonlandırmak.

Türkiye son dönemin ‘en iyi’ milli kadrosuna sahip. Genç ve yetenekli bir jenerasyon vardı. Avrupa’nın ‘elit’ takımlarında kendine yer bulup, ‘sıradan’ olmayan isimlerimiz var. Kenan Yıldız Juventus, Arda Güler Real Madrid, Hakan Çalhanoğlu Inter’in ‘olmazsa olmaz’ oyuncuları. Fazla değil 10 yıl geriye gittiğimizde bu manzarayı görmek mümkün değildi. Kenan ve Arda henüz 20’li yaşların başındalar ve önlerinde uzun bir kariyer yolculuğu duruyor.

Elbette ‘müzmin’ sorunlarımız da devam ediyor. Takımı sırtlayacak sol bek ve santraforumuz yok. ‘’Türkiye’de sol bek yetişmiyor.’’ cümlesine artık santraforu da eklemek lazım. Hakan Şükür adı çok eskilerde kaldı. Hatta Burak Yılmaz kalibresinde biri bile çok zor. Takımlarımızın forvet hattını yabancılar parsellemiş bulunuyor. Gol krallığında ‘yerli’ isimlerin esamesi okunmuyor. İspanya karşısında ilk golümüzü atan Deniz Gül, santrafor umutsuzluğumuzu dağıtacak adaylardan biri. FC Porto formasını giyen 21 yaşındaki Deniz henüz kulübünde düzenli forma bulamıyor ama şans bulduğu dakikalarda futbol kumaşının kalitesini gösteriyor.

Sol bek sorununu sağ kanattan ‘devşirilen’ Ferdi Kadıoğlu ile çözmüş bulunuyoruz. Burada Vitor Pereira’nın hakkını teslim etmek lazım. Pereira, Fenerbahçe’ye geldiğinde sağ kanat oynayan Ferdi’yi ‘ikna edip’ sol beke çekerek, Türk futbolunun müzmin sorunlarından birini çözmüş oldu.

İspanya’nın ‘mutlak favori’ olduğu gruptaki son maçamız ‘prestijden’ öte bir anlam taşıyordu. 5 maçta gol yememiş İspanya’yı hem de kendi seyircisi önünde 7 farklı skorla yenmek hayal ürünü bile olmazdı. Zaten olmadı. Ancak Konya’daki 6-0’lık ağır hezimetin rövanşında karakterli bir oyun ortaya koyduk. Arda, Kenan, Hakan, Abdulkerim ve İsmail Yüksek gibi kadronun demirbaşlarından yoksun çıktığımız maçta, İspanyollara karşı kora kor bir mücadele ettik.

İspanya maçı aklıma EURO 2008 yarı finalini getirdi. Türkiye, mucizevi bir geri dönüşle Hırvatistan’ı geçip yarı finalde Almanya’nın rakibi olmuştu ama kadrodan baya fire vermiştik. Finale götürecek maça Nihat Kahveci, Arda Turan, Volkan Demirel, Tuncay Şanlı, Emre Belözoğlu, Emre Aşık ve Servet Çetin sakatlık ve cezadan dolayı çıkamadı. As oyuncuların yokluğu gücümüzü etkilemişti ama sahaya çıkan 11 turnuvanın en iyi futbolunu oynamıştı.

Şimdi önümüzde play-off maçları var. Rakiplerimiz yarın belli olacak. Tek maç eleme usulüne göre oynanacak maçlar sonunda 2 turu (yarı final ve final) geçen takımlar, 2026 Dünya Kupası’na gitmeye hak kazanacak. Kısaca 24 yıllık hasreti sonlandırmak için önümüzde sadece 180 dakika var. Bu saatten sonra rakibin adının hiçbir önemi yok.

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version