Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Milli çıkarları iktidarlar satar, muhalefet korur!

Milli çıkarları iktidarlar satar, muhalefet korur!


MAHMUT AKPINAR | YORUM

Bir ülkenin demokratik yapısının sağlamlığı, yalnızca liderlerin vizyonu veya hükümetlerin politikalarıyla değil, aynı zamanda muhalefetin gücü, aydınların cesareti ve basının özgürlüğüyle ölçülür. Zayıf bir muhalefet, sadece siyasi dengeyi bozmakla kalmaz, aynı zamanda milli çıkarların savunulmasında ciddi boşluklar doğurur ve tavizlerin önünü açar. Güçlü bir muhalefet, nitelikli aydınlar ve özgür bir basın olmadan, bir devlet, ülke uluslararası arenada kırılgan hale gelir.

Peki, siyasi ve sosyal muhalefet eksikliğinin sonuçları nelerdir? Muhalefet neden bu kadar hayati öneme sahiptir?

Muhalefet, demokrasinin can damarıdır. Hükümetin politikalarını denetleyen, alternatif çözümler sunan ve yanlış kararları sorgulayan bir muhalefet, yönetimde şeffaflık ve hesap verebilirlik sağlar. Ancak muhalefet zayıf olduğunda, hükümetler denetlenmeden karar alma özgürlüğüne sahip olur. Bu durum, hatalı politikaların düzeltilmesini engeller ve uzun vadede milli çıkarlara zarar verebilir.

Örneğin, dış politikada kritik anlaşmalar yapılırken zayıf bir muhalefet, bu anlaşmaların içeriğini yeterince sorgulayamaz. Sonuç olarak, ekonomik veya stratejik tavizler gözden kaçar ve ülkenin uzun vadeli çıkarları riske atılır.

Zayıf muhalefet, aynı zamanda toplumsal kutuplaşmayı derinleştirir. Alternatif seslerin eksikliği, halkın farklı görüşlere erişimini kısıtlar ve tek taraflı bir bilgi akışına yol açar. Bu, vatandaşların eleştirel düşünme yeteneğini zayıflatır ve hükümet politikalarına körü körüne bağlılık yaratabilir. Dahası, zayıf muhalefet, iktidarın otoriter eğilimlerini güçlendirebilir; çünkü dengeleyici bir güç olmadan, yönetim keyfi kararlara yönelebilir.

Milli çıkarların savunulmasında muhalefetin rolü

Milli çıkarlar, yalnızca ekonomik refah veya askeri güçle değil, aynı zamanda bir ülkenin değerlerini, bağımsızlığını ve uluslararası itibarını koruma kapasitesiyle tanımlanır. Güçlü bir muhalefet, bu çıkarları savunma konusunda kritik bir rol oynar.

Örneğin, bir hükümet, kısa vadeli ekonomik kazançlar uğruna stratejik kaynakları yabancı aktörlere devretmeyi planladığında, adil ve ülke çıkarına olmayan anlaşmalar yaptığında muhalefet bunların uzun vadeli sonuçlarını gündeme getirerek halkı bilgilendirebilir. Aynı şekilde, uluslararası anlaşmalarda tavizlerin verilmesi durumunda, muhalefet bu tavizlerin ülkenin egemenliğine veya ekonomik bağımsızlığına etkisini sorgulayabilir.

Tarihe baktığımızda, bazı ülkelerde zayıf muhalefet nedeniyle ulusal varlıkların özelleştirilmesi veya dış borç anlaşmaları gibi konularda verilen tavizler, uzun vadede ekonomik bağımlılığa yol açmıştır. Güçlü bir muhalefet, bu tür kararları detaylı bir şekilde inceleyerek hem hükümeti hem de kamuoyunu uyarabilir. Böylece, milli çıkarların korunması için gerekli tartışma ortamını yaratır.

Aydınların ve özgür basının vazgeçilmezliği

Güçlü bir muhalefetin etkili olabilmesi için, bağımsız aydınlar ve özgür bir basın olmazsa olmazdır. Aydınlar, toplumun entelektüel vicdanıdır. Onlar, karmaşık sorunlara derinlemesine analizler sunar, hükümet politikalarını eleştirir ve alternatif vizyonlar önerir. Ancak, baskı altında veya susturulmuş aydınlar, bu işlevi yerine getiremez. Özgür basın ise muhalefetin sesini geniş kitlelere ulaştırır ve hükümetin eylemlerini şeffaf bir şekilde halka aktarır. Basının özgür olmadığı bir ortamda, halk yalnızca hükümetin sunduğu anlatıya maruz kalır ve bu, manipülasyona açık bir toplum yaratır.

Bir ülkenin dış politikada attığı adımların kamuoyunda tartışılabilmesi için basının özgürce haber yapabilmesi gerekir. Eğer basın sansürlenirse veya baskı nedeniyle otosansür uygularsa, halk, hükümetin uluslararası anlaşmalarda verdiği tavizlerden habersiz kalabilir. Bu, milli çıkarların sessizce feda edilmesine yol açar. Benzer şekilde, aydınların susturulduğu bir ortamda, toplum eleştirel bir perspektiften yoksun kalır ve uzun vadeli stratejiler geliştirmek yerine kısa vadeli popülist politikalara teslim olur.

Özgür basın ve aydınlar, muhalefetin etkisini artıran bir çarpan gücüdür. Basın, muhalefetin eleştirilerini ve önerilerini halka ulaştırırken, aydınlar bu eleştirilere entelektüel bir temel sağlar. Örneğin, bir hükümetin çevre politikaları milli çıkarlara zarar veriyorsa, aydınlar bu politikaların ekolojik ve ekonomik sonuçlarını analiz edebilir, basın ise bu analizleri geniş kitlelere duyurabilir. Bu sinerji, hükümeti daha hesaplı davranmaya zorlar ve toplumun bilinçlenmesini sağlar.

Dahası, özgür basın ve aydınlar, uluslararası arenada ülkenin itibarını güçlendirir. Özgür bir basın, bir ülkenin demokratik olgunluğunu gösterir ve dış dünyada güvenilirlik sağlar. Aydınlar ise, uluslararası platformlarda ülkenin çıkarlarını savunan fikirleriyle etkili olabilir.

Zayıf bir muhalefet, bir ülkenin yalnızca iç politikada değil, aynı zamanda dış politikada ve milli çıkarların savunulmasında da tökezlemesine neden olur. Güçlü bir muhalefet, özgür bir basın ve cesur aydınlar, bir ülkenin demokrasisinin ve bağımsızlığının temel taşlarıdır. Bu üçlü sacayağı, hükümetleri denetler, halkı bilgilendirir ve milli çıkarların korunması için gerekli tartışma ortamını yaratır. Eksikliğinde ise, toplum sessiz bir teslimiyete sürüklenir; tavizler artar, hatalar düzeltilmez ve uzun vadeli çıkarlar kısa vadeli kazançlara feda edilir.

Türkiye gibi köklü bir geçmişe ve stratejik bir konuma sahip bir ülke için, bu unsurların önemi daha da büyüktür. Güçlü bir muhalefet, özgür bir basın ve bağımsız aydınlar, yalnızca bugünün değil, yarının Türkiye’sini de şekillendirecektir. Bu nedenle, CHP’nin ve diğer muhalefetin Erdoğan’a vagon olmaya değil, milli çakarları savunmasına, aydınları cesaretlendirmesine, basın özgürlüğüne dair yasakları şiddetle eleştirmesine ihtiyaç var. Aksi halde 10 yıldır anıldıkları üzere kimse onlara inanmaz ve güvenmez, “iktidarın muhalefeti” olarak görür.

Erdoğan’ın Türkiye’ye en büyük zararı siyasi ve sosyal muhalefeti sindirmesi ve/veya satın almasıdır. Tek adam olarak Erdoğan ülkenin bir kısmını veya tamamını, birilerinin tapusuna aktarsa, milli çıkarları satsa bunu duyuracak, engelleyecek ne muhalefet var ne de basın ve aydın kaldı…

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version