Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Hocaefendi’yi kaybettik ama…

“Hizmet sizin vatanınızdır!”


AHMET KURUCAN | YORUM

Fethullah Gülen Hocaefendi, bir yıldır bedenen aramızda yok. Yok, çünkü her fani gibi Rabbimizin “irciî” emrine uyarak bu fani dünyayı terk etti. Geride kalanlar açısından bu durum, “Onu kaybettik!” ifadesiyle anlatılır. Ama bazı kayıplar vardır ki, yokluk değil, varlığın yeni bir şeklidir. O da öyle… Artık bir hatırada değil, bir mirasın kalbinde yaşıyor.

Hocaefendi’yi kaybettik ama Allah’ın kelamı, Hz. Peygamber’in öğretileri ve insanlığın kadim birikimi ışığında yaptığı güncel yorumlarla bizlere “Hizmet insanının” azmini öğretti. Kandan-irinden deryaları geçmenin imanla mümkün olduğunu gösterdi. Kararlılığı yaşattı; düşmekten korkmamayı, her düşüşte yeniden doğmayı öğretti. Ve hedefine ulaştığında her şeyi sahibine verecek kadar edepli olmayı hatırlattı.

Hocaefendi’yi kaybettik ama Hakk’a kulluğun nasıl yaşanacağını ondan gördük. Hizmet’i bir ibadet gibi yaşadı; her nefesini zikir, her adımını dua bildi. Her insanı aziz, her kalbi bir mabet olarak gördü. Başarıyı putlaştırmadan alkışlamayı, muvaffakiyeti asıl sahibine teslim etmeyi öğretti.

Ve bize dengeyi bıraktı: Ne inkârda aşırılık, ne övgüde taşkınlık…

Hocaefendi’yi kaybettik ama sorumluluk bilincinin nasıl yaşanacağını gösterdi. Ortada kalan her işte, “Bir şey yapmalıydım!” diyen bir vicdan bıraktı bize. Herkese hürmetkâr, herkese insaflı olmayı telkin etti. Müesseseler yıkıldığında bile imanın ayakta kalabileceğini gösterdi.

Ve en çok, yıkıntılar arasından filizlenen ümidi miras bıraktı.

Hocaefendi’yi kaybettik ama tevazunun zirvesini onda gördük. Rasyonel düşünceyi imanın düşmanı değil, yoldaşı yaptı. Basireti rehber, aklı istikamet kıldı. Yolun sarp ve yokuş olduğunu, kolay olanın imtihan olamayacağını söyledi. Ve hep hatırlattı: “Yol uzundur, sabır azıktır.”

Hocaefendi’yi kaybettik ama sabrı, himmeti ve vefayı miras bıraktı. Cehennem çukurlarını geçerken bile ümit taşımayı öğretti.

Fedakârlığın hem maddi hem manevi boyutlarıyla bir bütün olduğunu gösterdi. Kara sevdanın ve hasbiliğin bir diğer adının ‘Hizmet’ olabileceğini yaşattı bizlere. Ve sessiz kahramanların gölgesinde yürüyen bir davanın ölümsüzlüğünü anlattı.

Hocaefendi’yi kaybettik ama insafa dayalı bir davanın asaletini gördük. Başarının kibir değil, şükür doğurması gerektiğini öğretti. Her acıyı bir rahmet laboratuvarına dönüştürdü. Düşmanlıkta bile edebi, öfkede bile dengeyi korudu. Ve “küçülerek büyümek” diye bir hayat felsefesi bıraktı.

Hocaefendi’yi kaybettik ama Hizmet’in coğrafyadan öte bir ruh olduğunu öğretti. İhlâsın başarıdan daha büyük bir değer olduğunu hatırlattı. Umutla yaşamanın bir ibadet, sevginin korkudan daha güçlü bir silah olduğunu gösterdi.
Yolun insandan uzun olduğunu söyledi ama yolcularını hiç yalnız bırakmadı. O gitti, ama yürüyüş devam ediyor; çünkü o bizde, bizdeki Allah sevgisinde yaşıyor.

Ve biz bir kez daha dua ediyoruz: Allah mekânını cennet, makamını âlî eylesin. Ruhuna el-Fâtiha…

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version