Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Gazze, kurtlar sofrasında!

Necip F. Bahadır


NECİP F. BAHADIR | YORUM

Siyasal İslamcılar yıllarca ‘Camp David’ anlaşmasını lanetledi. Enver Sedat’a söylemedik söz bırakmadı. ‘Çağın Firavun’u bile dendi. İsrail’le nasıl anlaşma yapardı? ABD Başkanı Carter’ın bir yanında Menahem Begin diğer tarafında ise Enver Sedat… Masada üç lideri birlikte anlaşmanın altına imzalarını atarken gösteren bir başka kare… Erdoğan içinden çıktığı siyasi hareketin ‘ihanet’ saydığı Camp David’i unutmuş olabilir mi? Sanmıyorum. Öyle kolay silinecek bir görüntü değil o…

Yine bir sonbahardı. Eylül’ün 17’si… 47 yıl geçmiş üzerinden… Sedat ve Begin aynı yıl ‘Nobel Barış Ödülünü’ birlikte aldı. İslam dünyası derin bir hayal kırıklığı yaşarken Batı Camp David’in aktörlerini alkışladı. Anlaşmanın mimarı Jimmy Carter uzun yaşadı, geçen yıl 100 yaşında öldü.

Mısır’ın radikal siyasal islamcıları Enver Sedat’ı affetmedi. 1981’in sonbaharında bir tören sırasında suikaste kurban gitti. Enver Sedat anlaşmadan 3 yıl sonra Camp David’in bedelini canıyla ödedi.

Bir kaç gündür zihnimde Camp David görüntüleri dolaşıp duruyor. Sebebi malum… Gazze kurtlar sofrasına düştü. Yine ABD sahnede… Trump seçildiği günden beri plan üzerine çalışıyordu. Önce ‘ateşkes ve barış’ sağlanacak sonra Gazze’nin kimliğiyle oynanacaktı. Netanyahu ‘tamam’ dedi anlaşmaya, Hamas’ın ikna edilmesi de Erdoğan’a düştü. Sisi’nin rolünü de unutmamak lazım tabii.

Ve ortaya bir ‘Trump mutabakatı’ çıktı. Anlaşmanın maddeleri Gazze ve Filistin açısından ‘kabul edilebilir’ değildi. Zoraki ve gönülsüzce ‘evet’ belki… Başka çare ve çıkış yolu yok çünkü.

‘Gazze anlaşması’ birkaç ay önce Fransa ve Suudi Arabistan’ın öncülüğünde hazırlanan ve BM Genel Kurulu’nda 146 ülke tarafından benimsenen ‘New York Deklarasyonunun’ çok gerisindeydi. Ne 1967 sınırlarından söz edilmekte ne de Kudüs’ten… ‘İki devletli çözüm’ ifadesine bile yer verilmedi.

Trump ‘İsrail’in zaferi’ diye duyurdu anlaşmayı. İlk durağı Tel Aviv’e uğradı. İsrail Parlamentosu’nda konuştu. Netanyahu’ya bol bol övgüler yağdırdı. ‘Gazze kasabı’ diye nitelenen Netanyahu’yu ayakta alkışlattı. Vicdan sahibi iki milletvekili tepsi gösterdi.

“Şimdi” dedi Trump; “Savaş alanında kazanılan bu zaferleri Ortadoğu için barış ve refah ödülüne dönüştürme zamanı…”

Ne zaferi? Gazze’de yaşanan savaş falan değildi, katliamdı. Hatta ‘soykırımdı’. Savaş askerler arasında olur. Gazze’de evler, hastaneler, okullar bombalandı. Yardım için sokaklara çıkan insanların üzerine bomba yağdı. Resmi kayıtlara göre 67 binden fazla insan yaşamını yitirdi. 500 çocuk açlıktan öldü. BM Gazze ‘açlık uyarısı’ yapmak zorunda kaldı. Yaralı sayısı 200 bine yakın… Göçe zorlanan Filistinli milyonları aştı. Bunun adı savaş ise tek taraflı…

Ama asla bir zaferden söz edilemez. Hitler’in ‘Yahudi soykırımına’ zafer demek gibi bir şey… Gazze gerçekleri ne kadar eğilip bükülse de ‘katliamın’ üstü asla örtülemez. Gazze’nin tek sorumlusu Netanyahu değil, Trump yönetimi de suç ortağı… Her türlü desteği verdi. Bunu itiraf da etti; “İsrail bizim desteğimizle silah zoruyla kazanabileceği her şeyi kazandı.”

Arkasında ABD gibi bir güç olmasaydı Netanyahu bu kadar pervasız olmazdı. Trump’a yaslandı ve Gazze’yi harabeye çevirdi.

Bu anlaşmanın bir de Gazze tarafı var. Trump Tel Aviv’den Mısır’a geçti. Gazze’ye uğramadı. Filistin yönetimine selam vermedi. Mahmut Abbas’ı görmezden geldi. Hadi Trump Gazze’yi pas geçti. İmza için Mısır’a koşan liderlerden biri Gazze ve Kudüs’e gidemez miydi? Örneğin Erdoğan “Önce ben gideceğim!” dediği Gazze’ye uçağını neden indirmedi? Bir türlü yerine getiremediği Gazze sözü bir yana anlaşma öncesi böyle bir ziyaret anlamlı olmaz mıydı?

Mısır’a gitmek kolay tabii. Ne Erdoğan, ne başka bir lider Gazze’ye uğramayı aklının ucundan geçirdi. Yazık…

Türkiye ile birlikte 8 İslam ülkesi… Mısır, Suudi Arabistan, Katar, Pakistan… Hiç birinin itirazı duyulmadı. Bir şerh koyan çıkmadı. Hepsi Trump’ın ‘İsrail’in zaferi’ dediği metnin altına imzayı koydu. Trump, Erdoğan’ı pek övdü. “Harika işler çıkardı!” dedi. Neydi o harika işler? Bir utanç anlaşmasına Hamas’ı ikna etmesi mi?

Ben Erdoğan’ı anlaşmaya itiraz ederken, metne 1967 sınırlarını ve Kudüs’ü eklerken görmek isterdim. Gazze’nin onurunu korurken görmek isterdim. Ve Trump’a ‘hayır’ derken görmek isterdim. Büyük hayal kırıklığı…

Yok uçağı pisti pas geçmiş… Netanyahu’nun katılmasına karşı çıkmış. “O gelirse ben yokum!” demeye getirmiş. İkinci ‘One Minute’muş. Netanyahu gelse ne olur gelmese ne olur? Metnin her satırında Netanyahu’nun ruhunun dolaştığını görmemek için insanın ya aklını ya da vicdanını yitirmiş olması lazım.

 

Buradan bir kahramanlık çıkmaz. Utanç metnine atılan imzanın üzeri böyle şaklabanlıklarla örtülemez, ki Abdulkadir Selvi balonu patlatıverdi. Uçağın teknik nedenlerle pisti pas geçtini yazdı. AKP ve tayfası için gerçekler değil propaganda önemli olan.

Siz sanıyor musunuz ki İsrail duracak?

Netanyahu, Gazze planından vazgeçecek… Geri çekilecek… Sembolik adımlar aldatmasın. Silahla yaptığını şimdi başka yollarla sürdüreceği kesin. Netanyahu’ya Gazze katliamı veya soykırımının hesabı sorulmadan bir barış ortamından söz etmek mümkün değil.

Belki geçici ateşkes… O da ne kadar sahaya yansır? Şüpheli ve belirsiz. Trump, “3 bin yıllık sorunu çözdüm.” dedi. Ortadoğu sorunu Gazze’den ibaret değil ki… Gazze Filistin meselesinin sadece bir parçası… O kadar basit ve yüzeysel değil.

Netanyahu yönetimine güvenen liderlere şaşıyorum. En çok da İslam ülkesi yöneticilerine ve de Erdoğan’a… Camp David’ten de mi  ders çıkarmadı, ibret almadı? Tarihin o fotoğrafı yarın yan yana koyacağını nasıl akıl edemez?

Tabii onun da içeride bir ‘Gazze günahı’ var. Gözünü kör eden, kalbini mühürleyen… O damar sürüklemiş olmalı… Yoksa gençlik yılları Camp David ihanetinin söylemleri altında geçen birinin Sisi’nin Mısır’ına koşarak gitmesi ve Gazze’nin faillerinden Trump’ın kanatları altına girerek vicdanların red ettiği o metne imza atması mümkün mü?

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version