- Her şey sosyal medya yasağıyla başladı, 74 ölü ve 21 milyar dolarlık hasarla devam etti, Discord’da yapılan bir oylamayla sonuçlandı. Nepal’de yaşanan Gen Z-Z Kuşağı devrimi, 21. yüzyıl siyasetinin yeni kurallarını ortaya koydu: Bilgi kontrolü artık imkansız, örgütsüz örgütlenmeler geleneksel güvenlik güçlerini çaresiz bırakıyor, ideolojiler değil performans belirleyici oluyor.
M. NEDİM HAZAR | YORUM
Dört bölüm boyunca Nepal’de yaşanan olağanüstü gelişmeleri takip ettik. Sosyal medya yasağıyla başlayan protesto, iki gün içinde hükümeti deviren bir gençlik devrimine dönüştü. 8-9 Eylül 2025’te Katmandu sokaklarında 19 genç hayatını kaybetti, parlamento binası ateşe verildi, Başbakan Oli ülkeyi terk etti. Z Kuşağı -Gen Z, “Nepo Kids” lüks yaşamlarına, yolsuzluğa, geleceksizliğe karşı ayaklandı ve kazandı.
Ama asıl soru şu: Bu zafer ne getirecek? Nepal’in önünde üç farklı senaryo duruyordu ve her birinin Türkiye için de çarpıcı mesajları vardı. Çünkü iki ülke arasındaki benzerlikler tesadüf değil: Genç nüfus, ekonomik kriz, otoriter eğilimler, sosyal medya kısıtlamaları…
Bu yazı serisini hazırlarken Nepal’de tahmin ettiğimiz üç senaryodan biri gerçekleşti: 12 Eylül 2025’te eski Yargıtay Başkanı Sushila Karki, Nepal’in ilk kadın başbakanı olarak yemin etti. Z Kuşağı protestocuları Discord üzerinden gayri resmi oylama yaparak Karki’yi seçtiler. 3.200’den fazla genç çevrimiçi tartışmalara katıldı. Parlamento feshedildi ve 5 Mart 2026’da genel seçimler yapılacak. Protestoların nihai bilançosu ağır oldu: 74 ölü, 2.113 yaralı ve yaklaşık 21 milyar dolar ekonomik zarar, Nepal’in yıllık GSYİH’sının neredeyse yarısı.
Ekim ayı başında Nepal bir de doğal afetle sarsıldı. 3-5 Ekim tarihleri arasında şiddetli yağışlar ve heyelanlar en az 47 kişinin ölümüne neden oldu, 25.000’den fazla kişi yerinden edildi. Karki’nin geçici hükümeti bu krizde erken uyarılar yayınlayıp hızlı müdahale ederek övgü aldı. Bu felaket, geçen yıl aynı dönemde 224 kişinin öldüğü benzer afetten sadece bir yıl sonra geldi; uzmanlar iklim değişikliğinin bu tür aşırı hava olaylarını yoğunlaştırdığını belirtiyor. Şimdi ise soru şu: Karki’nin geçici hükümeti Mart seçimlerine kadar Nepal’i istikrara kavuşturabilecek mi, yoksa yeni krizler mi bekliyor?
E-Demokrasi!
Nepal’de yaşanan belki de tarihin en ilginç liderlik seçimi oldu. Bir ülkenin başbakanı, Discord üzerinden yapılan gayri resmi bir oylama ile belirlendi. 3.200’den fazla genç, çevrimiçi tartışmalara katıldı, adayları değerlendirdi ve sonunda 73 yaşındaki eski Yargıtay Başkanı Sushila Karki’yi seçti. Bu, 21. yüzyılın yeni siyaset anlayışının en çarpıcı örneği. “Gen Z”, geleneksel siyasi yapıları tamamen çöpe atarak kendi liderini belirledi. Ne askeri darbe ne de eski sistem partilerinin pazarlığı. Sadece Discord’da konuşan gençler…
Tarihin Discord’da seçilen ilk Başbaşkanı Sushila Karki
Sushila Karki, Nepal siyasetinde nadir bir figür: Temiz sicilli, yolsuzluğa karşı sıfır toleranslı, cesur bir yargıç. 2016’da Nepal’in ilk kadın Yargıtay Başkanı olmuştu. Görev süresinde en çok hatırlanan olayı, hükümetin polis teşkilatı başkanlığına yaptığı siyasi atamanın iptal edilmesiydi. Karki’nin mahkemesi, liyakate dayalı atama ilkesini savunmuş, hükümetin nepotizmine karşı çıkmıştı. Bu cesaret pahalıya mal olmuştu. 2017’de iktidar partileri Karki’yi görevden almak için azil girişimi başlattı. Birleşmiş Milletler bu girişimi “siyasi motivasyonlu” olarak niteledi ve büyük halk baskısıyla azil geri çekildi. Ama Karki, 65 yaş zorunlu emeklilik yaşına gelince görevinden ayrıldı.
Gen Z’nin Karki’yi seçmesinin nedeni tam da bu geçmiş: sistem içinde olmasına rağmen sisteme karşı durabilmiş, yolsuzluğa taviz vermemiş, siyasi baskılara boyun eğmemiş biri. Karki’nin göreve başlamasından üç hafta sonra Nepal, büyük bir doğal afetle karşılaştı. 3-5 Ekim tarihleri arasında şiddetli yağışlar ve heyelanlar 47 kişinin ölümüne, 25.000’den fazla kişinin yerinden edilmesine neden oldu. Bu kriz, Karki hükümeti için ilk büyük sınavdı ve hükümet başarılı geçti. Erken uyarı sistemleri devreye sokuldu, yollar önceden kapatıldı, acil müdahale ekipleri hızla harekete geçti. Uzmanlar, Karki hükümetinin proaktif yaklaşımının can kayıplarını minimumda tuttuğunu belirtti.
Bu başarı tesadüf değil. Karki, teknokratik bir yönetim anlayışıyla kabinesini oluşturdu. Enerji Bakanı Kulman Ghising, Nepal’in elektrik krizini çözmesiyle tanınan bir mühendis. Eğitim Bakanı Mahabir Pun, kırsal alanlara teknoloji götüren Roman Magsaysay Ödülü sahibi bir mucit. Tarım Bakanı Madan Prasad Pariyar, iklim ve tarım uzmanı. Bu kadro, geleneksel Nepal siyasetinden tamamen farklı. Parti mensubu değil, alanında başarılı profesyoneller. Z Kuşağının “performans odaklı yönetim” talebinin hayata geçirilmesi.
İlk sınav
Karki’nin geçici hükümeti altı aylık bir süre için iktidarda. 5 Mart 2026’da yapılacak genel seçimler, Nepal’in kaderini belirleyecek. Bu seçimler, sadece Nepal için değil, tüm Güney Asya için kritik. Çünkü bu seçimler, Gen Z hareketlerinin uzun vadede sürdürülebilir olup olmadığını gösterecek. Hükümeti devirmek bir şey, alternatif sistemi kurmak bambaşka bir şey.
En iyimser senaryo, Mart seçimlerinde yeni, genç, temiz siyasetçilerin kazanması. Balen Shah gibi figürlerin partileri, parlamentoda güçlü bir temsil elde edebilir. Karki’nin teknokratik yaklaşımı, yeni dönemin normu haline gelebilir. Bunun gerçekleşmesi için Gen Z’nin siyasi mobilizasyonunu sürdürmesi, yeni siyasi hareketlerin kurumsal yapılar oluşturması, geleneksel partilerin zayıflamaya devam etmesi ve uluslararası toplumun yeni düzeni desteklemesi gerekiyor. Eğer bu senaryo gerçekleşirse, Nepal Güney Asya’nın en başarılı demokratik dönüşüm hikayesi olur.
Fotoğraf geçen ay Katmandu’da çekildi ama Taksim’de çekilmiş gibi!
Ama en kötümser senaryo da mümkün: Geleneksel partilerin geri dönmesi. UML, Kongre ve Maoist partileri tamamen ölmedi. Yerelde hala güçlü örgütlenmeleri, para kaynakları, deneyimli kadroları var. Bu partiler, “istikrar” ve “deneyim” söylemini kullanarak Z Kuşağı’na karşı kampanya yapabilir. “Gençler idealist ama deneyimsiz, ülkeyi yönetemezler” retoriği işe yarayabilir. Eğer eski partiler geri dönerse, Nepal tıpkı Gezi sonrası Türkiye gibi daha da otoriterleşebilir. Gen Z hareketi bastırılabilir, medya özgürlüğü daha da kısıtlanabilir.
En ihtimal dahili senaryo ise ikisinin karışımı. Geleneksel partiler tamamen yok olmaz ama güçlerini önemli ölçüde kaybederler. Yeni hareketler parlamentoda temsil elde eder ama tek başlarına iktidar olamazlar. Koalisyon hükümetleri devam eder ama koalisyonların içeriği değişir. Bu senaryoda kritik soru şu: yeni hareketler, eski sistemle uzlaşırken yozlaşacaklar mı, yoksa sistemi içeriden değiştirebilecekler mi?
Gezi’den Nepal’e…
Nepal’deki gelişmeler, Türkiye için hem uyarıcı hem de ilham verici. 2013 Gezi protestolarından sonra Türkiye’de yaşanan süreç, Nepal için önemli bir uyarı aslında. Gezi, protestoları bastırmayı başaran iktidar için güçlenme fırsatı oldu. Medya özgürlüğü sistematik olarak kısıtlandı, muhalefet sesleri susturuldu, sivil toplum alanı daraltıldı. Gezi’nin demokrasi talebi, paradoksal bir şekilde daha otoriter bir sistemin inşasına yol açtı. Protestocular dağıtıldı, liderler tutukladı, hareket zamanla söndürüldü. On iki yıl sonra Türkiye, Gezi öncesinden çok daha az demokratik bir ülke.
Nepal’in Türkiye’nin kaderinden kaçınması için kurumsal dönüşüm şart. Sadece lider değiştirmek yetmiyor, sistemin kendisi değişmeli. Medya özgürlüğü mutlaka korunmalı, Z Kuşağı hareketi örgütlü sivil toplum yapılarına dönüşmeli ve protestolardaki şiddet ile ölümler mutlaka soruşturulmalı. Karki’nin soruşturma komisyonu kurması, bu açıdan umut verici. Ama komisyon sonuçlarının uygulanıp uygulanmayacağı kritik.
Nepal deneyimi aynı zamanda Türkiye’deki gençlere önemli bir mesaj veriyor: Değişim mümkün. 48 saatte hükümet devirmek mümkün. Discord’dan başbakan seçmek mümkün. Teknokratik, liyakate dayalı yönetim mümkün. Ve en önemlisi, gençlerin sesini duyurmak mümkün. Türkiye’de de benzer şartlar var aslında: yüksek oranda gençlik işsizliği, ekonomik kriz, nepotizm ve yolsuzluk algısı, sosyal medya kısıtlamaları, geleceğe dair umutsuzluk. Nepal’deki başarı, kim bilir belki de Türkiye’deki gençlere cesaret verebilir. “Eğer Nepal’de olabilirse, burada da olabilir.” düşüncesi, güçlü bir motivasyon kaynağı esasen.
Ama hikaye tek yönlü değil. İki ülke arasında çapraz bir etki mekanizması işliyor. Eğer Mart seçimlerinde eski sistem geri dönerse, Nepal tıpkı Gezi sonrası Türkiye gibi otoriterleşebilir. Z Kuşağı’nın demokratik enerjisi, daha otoriter bir sistemin inşasına yol açabilir. Karki’nin geçici hükümeti, bu riski minimize etmeye çalışıyor. Soruşturma komisyonu, teknokratik yönetim, şeffaflık vurgusu; bunların hepsi, eski sistemin geri dönüşünü engellemek için atılan adımlar. Ama yeterli mi? Altı ay çok kısa bir süre. Sistemik dönüşüm için yeterli değil kesinlikle. Eğer seçimlerden sonra eski partiler geri dönerse, Karki dönemi sadece parantez olarak kalabilir.
Öte yandan Nepal’deki başarı, Türkiye’deki gençlere ilham da verebilir. “İki günde hükümet devirmek mümkün!” mesajı, Türk gençliğine cesaret verebilir. Türkiye’de de tetikleyici bir olay, büyük bir patlamaya yol açabilir. Sosyal medya yasağı, ekonomik krizin derinleşmesi, yeni bir yolsuzluk skandalı; bunlardan herhangi biri, Nepal benzeri bir hareketi başlatabilir. Eğer Türkiye’de benzer bir hareket olursa, sonuçları daha dramatik olabilir. Çünkü Türkiye, Nepal’den çok daha büyük, karmaşık ve jeopolitik açıdan önemli bir ülke.
En ilginç senaryo ise şu: Nepal otoriterleşirken, Türkiye demokratikleşiyor olabilir. İki ülke adeta yer değiştiriyor. Nepal’de Z jenerasyonu hareketi başarılı görünse de, kurumsal dönüşümü gerçekleştiremiyor. Türkiye’de ise on 15 yıldır biriken öfke, nihayet patlıyor ve sistem değişiyor. Bu çapraz kader senaryosu, tarihte sık görüldü. Bir ülkenin demokratikleşme hareketi, başka bir ülkede otoriterleşmeye yol açabilir ya da tersi.
Nepal deneyiminin en önemli dersi açık: Dijital çağda yetişen gençleri geleneksel yöntemlerle kontrol etmek artık mümkün değil. Nepal hükümeti sosyal medyayı yasakladı, gençler VPN kullandı. Polis gerçek mermi kullandı, gençler Discord’da organize oldu. Hükümet istifa etti, gençler kendi liderlerini seçti. Bu, 21. yüzyıl siyasetinin yeni kurallarını gösteriyor.
Devrimin en ikonik görsellerinden biri. Bir gösterici polisten aldığı malzemeler ile direnirken!
Bilgi kontrolü artık imkansız. Ne kadar yasaklarsanız yasaklayın, gençler bir yolunu bulur. VPN, proxy, şifreli uygulamalar, teknoloji, her zaman sansürün bir adım önünde. “Gen Z” hareketinin lideri yok ama binlerce lider var. Discord’daki her genç, potansiyel bir organizatör. Bu, geleneksel güvenlik güçlerinin başa çıkamadığı bir örgütlenme modeli. İdeoloji önemini kaybediyor, önemli olan sonuç. “Ne söylüyorsun?” değil, “Ne yapıyorsun?” sorusu belirleyici. Karki’nin teknokratik kabinesi, bu yeni anlayışın ürünü.
Discord’da yapılan başbakanlık oylaması, e-demokrasinin ilk örneklerinden biri. Gelecekte blockchain tabanlı oylamalar, dijital referandumlar, doğrudan demokrasi mekanizmaları yaygınlaşabilir. Nepal’deki gençler, Londra’dan Sidney’e, New York’tan Dubai’ye kadar diasporayla organize oldu. Ulusal sınırlar, artık hareketleri sınırlamıyor. Küresel dayanışma, dijital çağın en güçlü silahlarından biri haline geldi.
Sorular, sorular…
Nepal’deki devrim, cevapladığından çok daha fazla soru üretti. Evet Z Kuşağı bir hükümeti devirdi, peki alternatif kurabilecek mi? Mart seçimleri, bu sorunun cevabını verecek. Sushila Karki 73 yaşında, genç hareket yaşlı lider seçti. Bu paradoks nasıl çözülecek? Mart’tan sonra genç liderler öne çıkacak mı? Altı ay, sistemik değişim için yeterli mi, yoksa seçimlerden sonra her şey eski sisteme mi dönecek?
Hindistan ve Çin, Nepal’deki değişime nasıl tepki verecek? ABD ve Avrupa destekleyecek mi? 21 milyar dolarlık hasar nasıl telafi edilecek? Siyasi değişim, ekonomik krizi çözebilecek mi? Ve belki de en önemli soru: Nepal’deki başarı, Türkiye’deki gençleri nasıl etkileyecek? Benzer bir hareket Türkiye’de de yaşanacak mı?
8-9 Eylül 2025’te Katmandu sokaklarında yankılanan “Yolsuzluğu kapatın, sosyal medyayı değil!” sloganı, 21. yüzyılın en önemli siyasi manifestosu olabilir. Bu slogan, sadece Nepal gençlerinin değil, Türkiye dahil dünya genelindeki dijital neslin ortak talebini özetliyor: “Gerçek sorunlarla yüzleşin, sesimizi kesmeyin!”
Nepal deneyimi üç kritik gerçeği ortaya koydu. Birincisi, değişim mümkün. 48 saatte hükümet devrilebilir, Discord’dan başbakan seçilebilir, teknokratik yönetim kurulabilir. İkincisi, değişim riskli. Nepal, Mart seçimlerine kadar kritik bir dönemde. Eğer eski sistem geri dönerse, tüm bu çaba boşa gidebilir. Türkiye’nin Gezi sonrası yaşadığı otoriterleşme, Nepal için de bir ihtimal. Üçüncüsü, değişim bulaşıcı. Nepal’de başlayan dalga, Türkiye’ye, Hindistan’a, Pakistan’a, hatta dünyaya yayılabilir. Z Kuşağı isyanı henüz bitmedi, daha yeni başladı.
Tarihin tanığı olduğumuz şu günlerde iki kritik soru öne çıkıyor: Gelecekte Nepal mi Türkiye’ye benzeyecek, Türkiye mi Nepal’e? Yoksa ikisi de bambaşka bir yol mu çizecek? Bu soruların cevabı, sadece iki ülkenin değil, tüm dünyanın geleceğini belirleyebilir. Çünkü Nepal ve Türkiye’de yaşananlar, küresel bir fenomenin yerel tezahürleri: dijital neslin, eski sistemlere isyanı.
Değişim rüzgarları Himalaya’dan başladı, Anadolu’ya ulaşabilir, nereye kadar uzanacağını zaman gösterecek. Ama bir şey kesin: Gençlerin sesi artık susturulamaz. Ne Nepal’de, ne Türkiye’de, ne de dünyanın başka yerlerinde. 5 Mart 2026, Nepal için tarihi bir gün olacak. Belki de Türkiye için de…
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***