Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Trump ve Erdoğan; ne dinledik, ne anladık?

Trump ve Erdoğan; ne dinledik, ne anladık?


ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM

Dünyanın gözü BM Genel Kurul toplantıları vesilesiyle New York’ta. Özellikle de İslam dünyasının. Çünkü toplantıların öznesi Gazze’de yaşanan dram ve çözüm önerileri. Hal böyle olunca en çok merak edilen konuşma ABD Başkanı Donald Trump’tı. Çünkü ‘soykırımcı’ olmakla suçlanan İsrail Başbakanı Netanyahu’yu durdurabilecek tek güç o. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne diyeceği, ne diyemeyeceği az çok belliydi. Ayrıca Erdoğan’ın konuşmasının tribünlere ‘gaz vermenin’ öteye geçmediği herkesin malumu.

Her iki liderin konuşmalarına baktığımızda enteresan bir tablo ile karşılaştığımızı söylemek mümkün. Çünkü her iki lider de kendi ülkelerine ve tabanlarına güçlü bir mesaj vermek için kürsüye çıktı.

Gazze için konuşmak, ticaret için susmak

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında beklendiği gibi Gazze’ye odaklandı. Filistin halkının yaşadığı acıları, sivillerin katledilmesini, sağlık altyapısının çöküşünü ve açlık silahının kullanımını dile getirdi. BM’yi etkisiz olmakla eleştirirken, Türkiye’nin ve İslam dünyasının vicdanını temsil ediyormuş gibi bir duruş sergiledi.

Kahredici fotoğraflar eşliğinde yaptığı konuşmanın kendi tabanında ve Müslüman dünyada karşılık bulacağı açık. Ancak işin bir de görünmeyen boyutu vardı: Erdoğan’ın aile şirketleri ve çevresindeki iş çevreleri, İsrail ile ticarete ara vermeden devam ediyor. Öyle ki Türkiye resmi olarak İsraille en çok ticaret yapan 5. ülke. Doğal olarak bu çelişki, yüksek perdeden yapılan retoriğin samimiyetini tartışmaya açıyor. 

MAGA’nın küresel sınavı

Donald Trump’ın konuşması ise 15 dakikalık sürenin neredeyse dört katı sürdü ve teleprompter arızasından, iklim değişikliği ve göçmenlik politikalarına kadar geniş bir yelpazede şikayetler içeriyordu. Trump kürsüden Batılı ülkeleri uyardı: Göç ve yeşil enerji politikalarından vazgeçmeliydiler, aksi takdirde “ülkeler cehenneme gidecekti.”

BM’yi etkisiz ve “sadece mektup yazan bir kurum” olarak nitelendirdi. İklim değişikliği ve çok taraflı iş birliğini küçümsedi. Konuşma, MAGA tabanına dönük bir propagandaydı ve Avrupa’nın “göçmen istilası” ile “yeşil enerji felaketi” iddiaları, bilimsel veriler ve uluslararası gerçeklerle örtüşmüyordu

Trump’ın konuşmasının temel mesajı açıktı: Batılı ülkeler göç ve yeşil enerji politikalarından vazgeçmeli; ABD’nin kendi MAGA politikaları küresel ölçekte model alınmalıydı. Konuşma, BM’nin çok taraflı yapısına ve ortak çözüm arayışlarına karşı, tek taraflı ve iç politikaya dönük bir manifestoydu.

Genel Kurul’daki sessizlik ve dünya liderlerinin soğuk tepkisi, Trump’ın bu söyleminin uluslararası alanda karşılık bulmadığını gösterdi.

Aslolan iç politik hedefler 

Bu iki konuşmanın ortak noktası, her iki liderin de iç politikaya ve tabanlarına hitap etmek için BM kürsüsünü kullanmalarıydı. Erdoğan Gazze üzerinden Türkiye ve İslam dünyasının vicdanını temsil ediyormuş gibi görünürken; Trump, Batılı ülkelerin politikalarını hedef alarak MAGA’nın küresel versiyonunu dayatmaya çalıştı.

Farklılıklar ise çarpıcıydı: Erdoğan, söylem ile uygulama arasında belirgin bir çelişki sergiledi; sözde İsrail’i eleştirirken, ekonomik ilişkiler devam ediyordu. Trump ise söylem ve eylem arasındaki çelişkiyi, ABD’nin BM’ye katılım ve destek politikalarını küçümseyerek ideolojik bir boyuta taşıdı. Erdoğan’ın çelişkisi içerideki ekonomik çıkarlarla, Trump’ın ise uluslararası iş birliği ve bilimsel gerçeklerle ilgiliydi.

Sonuçta, BM kürsüsü iki farklı liderin stratejisini ve çelişkilerini açığa çıkardı. Erdoğan ve Trump, farklı motivasyonlarla konuşmuş olsa da her ikisi de kurumun küresel etkisini kendi iç ve dış politikalarına hizmet eden bir sahne olarak kullandı. Bu iki konuşma, hem uluslararası kurumların önemini hem de liderlerin söylem ile uygulama arasındaki uçurumu gözler önüne serdi.

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version