Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

CHP’ye kayyım demokrasiye darbe!

Necip F. Bahadır


NECİP F. BAHADIR | YORUM

Erdoğan’ın ‘CHP’siz Türkiye’ hayali sır değil. Çünkü iktidarı tehdit altında. 31 Mart seçimlerinde ikinciliğe geriledi. Siyasi yaşamının en ağır sandık hezimetini yaşadı. AKP neredeyse bütün kalelerini kaybetti. Ekrem İmamoğlu CHP’nin Cumhurbaşkanı adayıydı. Parti yönetimi resmen açıkladı. Anında önü kesildi. Diploması iptal edildi. Ardından da ‘yolsuzluk iddiasıyla’ hapishaneye gönderildi. Henüz iddianamesi yazılmadı fakat İstanbul Başsavcısı Akın Gürlek, “Asrın yolsuzluğu…” dedi.

CHP, İmamoğlu operasyonunu rüzgara dönüştürdü. Saraçhane’de başladığı mitingleri Anadolu’nun değişik şehirlerine yaydı. CHP toplumsal muhalefetin taşıyıcısı oldu. Milliyetçi ve muhafazakar siyasetin merkezlerinden Yozgat’ta bile meydanları doldurmayı başardı. Erdoğan, “31 Mart başarısızlığından gerekli dersleri çıkaracağız.” demişti. Parti kurmayları sahaya indi, teşkilat ve sivil toplum örgütleriyle görüştü, araştırdı, soruşturdu. Neticesinde bir rapor hazırladı.

Acaba 31 Mart sonrasının yol haritası ne olacaktı. AKP düştüğü yerden kalkabilecek miydi? Politikada paradigma değişikliği yaşanacak mıydı? 31 Mart bir ‘yol kazası’ değildi. Göz göre göre geldi. Taban Erdoğan ismini de sorgulamaya başladı. “Reis’i yedirmeyiz!” çıkışları geride kaldı. Cüzdan söz konusu olduğunda muhafazakar seçmenin Reis falan takmayacağı görüldü. Manisa ve Balıkesir gibi şehirlerde CHP, 1950’den yani çok partili hayata geçtikten sonra ilk kez seçim kazandı.

Erdoğan partisi ve politikalarına çeki düzen vereceği yerde CHP’ye savaş açtı. Seçim için oyun planını rakibini zayıf düşürme üzerine kurdu. CHP yıpranırsa, iç kavgalarla boğuşursa seçimi rahat kazanacağını düşündü. İmamoğlu’nun tasfiyesi ilk adımdı. CHP belediyelere yolsuzluk operasyonları ise ikinci adım…

Şu an aralarında Antalya, Adana gibi büyükşehirlerin bulunduğu 10’un üzerinde belediye başkanları içeride… Hapishaneler siyasetin de mekanları oldu. Gün geçmiyor ki Özgür Özel bir hapishanenin önünde medyaya açıklamalar yapmasın…

Özel’in Kılıçdaroğlu’nu devirdiği kurultay dosyası belli ki Erdoğan’ın elindeydi. Aylar önce bayram değil seyran değil iken ‘şaibeli seçim’ falan diye kamuoyuna sinyaller verdi. CHP’nin sertleştiği ve yelkenlerini şişirdiğini görünce de harekete geçti. Ve siyaset tarihinde ilk kez bir kurultay mahkemelik oldu. Her kurultayda ‘delegelerin tercihlerini çıkar karşılığı değiştirdiği’ gündeme gelir. Bu bazen Genel Merkez’in vaatleri olur bazen de belediyelerin imkanları… Kaybeden kabahati kendisinde görmez, karşı tarafın ‘hile veya şaibeye’ kazandığını söyler. Fakat ilk defa bu iddialar yargı konusu oldu.

Dosya açıldı…

Kongreler dahil seçimlerde son sözü YSK söyler. YSK’nın kararları kesindir, itiraz mercii yoktur. Burada hukuki bir tartışma da söz konusu… Yargı sadece parti kongrelerini değil, genel seçimlerdeki şaibe iddialarını da soruşturmaya kalkarsa…

O zaman ne olacak?

AKP’li Şamil Tayyar endişesini açık açık dile getirdi: “2017 referandumundaki sandıklar açılmadan mühürsüz oyların geçerli sayılmasına ilişkin il seçim kurulu kararı yarın bir sulh hukuk mahkemesince kaldırılırsa ne olur?”

Evet, bu yol açıldı. Asliye Hukuk Mahkemesi CHP’nin İstanbul kongresini iptal etti ve Gürsel Tekin’in ‘kayyım il başkanı’ olarak atadı. İptal yönünde başvurular daha önce 3 kez reddedilmişti. Dördüncü farklı oldu.

İki hafta önce verilen dilekçe işleme kondu. Ve kısa süre içinde karar verildi. Ne değişti? Mahkemelerin numaraları değişince mevzuat da değişiyor mu? Hayır, tabii ki… Siyasi konjonktür… Hiçbir mahkeme tek başına kendi irade ve inisiyatifiyle böyle bir karar veremez.

Ne kamuoyu ne de CHP İstanbul için bir ‘iptal ve kayyım’ kararı bekliyordu. Herkese sürpriz oldu. Bir ‘küskün’ olan Gürsel Tekin görevi kabullendi, çalışmalarına başladı. Parti yönetimi anında ihraç etti.

Gürsel Tekin, İstanbul İl Başkanlığında yıldızı parlamış bir isim. Ardından milletvekili oldu. Partide üst düzey görevler üstlendi. Genel Merkez’le arasına soğukluk girdi, Ankara’dan uzaklaştı. Belediye adaylığı talepleri de karşılık bulmadı. CHP’den koptu yeni parti kuracağını duyurdu.

‘Kayyım’ olarak atanan isim oldukça ilginç ve renkli… Mahkeme kararıyla göreve gelmesi siyaseten elini kolunu bağlayacak. Normal şartlarda başarılı olabilirdi. ‘Kayyım’ siyasi sicile eklenecek olumlu bir sıfat değil. Gürsel Tekin büyük risk aldı, bütün siyasi yaşamını tehlikeye attı. Kayyım zor taşınır bir yük.

CHP yönetiminin tavrı net… Özgür Özel “Mahkeme kararını tanımıyoruz.” dedi. Evet, artık Türkiye işine gelmeyen kararların tanınmadığı bir ülke… Özel ilk değil. Erdoğan da vaktiyle “Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara uymuyorum, saygı da duymuyorum!” demişti.

Aziz Yıldırım da benzer çıkışlar yapmıştı. Yargının ve devletin gücü zayıf ve güçsüzlere… Ve de parasızlara… Yıllar önce Balzac söylemiş; “Kanunlar örümcek ağı gibidir. Zayıflar ağa yakalanır. Güçlüler ağı delip geçer…”

CHP güçlü mü zayıf mı? Ortada bir yerde… Ağı delip geçmenin hesapları içinde… Takılma riski de mevcut. Çünkü ‘devamı’ var bu filmin!

Ankara’da mahkeme 15 Eylül’de büyük kurultayla ilgili karar verecek. ‘Mutlak butlan…’ sayılması artık büyük ihtimal… Özgür Özel’in koltuğu da tehlikede. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘dönüş hazırlıklarına’ başladığı haberleri medyaya yansıdı. Mahkeme kurultayı iptal ederse eski yönetim göreve gelecek.

Kemal Kılıçdaroğlu bir bakıma ‘kayyım’ olarak atanacak. Aylardır süren bir tartışma bu… Kılıçdaroğlu o kapıyı kapatmadı. “Hayır, ben yokum!” demedi. CHP’de parti içi kavga kaosa dönüşmek üzere…

Yargının siyasete müdahalesi hoş değil. Demokrasi ve çok partili hayata ağır darbe… Parti kapatmaktan farklı değil. Bundan sonra YSK seçimler hakkında son merci olmayacak. O yol açıldı…

Bizzat AKP’nin politikası doğrultusunda. Nasıl bir akıl tutulması olduğu ileride görünecek. Hani, ‘Kendi ayağına sıktı!’ falan denir ya onun da ötesi bir durum bu… İlk zamanlarında 23 Nisan ‘genel başkanı’ gibi ortalıkta dolaşan Özgür Özel giderek koltuğunu doldurdu. Ve hakkını da verdi. Ama bu süreç çok zor. Bir çıkış bulabilir mi? Mümkün. Özel’in veya CHP’nin kaybetmesi AKP’nin kazanacağı anlamına gelmez. Yaşananlar Erdoğan karşıtı muhalefeti daha da büyütür. Sadece siyasi adres değişir…

AKP, 31 Mart labirentinden CHP’yi hırpalayarak çıkamaz. Eylül, CHP ve siyasetin ‘kader ayı’ olacak gibi…

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version