Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Medenice boşanabilmek!

Medenice boşanabilmek!


MAHMUT AKPINAR | YORUM

Taksi ve Uber yaparken insanları, toplumu gözlemleme fırsatı buluyorum. Geçen hafta pazar günü, Uber’den bir beyefendiyi aldım. Yolculuk iki duraklıydı. Yolcu özenli giyinmişti, sessizce arka koltukta telefonuyla meşgul oldu. İlk durakta bir evin önünde indik. Bahçede 7-8 yaşlarında bir erkek, 10-11 yaşlarında bir kız çocuğu vardı. Arkalarında anneleri olduğu anlaşılan genç bir hanım duruyordu.

Adam arabadan indi, çocukları sıcak bir şekilde selamladı. Kadına mesafeli bir baş selamı verip, 3-5 cümle konuştular. Gerginlik yoktu. Anne çocuklarını öptü, “Şu saatte bekliyorum, iyi eğlenceler!” diyerek tebessümle el salladı. Anladım ki boşanmış bir ailenin hafta sonu çocuk devir teslimiydi. Baba çocuklarını almış, birlikte vakit geçireceklerdi. Dönüşte baba ve çocuklar günün planını konuşmaya başladılar.

Bu tabloya çok kez şahit oldum. Babalar çocuklarını bırakırken veya alırken medenice ve seviyeli şekilde muhatap oluyorlar. Asık suratlı değiller, tartışma, kaba söz görmedim. Ebeveynler asgari nezakete uygun ve olgun davranıyor. Eğtimli ve varlıklı olmadığı anlaşılan örneklerde de benzer seviyeyi, olgunluğu ve nezaketi gözlemledim.

Batı’yı idealize etmek istemem; boşanma oranları yüksek, aileler daha parçalı, çocuklar çoğu zaman anne veya babanın yeni partneriyle yaşamak zorunda. Bu da psikolojik travmalara yol açabiliyor. Bu yüzden çocukları şiddet, taciz ve istismardan korumak için çok sert yasalar var. O kadar ki yakınınız değilse çocuğun başını okşayamazsınız. Buna rağmen şiddet ve taciz tamamen bitmiş değil.

Üzerinde durmak istediğim asıl konu, boşanmış eşlerin medenice iletişim kurabilmesi. Takside gördüğüm manzaraları, çevremdeki boşanmış çiftlerle kıyasladığımda büyük fark var. Türkiye’de ve özellikle bizim çevremizde, üniversite mezunu, muteber meslek sahibi, hatta Hizmet Hareketi’nden insanlarda üslup ve seviye korunamıyor. Ham ve kaba davranışlar, itham ve iftiralar görülebiliyor.

Eşler boşandıktan sonra genelde yüz yüze gelmekten kaçınıyorlar. İletişim ya tamamen kopuyor veya zehirli mesajlarla, çocuklar üzerinden yürütülüyor. Anneler çocukları babaya düşman edebiliyor, babalar eski eşlerinin onurunu zedelemeyi “marifet” sayabiliyor. Ebeveynler eski eşe öfkesini, nefretini doğrudan çocuklara yansıtıyor; çocuklar adeta liman lastiğine dönüyor, psikolojileri bozuluyor.

Çocuklarını düşünen bir anne-baba, eski eşini sevmese de onu çocuklara kötülemez, aksine saygıya teşvik eder. Zira çocuklar hayatlarında bir anne ve baba rolüne, modeline muhtaçlar. Boşanmak bir insanlık hali; İslami literatürde “en kerih mübah” olarak geçer. Elbette boşanmadan önce sağlıklı değerlendirmeler, evlilik eğitimi ve tanıma çabası olmalı. Ancak her evlilik saadetle devam etmiyor. Boşanma olduğunda yapılması gereken, eşlerin ve çocukların göreceği en az zararla bu süreci atlatmak, medeni şekilde ayrılmaktır. Medenice ve gerektiği kadar iletişimi sürdürebilmektir.

Zira arada çocuk(lar) varsa eski eşler ölene kadar bir şekilde temas halinde kalmak zorundalar. Çocukların nezareti, velayet konuları, eğitim, evlilik ve torunlar gibi vesilelerle eski eşlerin aynı kareye girmeleri, asgariden diyalog kurmaları gerekecek. Boşanma sonrası iletişimi sıfırlamak veya zehirlemek bu süreçleri tahrip ettiği gibi çocukların ruhunda büyük yaralar açıyor.

Burada yıllardır yaşayan bir kebapçı arkadaşımın oğlu evleniyordu. Eski eşi başkasıyla evlenmişti. Arkadaş, “Düğüne gitmem, cinayet çıkar! Kocasını orada döverim!” diyordu. Ama oğlu “Gelmezsen bir daha beni görme!” deyince gitmek zorunda kaldı. On yıl geçmesine rağmen hâlâ “Ya benimsin ya kara toprağın!” zihniyetinden çıkamamıştı.

Peki Batılılar medenice boşanabilirken biz neden yapamıyoruz?

İbn Haldun’un coğrafya ve iklimin insan karakterine etkisi üzerine yaklaşımı tek başına konuyu açıklamaya yetmiyor. Sıcak iklim insanı daha tepkisel, tezcanlı yapabilir ama kanaatimce asıl fark kültür ve eğitimden kaynaklanıyor. Batı’da başkasının hakkına saygı, nezaket kuralları, problem çözme ve birlikte yaşama kültürü, sınırlarını bilme küçük yaşta öğretiliyor. Örgün ve yaygın eğitimle, medyada bazı değerler ve kurallar sürekli pekiştiriliyor. Özür dilemek, teşekkür etmek doğal refleks haline geliyor.

En önemlisi, yasalar herkes için eşit ve etkili. Kadın-erkek, zengin-fakir fark etmiyor. Kişiler hem kendi haklarını hem de karşı tarafın sınırlarını biliyor. Şiddet ve tacizin maliyeti ağır; bu bilinç caydırıcı oluyor. Bizde ise cezasızlık ve aflar şiddeti körüklüyor, kadına ve çocuğa şiddeti, aile facialarını artırıyor.

Batı’da insanlar boşanmanın dünyanın sonu olmadığını biliyor. Kadınlar çocukları baba ile tehdit etmenin en çok çocuğa zarar verdiğinin farkında. Erkekler şiddetin ve tacizin maliyetini biliyor. Biz ise çoğu zaman duygusal ve tepkisel davranıyoruz. Sadece boşanmalarda değil, şirket veya dostluk ayrılıklarında da tavrımız benzer.

Gerçek şu ki boşanma hayatın bir gerçekliği. Boşanma oranlar hem dünyada hem Müslüman toplumlarda artıyor. Önemli olan, medeni şekilde ayrılmayı bilmek ve sonrasında seviyeli iletişimi sürdürebilmek. Sınırlarımızı koruyarak, ötekine saygı göstererek, özellikle de çocukların ruh sağlığını gözeterek boşanma sonrası süreçleri yürütmek zorundayız.

Aksi halde hem kendimize hayatı zindan ediyor hem de “Çok seviyoruz!” dediğimiz çocuklara en büyük kötülüğü yapıyoruz.

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version