Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Dua edemeyen kalpler Allah’a yakın mıdır?

Allah yâr!


AHMET KURUCAN | YORUM

Cezaevinden yeni çıkmış ama hâlâ özgür hissetmeyen binlercesi var güzelim ülkem Türkiye’de. Hukuksuz bir KHK ile hayatı elinden alınmış, Hizmet Hareketi’ne sempati duyduğu için hapislere atılmış, Kürt bir anne-babadan doğduğu için suçlu sayılmış… AKP iktidarının politikalarına muhalif olduğu için toplumun dışına itilmiş, evinde bile yabancılaşmış, en çok da kendi içine ve kendine yabancılaşmış niceleri var. Milyonlarca insan desem mübalağa yapmış olmam. Aşağıdaki satırları okuyunca ihtimal tanıdık bir yorgunluk, içi dolu bir sessizlik hissedeceksiniz kalbinizde.

Hapisten yenice çıkmış, özgürlüğüne yeni kavuşmuş bir insanı muhatap alacak ve ‘sen’ diliyle yazacağım. İsterseniz bunu o ve onun gibilere yazılmış bir mektup gibi kabul edebilirsiniz.

‘Değerli Ağabeyim, Ablam, Arkadaşım, Dostum, Kardeşim! 

Yıllarca hayalini kurduğun dışarısı, beklediğin gibi çıkmadı. İçeride umutla kurulan “yeniden başlama” hayallerin, kapıdan çıkınca darmadağın oldu. Eşin, çocukların, akrabaların, komşuların… Herkes biraz değişmiş.

Kimileri seni anlamıyor, kimileri anlamak da istemiyor. Hele ki bir de eşin seninle aynı gönül dünyasında değilse, o evin duvarları çok daha sessiz, soğuk ve yüksek oluyor. Ve sen bu haleti ruhiye içinde, “İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyor. Dua etmek bile ağır geliyor bedenime ve ruhuma. Namazların sadece farzını kılabiliyorum. Kur’an’a elim gitmiyor. Acaba ben bozuldum mu? İmansızlığa giden bir yola  mı girdim?” diyorsun bana.

Hayır kardeşim, sen bozulmadın ve o imansızlık yoluna girmedin. Aksine, hâlâ ayakta kalmaya çalışan bir ruhun yorgunluğunu yaşıyorsun. Bu, bir imansızlık değil; bir kırgınlık hâli. Hem dünyaya hem kadere hem çevrene hem de kendine…

İşte tam da burada sana şunu hatırlatmak istiyorum: İman, sadece kalpte duyulan hisle değil, o  içten gelen hissiyatın irade ile birleşip beden vasıtasıyla hayata taşınması ile yaşanır. İman kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve beden ile ameldir’ denilirken kastedilen budur.

“Dua etmek içimden gelmiyor” diyorsun, etme ama ellerini açıp şunu söyle Allah’a: “Allah’ım! Dua edemeyecek kadar kırgınım, ama Sen beni biliyor ve görüyorsun. Kalbimin derinliklerinden geçen duygularıma vakıfsın.” 

İşte bu bile duadır.

“Kur’an’a elim gitmiyor!” diyorsun. Kur’an okuma ama Kur’an’ı eline al ve rastgele bir sayfayı çevir. O sayfada göz gezdir, parmak uçlarınla yazılı harflere dokun. Bu bile Allah ile bir irtibattır.

“Namazların sadece fazlarını kılıyorum!” diyorsun. Varsın olsun. Bu ruh haleti içinde bu bile yeter. Farzları kılman, Allah önünde iki büklüm olup secdeye gitmen, hal diliyle “Allah’ım! Ben buradayım!” demektir.

Şunu unutma: Yalnız değilsin. Hizmet’in mahzun evlatlarından biri olarak, aynı duyguları paylaşan binlerce insanla kardeşsin sen. O binlerce insanın her biri başka bir ülkede, başka bir şehirde, başka bir evde, benzer iç fırtınalarla boğuşuyor.

Kiminin eşi kopmuş gitmiş, kiminin evladı soğumuş, kimisi dost çevresinden dışlanmış. Ve bir çok kişi, “İçimde Allah’a karşı bile küskünlük var!” diyemeden, bu yükü içinde saklıyor.

Ama bu yorgunluklar ibadetlerinizi değersizleştirmez. Aksine, onların kıymetini artırır. Çünkü siz mecbur kalınca değil, yorgunken secdeye kapanıyorsunuz. Gönül istemezken farzları bırakmıyorsunuz. İşte bu sadakat, duygudan daha güçlüdür. Belki ağlamıyorsunuz, ama susarak haykırıyorsunuz.

Aziz Kardeşim! “Yoruldum!” demek, pes etmek değildir. “İçimden gelmiyor!” demek, hâlâ içinizin konuşabildiğini gösterir.

Umarım çok yakın bir gelecekte olur. Ne zaman olacağını bilemem ama o gün birgün mutlaka gelecek. Kara gün kararıp gitmeyecek. İşte o gün geldiğinde siz yaşadığınız bu süreci yakın ve uzak çevrenize anlatacaksınız.

Şu an gözyaşıyla boğulduğunuz geceler, bir başkasına umut olacak. Belki bir evladınız sizi anlayacak, belki bir dostunuza güç olacaksınız. Ama önce kendinize merhamet edin.

Kendinizi ayıplamayın, eksik görmeyin, yarım hissetmeyin. İnanıyorum ki Allah sizi terk etmedi. Siz de kendinizi terk etmeyin…

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version