Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

‘Beyaz Saray’ zirvesi ve kaotik bir umut

‘Beyaz Saray’ zirvesi ve kaotik bir umut


ADEM YAVUZ ARSLAN | HABER ANALİZ

Geçtiğimiz hafta Alaska’da yapılan tarihi Trump-Putin zirvesinden sonra bu kez gözler Washington DC’deydi. Beyaz Saray’da dün gerçekleşen zirve, sadece Washington’un değil Avrupa başkentlerinin de nefesini tutarak takip ettiği bir buluşma oldu. ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky ve Avrupa’nın önde gelen liderlerini aynı masada topladı. Zirvenin dünyanın dört bir yanında manşetlere taşınması elbette sürpriz değildi. Ancak Washington DC’nin havasına bakıldığında bu toplantının sıradan bir diplomasi trafiği değil, önümüzdeki dönemin stratejik rotasını şekillendirecek bir dönüm noktası olduğu söylenebilir.

Masada neler konuşuldu, kim ne dedi? 

Zirvenin ev sahibi Trump ilginin merkezinde olduğu için çok moralliydi. Sık sık ‘aynı anda bu kadar çok liderin Beyaz Saray’da olmasının‘ önemine vurgu yaptı. Mesajı ise netti: “Biz NATO’ya yeni üyelik konusunda acele etmiyoruz ama Ukrayna’nın güvenliği konusunda yardımcı olacağız. Barış için güçlü bir sinyal vermek istiyoruz.”

Yani Washington, Kiev’in NATO hayaline kapıyı kapatıyor ama güvenlik garantileri üzerinden alternatif bir yol öneriyor. Zelensky ise bu yaklaşımı coşkuyla karşıladı: “Sayın Başkan’a minnettarım. Ukrayna için bu güvenlik garantileri hayatidir. Bu fırsatı hızlıca resmileştirmeliyiz.”

Zelensky’nin geçen yıl Oval Ofis’te yaşanan gerilimden sonra bu denli yapıcı bir ton tutturması, Amerikan basınında, “Zelensky, Trump diplomasisini kabullendi!” yorumlarına yol açtı.

Avrupa cephesi ise ihtiyatlı denebilir. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avrupa, Ukrayna’nın yanında olmaya devam edecek. Bu destek yalnızca askeri değil, siyasi ve ekonomik anlamda da sürecek.” derken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise daha sertti: “Barış istiyorsak Rusya’ya boyun eğmemeliyiz. Bu zirve, birliğimizi göstermek için kritik.”

Washington Post’a göre Avrupalı liderlerin asıl amacı Trump’ı Kremlin’e fazla taviz vermekten alıkoymaktı. Çünkü Trump, bilindiği üzere Ukrayna’nın NATO üyeliğine soğuk bakıyor. Ancak güvenlik garantileri konusunda açık kapı bırakması, Avrupa’da temkinli bir iyimserlik doğurdu. Associated Press, Trump’ın “barış için güvenlik güvenceleri” fikrini öne çıkardığını, fakat detaylar konusunda netleşmediğini yazdı.

Zelensky dersine iyi çalışmış

Ukrayna lideri  Zelensky’nin tavrı ise dikkat çekiciydi. Geçtiğimiz yıl Oval Ofis’te Trump ile yaşadığı gergin diyaloğun aksine bu defa sıcak, ılımlı ve diplomatikti. Amerikan basınına göre Zelensky, Trump’a defalarca teşekkür ederek olası bir barış anlaşması için destek arayışında.

New York Times ise perde arkasında Trump’ın Putin’le yeni görüşmeler hazırlığında olduğunu yazdı. Yani Washington’da herkesin aklındaki soru şu: Yakında bir “Trump-Putin-Zelensky üçlü zirvesi” mi göreceğiz?

Amerikan medyasında Trump’ın NATO üyeliğine karşı çıkarken, güvenlik garantilerine sıcak baktığı yorumlandı. Ancak bu garantilerin niteliği ve kaynakları belirsiz. AB liderleri bu konuda detay isteyerek baskı kurdu.

The Daily Beast gibi yayın organları Trump’ın bu diplomatik çabalarında kendine odaklanmayı sürdürdüğünü, ancak bu tutumun müttefiklerin güvenini zedeleyebileceğini vurguladı. Zelensky, sıcak bir üslupla teşekkürleri sıraladı; hatta Trump’a yaklaşık 11 kez minnettarlığını bildirdi. Bu, geçen yılki sert Oval Ofis görüşmesinin tam tersi bir tablo oluşturdu.

Neden bu kadar önemli?

Bu sorunun cevabı sadece Ukrayna ile sınırlı değil. Çünkü burada aslında Transatlantik İttifak’ın geleceği tartışılıyor. Trump’ın NATO’ya yönelik mesafeli tutumu, Avrupa’nın güvenlik yükünü kendi omuzlarına almasını zorunlu kılıyor. Bu da Brüksel’de yeni bir savunma yapılanmasının kapısını aralayabilir. Amerikan medyası, Trump’ın pragmatizminin hem fırsat hem de risk barındırdığını sıkça vurguluyor.

Ankara nerede?

Erdoğan yönetimi, aylardır, “Türkiye arabulucu olabilir, masa bizim ülkemizde kurulmalı!” söylemini tekrarlıyordu. Ancak uluslararası sistem, Erdoğan’ın bu “rol kapma çabasını” dikkate almadı. En azından şu ana kadar. Batı ittifakı kendi arasında, Rusya ile pazarlık edilecekse de Trump’ın liderliğinde süreci götürüyor.

Bu tablo, Türkiye açısından son derece öğretici. Çünkü Washington’daki masa, aslında Ankara’ya da şu gerçeği gösterdi: Barış masasının adresi Beyaz Saray ve Brüksel. Ankara sadece tribünden izliyor. Washington’da barış masası kurulurken Ankara’nın adı bile geçmiyor. Gerçek sahnede Türkiye yok, sadece boş tribünlerde alkış bekleyen bir iktidar var.

Bu aşamada Türkiye için asıl mesele, bu gelişmelerin Ankara’ya nasıl yansıyacağı sorusu. Bölge uzmanlarına göre dünkü zirve üç başlıkta Türkiye için önemli sonuçlar doğuracak.

İlk konu şüphesiz Karadenizdeki dengeler. Ukrayna’ya verilecek güvenlik garantileri, Karadeniz’deki güç dengesini doğrudan etkileyecek. Türkiye Montrö’nün gölgesinde hem NATO müttefiki hem de Rusya ile denge siyaseti güden bir ülke olarak daha sıkışık bir alanla karşılaşacak.

Benzeri bir sıkışıklık NATO gündeminde de olacak. Trump’ın NATO’ya mesafesi, Türkiye için çift taraflı risk doğuruyor. Bir yandan ittifakın zayıflaması, Ankara’nın Batı’daki pozisyonunu tartışmalı hale getirecek.

Diğer yandan bu boşluk, Rusya ve Çin’le daha yakın ilişki arayışına kapı aralayabilir. Washington da yapılan zirve Türkiye’nin diplomatik manevra alanını da olumsuz yönde etkileyebilir.

Kaotik Bir Umut

Amerikan medyası zirveyi kesin bir “barış anlaşması” olarak değil, “diplomaside yeni bir momentum” olarak okuyor. Trump’ın kişisel diplomasisi, hem umut hem kaygı yaratıyor. Zelensky ise bu dalgalı ortamda mümkün olduğunca elini güçlendirmeye çalışıyor. Fakat gözden kaçırılmaması gereken nokta şu: Bu süreç sadece Ukrayna’nın değil, NATO’nun ve dolayısıyla Türkiye’nin de geleceğini şekillendirecek.

Washington’daki zirve aslında Ankara’ya da şu mesajı veriyor: Yeni dönemde ya ittifak içindeki yerinizi netleştirin ya da kararlar başkaları tarafından alınacak.

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version