Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Sahabilerin görsel temsili

Sahabilerin görsel temsili


AHMET KURUCAN | YORUM

Geçtiğimiz günlerde, İslam tarihinin en seçkin şahsiyetleri olan sahabîlere dair görsel portreler hazırlayan bir çalışmayla karşılaştım. Hazırlayanlar, temel İslamî kaynaklardan aldıkları fiziki tasvirleri fenotip araştırmalarıyla birleştirerek sahabîleri “en yakın ihtimallerle” görselleştirmeye çalışmışlar. “Bu onların kesin yüzüdür!” iddiası yok. Aksine, “Bu bir tiplemedir, ihtimaller dâhilindedir.” diye özellikle belirtmişler.

Peki, soralım: Sahabîlerin bu şekilde tasvir edilmesi caiz midir? Ben bu soruya, açık yüreklilikle ‘evet, caizdir’ diyenlerdenim. Şartları ve sınırları belli olmak kaydıyla, böyle bir faaliyeti meşru ve hatta faydalı buluyorum.

Neden mi?

Tasvir ve temsile dair fıkıh literatürü, genellikle canlı varlıkların çizilmesi ya da heykel yapılması bağlamında ele alınmış; bunda da asıl kaygı putperestliğe sapma ihtimali, ibadetlerde karışıklık, yaratmaya benzemek gibi derin anlamlara dayanmıştır.

Ancak modern çağda çizim, fotoğraf, animasyon, film gibi araçların ne amaçla ve nasıl kullanıldığı, o aracın değil, o niyetin ve içeriğin hükmü belirlediğini gösteriyor. Dolayısıyla fıkıh kitaplarımızda yer alan bu içtihadî yaklaşım ve hükümleri niyete, maksada ve temsilin ahlâkî sınırlarına göre yeniden gözden geçirmeliyiz.

Fıkhın en temel kaidelerinden biridir: “El-umûru bi-makâsıdıhâ” yani “Ameller maksatlarına/gayelerine göredir.” Bir sahabîyi resmetmek, onu aşağılamak, alaya almak amacıyla yapılmışsa, elbette bu meşru sayılamaz. Ama eğitim gayesiyle, tarih şuuruna katkı için ve saygılı bir dille yapılıyorsa, bunun yasaklanmasını gerektiren bir delil de yoktur.

Hele hele bu çağda genç nesillere örnek şahsiyetleri tanıtmak, soyut anlatılardan çok görselle desteklendiğinde daha etkili oluyor. Görsel hafızanın gücü, pedagojik olarak artık tartışma konusu bile değil.

Biliyorum ve farkındayım bu görüşe karşı çıkanlar var. Hatta bu yazımda dile getirdiğim görüşten dolayı eleştiri oklarına hedef olacağım. Özellikle Selefî ve literalist anlayışa mensup bazı ilim adamları, “Sahabîlerin saygınlığa zarar verir. Fani şahısları kutsamalara vesile olabilir. Fitneye yol açar. Eşya misliyle temsil edilir.” diyerek itiraz edecekler. 

Bu tür görüşler, ihtiyat açısından anlaşılır olabilir; ama ‘Sahabileri resmetmek haramdır’ denebilecek naslara dayalı açık ve muhkem bir yasak da yoktur. Eğer varsa, buyursunlar göstersinler.

Şunu da unutmayalım; sınırlı da olsa cevaz veren ilim adamları da olmuştur: El-Ezher’in “Çağrı” filmine yönelik izni, Avrupa Fetva ve Araştırma Konseyi’nin net bir yasak koymayışı ve eğitim niyetiyle yapılan temsillere kapı aralaması gibi örnekler azımsanacak şeyler değildir.

Benim gördüğüm çalışma, ne bir eğlence aracı, ne bir reklam kampanyası, ne de bir doktrin inşası. Son derece mütevazi, ihtiyatlı, kaynaklı ve açıklayıcı bir çabayla hazırlanmış. Her portrede şu not yer alıyor: “Bu yüz, o sahabîye ait kesin bir resim değildir; kaynaklardaki bilgiler ve fenotip analizlerine dayanarak yapılan en muhtemel temsildir.”

Netice itibariyle sahabelerin yüz ve bedenlerinin resmedilmesi değildir bana göre bu çalışmanın altında yatan temel gaye. Aksine o yüz ve bedenlere yüklenen değerin, imanın, ahlâkın, fedakârlığın ve adaletin hatırlatılmasıdır. Gençler bu suretle Halid bin Velid’i sadece bir isim olarak değil, cesaretin siması olarak tanırsa; Bilâl-i Habeşî’yi sadece müezzin değil, özgürlüğün sesi olarak görürse, biz bundan ancak memnuniyet duymalıyız.

İslam tarihi, kitap sayfalarına sıkışmamalı; gözde, gönülde ve zihinde yer etmelidir. Bunu sağlamak için yapılan iyi niyetli ve ilmi temelli her çabaya kapılarımız açık olmalı.

Ben şahsen bu çalışmayı fikhen caiz, pedagojik olarak faydalı, ahlâken sorumlu ve kültürel olarak umut verici buluyorum. Dilerim bu tür girişimler, gelecekte daha nitelikli ve kuşatıcı işlerin önünü açar.

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version