Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Hayırlı işler!

Necip F. Bahadır


NECİP F. BAHADIR | YORUM

PKK’nın sembolik de olsa silahları yakmasını küçümseyenlerden değilim. Nereye kadar ilerleyeceği kestirilemeyen sürecin dönüm noktası olabilir. Hiç kuşkusuz “Sulh hayırlıdır”. Barışa şans vermek lazım. Türkiye bölücü terörden çok çekti. Nice evlatlarına kurban verdi. Eğer ‘silahlara veda’ imkanı varsa sonuna kadar kullanılmalı… Şu anda yapılan bu. Ama bu bir son değil, yeni bir başlangıç. Barışa ‘ilk tuğla’ yeni kondu.

İlginçtir, henüz sürecin adı yok. ‘Çözüm süreci’ mi, ‘barış süreci’ mi? Birlik, beraberlik ve kardeşlik mi? “Terörsüz Türkiye var ya…” denilebilir. Hayır, bu altı doldurulmamış bir slogandan başka bir şey değil. İki tarafın eylem planını da ihtiva edecek bir ad gerekmez mi?

Devlet Bahçeli  sürecin mimarlarından… Ama onun yaptığı ‘Öcalan açılımı’ idi! İmralı, Bahçeli’nin uzattığı eli tuttu. Ve o da ‘Bahçeli açılımı’ yaptı.

Silahların yakılmasından sonra şaşırtıcı bir adım geldi, Şırnak’ta en büyük caddeye ‘Devlet Bahçeli’ ismi verildi. Şırnak ve Bahçeli… Bu bir siyasi şaka olabilirdi ancak. Hayali bile mümkün değildi. Rüyası görülemezdi. Ve fakat hayal edilemeyen gerçek oldu. MHP lideri, bölgenin ve Kürtler’in gözünde ‘Serok Bahçeli’ye’ dönüştü. Davutoğlu’nu ne çok eleştirmişti. Kürtçe önder anlamına gelen ‘Serok’ sözcüğünü hakaret amacıyla kullanıyordu. Şimdi ‘Serok’ olmaktan memnun…

AKP’li Ömer Çelik, günler öncesinden Erdoğan’ın Kızılcahamam’da yapacağı konuşmaya dikkat çekti. Kamuoyunda ‘genel af’ beklentisi oluştu. Erdoğan ileride de sık sık hatırlanacak ve referans verilecek uzun ve dokunaklı bir konuşma yaptı. O kadar ki Emine Erdoğan gözyaşlarına boğuldu. Bu duygusallık nedendi? Terörün sonlanmasından mı? Erdoğan’ın başarısından mı? Gözyaşı her zaman acı ve hüzünden kaynaklanmaz. İnsan duygulanınca, kalp pır pır eder ve göz şaşırır. Eşi konuşurken Emine Hanım’ın gözlerinin önünden kim bilir neler geçti? Duygusallık doğal.

Erdoğan ‘genel af veya infaz düzenlemesi’ konusunda açık bir mesaj vermedi. Ama kapıyı da kapatmadı. Sinyal veya işaret olarak okunacak kelime ve cümleler bulmak mümkün. Ne gibi mi? Şu sözleri mesela; “Biz bir adım atana her türlü kolaylığı sağlıyoruz. Çıkış yolu arayana kapıyı ardına kadar açarız. Sular tersine akmaz…” 

Ardına kadar açılacak olan kapı nedir, neresidir? Hapishanelerin kapısı mı? Fazla iyimser olmamakla birlikte bu ihtimali de gözardı edemiyorum. Evet, yetmez ama umut var.

Öcalan ve PKK kendisinden beklenen ilk adımı attı. Sıra Erdoğan’da… “Kucaklaşacağız, konuşacağız, birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz.” cümlesini kurdu. O adımlar ne olacak? AKP’nin söylediği gibi, “Bu bir al-ver süreci değil.” Fakat tek taraflı bir süreç hiç değil. İlerlemek ancak karşılıklı adımlarla mümkün. Erdoğan başından beri çok temkinli…. İhtiyatı hiç elden bırakmadı. Bahçeli’nin arkasına saklandı. Kendisini meydana çıkarmadı. Ama artık elini göstermesi lazım.

Demokrasi olmadan, genel af çıkmadan, geniş çaplı infaz düzenlemesi yapmadan, terörü AB standartlarına göre tanımlamadan adım atmak mümkün mü? Sadece PKK’ya demokrasi ve af siyasetin de hayatın da olağan akışına ters. PKK gibi tescilli terörist bir yapıyla el sıkışırken, müzakere ederken, CHP veya başka gruplarla mücadele ve savaş yürütmek mümkün değil. Sürecin bile ruhuna ters.

Üçüncü kez görevden alınan Ahmet Türk, “CHP’li belediyeler görevden alınırken iade istemem…” dedi. Bu mesaj doğrudan Erdoğan’aydı. Hapishanelerden sadece ‘eli kanlı’ PKK teröristleri çekip çıkarılamaz. Siyaset de toplum bunu kabullenmez.

AKP’nin güdümündeki yargı CHP’nin Esenyurt ve Şişli gibi ilçelerin belediye başkanları hakkında sırf seçimlerde PKK ve DEM desteğini aldıkları için dava açtı. Her iki başkan da hapishanede… Onları içeride tutarken süreci sağlıklı şekilde yürütmek mümkün mü? Bunu hangi siyasi akıl ve vicdan kabul eder?

AKP iktidarının hızlı bir şekilde ‘demokratikleşme siyaseti’ başlatması gerekir. AİHM kararlarını hemen uygulamalı… Hukuka geri dönmeli… Barışa olduğu gibi adalete de fırsat vermeli… Bu siyasetini topyekün değiştirmesi demek…

Yaptığı da o değil mi zaten? Erdoğan üçleme yaparken çok açık konuştu; “AKP, MHP ve DEM birlikte yürüyeceğiz…” diye. Mayıs seçimlerinde halktan oy isterken tam tersini söylemedi mi? Muhalefeti DEM ve PKK ile işbirliği yapmakla suçlamadı mı? CHP ile Kandil arasında ilişki kurmadı mı? Sistemi değiştirmeden referandum da dahil son seçimleri ‘terör karşıtlığı’ söylemi ve siyasetiyle kazanmadı mı? Bozguna uğradığı 31 Mart dahil… Söylemini o kadar ileri taşıdı ki CHP’li adaylar kazanırsa sayaçları okumaya teröristler gelecekti? Öyle demişlerdi! Öcalan CHP tarafından affedilecekti! Peki bugün yaptığı tam tersi değil mi? CHP başta olmak üzere muhalefeti itham ettiği her şeyi kendisi yapmıyor mu? Aslında normal şartlarda bu kadar keskin politika değişikliğini halka götürmesi gerekirdi. Türk siyasetinde dün ‘siyah’ dediğine bugün ‘beyaz’ diyebilir, seçmen de yadırgamaz.

Erdoğan nasıl kendisinin ve partisinin paradigmalarını alt üst ettiyse iktidar politikalarını da buna göre yeniden yapılandırmak zorunda. Siyaset bunu gerektirir. Genel affı de içerek demokratikleşmeden başka çıkar yol yok. Demokratikleşmeyi de kendisi için değil, ülke için yapacak. Kendisi itiraf etti zaten, “Yeniden seçilmek gibi bir derdi yok…”

Eğer süreci adaylığına bağlarsa bir anda her şeyi ters yüz edebilir. Süreç adaylığının kapılarını açabilir… O da barışçı ve demokrat yeni bir Erdoğan profili inşa etmesiyle mümkün.

Neresinden bakılırsa bakılsın, yaşananlar tarihi nitelikte… Bundan sonrası Erdoğan’a bağlı… Süreç patinaj mı yapacak yoksa toplumun yüzünü güldürecek noktaya kadar ulaşacak mı? Buna AKP iktidarı karar verecek…

Erdoğan gerçek anlamda politik kurnazlıklara girmeden ‘demokrasi ve barış…’ diyebilecek mi? Demokrasi ve hukuk temelleri üzerinde yeni bir paradigma inşa edebilecek mi? Somut adımlar atarak hapishanelerin kapılarını ardına kadar açabilecek mi? Eğer bu yolda yürüyebilirse ben de geçmişe sünger çeker, gönül rahatlığıyla ‘hayırlı işler’ derim.

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version