Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Amerika Sonrası Küresel Ticareti Kim Yönetecek?


Avrupa ve Çin, Trump’ın küresel saldırganlıklarına karşı birleşerek Amerika sonrası küresel ticareti yönetebilir mi? Bunun için tarafları hangi ilkeler ve nasıl bir stratejik çerçeve bir araya getirebilir?

ABD BAŞKANI Donald Trump’ın tüm dünyaya karşı başlattığı yanlış hesaplanmış ticaret savaşı hem küresel hegemonyasının hem de “Amerika’yı Yeniden Büyük Yap” (MAGA) hareketinin sonunun başlangıcı olabilir. Ancak bunun için Almanya ve Avrupa’nın güçlü bir uluslararası ittifakı koordine etmesi gerekir.

Avrupa Komisyonu ve görevden ayrılan Alman hükümetinin en büyük hatası, Trump’ın taleplerine açık bir tepki geliştirememesi ve onun derin sorunlar barındıran ekonomik yaklaşımını siyasi bir zafere dönüştürmesiydi. Gelinen noktada artık Trump’ı yatıştırmanın çok taraflı ticaret sisteminin çöküşünü hızlandıracağı ve demokratik yönetimi dünya genelinde çok fazla zayıflatacağı aşikar.

**

Trump yönetimi, geçmişin tüm kesinliklerini bir karıştırıcıya atıp püre haline getirdi. Artık savaş ve barış, müttefik ve düşman, ulusal ve özel çıkarlar ya da sol ve sağ arasındaki ayrımlar net değil. Trump, tüm dünyaya karşı ticaret savaşı başlatıp Ukrayna’dan maden kaynaklarını zorla almaya çalışarak, Grönland ve Panama’nın toprak bütünlüğünü tehdit ederek, uluslararası düzenin eski kurallarını geçersiz kıldı.

**

Avrupa Birliği’nin tutumu, Trump’ın küresel tarife savaşında (çok taraflı ticaret düzenini ortadan kaldırmaya niyetli) Trump yönetiminin mi yoksa (söylem olarak ABD’ye karşı onu korumaya çalışan) Çin’in mi galip geleceğini belirleme konusunda kritik bir öneme sahip olacak. Avrupalı liderler açık bir seçimle karşı karşıya: Çok taraflılığı [ve karşılıklı bağımlılığı] savunup Çin ile aynı çizgide durmak veya Trump’ın MAGA radikallerinin eline geçen ABD’nin yanında yer almak. Üçüncü bir seçenek yok. 

Almanya ve Avrupa bu çatışmada tarafsız kalamaz. Trump’ın taleplerine boyun eğerek ikili bir ticaret anlaşması peşinde koşmak, çok taraflılığın ve liberal demokrasinin sonunu onaylamakla eşdeğer olacaktır.

Hâlihazırda AB’nin Trump’ın politikalarına karşı koyma konusundaki başarısızlığı, şoke edici bir dar görüşlülüğü ve siyasi saflığı yansıtıyor. Trump’ın tarifelerinin Avrupa üzerindeki doğrudan ekonomik etkisi muhtemelen sınırlı olacak olsa da, uzun vadeli sonuçları (özellikle Almanya’nın ihracat odaklı ekonomik modeli için) korkunç olabilir. Trump’a boyun eğmek, adalet, açıklık ve rekabet temelinde şekillenen küresel ticarete bağlı olan Avrupa ve Alman refahının temelini tehdit edecektir.

Peki, Avrupa Birliği ve Almanya, Trump’ın tarifelerine kaşrı nasıl yanıt verebilir? En yakın yanıt şu: Göreve gelen Alman hükümeti (Fransa, Birleşik Krallık ve diğer Avrupa ortaklarıyla birlikte) Çin’le aynı çizgide hareket ederek ve Amerikan mallarına karşılıklı tarifeler uygulayarak çok taraflılığı savunmalı.

Avrupa liderleri, ABD ile müzakerelerde,  iki temel koşul üzerinde ısrar etmeli. Birincisi, küresel ticaret sisteminin temeli olan çok taraflılığa yenilenmiş bir bağlılık çağrısında bulunmalılar. Bu, yalnızca tarifeleri ve diğer ticaret engellerini kriz öncesi seviyelere geri çekmeyi değil, aynı zamanda ABD’nin (temyiz organına yeni yargıçlar atanmasını engelleyerek) sistematik olarak zayıflattığı Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) gibi çok taraflı kurumları canlandırmayı da içerir.

Ayrıca, çok taraflılık konusunda odak noktasının DTÖ ile sınırlı olmaması gerekir. Birleşmiş Milletler, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası gibi diğer çok taraflı kurumlar da özellikle Küresel Güney’deki zayıf ekonomilerin çıkarlarını temsil etme ve koruma konusunda daha aktif bir rol oynamak üzere güçlendirilmeli.

İkinci olarak, Avrupa, özellikle ABD merkezli teknoloji devlerini düzenleme konusunda, adil rekabet ve ortak kurallar için baskı yapmalı. Hâlihazırda, bu şirketler ya çok az vergi ödüyor ya da hiç ödemiyor. Ayrıca veri koruma, etik standartlar ve piyasa rekabeti ile ilgili AB yasalarını, yönetmeliklerini rutin olarak ihlal ediyor.

Google’ın aramada gerçekten yasadışı bir tekel kurduğuna dair yakın tarihli ABD mahkemesi kararı, sorunun aciliyetini vurguluyor. Alman Maliye Bakanı Jörg Kukies’in yakın zamanda gözlemlediği gibi, Avrupa ülkeleri giderek ABD teknoloji devlerinin sağladığı hizmetlere daha fazla bağımlı hale geliyor. AB şimdi harekete geçmezse, bu zararlı bağımlılık derinleşmeye devam edecek ve Avrupa’yı Trump tarzı siyasi – ticari şantajlara karşı daha fazla savunmasız hale getirecek.

Çok taraflılığın yeniden canlandırılması için Çin, AB ve Almanya’nın da küresel dengesizlikleri düzeltmeye yardımcı olacak anlamlı tavizler ve reformlar yapması gerekir. Çin, yerel firmalara yönelik büyük sübvansiyonlar ve diğer destek biçimleri aracılığıyla, haksız avantajlar elde etmek için çok taraflı kuralları defalarca baltaladı. Diğer yandan Almanya, büyük ölçüde iç düzenlemelerden ve yabancı şirketlerin kendi pazarına girmesini zorlaştıran diğer yapısal engellerden kaynaklanan devasa cari hesap fazlalarını azaltmalı.

Bu sorunların giderilmesi, Amerikan şirketleri için de önemli faydalar sağlayacak. Böyle dengeli bir ticaret anlaşmasının Trump’ın ilgisini çekebileceği ve onu rotasını değiştirmeye teşvik edebileceği de düşünülebilir.

Trump’ın küresel tarife savaşı, ekonomik maliyetlerine rağmen, Avrupa’ya giderek çok kutuplu hale gelen bir dünyada çok taraflılığın arabulucusu ve savunucusu olarak kendini konumlandırma şansı sunuyor. Avrupa’nın kendi değerleri için ayağa kalkması ve Çin, Kanada, Meksika, Birleşik Krallık, Japonya gibi ortaklarla birleşik bir koordinasyon geliştirmesinin zamanı geldi.

Trump, aynı anda dünyanın tüm büyük ekonomileriyle çatışmayı kışkırtmak suretiyle stratejik olarak ciddi bir yanlış hesaplama yaptı. Geri çekilmek Avrupa’ya kısa vadede pahalıya mal olabilir, ancak Trump’ın galip gelmesine ve çok taraflı ticaret sistemini ortadan kaldırmasına izin vermek çok pahalı bir maliyet çıkaracak. Hem AB ekonomisi hem de demokrasinin kendisi için!

**

Avrupalılar, bu “huzursuzluk, kuralsızlık ve düzensizlik” çağında nasıl hayatta kalacaklarını da çözmek zorunda. En büyük zorluklardan biri karşılıklı bağımlılığı yeniden güvenli hissettirmek ve yeni ticari bağlar kurmak olacak. Ukrayna’yı desteklemek ve ticaret savaşlarıyla başa çıkmak için ekonomik modelleri yeniden düşünmek gerekli olabilir, ancak yeterli değil. Ayrıca göç, refah ve sağlık politikaları ve siyasetçilerin seçmenlerle nasıl iletişim kuracakları konusunda da derinlemesine düşünmek gerekiyor. Başka bir deyişle, Avrupalıların siyaseti yapma biçiminde köklü bir değişim gerekiyor: İnsanların kontrol hissini yeniden kazandığı bir siyaset anlayışı için.

 Bu yazı Project Syndicate’te 25 Nisan 2025 tarihinde “Europe and China must unite against Trump’s trade assault” başlığıyla yayınlandı. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.

Kaynak: Dünya Siyaseti
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version