AHMET KURUCAN | YORUM
Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de 78 insanın yanarak can verdiği facia ile alakalı Gerçek Gündem gazetesinde bir haber yayınlandı. Komisyon çalışmaları esnasında CHP Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici, iş güvenliği müfettişlerinin o oteli denetlemediğini öğrenince, “Hiç mi gelmemiş Sayın Bakanım?” diye soruyor. Cevabı Bakan Yardımcısı Lütfihak Alpkan vermiş: “Evet gelmemiş!”
Ardından Türkiye’de 2,5 milyon işletme bulunduğunu ama yalnızca 500 müfettişleri olduğunu söylemiş. Bunun üzerinde Derici, “Bu da bizim ayıbımız olsun!” demiş.
Ama asıl bombayı komisyon başkanı Selami Altınok patlatmış. İşletmenin sorumluluklarına dikkat çekmiş ve “Biz bu kadar mı insanlıktan çıktık? Bu kadar insanımız öldü. 100 insan çalışıyor; 150-300 insan konaklıyor. Allah’tan korkmak lazım. İlla da denetleme falan değil… Biz millet olarak böyle değildik ya, lütfen. Yani çok üzücü bir şey!” buyurmuş!
Buyurmuş diyorum da kinayesine… “Günaydın!” demek, “Yıllardır hiç mi aynaya bakmadınız!” demek daha doğru olurdu.
Selami Altınok
İçimden gele gele, “Evet, siz insanlıktan çıkalı çok oldu!” diyesim geliyor. Yokluğun dürüstleri, varlığın vahşi kartalları, akbabalarısınız sizler. Bakın bu olaya; 78 can gitmiş ve denetim yapılmamış.
İhmaller zinciri say say bitmiyor…
Yok yokmuş ya da bütün ‘yoklar’ var olmuş denetim adına bu otelde. Yangın söndürme sistemi yokmuş. Yangın merdivenleri duman sızdırmaz değilmiş. Yangın algılama sistemleri çalışmıyormuş. İş güvenliği uzmanı atanmamış. Personele iş güvenliği eğitimi verilmemiş. İş yeri hekimi bulunmuyormuş.
Daha sayalım mı? Yani yok yok ya da bütün ‘yoklar’ burada içtima etmiş.
Neden? Çünkü 2,5 milyon işletme, 500 bin müfettiş varmış ve öncelik sıralaması farklıymış. Bu kadro ile her yere yetişmek imkansızmış! Bir dakikalığına bu mazerete inandığımızı düşünelim ve soralım; iyi ama herhangi bir işletmeye ceza kesmeye gelince kadronuz var. Çarşı içlerinde, sokak aralarında küçücük seyyar tezgahlarında simit satarak, meyve satarak helalinden para kazananları takibe kadronuz var! Arabamızı park ettiğimiz sokaklarda bir dakika süresini aşmış araca ceza yazmaya gelince kadronuz var!
Yapmayın Allah aşkına. Bizim aklımızla bu kadar dalga geçmeyin.
Altınok’un “Biz bu kadar mı insanlıktan çıktık?” bombasına geri dönelim. Evet, bu kadar insanlıktan çıktınız ama yeni fark ettiniz sanırım. Gerçi fark edip etmediğinize de emin değilim. Siz Soma ve Ermenek faciasından sonra bu soruyu sormadınız.
Katili uzaklarda aramayın!
Adana Aladağ yurt yangınından sonra sormadınız. İstanbul’daki asansör kazasından sonra sormadınız. Millet Meclisi’nde verilen soru önergelerini reddettiniz. Aksine ‘Eşyanın fıtratında var’ dediniz. Onu da yanlış kullandınız. Eşyanın tabiatı olur, fıtratı olmaz! Eğer o zamanlar bu soruyu sorsaydınız, sorma cesaretini gösterebilseydiniz, sorumluluları adil mahkemelerde yargılayıp adil cezalar verebilseydiniz, hesap soran vatandaşları tekmeleme yerine baştacı yapıp siyasi yetkililerin istifasını isteyebilseydiniz, onlara “İsrail dölü” demeseydiniz, belki bugün manzara farklı olur ve 78 can yitirilmezdi. Eğer bu faciayı bir ‘katliam’ olarak görüyorsanız katili uzaklarda aramanıza gerek yok.
İnsanlıktan bir anda çıkılmaz Altınok! 22 yıllık devr-i iktidarınızda bu ve bunun gibi yüzlerce olaydaki tepkisizliğiniz, vurdum duymazlığınız, kayırmacılığınız, menfaatperestliğiniz, yalakacılığınız koskoca ülkeyi bu hale getirdi. En kötüsü bizi de alıştırdınız böyle kötü haberlere. Anormal olan şeyleri normal görmeye başladık biz artık. 2 gün konuşup üçüncü günü unutuyoruz.
Hele bizi birinci dereceden alakadar etmeyen hiçbir meseleye kulak kabartmıyoruz toplum olarak. Konuşmaktan bile korkuyoruz. Çünkü hür konuşmayı da yasakladınız. Hatırlayın, siz ne demiştiniz Efgan Ala’ya: “Herhangi bir muhalifin kafasını şiddetle ezeceksin.” Hatırladınız mı? İşte siz o gün insanlıktan çıkmıştınız. Şimdi değil.
Siz insanlıktan çıkalı çok oldu!
Bakın zindanlarda çürüyen masumlara. Kadınlar bebekleriyle demir parmaklıklar arkasına konuluyor. Emzikli anneler, sütlerini lavaboya sağmak zorunda kalıyor. O sütleri bebeklerine ulaştıracak bir insaf kalmamış içeride. Çıplak aramalarla aşağılanan kadınlar, cezaevlerinde rehin tutulan hamileler. Yasalar açık! Hamile kadınlar tutuklanamaz! Ama kimin umurunda?
Hasta mahpuslar var! Yaşı 80’i geçmiş insanlar zindanlarda çürüyor. Tek başına tuvalete bile gidemeyen insanlar, cezaevinde kalamaz raporları verilmesine rağmen tahliye edilmiyor. İlaçları verilmiyor. Hapishanelerde 700’den fazla bebek var! Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde böyle bir zulüm yok. Ama sizin iktidarınızda Türkiye’de bu manzaralar normalleşti.
Siz normalleştirdiniz. Çünkü siz insanlıktan çıkalı çok oldu.
Bir çift laf da Süreyya Derici’ye. “Bu da bizim ayıbımız olsun!” demişti. Hayır, bu bir ayıp değil, düpedüz bir UTANÇTIR! Bu utanç, bu düzeni koruyan, ihmalin üzerini örten, hesap sormayan herkesin utancıdır.
Son söz; “Biz bu kadar mı insanlıktan çıktık?” sorusu sahte bir soru. İçinde zerre miktar samimiyet yok. İnsanlıktan çıkmamanın ölçüsü, bu tür olaylardan sonra değişim meydana getirmektir. Eğer değişmiyorsanız, insanlıktan çıkmışsınızdır ve üzülerek ifade edeyim, siz böylesiniz.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***