Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Ergenliğin karanlık dehlizleri; Adolescence!

Ergenliğin karanlık dehlizleri; Adolescence!


İngilizlerin sıra dışı yönetmeni Philip Barantini imzasını taşıyan mini dizi Ergenlik, plan sekans tekniğiyle çekilmiş dört bölümde incel kültürü ve ergenlik bunalımını mercek altına alıyor. Soru şu; bu muhteşem yapım bugüne kadar Netflix’in çektirdiği en çarpıcı yapımı olabilir mi?

M. NEDİM HAZAR | YORUM

Meşum olayı hatırlayacaksınız; Semih Çelik, 4 Ekim 2024 tarihinde İstanbul’da İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil adlı iki genç kızı vahşice öldürdükten sonra Edirnekapı Surları’ndan atlayarak intihar eden 19 yaşında bir gençti. Önce Eyüpsultan’daki evinde İkbal Uzuner’i, kısa süre sonra da Fatih’teki Edirnekapı Surları’nda Ayşenur Halil’i hedef almıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma sonucunda takipsizlik kararı verdi; soruşturmada satanizm bağlantısı veya üçüncü kişilerin katılımına dair delil bulunamamıştı.

Semih Çelik, önceden Oğuz Canpolat Anadolu Lisesi’nde okurken, sonradan okuldan ayrılıp açık öğretimden mezun olmuştu. 2022 yılında bir intihar girişiminde bulunmuş ve psikiyatrik tedavi görmüştü. İkbal Uzuner ile lisede tanışmış, bir süre ilişkileri olmuş ancak Uzuner’i rahatsız etmesi üzerine genç kızın ailesi kızlarının okulunu değiştirmek zorunda kalmıştı. Babasının ifadesine göre Çelik, Halil ile bir yıldan beri birlikteydi. Olay, Türkiye’de kadın cinayetleri konusunda yeni tartışmalara yol açmıştı…

Bu olayı hatırlatan bir dizi izledim sevgili okur.

Bazen hiç beklemediğiniz anda bir film çıkıyor karşınıza. Hakkında hiçbir malumatınız yoktur. Ve öyle etkilenirsiniz ki, oturup tekrar izlemek gelir içinizden.

Ramazan ayı dolayısıyla biraz da vakit geçirme adına Netflix’te gezinirken sadece 4 bölümden oluşan bir mini dizi beni inanılmaz derecede sarstı. Ve evet, belki çok iddialı gelebilir ama bu dizi, Netflix’in bugüne kadar çektiği en iyi yapım olabilir!

Netflix’in mini dizisi Adolescence, ilk bakışta tipik bir İngiliz polis draması gibi görünse de aslında çok daha derinlikli bir yapım olarak karşıma çıktı. Dizi, sabahın erken saatlerinde Miller ailesinin evine düzenlenen beklenmedik bir polis baskınıyla açılıyor. 13 yaşındaki Jamie Miller, bir sınıf arkadaşını öldürmekle suçlanarak gözaltına alınıyor. Bu şok edici başlangıç, izleyiciyi doğrudan olayların içine çekiyor ve klasik anlatı yapısından uzaklaşarak, gerçek zamanlı bir deneyim sunuyor. Philip Barantini’nin yönettiği ve Stephen Graham’ın hem başrolünü üstlendiği hem de ortak yazarlığını yaptığı dizi, ergenlik, zorbalık, sosyal medya ve travmanın etkilerini inceleyen çarpıcı bir yapım olarak dikkat çekiyor.

Dizinin çok detaylı ve derinlikli analizine geçmeden önce, bu dizi vesilesiyle benim de yeni öğrendiğim bir kavramdan bahsetmek isterim.

Bu terim; incel…

Şöyle diyor dizi; “dişilerin yüzde 80’i, erkeklerin yüzde 20’sini beğenirler!”

“İncel” terimi, “involuntary celibate” (istem dışı cinsel yoksunluk) ifadesinin kısaltması. Başlangıçta 1990’ların sonlarında, romantik veya cinsel münasebet kuramayan kişileri tanımlamak için tarafsız bir terim olarak ortaya çıkmış. Ancak zamanla, özellikle internet forumları ve sosyal medya platformlarında, bu terim daha karanlık bir anlam kazanmış.

Günümüzde “incel” terimi genellikle, romantik veya cinsel ilişki kuramamalarını toplumsal yapıya, kadınlara ve “çekici erkeklere” (inceller tarafından genellikle “Chad” olarak adlandırılıyor) bağlayan, çoğunlukla genç erkeklerden oluşan bir alt kültürü tanımlamakta. Bu topluluk içinde kadın düşmanlığı, kadınlara yönelik öfke, kendine acıma ve zaman zaman şiddeti teşvik eden söylemler yaygın.

İncel topluluğu, kendine özgü bir terminoloji, dünya görüşü ve sosyal hiyerarşi anlayışı geliştirmiş. Bu görüşlerde:

Fiziksel görünüşün (özellikle boy, çene yapısı gibi özellikler) cinsel başarıdaki belirleyici faktör olduğu;

Modern toplumun “düşük statülü” erkekleri romantik ilişkilerden dışladığı;

Kadınların yalnızca belirli fiziksel özelliklere sahip erkekleri tercih ettiği düşüncesi; gibi inançlar yaygınmış.

Meseleyi böyle “Miş/muş”lu anlatmamın sebebi gerçekten benim de çok uzak olduğum ve ilk kez duyduğum kavramlar olması.

Bu kadar da değil, mesele daha derin aslında.

“Manosphere” ve İncel Bağlantısı

İncel topluluğu, “manosphere” olarak adlandırılan daha geniş bir çevrimiçi erkek topluluğunun parçasına deniyor. Manosphere; erkek hakları aktivistleri, “kırmızı hap” (red pill) takipçileri, “kendi yoluna giden erkekler” (MGTOW) ve diğer anti-feminist grupları içermekte. Bu toplulukların ortak noktası, modern toplumda erkeklerin mağdur edildiği ve feminizmin erkeklere zarar verdiği inancı olarak biliniyor.

Peki Adolescence dizisinde, incel kavramının kullanımı niçin önem taşıyor?

Karakterizasyon Aracı Olarak: Dizideki anlatıma göre, Jamie Miller karakterinin “incel” olarak etiketlenmesi, onun sosyal dışlanmışlığını ve kimlik arayışını vurguluyor. Bu etiketleme, genç bir erkeğin toplumsal baskılar altında nasıl radikalleşebileceğini gösteriyor.

Sosyal Medya Etkisinin Gösterilmesi: Dedektif Frank’in Jamie’nin Instagram hesabını inceleyerek “incel” kültürüyle bağlantısını keşfetmesi, gençlerin çevrimiçi dünyada nasıl zararlı içeriklere maruz kaldığını vurguluyor. Bu sahne, dijital çağda ebeveynlerin, çocuklarının çevrimiçi etkinliklerini anlamaktaki zorlukları da gösteriyor.

Toplumsal Bir Sorunun Dramatizasyonu: Dizi, incel kültürünü sadece suçun bir nedeni olarak değil, aynı zamanda daha geniş toplumsal sorunların – erkeklik krizi, sosyal kopukluk, dijital radikalleşme – bir semptom olarak inceliyor.

Kuşak Farkının Göstergesi: Dedektif Bascombe’un oğlunun ona “incel” kavramını açıklaması, dijital kültür ve sosyal medya terminolojisindeki kuşak farkını gösteriyor. Ebeveynlerin çocuklarının dünyasını anlama çabasındaki zorluğu yansıtıyor.

IMDB’de yorumlarını takip ettiğim Pramit Chatterjee’nin eleştirisinde belirttiği gibi, dizi manosphere’in tehlikelerini ele almakta ve bu kültürü idolleştiren gençlere bir uyarı niteliği taşımakta. Chatterjee’ye göre dizi, bu kadar genç insanın neden “edgy” veya “tartışmalı” davranışlar sergilediğini ve bunun sonuçlarını umursamadığını göstermeye çalışıyor.

Adolescence dizisi, incel kavramını sadece bir etiket olarak değil, modern gençliğin karşı karşıya olduğu karmaşık sorunların bir parçası olarak ele alıyor. Karakterlerin bu kavramla etkileşimi, günümüz dünyasında gençlerin kimlik arayışları, sosyal medyanın etkisi ve ebeveyn-çocuk iletişimsizliği hakkında derin sorular soruyor.

Dizi, incel kavramını kullanarak, sadece bir suç dramı anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda toplumumuzun bazı karanlık köşelerini aydınlatmaya ve bu konuda bir tartışma başlatmaya çalışıyor.

Şimdi bu enteresan diziye daha yakından bakabiliriz.

Önce Adolescence’in ne anlama geldiğine yakından bakalım.

“Adolescence” kelimesinin Türkçe’ye çevirisi konusunda birkaç alternatifimiz var aslında. Bu kelime, insanın çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemini tanımlayan bir terim. En yaygın ve doğrudan çevirisi “Ergenlik” olacaktır. Bu, dizinin içeriğiyle de uyumlu bir seçimdir çünkü ergenlik dönemindeki bir gencin yaşadığı psikolojik süreçleri ve bu süreçlerin etrafındakiler üzerindeki etkilerini ele alıyor.

Ancak, bazı dizi ve film başlıklarının çevirisinde, kelimenin tam karşılığı yerine, içeriği daha iyi yansıtacak alternatif başlıklar da tercih edilebilir. Bu nedenle, içeriğe bağlı olarak şu alternatif çeviriler de düşünülebilir:

Netflix Türkiye gibi platformlar, genellikle orijinal isimleri koruma eğiliminde olduğu için Türkçe içerikte de isme pek dokunmamışlar.

Adolescence‘ın en çarpıcı özelliklerinden biri, her bölümün tek bir çekimde yani Plan/sekans olarak tamamlanması.

Peki nedir bu plan/sekans?

Plan sekans (uzun çekim veya tek çekim olarak da biliniyor), bir sahnenin veya tüm bir filmin/bölümün kesintisiz olarak, montaj kesmesi olmadan çekildiği sinematik bir teknik. Bu teknik, gerçekçiliği artırabiliyor, seyirciyi doğrudan aksiyonun içine çekebiliyor ve zaman/mekân sürekliliği hissi oluşturabiliyor. Adolescence dizisinin her bölümünün tek bir plan sekans olarak çekilmesi, dizinin anlatım gücünü önemli ölçüde artıran bir unsur.

Plan sekans tekniği, sinema tarihinde önemli bir yere sahiptir. İsterseniz sinema tarihine uzanıp birkaç örnek üzerinde detaylandıralım.

Rope/İp (1948) filmini duymuşsunuzdur illa ki. Alfred Hitchcock’un bu filmi, tamamı tek bir çekim gibi görünen ilk deneysel çalışmalardan biridir. Teknik kısıtlamalar nedeniyle her 10 dakikada bir gizli kesme yapılmış ama hala batıdaki sinema okullarında özellikle kurgu derslerinde bu muhteşem film hala ders olarak okutulur.

Keza Orson Welles’in yönettiği Touch of Evil’in açılış sahnesi, yaklaşık 3,5 dakikalık kesintisiz bir çekimdi. Kamera, bir bombanın yerleştirildiği arabayı takip ederek Meksika sınırından ABD’ye geçiyordu.

Daha yakın zamana geldiğimizde Martin Scorsese’nin şahane filmi Goodfellas’ın Copacabana sahnesinde, Henry Hill ve Karen restoranda arka kapıdan girip masalarına ulaşana kadar tek bir çekimle takip edildiini görürüz.

Ve bu alanda muhteşem bir film daha: Children of Men (2006). Alfonso Cuarón’un filmi, özellikle araba saldırısı sahnesi ve final savaş sahnesi olmak üzere uzun plan sekanslarıyla ünlüdür.

Bu bahsini ettiğimiz filmler (Rope dışında) genellikle filmin içinde plan/sekans tekniği uygulanan filmlerdir. Bir de tamamı tek plan/sekanstan oluşan filmler var. Hadi onlara da bir göz atalım:

Russian Ark (2002):Alexander Sokurov’un yönettiği bu film, 96 dakikalık tek bir çekimde, 33 odayı ve 2000’den fazla oyuncuyu içeren gerçek bir teknik başarıdır.

Victoria (2015): Sebastian Schipper’in yönettiği bu Alman filmi, 138 dakika boyunca kesintisiz tek bir çekimde, Berlin’in farklı bölgelerinde gerçekleşir.

1917 (2019): Sam Mendes’in I. Dünya Savaşı filmi, birkaç gizli kesme içerse de tamamı tek bir çekim gibi görünecek şekilde tasarlanmıştı.

Öte yandan bu tekniğin zaman zaman kullanıldığı TV serisi örnekleri de var. Bir dizinin tamamı olmasa da kimi zaman bir bölümü, kimi zaman bir bölümün bir kısmı plan sekans olarak çekilen diziler mevcut. O örnekleri de sıralayalım:

True Detective (1. Sezon) – “Who Goes There” bölümündeki 6 dakikalık plan sekans, bir baskın sahnesini kesintisiz olarak takip eder.

Mr. Robot – “407 Proxy Authentication Required” bölümü, 40 dakikalık bir sahneyi sanki tek çekimmiş gibi gösterir.

Boiling Point (2021) – Adolescence‘ın yönetmeni Philip Barantini’nin bu filmi, 92 dakikalık tek bir plan sekans olarak çekilmiştir ve bir restoranın stresli bir akşamını anlatır.

Dizimize dönecek olursak, Adolescence dizisindeki plan/sekans tekniğinin başarısından önce yönetmeni Philip Barantini’yi biraz yakından tanımamız gerekiyor.

İngiliz bağımsız sinemasının sıra dışı ismi Barantini ve sinema kariyerine zirveden giriş yaptığı film: Boiling Point- Kaynama Noktası!

Philip Barantini, İngiliz sinema ve televizyon dünyasında hem oyuncu hem de yönetmen olarak önemli bir isim haline gelmiş bir yetenek. Özellikle tek çekim (plan sekans) tekniğindeki ustalığıyla tanınan Barantini, Adolescence dizisinden önce de bu alandaki başarısını kanıtlamıştı.

Philip Barantini, sinema dünyasına ilk olarak oyuncu olarak adım atan bir sanatçı. Kariyerinin erken dönemlerinde çeşitli İngiliz televizyon dizilerinde ve filmlerde küçük roller aldı. Band of Brothers, Ned Kelly ve Chernobyl gibi yapımlarda oyunculuk deneyimi kazandı. Özellikle HBO’nun ünlü mini dizisi Chernobyl‘de itfaiyeci Bezpalov rolünde görüldü.

Barantini, oyunculuktan yönetmenliğe geçiş yapan birçok sanatçı gibi, kamera arkasında hikâye anlatma tutkusunu keşfetti. İlk kısa filmi Boiling Point (2019), daha sonra uzun metrajlı filme dönüştüreceği projesinin ilk versiyonuydu. Bu kısa film, bir şefin (Stephen Graham) restoranda yaşadığı zorlu bir gece üzerine odaklanıyordu.

Barantini’nin uluslararası alanda tanınmasını sağlayan asıl yapım, meşhur kısa filminin uzun versiyonu olan, 2021 yılında yönettiği Boiling Point filmi oldu. Stephen Graham’ın (Ki bu dizimizde de döktürüyor) başrolünü üstlendiği bu film, hektik (Telaşlı, hareketli) bir restoranda geçen 92 dakikalık tek bir akşamı, tek bir çekim olarak izleyiciye sundu. Film teknik açıdan büyük bir başarı elde etmekle kalmadı, aynı zamanda İngiliz Bağımsız Film Ödülleri’nde (BIFA) En İyi Yönetmen dahil olmak üzere birçok ödül kazandı.

Boiling Point, Barantini’nin plan sekans tekniğindeki ustalığını göstermesi açısından önemliydi. Film, sadece teknik açıdan değil, karakter derinliği ve duygusal yoğunluğuyla da eleştirmenlerden övgü almıştı.

Boiling Point telaşlı bir lokantada geçen plan sekans bir film. Barantini-Graham ikilisi Ergenlik’te de birlikte çalışmış.

Boiling Point‘in başarısından sonra Barantini, Accused – Tödliche Ähnlichkeit (2025) ve Yes, Chef! (2024) gibi projelerde yönetmen olarak çalıştı. Bu filmlerde de sosyal gerçekçi bir anlatım tarzını tercih etti ve karakterlerin psikolojik derinliklerine odaklandı.

Adolescence dizisi, Barantini’nin İngiliz usta oyuncu Stephen Graham ile ikinci büyük işbirliği oldu. Graham’ın hem başrol oyuncusu hem de dizinin ortak yapımcısı olduğu bu projede, Barantini Boiling Point‘teki tek çekim tekniğini televizyon formatına taşıma cesaretini gösterdi. Her bölümü tek bir çekim olarak tasarlayarak, daha önce sinemada uyguladığı tekniği televizyon için uyarladı.

Bu işbirliği, iki sanatçının da güçlü yönlerini birleştirmelerine olanak sağladı: Graham’ın derinlikli oyunculuğu ve Barantini’nin yenilikçi yönetmenlik yaklaşımı.

Bu diziyle bir kez daha görüyoruz ki, Philip Barantini, İngiliz bağımsız sinemasında önemli bir yönetmen olarak yükselişini sürdürüyor. Tek çekim tekniğindeki ustalığıyla tanınmasına rağmen, asıl gücü karakterleri ve onların duygusal yolculuklarını anlatmadaki yeteneğinde yatıyor.

Adolescence dizisi, Barantini’nin televizyon dünyasında da etkili bir ses olabileceğini göstermesi açısından çok önemli. Sinema ve televizyon arasındaki sınırların giderek bulanıklaştığı bir dönemde, her iki mecrada da başarılı olabilen yönetmenlerden biri olarak konumunu güçlendiriyor İngiliz sinemacı.

Gelecekte Philip Barantini’den, sosyal gerçekçilik ve yenilikçi sinematografi tekniklerini birleştiren daha fazla proje görmemiz muhtemel. Tek çekim tekniğindeki ustalığı, onu bu alanda Alfred Hitchcock’un Rope ve Alejandro González Iñárritu’nun Birdman gibi filmlerle başlayan geleneğin önemli bir temsilcisi haline getiriyor.

Bu önemli diziyi ele almaya devam edeceğiz…

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version