M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME
TÜSİAD’ın iki yöneticisinin polislerin kolları arasında mahkemeye çıkarılmasına ilişkin görüntüler çok konuşuldu. Bu görüntüler kısa bir süreliğine daha konuşulmaya devam edecek, sonrasında ise arada hatırlansa bile çok arka sıralara atılmış olacak. Çünkü bunları unutturacak daha ağır sahneler göreceğiz.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras’a yönelik iktidarın yargı eliyle yapılan muamele, ülkenin yine barut fıçısına döndüğünü sergileyen olaylardan oldu.
TÜSİAD’a karşı iktidarın ve yandaşlarının tavrı belli. Kafalarının ardında başka hesaplar var. Daha Cemaat-iktidar arasında dışarıya dönük ciddi bir kavga yansımazken MÜSİAD komisyonlarında TUSKON üyelerine ait olduğu bilinen şirketleri espri yollu birbirlerine ikram ederlerdi. “Ali Bey, şu gıda şirketi sizin gruba çok yakışır!” ya da “Kemal Bey, şu mobilya şirketi sizin grubun tamamlayıcısı olur!” tarzında diyaloglar olurdu.
Muhtemelen şimdi de kendi aralarında TÜSİAD patronlarının şirketlerini benzeri şekilde paylaşımlarını yapıyorlardır. Koç Grubu şirketlerine kayyum atanacağı günleri ellerini sıvazlayarak bekleyen MÜSİAD ve ASKON üyelerinin sayısının hiç de az olmadığını sanıyorum.
İSTANBUL’A GELMEK İSTEMEYEN RİZELİ FIKRASI
Bir haftayı aşkın süreden bu yana iktidar kanadı TÜSİAD’ı topa tutuyor. Patronlar Kulübü, Orhan Turan ve Ömer Aras’ın üzerinden ‘günah keçisi’ ilan edildi. İktidar cenahından biri de çıkıp bugüne kadar, “Şu söylediği yalan!” ya da “Şu ifadelerle Türkiye’ye ya da AK Parti iktidarın iftira atıyor!” diyemedi.
Diyemedi çünkü söylenenlerin hepsi gerçek. Yanlış olan tek bir nokta yok. Zaten yanlış olan tek bir şey bulamadıkları için bu kadar sert tepki veriyorlar. Orhan Turan ve Ömer Aras’ın söylediklerinde tek bir yanlış/yalan olmadığı için TÜSİAD’ı hep dünü ve geçmişi ile yargılamaya kalkıyorlar.
TÜSİAD, “Bugünü ve yarını konuşalım. Bu ülkenin geleceği elden gidiyor!” diye feryat ediyor, iktidarın unutturmaya çalıştıklarını hatırlatıyor. İktidar cenahı ise “Dünü konuşalım. Bugüne gelmeyelim!” tavrı içinde. Tıpkı fıkrada olduğu gibi:
Karadenizlinin biri İstanbul’da cinayet işler ve ardından memleketi Rize’ye kaçar. Polisler, yaptıkları takipten sonra sanığı yakalar ve mahkemeye çıkarır. Mahkemede hâkim sorar:
“Anlat bakalım, olay nasıl oldu?”
Adam başlar anlatmaya…
“Rize’den arkadaşımla vapura bindik. Giresun’a gittik. Orada birlikte gezdik. Karnımız acıktı. Oturduk bir lokantada yemek yedik. Oradan Samsun’a geçtik. Orada da keyfimiz yerindeydi. Sinop’a geçmek için gemiye bindik. Fakat denizde bir fırtına başladı ki sormayın. Derken efendim bir de makine arızası olmaz mı?”
Hâkim dayanamayıp müdahale eder:
“Sen geç bunları geç… İstanbul’a gel artık!” deyince cinayetle suçlanan adam acı acı güler:
“Yaa… İstanbul’a geleyim de beni cinayetten mahkûm edesiniz değil mi?”
İktidar mensupları da dünde kalmak istiyorlar, bugüne gelirse ekonominin çıkmazının, adaletsizliğin hesabını vermek zorunda kalacak.
BU TABLONUN SONU DAHA ÇOK FAKİRLEŞME OLACAK
TÜSİAD’a yapılanların bu ülkeye faturasının olup olmayacağı tartışmasına gelince…
Hiç şüpheniz olmasın ciddi bir faturası olacak. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın pandemi sonrası bütün dünya faiz artırırken, “Faiz sebep, enflasyon sonuç!” ve “Ortada nas var, sana bana ne oluyor?” diyerek faizleri düşürtmeye başladığında bizler sesimiz ulaştığı kadar feryat ettik. “Yapmayın! Bunun sonucu ülkeye ağır olur. Bedeli olarak daha ağır faturalar öderiz!” dedik.
Tek Adam bildiğini okudu!
O sırada başını alıp giden dövizi frenleyebilmek için Kur Korumalı Mevduat (KKM) ucubesini bu milletin başına bela ettiler. Bunun toplumun alt ve orta kesiminden üst kesimlerine sermaye transferi olduğunu bu köşede defalarca yazdım.
19 Şubat’ta yargı eliyle bu ülkede en çok üretim yapan, en çok ticaret hacmi geliştirenlerin ve en çok Kurumlar Vergisi verenleri çatısı altında barındıran derneğin yöneticilerine yapılanların hesapsız kitapsız olduğunu sananlar çok yanılıyorlar.
SANDIKTAN ÇIKAMAYACAĞINI GÖRDÜĞÜ İÇİN…
Muhalif kesim, sergilenen tablonun, Türkiye’ye yatırımı düşünen yurt dışındaki yatırımcıları caydıracağını dile getirip ardından saf saf soruyorlar: “Bu tabloyu sergileyerek, ekonomiyi nasıl idare edeceksiniz?”
İktidarın ekonomiyi öncelikli olarak düşündüğünü sanıyorsanız gerçekten yanılıyorsunuz. Ekonominin binlerce yıldan bu yana değişmeyen kuralları var. Adam Smith (1723-1790) gibi “Kapitalizmin Babası” diye tanımlanan kişiler bile yeni kural koymadı. İsaac Newton’un (1643-1727) yer çekimini icat etmeyip varlığını tespit etmesi gibi Adam Smith de ekonominin işleyen kurallarını bulup formülleştirdi.
Ekonomi yatırım-üretim-tüketim üçgeniyle işler. Beştepe Sarayı’nın sahibi, bu kuralı bilmeyen biri değil. Seçilme sorunu olmadığı zamanlarda bu çarkın kuralları dahilinde işlemesi için gayret etti. Sonrasında seçilmesi zorlaştıkça farklı yöntemlere başvurdu.
Şimdilerde sandıktan çıkamayacağını net biçimde gördüğü anlaşılıyor. Bunu bildiği için de yeni planı sandıktan galip çıkmadan “kazanma” hesapları içerisinde.
Tek Adam, geldiği günden bu yana rodeo oynuyor. Bildiğiniz gibi rodeo, ehlileştirilmemiş eyersiz at üzerinde uzun durabilme yarışmasına verilen isim. Tek Adam bu oyunu siyaset sahnesinde bütün kuralları alt üst ederek oynamayı sürdürüyor.
İyi niyetli pek çok kişi, “TÜSİAD’a yapılanları yurt dışında nasıl izah edecekler?” diye soruyor. Bu kesim büyük bir yanılgı içerisinde. Ülkenin tepesindeki kadronun ülkeyi yönetmek gibi bir tasası yok. “Nasıl olursa olsun, yeter ki her şey benim kontrolümde olsun!” yaklaşımındalar.
Bu kendilerini izah etme derdinde olmadıkları manzaralar sonunda ülke daha fakir olacak. Çoğumuz işimizi kaybedeceğiz, daha fazla kişi kamudan yardım peşinde koşacak, en iyimser haliyle milli gelirimiz yerinde saymaya devam edecek.
Hükümete tavsiiyem:
- TÜSİAD’ı kapatın
- Hatta yandaş olmayan bütün STK’ları kapatın.
- Belediyelerin faaliyetlerini durdurun.
- Dahası AK Parti dışındaki partilerin de kapısına kilit vurun.
Siz de rahat edersiniz.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***