Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Küçük kızın günlüğü ve adalet!

Küçük kızın günlüğü ve adalet!


MAHMUT AKPINAR | YORUM

Bugün, ailesiyle birlikte ülkesini, çok sevdiği okulunu ve arkadaşlarını, mahallesini terk etmek ve kavrayamadığı sebeplerden dolayı başka bir ülkeye göçmek zorunda kalan küçük bir kızın günlüğünden sayfalar paylaşacağım.

Zeynep 8 yaşında iken artan baskı ve otoriterleşme nedeniyle ailesiyle birlikte Türkiye’yi terk etmek zorunda kalır. Bazı akranları gibi Meriç’ten geçmemiş, ağır yolculuklara katlanmamıştır. Biletlerini alıp uçağa binerek terk etmişlerdir ülkelerini. Anne babası ona, “Senin ve kardeşlerinin eğitimi için İngiltere’ye gideceğiz, bir süre orada okuyacaksınız.” dese de, Zeynep bazı problemlerin olduğunun farkındadır. Anne babasının konuştuklarını dinlemekte ve kendince çıkarımlarda bulunmaktadır.

Başlarda uçağa binmenin, başka bir ülkeye gitmenin heyecanını yaşar. Yeni okuluna başlamak için sabırsızdır, bürokratik sürecin uzaması canını sıkar. Ailesine her gün “Ne zaman okula gideceğim?” diye sorar. Zira okumayı, okulu, okuldaki arkadaşlığı sevmektedir.

İngiltere’de okula başlayıp dil bariyerine toslayınca, arkadaş bulamayınca, anlaşılmayınca mırıldanmaya ve “Ben Türkiye’yi özledim! Eski okulumu, arkadaşlarımı özledim!” demeye başlar. Google Maps’ten sık sık eski okuluna, eski evine bakar. Okulda konuşulanları anlamadığı için kendisini yalnız, garip ve yabancı hisseder. Babası okul çıkışı alınca, eline sımsıkı yapışır. Günlerce, “Ben burada okumak istemiyorum Türkiye’ye geri dönelim, orası daha iyi!” diye ağlar.

Çocuklar daha kolay dil öğrense ve hayata çabuk adapte olsalar da ilk zamanlarda zorunlu hicret çocuklar için de travmatik ve sıkıntılıdır. Ailesinin peşinden ülkesini terk etmek, yaban ellerde hayata başlamak zorunda kalan Zeynep o dönem yaşadıklarını, hissiyatını kargacık burgacık yazısıyla günlüğüne not düşer.

Ülkesinden, arkadaşlarından kopmak ve bilmediği bir ülkede, bilmediği bir dilde eğitim almak zorunda olan 8 yaşındaki çocuk dahi ülkesinde neyin eksik olduğunun farkındadır. Gurbette derinden hissettiği özlemle “Türkiye’nin İngiltere’den bin kat daha iyi!” olduğunu yazsa da günlüğüne, aradaki temel farkın “adalet ve gelişmişlik” olduğunun bilincindedir. Gelişmemişliği de göz ardı ederek, farkı teke indirger: “Adaletsizlik!” Çünkü kendisini, ailesini ülkesinden koparan nedenin “adaletsizlik” olduğunu iyi bilmektedir.

Adalet (A-D-L) kâinatta her şeyin bir ölçü ve denge ile yaratılması ve denge içinde sürmesidir. Dünyanın eğikliği, kutupların basıklığı, gezegenler arası mesafeler vb hep bir adalet ve dengeye dayanır. Sosyal hayatta adalet, her hak sahibine hakkını vermek,  eşit olmak, hakka uygun olmak, herkese ve her şeye hak ettiği şekilde davranmaktır.

Adalet, toplumun temelini oluşturan, insanlık için vazgeçilmez bir değerdir. Toplumun düzeni, barışı ve refahı, adaletin varlığına bağlıdır. Adalet, Kur’an’da Tevhit, Nübüvvet, Haşir ile birlikte yer alan dört temel kavramdan birisidir. İslam’ın esası, sosyal hayatın ana direğidir.

Adalet, toplumda güven duygusunu tesis eder. İnsanlar, haklarının korunacağına inandıklarında bir arada yaşama iradesi gösterirler. Adaletin olmadığı ortamlarda huzur, barış, güvenlik, itimat olmaz. Adalet yoksa, güçlünün zayıfı ezdiği, her türlü zulmün ve haksızlığın yaşandığı kaotik, yozlaşmış bir sosyal hayat vardır. Adalet, yasalar önünde eşitlik yanında, sosyal, ekonomik ve siyasi alanlarda da hakkaniyetin sağlanmasıdır.

Adalet toplumda dayanışmayı artırır, çatışmaları, bölünmeleri engeller, insan onurunu korur. Adaletin olmadığı bir toplumda, öncelikle güven duygusu zedelenir. Bu durum sosyal bağların zayıflamasına ve bireylerin yalnızlaşmasına neden olur.

Adaletsizlik, eşitsizliği derinleştirir. Zengin ile fakir arasındaki uçurum büyür, bu durum, toplumsal huzursuzluklara, isyanlara, hatta kanlı çatışmalara yol açar.

Adaletin olmadığı toplumda şiddet, yolsuzluk, hırsızlık, cinayet, taciz, tecavüz, gasp vb her türlü suçta patlama yaşanır. Adaletsiz bir sistemde yasalar keyfi uygulanır, insanlar, hukuka inancını yitirir. Bu durum, kaosa, anomiye neden olabilir. Adaletin olmadığı toplumlarda güçlüler, muktedirler, zenginler dahi huzur bulamaz, korku ve kaygı içinde yaşarlar.

Adalet hava gibidir varlığını hissetmezsiniz ama yokluğu hemen hissedilir. Zira insanlar nefessiz kalır. Adaletsizlik er-geç herkese bir şekilde dokunur, 8 yaşından 80 yaşına kadar herkesin yüreğini yakar.

Herkes sussa, adaletsizliği masumlar, mazlumlar haykırır. Ölmemiş vicdanlar bağırır!

Bu küçük kız büyüdü, şimdilerde 17 yaşında çok başarılı bir öğrenci. Seneye üniversiteye gidecek. İngiltere’ye alıştı, İngilizce ile problemi yok ama Türkiye’de zulüm sürüyor ve o hala ülkesini özlüyor…

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version