Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Erdoğan ve AKP, bir ulusal güvenlik sorunudur

Erdoğan ve AKP, bir ulusal güvenlik sorunudur


ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM

Hep söylerim, hatta tekrar etmekten de yoruldum; Erdoğan ve AKP, Türkiye için bir ulusal güvenlik sorunudur. Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in AKP’den istifa ederken ifade ettiği gibi ‘niyetlerinden emin olunmayan bürokratik ve oligarşik bir kadro’ mafyatik yöntemlerle ülkeye çöktü.

Hatta Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh…” doktirinini, “Yurtta rüşvet, dünyada rüşvet…” şeklinde yorumlayıp yolsuzluklarını uluslararası arenaya taşıdılar.

MOSKOVA-ANKARA HATTINDA MİLYAR DOLARLAR 

Son örnek Rusya-Türkiye hattında yaşandı ve bahsi geçen rakamlar milyarlarca dolara tekabül ediyor. Skandalın detayları ABD’nin etkili gazetelerinden Wall Street Journal’da (WSJ) yer aldı.

Havuz medyasının “Türkiye karşıtı skandal haber!” diye duyurduğu dosya özetle şöyle; Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisi için hayati öneme sahip 2023 seçimleri öncesi yaşanan ağır mali krizi aşabilmek için dostu Putin’in kapısını çaldı. Rus lider de adeta ‘kaz gelecek yerden tavuğu esirgemedi’ ve ilk etapta 20 milyar dolarlık doğalgaz borcunu öteledi. Ardından da Akkuyu Nükleer Santrali için 5 milyar dolarlık bir fon gönderdi.

Fakat bu hikayenin görünen kısmı. Daha doğrusu inanılması istenen senaryo böyle. Gerçekte olan şey ise Rusya’ya uygulanan ambargoyu delmek için paravan işlemler yapmak.

Sistem şöyle işlemiş; Ruslar, Akkuyu nükleer santralini bahane ederek, Rus inşaat şirketi üzerinden Ziraat Bankası’ndaki hesaba 9 milyar dolar gönderdi. Bu paralar aynı bankadaki başka bir Rus şirketinin hesabına inşaat faaliyetleri için yapılan ödeme gibi transfer edildi. Rus hükümeti böylece ‘diğer ödemeler’ için ciddi bir dolar rezervine kavuşmuş oldu. ABD’lilere göre bu işlerde baş şüpheliler MİT Başkanı İbrahim Kalın ve dönemin Maliye ve Hazine Bakanı Nurettin Nebati

Burada bize İran yaptırımlarını hatırlatan özel bir durum var.

Rusya Merkez Bankası ve diğer bankalar ambargo kapsamındaydı. Fakat Rusların doğalgaz ve petrol ticaretini yürüten Gazprombank’a bir istisna tanındı. Putin yönetimi de Gazsprombank’a tanınan bu istisnayı kullanıp ambargoyu deldi. 

Tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye ve Ziraat Bankası eliyle… Burada Reza Zarrab olayı ve İran ambargolarından tanıdığımız kritik bir detay daha var.

AMERİKA’NIN RADARINA YAKALANINCA

Eğer aklanacak para iki ülke bankaları arasında transfer edilebilse operasyon sorunsuz gerçekleşecekti. Fakat dünyada dolar transferlerinin ABD Bankaları üzerinden gerçekleştirilme zorunluluğu var. Rusya’dan Ziraat Bankası’na yapılan transferler doğal olarak ABD makamlarının dikkatini çekti.

Habere göre müfettişler, bu para transferlerinin aslında Batı yaptırımlarını delmek için Rus Merkez Bankası’nın bir operasyonu olduğunu tespit etti. ABD savcıları “yaptırımların delinmesi, kara para aklama ve banka dolandırılıcığından elde edilen gelir olduğu gerekçesiyle” paraya el koymak için Beyaz Saray’dan izin talep etti. Paraya el kondu ama dava aşamasına gelindiğinde Biden yönetimi, “Erdoğan ile aramız bozuk, bir sürü derdimiz var, bir kriz daha olmasın” deyip davanın dondurulmasını istedi.

Habere göre JP Morgan Bank’ta Rusların Ziraat Bankası’na gönderilen 2 milyar dolar parası rehin vaziyette. Dosya şimdilik askıda. Nasıl ilerleyeceği ise tamamen konjonktüre göre şekillenecek. 

AÇIĞINIZ VARSA ŞANTAJA AÇIK HALE GELİRSİNİZ 

Gelelim ‘kitabın ortası’na..

Bu tip kritik bilgiler içeren haberler tesadüfen yayınlanmaz. Hele ki suçlamanın bir tarafında Türkiye İstihbaratının başındaki isim varsa. ABD davayı açmak yerine dosyayı bir sopa gibi kullanmayı tercih etmiş oldu.

Düşünün; Suriye’de çok önemli gelişmeler var. Rusya’nın Ukrayna işgali sürüyor, İran yeni ABD yönetiminin öncelikli hedefleri arasında. Trump için İsrail’in güvenliği her şeyden önemli. ABD’nin Suriye Kürtleri ile ilgili politikaları Türkiye ile taban tabana zıt. İşte böyle bir dönemde Amerikalılar, Türk istihbaratının başındaki ismin şüpheli olduğu bu dosyayı Türkiye’yi hizaya getirmek için kullanılıyor.

Halkbank dosyasını hatırlayın. Orada da Erdoğan ve AKP’li isimler tıpkı Rusya ambargosunda olduğu gibi kamu bankaları üzerinden kurdukları tezgahla İran ambargosunu delmiş, hayali işlemlerle İran’ın 20 milyar dolarını aklamışlardı.

İran’da aklanan paralarla ‘diğer faaliyetlerini’ finanse etmişti.  Devam edeceğim ama bu noktada aklıma takılan bir şeyi not düşmem gerek…

UMURSAMAZLIK MI AÇGÖZLÜLÜK  MÜ?

Reza Zarrab’ın İran ambargosunu delmek için kurduğu sistem Erdoğan ve AKP’lilerin başına bela oldu. Çünkü Zarrab, rüşvetlerin bir kısmını Amerikan doları olarak verdi. Eğer bir bankacılık işleminde dolar transferi yapıyorsanız o para önce tercih edilen ABD bankasının Manhattan Şubesi’nden geçer. Zarrab davasına ABD’nin dahil olması da bu yüzden olmuştu. Yani Zarrab ‘önüne yatırdığı’ bakanlara dolar değil de sadece euro cinsinden rüşvet verse ABD bu davayı açamayacaktı.

Merak ettiğim şu; önlerinde Zarrab tecrübesi varken aynı ‘hatayı’ Ruslarla yapmaları tuhaf. WSJ haberine konu olan 9 milyar dolarlık transfer euro olarak yapılsa ABD’nin dava açması ve dosyaya dahil olması mümkün olmayacaktı.

Erdoğan ve ekibinin bunu görmemesi mümkün değil. Aksini yaptıklarına göre ya “Ben rüşvetime bakarım, gerisinden bana ne!” ya da “Bize bir şey olmaz Türkiye’ye ihtiyaçları var!” diye düşündüler.

Zarrab’a geri dönelim…

Malum olduğu üzere Erdoğan’ın uğruna anayasayı askıya aldığı, ülkeyi yakıp yıktığı Zarrab, 2016’da Miami’de FBI tarafından tutuklanınca işler değişti. Erdoğan o tarihten sonra tüm enerjisini Zarrab’ı kurtarmaya ayırdı. Hatta Türkiye tarihinde ilk kez ABD’ye nota verildi. Hem de iki kez üst üste… Erdoğan, Zarrab’ı alabilmek için milyonlarca dolarlık lobi şirketleri ile anlaştı, hatırlı siyasileri devreye soktu hatta Rus oligarkların kapısını çaldı. Yetmedi eşi Emine Erdoğan’ı Joe Biden’in eşi Jill Biden’e yollayıp Zarrab’ı istedi. 

Maalesef Türkiye’de ne özgür medya ne de bağımsız muhalefet kalmadığı için kimse  “Zarrab’a olan bu ilginizin nedeni ne? Zarrab için ülkeyi kumar masasına sürmekten bile çekinmiyorsunuz. Neden? Zarrab’ı sizin için bu kadar özel kılan ne? Onun, açıklamasından korktuğunuz şeyleriniz mi var?“ diye sormadı.

Halkbank davası hali hazırda ABD’de sürüyor. Erdoğan ve kurmayları kamu hazinesinden milyonlarca dolar harcayıp davayı ötelemeyi başardı. Hukuken sonuç alamayacaklarını bile bile ABD Anayasa Mahkemesi’ne gittiler. Milyonlarca dolar kaybettiler ama zaman kazandılar. Hakkını teslim edelim, Erdoğan 2023 seçimleri öncesi Halkbank davasının başlamasını istemiyordu, pahalıya da patlasa bunu engellemeyi başardı. 

Fakat Erdoğan’ın ABD’ye karşı eli zayıf. Dosya ABD’nin elinde güçlü bir koz olarak duruyor. ABD’nin Türkiye’ye karşı kullanabileceği Halkbank gibi başka dosyalar da var. Mesela kimsenin gündeminde değil ama Erdoğan’ın yakın halkasındaki isimlerin merkezinde olduğu İran Razi PetroKimya dosyası.

Venezuela çıkışlı  uçak ve gemilerle taşınanlar… Liste hayli uzun.

RUSLARIN 15 TEMMUZ ŞANTAJI 

15 Temmuz’da yaşananlar da Erdoğan’ın yumuşak karnı. Washington DC çevrelerinde konuşulanlara göre Putin’in elinde Erdoğan’a karşı koz olarak kullanabileceği bir 15 Temmuz dosyası var. İlaveten IŞİD petrollerinin Türkiye üzerinden satışı dosyası da zaten hazırda bekliyordu. Kısacası Erdoğan Putin’in elinde rehin gibi. 

Aklı başında hiç kimsenin izah edemediği S-400 alınması da bu tür izahı zor ilişkilerin bir sonucu.

IŞİD ve diğer cihadi grupların Erdoğan rejimi ile olan ilişkileri de bir çok istihbarat örgütünün ilgi alanında. İran ise henüz Reza Zarrab ve Babek Zencani dosyasını kapatmış değil. Çünkü İran’ın Türkiye’de kaybolan paraları var. Erdoğan ve ekibinin ‘iç ettiği’ rakamlar az buz değil.

Kısacası Erdoğan ve AKP kurmaylarının yolsuzluk dosyaları başka ülkeler tarafından Türkiye’ye karşı koz olarak kullanılıyor.

MAYFA İKTİDARA GELİR, İKTİDAR MAFYALAŞIR 

Yolsuzluğun güvenlik sorunu teşkil etmesi sadece uluslararası arenada olmuyor. Yolsuzluğun kurumsallaştığı ülkelerde mafya iktidara gelirken, iktidar da mafyalaşır. Böyle ülkelerde ise bütün kurumlar çöker. Kısacası yolsuzluğun hem ekonomik, hem sosyolojik hem de diplomatik faturaları olur.

Sonuç itibariyle yolsuzluk hiçbir zaman sadece halkın parasının çalınmasından ibaret değildir. Kirli ilişkilerin içine giren yolsuz siyasetçiler işledikleri suçlar yüzünden şantaja açık hale gelirler.

Hem yerelde hem uluslararası arenada.

WSJ haberinden hareketle bu konuya girdik oradan bitirelim;  İran ambargosu delinirken Reza Zarrab, Erdoğan ailesi ve AKP hükümetinin bazı bakanlarını kelimenin tam anlamıyla ‘satın almış’ hatta onları ‘önüne yatırmıştı.’ 

İnsan ister istemez merak ediyor; acaba Rusya ambargosu delinirken Zarrab’ın pozisyonunda kim vardı? Kimler para dolu çantalar, ayakkabı kutularının önünde hizaya geçti? Benim bazı tahminlerim var ama bakalım.

WSJ haberiyle dosyanın ucunu gösterenler zamanı gelince kapağı da tümden açarlar!

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version