Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Modern çağ şeytanları!

Modern çağ şeytanları!


Shakespeare’in “Cehennem boş; tüm şeytanlar burada!” sözü dijital çağda yankı buldu adeta. Fransa’da bir kadın, yapay zekayla üretilmiş görüntüler, sahte haberler ve duygusal manipülasyonlarla 830 bin Euro’sunu kaybetti. 

M. NEDİM HAZAR | YORUM

Anne’nin (Anne değil ecnebice bir isim ve soy ismini bilmiyoruz) hikayesi, 2023’ün soğuk bir şubat gününde, Alplerdeki kayak tatilinden henüz dönmüşken başladı. 53 yaşındaki başarılı iç mimar, evliliğinde yaşadığı sorunlardan uzaklaşmak için Instagram’a kaydolduğunda, kendisini bekleyen dijital tuzaktan habersizdi. Dolandırıcılar, ilk teması Brad Pitt’in annesi Jane Etta’nın kimliğini kullanarak başlattılar. “Oğlum tam da sizin gibi bir kadına ihtiyaç duyuyor.” mesajı, dikkatle kurgulanmış uzun bir aldatmacanın ilk adımıydı. Ertesi gün “Brad Pitt” ile başlayan yazışmalar, Anne’nin şüphelerini uyandırsa da sosyal medya konusundaki deneyimsizliği onu savunmasız bıraktı.

Dolandırıcılar, Anne’nin psikolojik profilini ustaca çıkarmışlardı. Evliliği sarsıntıda olan, duygusal açıdan kırılgan bir dönemden geçen Anne için özel senaryolar hazırladılar. Her gün saatlerce süren yazışmalar, yapay zekâ tarafından üretilen şiirler, özenle seçilmiş müzikler ve kişiye özel mesajlarla güven inşa edildi.

İlk para transferi, görünüşte masum bir sebeple başladı. “Brad Pitt”, Angelina Jolie ile süren boşanma davası nedeniyle hesaplarının dondurulduğunu ve Anne’ye göndermek istediği lüks hediyelerin gümrükte takıldığını öne sürdü. 9.000 Euro’luk ilk transfer, büyük dolandırıcılığın mütevazı başlangıcıydı.

Ancak insan zalimdi şüphesiz, çok zalim…

Dolandırıcılar, Anne’nin geçmişte kanser tedavisi gördüğünü öğrenince, bu hassasiyeti kullanmaktan çekinmediler. Yapay zekâ ile üretilmiş hastane yatağı fotoğrafları, sahte tıbbi raporlar ve böbrek kanseri senaryosuyla Anne’nin merhamet duygularını manipüle ettiler. “Bu fotoğrafları internette bulamadım, demek ki sadece benim için çekilmiş.” düşüncesi, Anne’nin trajik yanılgısıydı.

Bu süreçte Anne’nin evliliği sonlandı ve boşanma sonucu elde ettiği 775.000 Euro’luk birikimi, dolandırıcıların eline geçti. Her şüphelendiğinde, dolandırıcılar yapay zekâ teknolojisiyle ürettikleri yeni içeriklerle güvenini tazelemeyi başardılar.

Brad Pitt’in gerçek hayatta Ines de Ramon ile ilişkisi basına yansıyınca, dolandırıcılar son bir hamle daha yaptılar: Yapay zeka ile üretilmiş sahte bir haber bülteni göndererek, Pitt’in “özel bir kişiyle… Anne adında biriyle” ilişkisi olduğunu duyurdular. Ancak gerçek ilişkinin Haziran 2024’te resmen açıklanması, Anne için sonun başlangıcı oldu.

Anne’nin trajedisi medyaya yansıdığında, sosyal medyada acımasız bir alay kampanyasına dönüştü. Netflix France’ın “Brad Pitt’li dört film (gerçekten)” paylaşımı ve Toulouse FC’nin “Merhaba Anne, Brad bize stadyumda olacağını söyledi…” gibi paylaşımları, yaşanan insanlık dramını mizah malzemesine çevirdi. Bu süreçte Anne üç kez intihar girişiminde bulundu.

Bugün bir arkadaşının evinde, küçük bir odada yaşayan Anne, “Bütün hayatım bir oda ve birkaç kutudan ibaret.” diyor. Yaşadığı travmanın ardından, toplumun acımasız yargılarıyla da mücadele etmek zorunda kalan Anne, “Neden ben seçildim bu şekilde incinmek için?” sorusuna hâlâ cevap arıyor.

Shakespeare’in Kral Lear’ında Edgar’ın haykırdığı, “Cehennem boş; tüm şeytanlar burada!” sözü, yazıldığı 17. yüzyıldan günümüze kadar insanlığın karanlık yüzüne tutulan bir ayna oldu alsında. Bugün, yapay zekanın gölgesinde, bu sözler çok daha derin bir anlam kazanıyor. Kral Lear’da insanın açgözlülüğünü ve ihanetini anlatan Shakespeare, sanki günümüz teknoloji çağının karanlık potansiyelini öngörmüş gibiydi.

Konfüçyüs’ün “Kaplana kanat takarsan yapamayacağı kötülük yoktur” sözü, binlerce yıl önce söylenmiş olmasına rağmen, yapay zeka çağının en çarpıcı metaforu haline geldi. Bugün teknoloji, o metaforik kanatları insanlığa takmış durumda. Fransa’da yaşanan ve uluslararası medyanın dikkatini çeken son dolandırıcılık vakası, bu kadim bilgeliğin haklılığını kanıtlar nitelikte.

53 yaşındaki iç mimar Anne’nin hikayesi, Yunan tragedyalarını aratmayacak derinlikte. “Her gün saatlerce yazışan iki aşık gibi” başlayan bu dijital aldatmaca, yapay zekanın ürettiği şiirlerden sahte pasaportlara, özel sohbetlerden yapay görüntülere uzanan sofistike bir manipülasyon ağına dönüşmüş maalesef.

Bahtsız kadın Fransız medyasına verdiği demeçte giden paradan ziyade, incinen gururu ve insanların zalimliğinden yakındı.

“Ben asla bir aşk hikayesi peşinde koşmadım.” diyor Anne, sesi titreyerek. “Medyanın gösterdiği gibi ‘Brad Pitt’e aşık olmuş saf kadın’ değilim ben. Hayatım boyunca eşime sadık kaldım, yardımsever bir insanım. Sosyal medyada beni ‘deli’ ya da ‘aptal’ olarak nitelendirenler yanılıyor. Ben sadece yardım etmek istedim, evet kandırıldım, bunu kabul ediyorum. Şimdi tüm hayatım 6 metrekarelik bir odada birkaç kartondan ibaret. Ama bilin ki, ben bu süreçte en az kırk kez şüphelendim, her seferinde ‘Bu bir sahte fotoğraf’ dedim kendime. TF1’in iki günlük röportajdan sadece reyting getirecek kısımları yayınlaması, beni küçük düşürmesi çok acı. Üstelik kanser geçirmiş biri olarak, sahte doktorun ‘intihar girişiminde bulundu, komada’ yalanlarıyla nasıl manipüle edildiğimi kimse anlayamaz.”

Anne’nin gözlerinden yaşlar süzülürken son sözleri daha da çarpıcı: “Hiç duymadığınız güzel sözleri söyleyen, size değer veren biriyle karşılaştığınızda, siz de düşebilirsiniz bu tuzağa. Her seferinde onu kapıdan kovdum ama başka bir pencereden geri geldi. İçimde sürekli bir şüphe vardı ama her seferinde beni ikna etmeyi başardılar. Medyada anlatılanın aksine kızımla aramız hiç bozulmadı, o hep yanımdaydı ve bugün de beni destekliyor. Benim hikayem sadece ‘Brad Pitt’e aşık olmuş bir kadın’ hikayesi değil. Bu yaşadıklarımı ancak benzer bir durumu yaşayanlar anlayabilir. Bir insanı yargılamadan önce, onun ayakkabılarını giymeyi deneyin.”

Dijital Çağın Karanlık Evrimi

1988’de Morris Solucanı ile başlayan dijital suç tarihi, bugün yapay zeka ile bambaşka bir boyuta evrilmişti. O günlerde basit virüslerle sınırlı olan siber suçlar, artık insan duygularını hedef alan psikolojik bir savaşa dönüştü. Bir uzman şöyle açıklıyor: “Dolandırıcılık artık sadece para çalmak değil, insan ruhunu çalmak haline geldi.”

Anne’nin Brad Pitt ile yaşadığı sanal ilişki yalnız değil. Leonardo DiCaprio’nun klonlanmış sosyal medya hesaplarından Tom Cruise’un “deepfake” videolarına, Rihanna’nın sahte kozmetik reklamlarından Elon Musk’ın kripto para dolandırıcılıklarına kadar, Hollywood yıldızları dijital suçun yeni yüzleri haline geldi.

“İnternet, o dev açık pazar yerinde dolandırıcılık bir performans sanatına dönüştü,” diyor bir siber güvenlik uzmanı. Anne’nin vakası bu “sanatın” en rafine örneklerinden: Yapay zeka ile üretilen hastane görüntüleri, sahte haber bültenleri ve özel mesajlar, kurbanın gerçeklik algısını sistematik şekilde çökertti.

Anne’nin trajedisi sosyal medyada alay konusu olduğunda, Shakespeare’in bir başka karakteri Timon’un “Her insan diğerinin kurdudur.” sözü yeniden hayat buldu. Toulouse futbol kulübünden Netflix’e kadar kurumların bu acıyı mizah malzemesine dönüştürmesi, dijital çağda empati kaybının çarpıcı göstergesi.

Yapay zekâ teknolojisinin ikili doğası, günümüzün en büyük ikilemlerinden birini oluşturuyor. Bir yandan insanlığa büyük faydalar sağlarken, diğer yandan kötü niyetli kullanıcıların elinde yıkıcı bir silaha dönüşebiliyor. Anne’nin “Bu insanlar cehennemi hak ediyor” feryadı, bu teknolojik gücün yanlış ellerdeki potansiyel tehlikesini çarpıcı biçimde ortaya koyuyor.

Evet, kripto para dünyasının ortaya çıkışıyla birlikte, dijital dolandırıcılık da yeni bir boyut kazandı. Blokzincir teknolojisinin ve kripto paraların karmaşık yapısı, dolandırıcılara benzeri görülmemiş fırsatlar sunuyor. Yapay zekanın gelişimiyle birlikte, bu dolandırıcılık yöntemleri giderek daha sofistike hale geliyor. Ses klonlama teknolojisinden duygusal manipülasyon algoritmalarına kadar her yeni teknolojik gelişme, kötü niyetli kişilerin elinde potansiyel bir silaha dönüşme riski taşıyor.

Anne’nin kızının sözleri durumun vahametini ortaya koyuyor: “Annemi bir yıl boyunca ikna etmeye çalıştım, ama çok heyecanlıydı.”

Yaşlılar ve teknolojik açıdan savunmasız bireyler, bu yeni nesil dolandırıcılığın öncelikli hedefleri haline geliyor. Libération gazetesindeki bir yorumda belirtildiği gibi: “Anne bir kanarya kuşu gibi, dijital madende bizi bekleyen tehlikeleri haber veriyor.”

Uzmanlar, yapay zeka regülasyonlarının güçlendirilmesi ve dijital okuryazarlık eğitimlerinin yaygınlaştırılması gerektiğini vurgulasalar da, insanın kötülüğü Konfüçyüs’un kanatlı kaplan metaforu gibi, sınır tanımıyor maalesef.

Evet Hazret-i Pir, “Ne yapayım kışta geldim!” diyor ama galiba bugünleri görseydi, bize daha çok acır belki sözlerini revize eder ve “Sizler kara kışta geleceksiniz!” filan derdi, bilmiyorum. Kral Lear’ın trajik sonunda olduğu gibi, teknolojinin karanlık potansiyeli ile yüzleşmek zorundayız.

Shakespeare’in “Cehennem boş” repliği, dijital çağda yeni bir anlam kazanıyor: Cehennem boş değil, aksine her geçen gün yeni şeytanlarla dolup taşıyor. İnsanlığın önündeki en büyük sınav, belki de kendi yarattığı bu dijital cehennemi kontrol altına alabilmek olacak.

“Bütün hayatım bir oda ve birkaç kutudan ibaret.” diyen Anne’nin çığlığı, hepimiz için bir uyarı niteliğinde. Teknoloji geliştikçe insanlığın karanlık yüzüyle mücadele etmek zorlaşıyor. Ancak unutmamak gerekir ki, Shakespeare’in de dediği gibi: “Işık her zaman karanlıktan sonra gelir.”

Belki de çözüm, teknolojinin kendisinde değil, onu kullanacak olan insanlığın vicdanında yatıyor.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version