Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Menzil mi, Cemaat mi?

Menzil mi, Cemaat mi?


BÜLENT KORUCU | YORUM

Menzil Tarikatı her gündeme geldiğinde ‘elifi görse mertek sanan’ birileri kağıdı kalemi alıp ezberlerini tekrar ediyor. Menzille, Hizmet Hareketi arasında benzerlikler kurma çabaları gerçekten komik kaçıyor. Din sosyolojisi uzmanları ya da objektif gözlem yapabilen gazeteciler konuyu çalışsa bir solukta okumak isterim. Çıkış noktaları, temel prensipleri, insan ve topluma yaklaşımları tamamen farklı olan ve hiçbir şekilde benzeşmeyen organizasyon yapıları ile ayrışıyorlar. ‘Çinli’ diye Türkmen restoranını basan yurdum insanı bir nebze anlaşılabilir de, elinde kalem olanların daha zeki olmasını beklemek hakkımız.

İki yapıyı da yakından gözlemleme şansı bulmuş biri olarak kanaatlerimi paylaşayım. Bakarsınız yeni çalışmaların önünü açar.

‘Gavs’ ve ‘Hocaefendi’ kavramları tek başına farklılığı belirgin biçimde ortaya koyuyor. Evliyaların reisi anlamına gelen ve kainatta tasarruf yetkisi olduğuna inanılan, istenildiğinde yardıma geleceği düşünülen bir makam Gavs. Oysa ‘Hocaefendi’ mahallenizdeki cami imamına hitap ederken de kullandığınız ve saygıyı ifade eden bir tanımlama. Kaldı ki Fethullah Gülen bu takının dahi kullanılmasını istemezdi. O yüzden ben de çok az kullanırım yazılarımda.

Bağlanma şekli de kişi yerine öğretiyi esas alan bir ilişki ortaya koyuyor. Tevbe almak, rabıta yapmak gibi seremoniler tarikatlarda liderin şahsına bağlanmayı zorunlu kılıyor. Cemaat’te ise Gülen’in kasetlerini dinleyip kitaplarını okumak ve kalbi yakınlık duymak yeterli. Sohbet toplantılarına katılmak ve faaliyetleri finanse edecek katkıda bulunmak da ‘şakirt’ olarak kabul edilme şartlarının neredeyse tamamı demek. Tarikatta ise ‘şeyhle rezonansa geçmek’ diyebileceğimiz rabıta ve şeyh ya da yetkili vekilin yaptıracağı toplu zikir ‘hatme’ kişisel irtibatı şart koşuyor. Cemaat’te aklın ön planda olmasına karşılık tarikatta kalp, yani duygusal bağlanma gerekiyor. Hocaefendi’nin, yazarak ve konuşarak ikna etmesine karşın, Gavs nazar ederek irşat ediyor.

‘Gavs’ vefat ettiğinde varislerine bıraktıklarıyla ‘Hocaefendi’nin mirasını kıyasladığınızda farklı kulvarlarda yürüdükleri ortaya çıkıyor. Menzil Şeyhi Abdülbaki Erol’ndan kalan miras üç kardeşi birbirine düşürdü. Sokağa saçılan, şiddete dönüşmeye başlayan tartışmada ilk etapta 17 milyarlık gayrimenkulün paylaşımı masada. Bunları birinci ağızdan Büyük kardeş Muhammed Saki ve müritleri kamuoyuna açıkladı. Yani tahminlerimizi söylemiyoruz.

Saki Erol, 5 bin gayrimenkulün kira bedelleri üzerinde anlaşmazlık yaşandığını bizzat söyledi. Şirket ve diğer mallara henüz sıra gelmedi. Gülen’in mirasıyla Türkiye’de kulübe bile alamazsınız. Sesli, görüntülü ve yazılı eserlerinden gelecek olan gelirler ise Hizmette harcanmak üzere bir vakfa devredilmiş durumda.

‘Üstadı’ Bediüzzaman gibi Fethullah Gülen de evlenmedi ve geride varis olabilecek evlat bırakmadı. Kardeşlerinin de Hizmet’te ön plana çıkmalarını izin vermedi. Tabir yerindeyse ‘işçisin sen işçi kal’ dedi hepsine. Bir kardeşin Erzurum’da küçük züccaciye dükkanı vardı, diğerleri matbaa ustası olarak hayatlarını sürdürdü. Yeğenlerin bazılarının talebeleriyle evlenmesine aracılık etti. Bu bir seçilmişlik anlamına gelmediği için şimdilerde hiç biri liderlik ve manevi miras iddiasıyla ortaya çıkmadı.

Burada ilginç bir bilgi aktarmak istiyorum: Gülen’in yeğenlerinden hiç biri ilahiyat eğitimi almadı. Yakınlarına da sordum, teyit aldım. 37 kardeş çocuğundan dini eğitim almış ve post kavgası yapabilecek kimse yok. Bunun da bilinçli tercih olduğunu sanıyorum. Post kavgasına girişen iki isim Kemalettin Özdemir ve Latif Erdoğan, hareketten dışlandı, şimdilerde itirafçı statüsünde Erdoğan rejimi tarafından istihdam ediliyorlar.

‘Hocaefendi’ hayatının son 5 yılında, onun ardından Cemaat’in kendini yönetmesinin hazırlıklarını yaptı. ABD başta olmak üzere birçok ülke yerel yönetimlerini kurdu. Bir kısmında altyapı çalışmaları ve kurumsallaşma çabası devam ediyor. Doğal ve fıtri bölünmeyi yani ‘ademi merkezci’ yönetimi başardığı anda cemaati bölme hayalleri tamamen suya düşecektir.

Gelelim para meselesine… Cemaat gelir değil hizmet endeksli düşündüğü için gayrimenkul yerine okul, yurt, dershane ve benzeri yerlere yatırım yaptı. Bunlar herkesin gözü önünde olduğundan, “Paralar nerede?” sorusu anlamsız kalıyor. Bankasya gibi ticari kurumlar ve çok sayıda şirket, yıllarca Maliye’nin gözetiminde tutuldu, ardından el konuldu. Bazıları hakkında iddialar gündeme gelse de çoğunluğu dayanaksız çıktı. Dişe dokunur usulsüzlük bulunsa yandaş medyada günlerce manşet yaparlardı. Tam tersine ‘kayyım’ diye atanan adamların yağmaladığı görüldü.

Cemaatle, Menzil arasında kimsenin ‘hayır’ diyemeyeceği farklılık ise herhalde eğitimli ve dışa açık kadrolar. Bütün dünyada eğitim faaliyetleriyle tanınan Hizmet Hareketi, Türkiye’de her topluluğa açık ara fark atacağı bir kadro oluşturdu. ‘Beyaz Türklerin’ hazımsızlık ve öfkelerinin temel sebebi de buydu. Rekabetsiz ortamda aileler arasında paylaşılan işler bir anda ellerinden uçuverdi. Şimdilerde Menzil’i bölüşen kardeşlerin kuzeni, bir önceki Şeyh Raşit Erol’un oğlu Şeyh Fevzettin de Saygı Öztürk’e verdiği mülakatta buna dikkat çekerek; “Fetullah gibi olmazlar. Fetullah’ta bir organize vardı. Bilim adamları vardı. Bunların bilim adamı yok. Kör topal gidiyorlar. Öyle bilinçli gittikleri yok yani. Menzil’in ismine yazık ediyorlar.” demişti.

Adanmış ve eğitimli insan kaynağı Gülen Hareketi’nin en büyük gücü. Dışa açılım ve yıllar önce dünyanın dört bir yanına dağılmak hem ufuk oldu hem de 15 Temmuz’dan sonraki zoraki göçte ayakta kalmayı sağladı. Dil öğrenen, mesleğine dönen ya da yeni bir işle hayata tutunan binlerce insan var her ülkede. Menzil’in dergah paylaşım kavgaları da bulundukları ülkelerde fark edilmesini sağladı. Elbetteki bu iyi bir tanınma olmadı.

Menzil’de saf inançlı binlerce insan şaşkınlıkla kavgayı izliyor. Tövbeler iptal edilip yeni bir şeyh seçmeleri istendi. Herhalde istihareye yatarak karar vermeye çalışıyorlardır. Fakat yanlış dergahta zikir çektiklerinde dayak yeme ihtimalleri ağırlarına gidiyor. Bir de şöyle düşünün her biri bağlandığı şeyhe ‘gavs’ diyorsa işin içinden çıkmak imkansız olacak. Allah yardımcıları olsun…

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version