Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Erdoğan’ın heybesi!

Erdoğan’ın heybesi!


NECİP F. BAHADIR | YORUM

Ülke sanki ‘yargı fırtınasına’ tutuldu. Operasyonların biri bitmeden, diğeri başlıyor. Daha ayrıntılarıyla ‘Beşiktaş operasyonunu’ konuşamadık. Yeni başlayan ‘siyasi sürecin kodlarını’ çözmek için kafa yoramadık. Heybesindeki ‘büyük turpun’ varlığını itiraf eden Erdoğan’ın niyet ve hedefini analiz edemedik. MHP’nin içine sinmeyen ‘Beşiktaş operasyonunun’ siyasi sonuçları üzerine söyleşemedik.

Haftanın ilk günü, sabah saatlerinde polis CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın’ın kapısına dayandığı haberiyle uyanıverdik. Polis, ‘gözaltı kararı’ gösteremeden, Aydın’ı derdest edip götürdü. Süreç hızlı işledi, ‘adli kontrolle’ serbest bırakılması ‘ucuz kurtulduğu’ anlamına gelir mi? Hayır, ‘Demoklesin kılıcı’ demek bu. Ekrem İmamoğlu için yıldırım hızıyla başlatılan soruşturmalar da var.

Bir başka büyük operasyona Ankara sahne oldu. Bu kez akşam saatleri… Polis sabahı bekleyemedi. Acelesi neydi acaba? Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, yemek yediği restoranda gözaltına alındı. Özdağ’ın faşizmin sınırlarında dolaşan politikaları ve açıklamalarına benim de itirazım var. Ama bunun yolu ‘yargıyla cevap’ değil, siyasi cevaptır. Tabii varsa bir cevabınız…

Özdağ, Antalya’da parti toplantısında, “Hiçbir Haçlı seferi, Erdoğan’ın ve AKP’nin Türk milletine ve Türk devletine verdiği zararı vermemiştir.” diye konuşmuş. Erdoğan’ı çileden çıkaracak, öfkeden deliye çevirecek bir cümle olduğu kesin… Siyasi olarak buna cevap verilemez miydi? Söyleneceklerin ikna edici olup olmayacağına emin değilim. Toplumda benzeri düşüncelere sahip insan sayısı hiç de az değil.

Türkiye, seçim sürecine girdi

Evet, yaşadığımız yeni bir siyasi süreç… Startını veren Erdoğan. Nihai hedefi ise artık erkene alınacağı kesinleşen seçim… Erdoğan’ın ‘seçim sürecini’ erken başlattığını söylemek yanlış olmaz. Hayır, resmi takvimden söz etmiyorum. Erdoğan bundan sonra attığı her adımı sandığı düşünerek atacak. Ve atmakta. ‘Beşiktaş operasyonu’ basit bir yolsuzluk olayı değil. Tamamen siyasi amaçlı.

Bu arada Bahçeli’nin hukukçu kurmayı Feti Yıldız’ın ‘itirazına’ dikkat çekmek isterim, asla görmezden gelinemez. Nedense medyada ve siyasette yeteri kadar yankılanmadı. Ne gazeteciler ne siyasi gözlemciler hak ettiği şekilde tartıştı. Ben bu itirazın ‘bir yere not edilmesi’ gerektiğini düşünüyorum. Mesaj kamuoyuna değildi, doğrudan Erdoğan’aydı. İleride daha iyi anlaşacağı kesin.

Ne dedi Feti Yıldız: “Tutuklamanın ilk şartı, şüpheli veya sanık hakkında ‘kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren ‘somut delillerin’ bulunması ve orantılı olması gerekir. Mahkemeler gösterdikleri gerekçelerle vermiş oldukları kararları hukuki ve maddi açıdan somutlaştırmak zorundadır. Gerekçe; akıl, mantık ve vicdanların tatminini hedefler. Hükmü insanileştiren, bağımsızlaştıran, saygıdeğer yapan gerekçedir.”

Erdoğan’ın heybesindeki ‘büyük turpun Ekrem İmamoğlu’ olduğunu söylemeye gerek var mı? Erdoğan, İmamoğlu hamlesini ‘Esenyurt’ operasyonu ile başlattı, Beşiktaş’la daha belirgin hale getirdi. Hala anlamayanlar için de ‘heybesini’ gösterdi. Peki İmamoğlu’nun ipi elindeyken neden başka yollara tevessül etti? Siyaset dışı bırakmak için ‘istinaf dosyası’ yetmez mi?

Erdoğan’ın ‘kan davası’…

Erdoğan’ın İmamoğlu ile hem ‘siyasi’ hem de ‘kişisel’ hesabı var. Kan davası gibi bir şey bu. ‘Sevgilim’ dediği İstanbul’u elinden aldı. Üç kez yenildi. ‘Yenilmezlik karizmasına’ ilk ve derin çizik atan İmamoğlu oldu. 31 Mart’ta yarışamadı bile. Bu sürekli kazanmaya alışmış bir siyasetçinin kolay hazmedeceği bir hal değil. Hele Erdoğan gibi birinin bunu içine sindirebilmesi ve kabullenmesi mümkün mü?

Asla…

Bugün de İmamoğlu, Erdoğan’ın en büyük rakibi durumunda; eğer aday olabilirse… ‘Siyasi yasak’ ile oyun dışı bırakılmazsa. O da bir süreliğine. Zorlama yöntemlerin aksiyle sonuç verdiğini en iyi Erdoğan bilir. ‘Kendi hikayesi’ bunun delili. Ankara’nın egemenleri yargı yoluyla önüne engeller koydukça büyüdü ve sonunda devletin zirvesine oturdu.

Burada ilginç olan geçmişte hukukla yaralanmış olan bir ismin  hukuk dışı yolları benimsemesi ve temel politika haline getirmesi. Oysa ‘siyasallaşan hukuktan’ en ağır darbe alan birinin adaletten milim sapmaması beklenir. Hal böyle iken kendisinin yaşadıklarını, başkasın yaşatmasının altında yatan ne olabilir? Normal bir hamle olmadığı açık. Belki psikolog veya psikiyatristler doğru cevabını verebilir.

Neyse…

‘Büyük turp’ Erdoğan’ın heybesinde kalmayacak. Çok geçmeden ‘yargı gereğini’ yapar. O yolun taşlarının döşendiği açık seçim ortada. Tabii karşı tarafın da yapacakları var. CHP lideri Özgür Özel, “Adayımız hazır, getir sandığı…” diye meydan okuması boşuna değil. Hazır olduğunu söylediği adayın ismini açıklamaması da manidar. Gerçi sonradan “İmamoğlu’nun adaylığı her toplantıda konuşuluyor!” dedi.

CHP ne yapmalı?

CHP’nin, Erdoğan’ın peşinden giderek, onun belirlediği gündemi cevap yetirmesi acziyet ifadesi. Birkaç adım önüne geçmesi gerekir. Daha ‘o büyük turp’ heybeden çıkmadan Erdoğan’ın hamlesini ‘boşa düşürmek’ mümkün. Bunun çeşitli yolları var. ‘Siyasi ve moral üstünlük’, Özel’in pasif tutumuna, anlamsız normalleşme politikalarına rağmen 31 Mart seçimlerini kazanan CHP’de. Erdoğan ise düştüğü yerden kalkmanın telaşı içinde.

Erdoğan bir açmazda aslında. Yargıyı kullanarak yaptığı ‘siyasi hamleler’ bir çaresizliğin, umutsuzluğun göstergesi. İmamoğlu’nun yıldızını daha da parlattığının farkında bile değil. Olanlar da söylemekten, konuşmaktan çekiniyor.

Eski AKP’li vekil Şamil Tayyar gibi parti içinde endişelerini dile getirenler çıktı.

Kulak verilir mi? Hiç sanmıyorum. Erdoğan kendi sesinden başka sesleri duyabilecek durumda değil.

Diyelim ki, İmamoğlu’nu oyundan düşürdü. Mansur Yavaş daha kolay bir rakip mi Erdoğan için? Hayır… Anketlerde Yavaş’ın ismi sürekli ilk sırada çıkmıyor mu? Yavaş’ın ‘eksiği yok, fazlalığı var.’ AKP’nin adayını 10 ay önce ikiye katladı. Seçimde yenilen sadece Ankara Büyükşehir Belediye başkan adayı Turgut Altınok muydu? Erdoğan Türkiye’nin her yerinde kendisini oylatmadı mı? ‘Açmazda…’ derken bunu da kast ediyorum.

Beşiktaş, İmamoğlu, Özdağ operasyonları derken, ben  şaşıranlara şaşıyorum. Ne bekleniyordu ki… Karanlık gecenin sabahından hayr umulur muydu? Ülkede yaşanan hukuksuzlukları kendi kapısı çalınana kadar farkedemeyenlere ‘Günaydın!’ demekten başka ne söylenebilir? Erdoğan’ın bütün bu ‘operasyon fırtınasından’ hedeflediği siyasi sonuçlara ulaşması da sanıldığı gibi kolay değil.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version