Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Dicle’nin kenarındaki kuzuya ne oldu?

Dicle’nin kenarındaki kuzuya ne oldu?


BÜLENT KORUCU | YORUM

Bir Kürt atasözünde, “Kurtla  yiyip, çobanla yas tutar.” diye tarif edilen insanlar vardır. Buna bir de ‘sürü sahibiyle birlikte çobanı döver’i eklersek karşımıza Tayyip Erdoğan’ın silüeti çıkar. İçinde kurt, kuzu ve Dicle geçen cümleler kurmayın, Cumhurbaşkanı Erdoğan çok kızıyor. Çünkü bir kere boş bulundu ve “Bu ülkenin başbakanı olarak açıkça ifade ediyorum ki, Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır.” dedi; bin pişman oldu. Hem bir daha ağzına almadı, hem de o sözü hatırlatanlara, “Siz Akif’in burada ne dediğini anlamamışsınız!” diye çıkıştı.

79 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya faciasından sonra, asıl büyük felaketle bir kez daha yüzleştik: sorumsuzluk ve arsızlık. 

‘Kabahat samur kürk olsa kimse üzerine almıyor’, özeleştiri yapmıyor, hatasını kabul etmiyor. Baş sorumlu çıkıp, “Sorumlulardan hesap sorulacak!” nutukları çekiyor. Önceden planlanmış partiye katılım programını dahi iptal etmeye gerek duymuyor. Hatta canlı yayın kesilmesin diye İçişleri Bakanı, açıklama yapmak için majestelerinin konuşmasının bitmesini bekliyor.

Sorumluyu bulmak için soru çok basit; çıralı odun gibi yanan oteli denetlemek kimin işi? İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya cevap vermek için 10 gün istiyor. Kül olmuş koridorlarda DNA mı arayacaksınız, hangi kurumdan insanlar geldi denetime diye delil mi toplayacaksınız? Kara kaplı kitapta hepsi yazıyor. Aslında ona bakmaya dahi hacet yok. Hepsi biliyor paylaşılan sorumluluk olduğunu, belediye ve bakanlığın iştirak halinde bu cinayeti işlediğini…

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan işine gelen kısmı söylüyor; bakanlar ise sanki başka bir ülkeden çağırılmış uzmanlar heyeti gibi konuşuyor. Dört bakan gerine gerine ekipleriyle birlikte olay mahallinde olduklarını vurguluyor. Siz yangından önce orada olacak ve tedbirleri alacaktınız. Yangından sonra bir imam ve bir kaç gassal göndermeniz yeterliydi; zahmet buyurmasaydınız!

Erdoğan, Soma’da kendisine yönelik protesto sonrası bir vatandaşı markette tokatlamıştı.

Tamamını karşımıza dizip, “Katilsiniz!” diye yüzlerine haykırmadıktan sonra hiçbir şey düzelmez; dört gün sonra da ölenler öldükleriyle kalır. Ne demişti AKP’li büyük düşünür Bülent Arınç, “3 gün konuşulur, 4. gün unutulur.”

Her defasında bu haberi hatırlatacağım. Hollanda Savunma Bakanı Jeanine Hennis-Plasschaert, Mali’deki tatbikat sırasında arızalı havan toplarının patlaması sonucu iki askerin ölümünde sorumluluğu üzerine alarak istifa etti. Onunla birlikte Hollanda Silahlı Kuvvetleri Generali Tom Middendorp da görevinden ayrıldı.

Gelelim baştaki kurt-kuzu hikayesine…

AKP Genel Başkanı Erdoğan söz konusu ifadeleri partisinin grup toplantısında kullanmıştı. Soma’da yaşanan maden faciasında 301 emekçi hayatını kaybetmişti. O günlerde kriz savuşturmada biraz acemi olduğunda ilçeye olaylı bir gezi yaptı. Bir markette vatandaş tokatlayıp hakaret etti.

Danışmanı Yusuf Yerkel, özel harekat polislerinin yere düşürdüğü madenciyi tekmeledi. Erdoğan, 100 yıl önce İngiltere’de yaşanmış maden kazalarından örnek vererek nobranca “Bu işin fıtratında (ölüm) var!” dedi.

Devirdiği çamları telafi sadedinde, “Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır.” diye gönül almaya çalıştı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ı takdir etti: “İlk andan itibaren orada bütün ekibi koordine etmesi, orada yatıp kalkması 301 kardeşimiz çıkana kadar orada kalması nedeniyle kendisine çok teşekkür ediyorum.”

Yandaş medya, boş durur mu? Bakan Yıldız’ın iki gün aynı gömleği giymesinden kahramanlık hikayesi çıkarmıştı.

Gerçi daha önce de skandal kazalar ve ihmaller yüzünden ölümler yaşanmıştı ama Soma tam anlamıyla o ‘kuzunun’ ta kendisiydi. O gün kurttan ve onunla iş tutan çobandan hesap sormadığımız için bugün Kartalkaya faciası yaşandı.

Erdoğan mezkur konuşmasında, “Her afet ve faciadan dersler çıkardık ibret aldık!” da demişti. Elhak doğru söylüyor, artık daha kolay savuşturuyor, daha hızlı üste çıkıyor! Kendini soyutlayarak sorumlulardan hesap sormayı vaat ediyor! Bakanlar bölgeye gidip top çevirerek zaman kazandırıyor; Erdoğan cenaze namazı kılıp aynı dua cümlesini 5 kere buğulu ses tonuyla tekrarlıyor. Üç gün sonra ‘hoop değiş tonton’ gündem değişiyor.

Tek sorumlu Erdoğan mı? Elbette hayır.

Asıl sorumlu halk! Sen uyursan siyasetçi yan çizecek, minder dışına kaçacak. Pamukova’nın hesabını sormadığımızdan Çorlu tren kazası yaşandı. Direniş hattını Soma’da kurmadığımızdan Ermenek ve Amasra göçtü. Aladağ’da yananlarla yanmadığımızdan Kartalkaya tutuştu. Oğuz Arda Sel’in annesi kadar kimse çocuğunun kanının peşine düşmediğinden başka çocuklar ölmeye devam etti.

Biz niye ucuz ölümler ülkesiyiz, canımız niye bu kadar değersiz!

Kartalkaya bir milat olabilir mi? Keşke…

Bir kez daha başımız sağolsun

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version