Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Şam’da kurulan yeni bir rejim mi, ustaca kurulmuş tuzak mı?

Şam’da kurulan yeni bir rejim mi, ustaca kurulmuş tuzak mı?


TARIK TOROS | YORUM

Suriye’de Esad rejiminin 11 günde adeta kansız biçimde çökmesi halen kafa karıştırıyor, komplo teorilerine konu oluyor. Bu yazıda komplo ya da teoriden uzak verilerle bir saha fotoğrafı çekeceğim. Sonrasında teorilere döner misiniz, dönmez misiniz orası size kalmış.

***

Son 1 haftada baş döndürücü bir süratle ve suhuletle yaşananlar şunlar:

***

Heyet Tahrir el-Şam’ın lideri, önce lakap olarak kendine “Ebu Muhammed el-Colani”yi seçmişti, günler içinde asıl ismine döndü: Ahmet Hüseyin el-Şara. 

Ailesinin Golan köklerine gönderme olduğu için İsrail’in canını sıkmış olabilir, ondan aslına döndü belki de. Bilmiyoruz. Şu aşamada pek önemi de yok bunun.

Halen ABD’nin ve Türkiye’nin terör listesinde. Fakat artık bunun da bir önemi yok. İnsanlar “terör” tanımının çıkarlar öyle gerektirirse bir gecede değişebildiğini gördü. Bazen yasaları arkadan düzeltmeniz gerekiyor.

***

HTŞ yönetiminin ilk cumasında yaşananlar yeni rejimin ikilemini ortaya koyuyordu adeta. Emevi Camii’nde hutbeye geçici başbakan Muhammed el-Beşir çıkarken akşamında Şam sokaklarında havai fişek gösterisi vardı.

Dikkatlerden kaçan bir diğer olay da şu:

HTŞ güçleri, önceki başkan Hafız Esad’ın mezarını yaktı. Bir rejimin devrilip yenisinin kurulmasıyla önceki liderlerin heykellerinin yıkılması normal karşılanabilir belki fakat mezar yakılması, niyeti göstermesi yönüyle mühim bir veridir.

Aynı gün, Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu güçleri de Münbiç’te kentin en büyük kütüphanesini yaktı.

***

Türkiye’nin 2011’den bu yana Suriye’deki pozisyonu çok netti. Muhalifleri destekledi, onlara silah ve askeri eğitim verdi. Kürtlerin “Rojava” dediği Kuzey Suriye’deki egemen Kürt varlığını ortadan kaldırmak için tüm gücünü kullandı. Fırat Kalkanı (2016), Zeytin Dalı (2018) ve Barış Pınarı (2019) harekatları sırf bunun içindi.

Ankara dönüşlerde çok mahir olsa da bu konudaki kararlılığından kısa sürede geri adım atmasına pek olanak yok. Açıklamalar da onu gösteriyor.

HTŞ’nin Halep’i ele geçirmesiyle harekete geçen Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu, süratle Fırat ırmağının batısında kontrolü ele aldı. Türkiye, İsrail’in Golan Tepelerini aşıp Şam’a dayanmasından aldığı cesaretle Fırat’ın doğusundaki Kürt yönetimine benzer bir harekata girişti. Perşembe akşamı ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Ankara’ya ani ziyaretinin nedeni buydu.

ABD’nin desteğiyle kurulan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ona bağlı Halk Savunma Birlikleri (YPG) Türkiye tarafından “terör örgütü” kabul ediliyor.

ABD ise SDG’yi IŞİD’e karşı en etkili müttefik olarak görüyor. IŞİD kampları Kürt bölgesinin orta yerinde, onbinlerce insanı barındırıyor.

Mazlum Abdi (gerçek adı Ferhat Abdi Şahin) liderliğindeki SGD, Şam’daki yeni yönetimle iş birliği yapmaya açık. SDG, ABD aracılığıyla Ankara ile temas halinde olduklarını da saklamıyor. Fakat bu şimdilik tek taraflı bir temas.

***

ABD’nin tek amacı IŞİD’le mücadele değil. Deyrizor gibi petrol zengini bir bölgenin kontrolü tam da bu aşamada Kürtlerden alınıp HTŞ’nin kontrolüne devredildi.

SDG, sadece Deyrizor’dan çekilmedi. Halep’teki Kürt mahallelerinden, Tel Rıfat’tan ve Münbiç’ten vazgeçmek zorunda kaldı. Kürtler şimdi kara kara bu kayıpları nasıl avantaja çevirebileceklerini düşünüyor ve bunu zorluyorlar.

Blinken’ın Ankara ziyaretinin saatler öncesinde Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın, HTŞ lideri Ahmed Hüseyin el-Şara’nın makam aracında Şam’ı turluyordu. Direksiyonda HTŞ lideri vardı.

Blinken’ın Ankara’dan ayrılmasından hemen sonra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Şam Büyükelçiliği’nin faaliyete geçtiğini duyurdu.

Bu son iki gelişme önemli:

Türkiye, Suriye’ye bodoslama daldı. İbrahim Kalın, tüm pozisyonunu riske atarak HTŞ liderinin aracına bindi, Arapçası ile onu etkilemeye çalıştı. 

Peki bu tesirli oldu mu? Bilmiyoruz.

Fakat şunu biliyoruz:

Aynı gün internete düşen bir mesaj videosunda HTŞ lideri, “Kürt halkı Suriye’nin bir parçası, hükümetim Afrin’i ve Türk güçlerinin kontrolü altında tutulan kuzeydeki diğer bölgeleri Kürtlere iade etmek için elinden geleni yapacak” diye vaatte bulunuyordu.

Yine bir başka videoda, SDG güçleri, Suriye Ordusuna ait karadan havaya füze bataryalarını kendi bölgelerine taşıyorlardı. İsrail bunları vurmamıştı.

***

Suriye’de, senaryosu üzerinde epeydir çalışılmış bir plan uygulamaya konulmuş durumda. Aktörler de bunu başarıyla uyguladı ve uyguluyor. Esad rejiminin çöküşü, İsrail’in Gazze ve Lübnan işgallerinin devamı niteliğinde tamamlayıcı bir olay. ABD ve İsrail, plana uygun yürürken, Rusya, İran ve Türkiye, pozisyon almakta güçlük çekiyor. Şam’da kurulan yeni bir rejim mi yoksa ustaca kurulmuş bir tuzak mı, anlamak için çok beklemeyeceğiz. 

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version