Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Erdoğan kazananlar; Türkiye kaybedenler safında!

Erdoğan kazananlar; Türkiye kaybedenler safında!


M. AHMET KARABAY | YORUM

“Suriye’deki 61 yıllık Baas ya da 54 yıllık Esad rejimi 10 günde çöktü!” diye bakıp değerlendirenler, ilk düğmeyi yanlış ilikledi demektir. Bu pazılın sadece küçük bir parçası. Oysa tablo görünenden çok daha farklı kurgulandı ve uygulandı.

Sosyalist çizgideki Baas Partisi’nde baba Hafız Esad’ın 1970’te parti içi bir darbeyle yönetimi ele geçirmesi, Soğuk Savaş’ın zirvede olduğu o dönemde dünya açısından çok önemliydi. Hafız Esad, Cumhurbaşkanı olarak seçildikten sonra ordusunu baştan sona Rus sistemi ve silahları ile donattı.

Oğul Beşar Esad, kişisel olarak Batılılaşma yanlısı olsa da iç savaş sonrası 2014 yılı sonunda Rusya’ya yanaşmaya bir anlamda mecburdu. Batılılaşma yolunda kendine rehber edindiği Tayyip Erdoğan’ın ülkesini karıştırmada oynadığı rolü gördüğünde tek yol Moskova halinde önüne çıkmıştı.

Bugüne döndüğümüzde…

Türkiye’nin kontrolündeki İdlib’te kozasını tamamlayan dünün terör örgütü HTŞ, daha Halep’e yöneldiğinde tablonun ne olacağını Suriye’nin resmi Cumhurbaşkanı Beşar Esad biliyordu. Yaptığı diplomatik temaslar bunu ortaya koydu.

Başından bu yana İsrail’in karşısında en büyük mücadeleyi veren Esad rejimi, kendini destekleyen güçlerin kollarının kanatlarının kırıldığının farkında idi. İsrail, İran’ı aktif bir aktör olmaktan çıkarmış, Lübnan’daki Hizbullah örgütü neredeyse tamamen devre dışı bırakılmış ve her alanda en büyük destekçisi olan Rusya ise kendi başının derdine düşmüştü.

ESAD İÇİN HTŞ’NİN GELİŞİ KIRMIZI PAZARTESİ İDİ

Kolombiyalı Nobel Ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez’in “Kırmızı Pazartesi”nde (Crónica de una muerte anunciada) herkes Santiago Nasar’ın öldürüleceğini biliyorsa, Esed de kendinin kurban gideceğinin farkında idi.

Beşar Esad’ın, kuzey komşusu Türkiye’nin ve ABD ile İngiltere’nin HTŞ’nin arkasında olduğunun görüyordu. Bundan dolayı hem çaresizlik hem de ülkesinin daha fazla tahrip edilmesini istemediği için ordusuna geri çekilme emri verdiği anlaşılıyor. Şam önündeki Humus/Homs’ta bir direniş hattı oluşturmayı denediyse de akmakta olan gücün önünde tutunamayacağını anladığından olsa gerek, ülkeyi gelenlere teslim etme ve kaçma yolunu seçti.

Artık dünün terör örgütü HTŞ, bugün ülkede yönetimi elinde tutan yönetim gücü olmuş durumda. Batı için terör örgütü ile iş tutmak yeni bir şey değil. Geçtiğimiz aylarda özellikle İngiliz medyası HTŞ lideri Ebu Muhammed Colani’yi aklayıp paklayan ve geleceğin lideri diye yatırım yapmaya başladığına şahit olduk.

Aynı İngiliz medyası, geçmişte de Taliban lideri Üsame bin Ladin’i allayıp pullamıştı. 6 Aralık 1993 tarihli The Independendent gazetesi, bin Ladin’in barış yolunda ilerleyişini anlatıyordu. Bugün cübbesini çıkarıp takım elbise giyen Colani’yi benzeri bir akıbet bekler mi bilinmez. Lakin bilinen bir gerçek var o da Batılı ülkelerin pragmatik olmaktan öte “amaçlar araçları meşru kılar” yaklaşımında olduğu…

BÖLÜNMÜŞ SURİYE İSRAİL’İN EMELLERİNE HİZMET EDECEK

Daha önceki yazılarımda da birkaç kez vurguladığım gibi Suriye, İsrail’in önündeki en büyük set idi. Birleşik Suriye İsrail, İngiltere, ABD ve Erdoğan liderliğindeki Türkiye tarafından yıkıldı. Türkiye ve Batılı ülkeler ortaya ikiye bölünmüş Suriye haritası sunuyor.

Ancak Suriye haritasının böyle kalma ihtimalinin olmadığını bu haritayı yayınlayanlar da biliyor. İsrail, 1967’den bu yana ilk kez Suriye sınırından girip yeni alanlara yayılmaya başladı. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Suriye içinde tampon bölgeler kuracaklarını açıkladı.

İsrail vatandaşlarının hemen hepsi, katıldıkları toplantılarda ve görüştükleri yabancılarla sohbet ederken söz ülkelerine geldiğinde her defasında “Ülkemiz çok güzel ama çok küçük” diye konuşurlar. Savunma Bakanı Katz’ın açıklamalarına baktığımızda İsrail’in büyümesinin hangi alanda olacağını görüyoruz.

1967’de işgal ettiği toprakları 1971’de ilhak eden İsrail’in ele geçirdiği Suriye topraklarından çekileceğini sanmak fazla safdillik olur. Pazarlık için işgal ettiği toprakların bir kısmından çekilmesi söz konusu olabilir. Ama Esad dönemi sınırlarına asla çekilmez.

BATI UKRAYNA SAVAŞI’NI BİLEREK UZATIYOR

Batı dünyası, Rusya’yı Ukrayna’da bir bataklığın içine saplamış durumda. 2022 Şubatında Ukrayna sınırlarından birliklerinin girmesi ile birlikte Montrö Anlaşması gereği Rusya’nın Akdeniz’le ilişkisi kesildi. Yüzyıllardan bu yana en büyük hayali olan “sıcak denizlere inme” hevesine dönemin Suriye lideri Esad’ın daveti üzerine gelip Tartus ve Himeymim’de deniz üslerini kurmuştu.

8 Aralık’ta sadece Esad rejimi çökmedi, Rusya’nın Akdeniz’e inme hayali de büyük ölçüde darbe yemiş oldu. Ukrayna savaşının başlamasından bu yana Rusya Boğazlardan savaş gemisi geçiremiyor. Suriye’ye destek veremediği gibi Libya’da da kaybetmeye mahkum görünüyor.

Rusya, Ukrayna bataklığına saplanma yüzünden sadece Suriye’de kaybetmedi. Batı Ukrayna’da savaşı uzatarak Putin’in eski Neo Sovyet kurma girişimlerini bütünüyle kırmaya çalışıyor. Bu bağlamda en sadık müttefiklerinden biri olan Karabağ’ın koparılmasıyla Ermenistan’ı kaybetti, Kafkasya’da hegemonyası büyük ölçüde erozyona uğradı, Moldova’da kendinden uzaklaşmış bir yapıya göz yummak zorunda kaldı. Yakın gelecekte Orta Asya ülkelerinde de benzeri gelişmeler yaşanırsa şaşırmamak gerekir. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini bile büyük oynayan Rusya’nın kaybetmesi olarak değerlendirmek gerekir.

Rusya, Suriye’deki yeni durumda bütünüyle devre dışı kalmak istemiyor. Bundan dolayı hemen duruma adapte olup Moskova’daki Suriye büyükelçiliğinde iki yıldızlı Suriye bayrağı indirilip 3 yıldızlı yeni Suriye bayrağının dikilmesine öncülük etti.

YENİ SURİYE İLE AFGANİSTAN SINIRIMIZA TAŞINDI

Erdoğan yönetiminin Türkiye’yi Suriye bataklığına sürüklemesiyle bu aşamada farklı bir tablo var gibi. Türkiye, İngiltere ve ABD’nin oluşturduğu Anglo-Sakson ekibi ile birlikte kazananlar safında yer almış gibi görünüyor.

Ne var ki kazanan Türkiye değil Erdoğan oldu. Türkiye ise orta ve uzun dönemde Rusya ve İran ile birlikte kaybedenler safında olacak. Hem de İran ve Rusya gibi nüfuz alanı genişletme girişimlerinin önüne set çekilmeden öte bedeller ödeyecek. Irak’ın yakın geçmişte yaşadığı, şimdilerde Suriye’nin başına gelenler, kısa zamanda Türkiye’nin de başına gelecek.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version