Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Bu ekonomi ile ‘fetih’ kafası fetret getirir!

Bu ekonomi ile ‘fetih’ kafası fetret getirir!


M. AHMET KARABAY | YORUM

Suriye’de yaşanan gelişmeler, yeniden Türkiye’nin öncelikli gündem maddesi olarak öne çıkmaya başladı. Bir süre daha kalmaya da devam edecek. Suriye’de son bir haftada ortaya çıkan tabloya bakarsanız iktidar yanlılarının kullanacağı pek çok malzeme var. Ama işin bir de unutulan tarafı var; o da ekonomi.

Batı dünyasının gözleri Ukrayna topraklarında yaşanan savaşın neye evrileceğine çevrilmişken, Türkiye’nin güney sınırındaki Suriye’de sürpriz gelişmeler yaşandı. Türkiye’nin desteklediği bilinen cihatçı gruplar, ülkenin ikinci büyük kenti ticaret merkezi olan Halep’i ele geçirdi.

1 Aralık tarihli geçen yazımı, Suriye’nin dörde bölündüğünü gösteren bir haritaya yer vermiş ve “Bu harita yeni kanlı çatışmalara gebe. Bu coğrafyanın geleceği hâlâ belirsiz” diye bitirmiştim. HTŞ (Heyetü’t-Tahrirü’ş-Şam), bir hafta içinde harekete geçmiş ve Halep’i neredeyse tamamen ele geçirdi. Türkiye’nin eğitip donattığı Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) da bu harekatta HTŞ ile birlikte iş tuttuğu anlaşılıyor.

Saldırılar karşısında tutunamayan Suriye ordusuna bağlı askerlerin, pek çok yerde HTŞ’ye tek kurşun sıkmadan bırakıp gittikleri görüldü. Cihatçı güçler, bazı yerleşim merkezlerine girdiklerinde köydeki Esad askerlerinin mevzilerini boş buldukları belirtiliyor.

Niçin böyle bir tablo yaşandığının altında ise birkaç neden yatıyor.

Bu nedenle Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, bir anda kendini ayakta tutan üç büyük desteği birden büyük ölçüde kaybetmiş oldu. Halep’ten çekildiği gibi, Hama’da kurduğu direniş hattını ne kadar ayakta tutabileceği de henüz belirsiz durumda.

TÜRKİYE’DE İKTİDAR YANLILARINDA MÜTHİŞ BİR ZAFER HAVASI

En başta şunu belirtmek gerekiyor. Suriye başından bu yana vekalet savaşlarının yürütüldüğü bir alan oldu. Bölgede etkin olmak isteyen ülkeler, doğrudan asker göndermek yerine, paralı askerler ve bölgede ortaya çıkan paramiliter yapılara verdiği destekle var oluyorlar.

Bölgede dışarıdan kendi adına doğrudan savaş veren tek ülke var; o da Rusya. Kuzey komşumuzun güneyimizdeki savaşa doğrudan katılmasının ise temelinde ülkenin mevcut yönetiminin 2015’te resmen, “Gel bana yardım et!” demesiyle orada bulunmasından dolayı.

Suriye’nin kuzey doğusunda asker bulunduran dünyanın en büyük askeri gücü olan ABD bile, doğrudan savaşa katılmıyor. Bölgede kontrolü elinde tutan Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) destek veriyor.

Türkiye, uluslararası anlaşmaları zorlayarak sınır hattı boyunca kurduğu tampon bölge dışında aktif olarak savaşa katılmıyor. Zaman zaman yapılan sınır ötesi operasyonları, ABD ve Rusya’nın dolaylı onayıyla icra edebiliyor. Bunun dışında Suriye iç savaşında hep paramiliter güçler ve adına SMO dediği sözde Suriye Milli Ordusu aracılığıyla iş yapmaya çalışıyor. Bir anlamda ABD’nin yaptığını yapıyor.

Bu noktada Erdoğan hükümetine eleştiri yöneltmek doğru değil. Tayyip Erdoğan’ın yaptığı yanlışlık, en başta Suriye’nin içini karıştırmak ve ülkeyi Orta Doğu bataklığına sokmak oldu.

İktidar yanlıları, HTŞ’nin elde ettiği sonuçlardan hareket ederek zafer havasına bürünmeye başladılar. Yeniden ‘81 Düzce’ plakasının yanına 82’den başlayarak şehir sıralamaya kalkışıyorlar.

‘MUHAREBELERİ KAZANAN ORDU OLSA DA SAVAŞLARI KAZANAN EKONOMİLERDİR’

28 Kasım tarihli yazımda Ukrayna’da devam eden savaşla ilgili olarak NATO Komutanı Amiral Rob Bauer’in, Batılı ülkelerin iş dünyasına seslenirken söylediği sözü paylaşmıştım. İş insanlarına Çin’e kurdukları tesisleri ülkelerine getirmeleri gerektiğini vurgulayarak işleyen güçlü ekonomiye ihtiyaç duyulduğunu belirten Bauer, “Muharebeleri kazanan ordu olsa da savaşları kazanan ekonomilerdir” demişti.

Hangi amaçla söylendiği ayrı bir tartışma konusu, ancak Bauer’in bu sözleri, ekonomi ile savaş arasındaki bağlantı anlamında bir fizik kuralı niteliğinde önem taşıyor.

TÜRKİYE EKONOMİSİNİN İÇ BURKAN DURUMU

Bu grafik Türkiye ekonominin kalp elektrosu niteliğinde. Bırakın geçmiş yılları, 2022 yılını 100 baz aldığımızda sanayi üretimi Kasım 2024’te 95’e düşmüş, buna karşılık tüketim olarak nitelenen perakende satışlar 160’a ulaşmış.

Bu tablo, üretmeden tüketen bir toplum olduğumuzu ortaya koyuyor. Ülkenin kaymağını yiyen, KKM ve yüksek faizle son yıllarda daha da zenginleştiği için tüketime doymayan bir yüzde 25-30’luk kesim var. Ülkenin yüzde 70-75’i perişanlık içindeyken bu 20-25 milyonluk kesimin tüketim iştahının sonu gelmiyor.

Yıllardan bu yana, AK Parti ve iktidara destek verenler bu yüzde 30’luk kesimin davranışlarını “İşte Türkiye bu. Bakın toplum nasıl refah içinde!” diye satmaya çalışıyor. Muhalefet ise toplumun yüzde 70’inin içine düştüğü tabloyu yansıtmaya çabalıyor.

Sanayi üretimi küçülen, tarımsal üretimi yerinde sayan buna rağmen farklı nedenlerden dolayı nüfusu hızla artan bir Türkiye tablosu var.

Ekonomiyi soğutma anlamında alınan parasal önlemler, istenileni vermekten hayli uzakta. Ballı kesimin iştahı kesilmezken ötekiler mevcudu bile koruyamaz durumda. Ekonomi esas itibariyle iki çeyrekten bu yana ekonomi küçülme yaşıyor.

İnşaat sektöründeki yüzde 9,2 ile finans ve sigorta sektöründeki yüzde 6,2’lik büyüme olmasa TÜİK verilerine göre bile resmen küçülme yaşanmış olacak. Ücretlilerin durumunu ise en iyi aldığı payda geçen çeyreklik dilime göre 4 puanlık bir düşüş, sermayenin payında ise 7 puanlık bir artış söz konusu.

TÜİK verilerine göre Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) 1 trilyon 260 milyar dolara ulaştı. Kişi başına milli gelir 2022’de 10 bin dolar iken bugün 15 bin doları geçti.

Son dönemde Türkiye sınırsız petrol ve gaz kaynakları bulmadı, üretimimizde patlama olmadı, sanayi ve teknolojide ciddi ataklar yapmadığımıza göre, nasıl zenginleştik?

Bütün bunlar, TL’nin aşırı değerli tutulması ile sağlandı. Her şey yapay ve sanal olduğu için çalışan ücretlerinden şikayetçi, şirket bilançoları çok kötü.

Her şeyin aldatmaca olduğu bir ülkede, umudunu savaşa bağlayanları sanal dünyadan uyandıracak bir yüzleşme mutlaka yaşanır.

Fetih kafasıyla yola çıkanlar kendilerini utanç verici bir fetret döneminin içinde bulurlar.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version