M. AHMET KARABAY | HABER YORUM
Siz hâlâ savaşın çıkmayacağına inananlardan mısınız bilmem. NATO Komutanı Amiral Rob Bauer’in iş dünyasına yaptığı “Savaşa hazır olun!” çağrısı, ardından NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin sürpriz Ankara ziyareti de sizi ikna etmeye yetmediyse benim fazla diyeceğim yok. Böyle düşünenler, yazının bundan sonrasını okuyup zaman kaybetmemeliler. Ben zihni karışık olanlarla biraz sohbet etmek istiyorum.
Dünyanın çılgın bir döneme girdiğini ve yangının yerküreyi saracağına, TR724’te yazmaya başladığımdan bu yana dikkat çekmeye çalıştım. 29 Ocak 2023’te “Üçüncü Dünya Savaşı’nın ayak seslerini duyuyor musunuz?” diye soran bir yazı yazmıştım.
Sonraları daha sık değindim. Yakın zamanda birkaç yazı daha yazdım. En son 13 Kasım’da “Dünyada tehlikeli 2,5 aylık boşluk süresi” diyerek seçilmiş ABD Başkanı Trump’ın göreve başlayana kadar geçecek sürenin çok kritik olduğuna dikkat çektim.
ABD Başkanı Joe Biden’ın Ukrayna’ya Rusya’nın içlerini vurabilecek füzeleri kullanmaya müsaade etmesi bu 2,5 aylık süreyi gerçekten çok kritik kıldı. Biden’ın ardından Avrupalı müttefiklerin füze kullanma izni vermeleri, savaşı daha da kızıştırdı ve Rusya karşısında Ukrayna’yı daha fazla hedef tahtası haline getirdi.
NATO üyelerinin füze kullanma konusunda Ukrayna lehine aldıkları karardan sonra ekonomisi zor durumda olan Türkiye ilk sarsılan ülkelerden oldu. Dünya üzerinde esen savaş rüzgarlarının en çok vurduğu ise Rus Rublesi oldu.
ABD Hazine Bakanlığı’nın bir hafta önce Rus Gazprombank ve birçok finans kuruluşuna yaptırım uygulamasının ardından Rus Rublesi hızlı bir çöküş süreci yaşadı. Ruble son 1 yılda yüzde 25, son 1 ayda yüzde 14, son 3 günde yüzde 6,7 değer kaybetti.
Batı, savaş meydanında Ukrayna’ya silah yardımı yaparak, global anlamda ise güçlü ekonomileri sayesinde Rusya’yı sıkıştırarak sonuca ulaşmaya çalışıyor. Bu strateji, Ukrayna’nın işgal edilmeye başladığı günden bu yana değişmiş değil.
NATO KOMUTANI BAUER’IN ‘HAZIR OLUN’ ÇIKIŞI
NATO’nun Askeri Komite Başkanı Amiral Rob Bauer, birkaç gün önce çok kritik bir çıkış yaptı. Bauer’in Brüksel’de Avrupa Politikaları Merkezi (EPC) tarafından 25 Kasım’da düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmanın özü, Rusya’ya karşı Batının topyekün savaş ilanı niteliğindeydi.
Amiral Bauer, iş dünyasının temsilcilerine seslendiği konuşmasında Çin ve Rusya gibi ülkelere güvenmek yerine, özellikle Çin’de kurdukları üretim hatlarını ülkelerine geri getirmeleri gerektiğine vurgu yaparak “savaş senaryosuna” hazırlıklı olmalarını istedi.
Savaş durumlarında işletmelerin şantaj ve sabotaj gibi eylemlerle karşı karşıya kalacağına dikkat çeken NATO komutanı, şöyle devam etti: “İşletmelerin bir Savaş Zamanı Senaryosuna hazırlıklı olmaları ve üretim ve dağıtım hatlarını buna göre ayarlamaları gerekiyor. Çünkü muharebeleri kazanan ordu olsa da savaşları kazanan ekonomilerdir.”
Amiral Bauer’in söylediklerinin en tehlikeli kısmı aktardıklarım değildi. Bauer’in bunlardan daha tehlikeli sözü NATO’nun Rusya topraklarına karşı önleyici hassas saldırılar yapması gerekebileceğini söylemesi oldu.
Sadece iş dünyasına ve siyasetçilere değil sıradan insanlara da söyleyecekleri olan Hollandalı general, bir savaş durumunda ilk 36 saatin çok kritik olduğuna dikkat çekti. İnsanların ellerinin altında içeceği su ve kullanabileceği miktarda su bulundurması gerektiğini hatırlatan Amiral Bauer, “İlk 36 saati atlatabilmek için pilli bir radyo ve el fenerine ihtiyacınız var” dedi.
“Mars’tan gelenler bizi kurtarmayacak” çıkışını yapan amiral Bauer, “Bu bizim güvenliğimiz, bu bizim yaşam tarzımız ve bunu korumak istiyorsak bir şeyler yapmalıyız” diye konuşmasını sürdürdü.
- Bauer bu konuşmayı NATO Askeri Komitesi’nin sözcüsü olarak mı yaptı?
- Eğer öyle ise Bauer’e bu değerlendirme kararını askeri komite nasıl vermiş?
- “Rusya ve Çin ile savaşın arifesindeyiz” denen bu konuşma için 32 NATO ülkesinden onay alınmış mı?
BATI İKİ ÇILGIN HOLLANDALIYA EMANET
Sorulabilecek daha bir dizi soru var. Ancak NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin Ankara’ya yaptığı sürpriz ziyaret Amiral Bauer’in durduk yere konuşmadığını ortaya koydu. Bauer’in konuşması ile Rutte’nin Ankara ziyareti eş zamanlı oldu.
Hollandalı Genel Sekreter Rutte, Beştepe Sarayı’nda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüştü. Görüşmeye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler de katıldı. 2026’da NATO zirvesinin Türkiye’de yapılacağı için bu görüşmenin sonucu olarak duyuruldu.
Ne var ki görüşmenin asıl gündem maddesinin artık nükleer tehlikenin konuşulduğu Ukrayna-Rusya hem de Orta Doğu’da İsrail saldırılarının dizginlenemez boyut kazanmasıyla sertleşen savaş rüzgârları olduğu su götürmez bir gerçekti.
Beştepe Sarayı’ndan görüşmenin bu yöndeki içeriğine ilişkin tek cümle açıklama yapılmasa da Rutte’nin kişisel X hesabından yaptığı açıklamalarda tam da bu saydığım ifadeler var. Rutte’nin sözünün en riskli bölümü ise son cümlesinde saklı:
“Türkiye, NATO’ya paha biçilmez katkılarda bulunuyor.”
Bu ifadeler iltifat gibi görünse de Ankara’nın bu savaş çarkının tam da ortasında yer aldığını ortaya koyuyor.
YAŞAR GÜLER’İN SAVAŞ UÇAĞI AÇIKLAMASI
NATO Genel Sekreteri Rutte’nin Ankara ziyareti sonrası Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in savaş uçakları temini ile ilgili yaptığı açıklama ise mutfakta pişenlerin iç kamuoyuna “zafer” diye sunulmasından ibaretti.
Bakan Güler, Bouer ve Rutte’nin sözünü ettiği savaşın merkezinde olma karşılığı verileceği belirtilen savaş uçaklarını, “Şimdi KAAN’ı yaptığımızı görünce düşünceleri değişti, verebileceklerini ifade ediyorlar.” diye içeriye satması, AK Parti tabanına “Siz bu malzemeyi kullanın!” demekten ibaretti.
Yıllardır verilmeyen uçaklardan kısa sürede temini gerçekleşecek olanlara bakılırsa daha iyi anlaşılır:
- 40 adet yeni F-16 alımı,
- 79 adet F-16’nın modernizasyonunun TUSAŞ’ta yapılması,
- Daha önce ödemesi yapılan 6 adet F-35 uçaklarının teslimi,
- Yeni F-35 alımı için verilen teklif,
- 70 Viper uçağı alımı (Lockheed Martin şirketinin kendi sitesinde F-16V diye tanıttığı, genlerinde F-22 ve F-35 DNA’sı taşıyan en yeni tip savaş uçağı)
Yaşar Güler’in açıkladığı gibi bu savaş uçakları kısa zamanda Türkiye’ye teslim edilecekse, 1914 yılında Osmanlı donanmasına katılan Goeben ve Breslau gemilerinin yaptığı görevi mi farklı bir şekilde üstlenecekler diye akla gelmiyor değil.
Bunun ekonomik alanda sunulacak rüşvetlerden birisi de haşhaş üretim alanlarının genişletilmesi olarak görülüyor. Ne alaka diyenlere de bu bilginin zihinlerinin bir tarafında durmasında fayda var cevabı vermekle yetineyim.
Dünyada ve bölgemizde bütün bunlar yaşanırken devletlülerimiz toplumu sindirmeye, muhalefeti susturmaya, para musluklarını keserek belediyeleri hizmet veremez durumda bırakmaya, yandaşlardan başkasına hayat hakkı tanımamaya bütün hızıyla devam ediyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***