Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kimlik krizi

Kimlik krizi


Kemi Badenoch…

YÜKSEL DURGUT | YORUM

Amerika’daki seçim maratonunun arka planında kalan ve dünya siyaseti için önemli bir diğer önemli olay da İngiltere’de yaşandı. İngiltere siyaseti, son yıllarda ilginç bir dönüşüm geçiriyor. Muhafazakâr Parti’nin başına geçen Kemi Badenoch’un yükselişi, bu dönüşümün en çarpıcı yanı.

Göçmen karşıtı söylemleriyle tanınan bir partinin siyahi bir kadını lider seçmesi, ilk bakışta bir ilerleme gibi görünebilir. Ancak bu siyasetin altındaki buzdağının görünmeyen kısımları, İngiliz siyasetinin karmaşık yapısının sadece bir kısmını gözler önüne seriyor.

İşçi Partisi, 1987’den beri parlamentoda etnik çeşitliliği diğer partilerden daha fazla temsil etmesiyle övünüyor. 2019’dan itibaren milletvekillerinin yarısından fazlası kadınlardan oluşuyor. Ancak, İşçi Partisi’nin bugüne kadar hiç kadın bir lideri olmamış. Partinin liderliğini hep beyaz erkekler yürütmüş.

İşçi Partisi’nin aksine, Muhafazakâr Parti üç kadın başbakan, Asya kökenli bir başbakan ve şimdi de Nijerya’da büyümüş bir muhalefet lideri çıkarmayı başardı. Etnik azınlık söz konusu olduğunda birçok İngiliz vatandaşının neden Muhafazakâr Parti’ye ilgi duyduğunu anlamakta zorlanıyorum. İşçi Partisi birçok açıdan sorun yumağı gibi görünse de, etnik azınlıklar ve işçi sınıfı için daha parlak bir geleceğe işaret ettiğini söyleyebilirim.

İngiltere’de yaşayan Güney Asya kökenli göçmenler arasında muhafazakâr sosyal değerlerin yaygınlığı, ülkenin siyasi dinamiklerini anlamak için önemli bir gösterge. Bu durum, sömürge geçmişinin etkisiyle mi yoksa sınıf bilincinin eksikliğiyle mi açıklanmalı? Bu soru kafamı kurcalıyor.

Sömürge dönemi, bu toplulukların kültürel ve sosyal değerlerini derinden etkilemiş; ancak günümüzde pek çok göçmenin muhafazakâr değerlere yönelmesi, mevcut sisteme uyum sağlama isteğiyle de bağlantılı. Bu eğilimin sadece tarihsel kökenlerle açıklanamayacağı da aşikâr. Ekonomik ve sosyal zorluklarla başa çıkma çabası, birçok göçmenin daha geniş sosyal yapılar içinde özlerini bulmalarını zora sokuyor.

Badenoch’un yükselişi, bu bağlamda değerlendirilmeli. “Anti-woke duruşu” ve seçici göçmen karşıtlığıyla dikkat çeken Badenoch, Muhafazakâr Parti’nin değişen yüzünün temsilcisi. Anti-woke duruşu, aşırı politik doğruculuğa ve kimlik siyasetine karşı bir tepki. Bu yaklaşım, ifade özgürlüğünün kısıtlandığını savunarak geleneksel değerleri yeniden canlandırmayı amaçlıyor. Ancak bu duruş, bazen gerçek eşitsizlikleri görmezden gelmekle eleştiriliyor ve toplumsal kutuplaşmayı derinleştirdiği düşünülüyor.

Diğer yandan, İşçi Partisi lideri Keir Starmer’ın politikaları da büyük eleştiriler alıyor. Jeremy Corbyn döneminde Avrupa’nın en büyük siyasi partisi haline gelen İşçi Partisi, Starmer’ın liderliğinde ideolojik bir kayma yaşadı. Starmer’ın İsrail politikası ve neoliberal eğilimleri parti tabanında rahatsızlık yaratıyor. İngiltere’de yaşayan Güney Asya kökenli göçmenler arasında muhafazakâr sosyal değerlerin yaygınlığı, bu toplulukların geçmişten gelen kültürel etkilerle şekillendiğinin somut bir örneği.

Kemi Badenoch’un Muhafazakâr Parti liderliğine yükselişi, İngiltere siyasetinde yeni bir sayfa açtı ve Priti Patel ile Suella Braverman gibi isimlere taze bir soluk getirdi. Ancak Badenoch’un bir sonraki seçimde Keir Starmer’ı mağlup ederek başbakanlık koltuğuna oturma ihtimali epey zayıf. Son sekiz yılda 6. Muhafazakâr lider olan Badenoch’un geleceği diğerleri gibi belirsiz.

Muhafazakâr Parti’nin etnik çeşitliliği artırma çabaları özünde bir değişimden ziyade kozmetik bir makyaj. İşçi Partisi ise Starmer’ın liderliğinde sağa kayarak geleneksel tabanını yabancılaştırma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu tablo, İngiliz seçmenini zorlu bir tercihle baş başa bırakıyor. Bir yanda etnik çeşitliliği artırmış ancak ideolojik olarak sağa kaymış bir Muhafazakâr Parti; diğer yanda neoliberal politikalara yönelmiş ve köklerinden uzaklaşma riski taşıyan bir İşçi Partisi.

Ülkenin siyasi geleceği bu iki parti arasındaki mücadelenin sonucuna bağlı. Badenoch ile Starmer arasındaki mücadele basit bir liderlik yarışından çok daha fazlası. Bu düello ülkenin geleceğini şekillendirecek ideolojik savaşın ta kendisi. Seçmenler sandık başına gittiklerinde sadece bir lider değil, aynı zamanda ülkenin gelecekteki rotasını da belirleyecek.

Badenoch ve Starmer’ın performansı sadece kendi partilerinin kaderini değil, tüm ülkenin siyasi manzarasını yeniden şekillendirecek. Bu kritik sürecin sonuçları yalnızca ada ülkesini değil, tüm Avrupa’yı da etkileyecek potansiyele sahip.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version