TARIK TOROS | YORUM
Öncelikle Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye’yi ayırmak gerekiyor. Türkiye Cumhurbaşkanlığı, Türkiye’yi değil, cumhurbaşkanlığı makamındaki bekasını önemsiyor.
Erdoğan, 2023 ve 2024 seçimleriyle Türkiye bileşenlerini mühim ölçüde konsolide etti. İktidarı, muhalefeti, basını ve sivil toplumu aynı çizgide buluşturdu. Toplumu da öyle.
Kürt meselesinden kayyım politikalarına, cemaat nefretinden dış politikaya kadar böyle.
CHP’siyle, Sözcü’süyle, Mansur Yavaş’ıyla durum bu.
***
Üç misal:
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Yenidoğan Çetesi” soruşturmasına dair, “Bu işe karışan özel hastanelerin tamamına direkt kayyum atanmalı!” diyerek amacı dışında “çökme” biçiminde uygulanan kayyım politikasını nasıl benimsediğini göstermiştir.
Sözcü gazetesi, Kürt açılımı konuşulmaya başlayınca şehit ailelerini hatırlamış, PKK ile savaşırken iki gözünü yitiren bir gaziyi manşetine çekip, “Gözlerimi kim verecek?” başlığı atmıştır.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İçişleri Bakanlığı’nın Mardin, Batman ve Halfeti’ye kayyım ataması üzerine, DEM Parti’yi, ‘kayyım atanacağını bile bile hakkında hüküm olanları aday göstererek adeta meydan okumakla’ itham etmiştir.
Tüm bunlar rejim söylemidir. Devlet ve toplum düzeni rejim ve işbirlikçilerinin istediği kıvama gelmiştir.
***
Peki bu rejime yetiyor mu?
İçerinin sağlama alınması, yaşam boyu iktidarı garantiliyor mu?
2023-24 geçişinde iç dinamiklerin aynı çizgide hizalanması rejimin tek başına bekâsı için kâfi değil.
Bu konuda “dünya mutabakatını” temin etmenin imkanı olmadığı için Ankara, İkinci Trump Dönemi’nde Ortadoğu’dan başlayarak doğru pozisyon alma peşinde.
***
Donald Trump, ABD seçimlerini ezici bir zaferle kazandı. Kongrenin iki kanadında da Cumhuriyetçiler üstün. Demokratlar girdikleri hiçbir bölgede (önceki seçime göre) oylarını artıramadı.
Kamala Harris cephesinde büyük hezimet ve bozgun yaşanıyor. Seçmeni doğru okuyamadığı, toplumun önceliklerini yanlış tespit edip kampanyasını yanlış zemine oturttuğu ortada. Bir yönüyle de seçmen, “Demokrasi bir yere kadar! Hangi derdimize çare oldu? Bir de otoriter yönetimi deneyelim!” dedi.
Kimi seçim bölgelerinde daha önce yüzde 80 ve üzeri Demokratlar kazanırken şimdi dengenin tümüyle Cumhuriyetçilere dönmesi iyi analiz edilmeli.
***
Trump döneminin Türkiye’ye bakan tarafı muğlak. Kimse bilmiyor. Yürütülen tahminlerin argümanları güçlü değil.
Birincisi, Trump’ın öncelikleri arasında ne Türkiye ne de Erdoğan var. Daha mühim nokta ise Trump’ın da en az Erdoğan kadar “öngörülemez” olması.
O sebeple, bilmiyoruz…
20 Ocak’tan sonra resmen başlayacak Trump yönetimini bekleyip göreceğiz.
Ankara ve Erdoğan’a bakan yönüyle, 2025 yılı başından itibaren yaşanacaklar büyük riskler içeriyor. Buna içerideki kırılganlık, ekonomik buhran, 22 yıllık iktidar yorgunluğu ve bezginliği eklendiğinde Erdoğan’ın özellikle şu günlerde uykularının kaçıyor olması gerekir. Şayet uykuları kaçmıyorsa bekâ meselesinin çantada keklik olmadığını kavrayamamış demektir ki buna ihtimal vermiyorum…
***
Erdoğan ve çevresinin attığı her adım, cumhurbaşkanlığını ilanihaye garantiye almak yönünde. Bunun herkes farkında. Şu son İmralı açılımı da bunu söylüyor: “Verin Erdoğan’a bir dönem daha, alın Abdullah Öcalan’ı!”
***
2025 projeksiyonları içinde doğal yollarla “erken seçim” öngörmüyorum. Çünkü bu ancak Erdoğan döneminin sona ermesiyle gündeme gelecek.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***