Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Bir anı; Erdoğan ve Nuri Sesigüzel!

Bir anı; Erdoğan ve Nuri Sesigüzel!


M. AHMET KARABAY | HABER YORUM

Tayyip Erdoğan, Türk siyasetini bambaşka ufuklara götürdü. 20-30 yıl öncesine kadar siyasetçilerin aklına bile getirmeyeceği konular bugün gündemimizden düşmez oldu.

Refah Partisi İstanbul İl Başkanlığı’ndan lideri Necmettin Erbakan’a rağmen bir şekilde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı (İBB) adaylığına uzanmanın yolunu bulan Erdoğan, o günden bu yana ülkenin gündeminden düşmedi.

Erdoğan’ın İBB adaylık sürecini o dönem medyadan takip edenler hemen, “Erdoğan’ın adaylığını 15 Ocak 1994’te bizzat Erbakan Hoca basın toplantısı ile açıkladı” diye çıkışabilir. Bu bilgi yanlış değil.

Lakin o dönem çalıştığım yayın organında Refah Partisini takip eden bir gazeteci olarak mutfakta neler döndüğünün yakından şahidiyim. Osmanlı hükümdarı II. Bayezid’in padişah olmasını istememesine rağmen yaşadıklarından sonra Selim’in (Yavuz unvanını alan) tahta çıkışını kabul etmesi gibi, Erbakan da çevirdiği onca kumpastan sonra Erdoğan’ın adaylığını kabullenmişti.

Neyse konumuz ne Osmanlı tarihi ne de o dönem Refah Partisi mutfağında olanlar… Bugün size Erdoğan’ın gerçekten bir dava adamı olduğunu anlatacağım. Sonra da türkücü Nuri Sesigüzel’e benzemekten nasıl zevk aldığını paylaşacağım.

EDOĞAN, GELDİĞİ GÜNDEN BU YANA DAVA ADAMI İDİ

Tayyip Erdoğan, 12 Eylül 1980’de askeri bir darbe ile yönetimi ele geçiren Kenan Evren’den bu yana görev yapan 5 cumhurbaşkanının görev süreleri boyunca geçen (1980-2014) 34 yılda açtığı davadan daha fazla davayı, göreve geldiği ilk yılda açtı.

5 Cumhurbaşkanı döneminde toplam 1,711 dava açıldı. Erdoğan’ın göreve geldiği 2014 yılında ise 3 bin 149 dava.

Kenan Evren : 340 dava
Turgut Özal : 202 dava
Süleyman Demirel : 158 dava
Ahmet Necdet Sezer : 163 dava
Abdullah Gül : 848 dava
Tayyip Erdoğan : 216 bin dava.

Avukat Fikret İlkiz’in Türkiye Barolar Birliği tarafından yayınlanan AİH, AYM ve Yargıtay Kararları Işığında Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu. Vedat Şorli v. Türkiye Kararı İncelemesi isimli 300 küsür sayfalık rapor, bu alanda benim ulaşabildiğim en kapsamlı çalışma niteliğinde.

Human Rights Watch’ın (İnsan Hakları İzleme Örgütü), geçmiş cumhurbaşkanları dönemleriyle Erdoğan dönemindeki yargılama ve mahkumiyetlere ilişkin verileri, tabloyu net bir şekilde ortaya koyuyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün verdiği istatistikler soruşturmaları kapsamıyor, sadece açılan davaları ve verilen mahkumiyet sayılarını gösteriyor.

Erdoğan’ın açtığı hakaret davaları ise 2020’de zirve yaptı. Açılan dava sayısı bir yılda 36 bini buldu. Çok partili hayata geçtikten sonra cumhurbaşkanlarının, özellikle de 1961’den sonra yasal olarak herhangi bir parti ile bağı ve bağlantısı bulunmamak zorundaydı. Erdoğan 16 Nisan 2017’den bu yana partili cumhurbaşkanı olarak görev yapıyor. Tarafsız cumhurbaşkanına göre hazırlanmış olan cumhurbaşkanına hakaret suçlamasını düzenleyen TCK’nın 299. Maddesi aynı hassasiyetle korunmaya devam edildi.

Erdoğan, partili cumhurbaşkanı olmasına rağmen en küçük bir eleştiriye bile hakaret davası açtı. Hakaret davaları, yargıyı elinde tutan Erdoğan’ın yandaş avukatlarına servet kazandıracak gelir kaynağına dönüştü.

Erdoğan, göreve geldiğinden bu yana 22 yılda 300 binden fazla açtığı dava ile gerçek bir dava adamı olduğunu ortaya koymuş oldu.

ERDOĞAN’IN GİDEREK NURİ SESİGÜZEL’E BENZEMESİ

Plakların müzik dünyasına yön verdiği dönemde söylediği türkülerle hep adından söz ettiren Nuri Sesigüzel vardı. Doğum adıyla Nuri Kaçtaş (1937-2023). Nuri Sesigüzel ile yollarımızın kısa bir süreliğine kesişti.

Sanatçı ile birkaç kez Anadolu’ya birlikte seyahat etme durumumuz oldu. İlk seyahatimiz sırasında yolcular uçağa alınmaya başladığında Nuri Sesigüzel, dizime “kalkma” anlamında dokundu ve koyu bir sohbete dalmış göründü. Son çağrı anonsu yapıldı, Nuri Bey yine konuşmaya devam etti.

Bu kez beklenen yolcular olarak Nuri Sesigüzel ile benim adım anons edildi. “Gidelim” dedi ve uçağa geçtik. Birkaç yıl sonra yine bir Anadolu yolculuğunda yine denk geldi ve aynı uçakla yolculuk yaptık.

Yolcular uçağa alınmaya başladığında salondakiler hep ayaklanıp sıraya geçtik. Gözüm Nuri Bey’e iliştiğinde baktım yine yanındakiyle koyu bir sohbete dalmıştı. Kontrolde son bir iki yolcu ile birlikte geçenlerden oldum. Biz otobüse binmek üzereyken yine Nuri Sesigüzel’i biri ile birlikte uçağa davet eden anons duyuldu.

Gittiğimiz yere indiğimizde merakımı gideremedim, “Abi geçen defada salonda idiniz ve adınız anons edilmişti, bunda da öyle oldu.” diyerek nedenini sordum. Sırtıma vurdu ve “Ahmetcim bak!” dedi ve ekledi. “Yolcuların Nuri Sesigüzel ile aynı uçakta olduğunu bilmeleri gerekir.” demişti.

  1. BRICS ZİRVESİ’NDE ERDOĞAN FAKTÖRÜ

BRICS, adını aldığı Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın baş harflerinden aldığı 5 ülkenin kurduğu bir platform. İle ilk zirvesini 2009’da yaptı. O zaman Batılı ülkeler, BRICS’i “Beş benzemez.” diye nitelendirip hiç ciddiye almamıştı. 3 bin kilometreden fazla sınırı bulunan ve her an bir çatışmanın yaşanabilme potansiyelini taşıyan Çin ve Hindistan’ın bu çatı altında yer alması, “beş benzemez” nitelemesine güç vermek için yeterli bir argüman görünüyordu.

NATO ülkesi olan Türkiye’nin BRICS’e üye olmak istediği önce Rusya’dan sonra da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan tarafından duyurulduktan sonra bu yapı Türkiye ve Batı’da daha bir dikkat çeker hale geldi.

22-24 Ekim tarihleri arasında Devlet Başkanı Putin’in ev sahipliğinde yapılan 16. BRICS zirvesine, 34 ülkenin liderleri katıldı. Zirvede 4 ülkenin daha üye alınması kararlaştırıldı. Yeni üyeler İran, Mısır, Etiyopya ve Birleşik Arap Emirlikleri oldu. Türkiye’nin üyeliği kabul edilmedi. Aralarında Türkiye’nin olduğu 13 ülke “potansiyel üye” diye nitelendirildi.

BRICS zirvesine 30’dan fazla ülke liderinin katılmış olması, Rusya açısından izole olmadığını dünyaya göstermek açısından büyük önem taşıyordu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvede istediği üyeliği elde edemedi ama aile fotoğrafı karesine en son katılan ülke lideri olarak adından söz ettirdi.

Erdoğan, bu bekletmesiyle hem Nuri Sesigüzel gibi toplantıya katıldığını oradakilere hatırlatmış oldu hem de yandaşlarına, “Dünyanın beklediği lider Erdoğan!” deme fırsatı vermiş oldu.

Kim bilir belki Putin’den 36 askerimizin Rusya tarafından şehit edilmesi ardından gittiği Moskova’da kapıda bekletilmesinin intikamını da almış olabilir.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version