Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Devletin başına ‘Devlet’ geldi ve 22 Ekim milat oldu

Devletin başına ‘Devlet’ geldi ve 22 Ekim milat oldu


M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME

MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında tarihi bir çıkış yaptı ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ın gelip Meclis’te DEM Parti Grubu’nda konuşmasını istedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bile yapmaya cesaret edemeyeceği bu çıkış, Türkiye tarihine bir milat olarak yazılacak.

Önce Bahçeli’nin MHP Grubu’nda yaptığı konuşmaya bakmak gerekiyor. “Terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM’de DEM Parti grubunda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini, örgütün lağvedildiğini haykırsın.” diyen Bahçeli, Öcalan’ın bu kararlılığı göstermesi halinde “umut hakkı” için yasal düzenlemenin önünün açılmasını istedi.

Burada hemen şunun altını çizmek gerekiyor. Erdoğan ve Bahçeli, bu adımı birilerine iyilik olsun diye yapmıyor. Bunun iki temel dürtüsü var.

Birincisi, dış konjonktür, içeride barışı zorunlu kılıyor. Bölge bir ateşin içine doğru sürükleniyor. Türkiye de kendini bu yangının içinde bulabilir. İktidar, dışarıda durum böyle iken bir de içeride terörle uğraşmak istemiyor.

Diğeri ise Cumhur İttifakı’nın iki partisi de iktidarı bırakmak istemiyor. İttifak liderleri, Öcalan hamlesiyle DEM Parti’yi cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bir payandası yapmak istiyor. Yani bir iç siyaset hamlesinden ibaret. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun arkasından DEM Parti desteği çekildikten sonra İmamoğlu’na siyasi yasak yolda demektir.

Öyle anlaşılıyor ki Cumhur İttifakı, PKK’nın silah bırakma dahil her konuda anlaşmış bulunuyor. Şu anda bize izlettirilen bitip tamamlanmış bir sürecin toplumsal desteği sağlama turlarından ibaret.

Öcalan tahliye olup Meclis’te konuşsa bile demokratikleşme yolunda öteki atılması gereken adımların atılacağına ilişkin henüz herhangi bir işaret bulunmuyor. İktidardakilerin öyle bir derdi ve gündemleri de yok.

Bahçeli’nin çıkışı önemli. Daha önce PKK ile biri Oslo müzakereleri, diğeri 2011-2015 arasında yürütülen iki kez çözüm süreci denemesi var. Her iki girişime de MHP ve lideri Bahçeli, yürütülen sürecine şiddetle karşı çıkmıştı.

Geride bırakılan iki başarısız deneyimden bu kez ders alınmış durumda ve başarısızlığa giden yolda özellikle iktidar cenahı dersini iyi çalışmış görünüyor. Önceki dönemlerde sürece ket vuranların bu dönemde iktidar ortağı olması, sürecin işlemesi bakımından önemli.

ZAFER VE İYİ PARTİ’NİN TEPKİSİ SÜRECİ ETKİLEMEZ

Bahçeli’nin çıkışına, Cumhur İttifakı sahip çıktı. HÜDA-PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, toplumsal barışa hizmet edecek her türlü desteği vereceklerini açıkladı.

CHP ve Saadet Partisi, Bahçeli’nin çıkışına işi yokuşa vurmadan şartlı destek verdi. Zafer Partisi, İYİ Parti cephesinden yükselen eleştiriler, sürece ve zarar verebilecek nitelikte değil.
Sosyal medyadaki tepkilere bakarsanız Zafer Partisi’nin önünün açıldığını ve MHP oylarının yüzde 5’lere gerileyeceği öngörüsünde bulunanlar fena yanılıyor olacaklar. Sağ seçmenin kültürel altyapısı, devleti kutsama ve daha kötüsü güce karşı hizalanma esasına dayanır.
Kararın ardında devlet mekanizmasının olduğunun duyurulması halinde “Vardır bir bildiği” denilerek kısa sürede yeni duruma adapte olurlar. Yeter ki MHP iktidar nimetlerinden yararlanılacak bir konumda olsun.

Kimi siyasi yorumcuların öngörülerinin aksine, MHP oyları gerileme değil, patlama yapabilir. Meclis açılışında Bahçeli’nin gidip DEM Parti milletvekilleriyle tokalaşması üzerine 6 Ekim’de yazdığım yazıda, “Ankara’da yeni bir oyun kuruluyor” demiştim. Yeni oyunun detaylarına ilişkin bir duyumum yoktu.

Yeni oyuna ilişkin öngörü olarak “Ya muhalefet partilerinden 50 milletvekili transferi yapılacak, ya da CHP’nin veya DEM Parti’nin desteği alınacak” yazmıştım. Öyle anlaşılıyor ki bunların hepsi birden hayata geçirilecek.

“Kemal Kılıçdaroğlu seçilirse Öcalan’ı serbest bırakacak!” diye Erdoğan’a oy verenler, “terörist başının” serbest bırakılması ve Meclis’te konuşması halinde alkışlamaya hazır bekliyorlar.

Siyaset bilimci, sosyolog Prof. Dr. Mümtazer Türköne, 2011 Ekim ayında terörü bitirmek için Osmanlı örneğinde olduğu gibi Öcalan’ın paşa yapılmasını teklif ettiğinde kıyameti koparmışlardı. Şimdi öneri, miting meydanlarında “İşte ip, alın asın!” diyen Bahçeli’den geliyor,,Öcalan’ın affedilmesini istiyor.

Bu demektir ki işin temelinde iktidarda kalma yatıyor.

Bahçeli’nin çağrısında söylediği önemli bir ayrıntı var. MHP lideri, “Ne Kandil ne Edirne, adres İmralı’dan DEM’e uzansın.” dedi. Kandil’e barış elinin uzatılmasında Kandil’i dışlaması anlaşılabilir. Bahçeli’nin çizdiği tabloda parti liderliğinden ayrılmasının ardından hemen cezaevine gönderilen Selahattin Demirtaş’a da yer yok.

Aslında Bahçeli’nin Demirtaş’ı dışlaması yeni değil. MHP lideri, 2019 seçimlerinde de, Kürt seçmene Demirtaş’ı değil Öcalan’ı dinleme çağrısı yapmıştı.

Söylediği sözler konusunda, MHP lideri Bahçeli’ye güvenmek mümkün değil. Bahçeli, tıpkı ortağı gibi çok çabuk söylediklerinden dönebilme konusunda güçlü bir manevra kabiliyetine sahip.

Ülkede hayli zamandır gündemi Bahçeli belirliyor. Bürokrasi ve yargı kadrolarının büyük çoğunluğu Ülkü Ocakları üyesi. Benim de aralarında bulunduğum bazı isimleri ise bütün gücün Tek Adam’da, Erdoğan’da olduğunu ifade etmeyi sürdürdük. Bu görüşü revize etmek gerekiyor.

Sergilenen tabloyu görmekte zorlanan Beştepe’nin sesi Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat, atılan adım AK Parti’ye değil, MHP’ye ait olduğunu söyledi. Hande Fırat, kendince “Ya tutmazsa!” diye düşünüp ön almaya çalışıyor.

UMUT HAKKI NEDİR?

MHP lideri Bahçeli’nin Öcalan için gündeme getirdiği umut hakkı, ömür boyu hapis cezası alan hükümlülerin yeniden özgürlüğe kavuşmasının yolunu açan bir infaz sistemi. Eski Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yer alan idam cezasının mevcut TCK’daki karşılığı ağırlaştırılmış müebbet, yani ömür boyu hapis cezası. Bu cezaların istisnası yok.

Ancak umut hakkı, bu ömür boyu hapis cezasına karşılık hükümlünün belli bir süreden sonra toplumla yeniden buluşmasını sağlamak için öne çıkan bir hak.

Bu hak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan bir mahkûmun belirli bir süre sonra cezasının yeniden gözden geçirilmesine ve rehabilitasyon sürecine tabi tutulma şansını içeriyor.

Umut hakkı, ceza hukukunda, hapis cezasına mahkûm edilen bireylerin belirli süreler boyunca gösterdikleri iyi hal ve davranışları göz önünde bulundurularak, kanunla belirlenmiş şartlar dahilinde koşullu salıverilme olasılıklarının değerlendirilmesini kapsıyor.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version