Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Devlet ‘ergenlik’ yaparsa…

Devlet ‘ergenlik’ yaparsa…


M. AHMET KARABAY | HABER YORUM

İstanbul Ümraniye’de motosiklet hırsızlığından aranan şüpheli Yunus Emre Geçti’nin, yaşanan arbede sırasında polisten aldığı tabanca ile etrafa ateş etmesi sonucu polis memuru Şeyda Yılmaz hayatını kaybetti, bir polis memuru ile bir kişi de yaralandı. Bu işin bilgi tarafı, sonrası ise polisin öldürülmesi olayı kadar feci…

Açtığı ateş sonucu polisin ölümüne neden olduğu belirtilen 19 yaşındaki Yunus Emre Geçti’nin bir suç makinesi olduğu ortaya çıktı. Bir rivayete göre 21, ötekine göre 26 ayrı suçtan sabıka kaydı bulunduğu anlaşıldı.

Şüphelinin, suç dökümünü Ümraniye emniyeti yayınladı:

Hayatını kaybeden polis memuru Şeyda Yılmaz’ın kendisi gibi polis olan Semih Yılmaz ile 2 yıl önce evlendiği açıklandı. Kurşunlar, bir canı alırken bir yuvayı da dağıttı.

SUÇSUZLAR CEZAEVİNDE, SUÇLULAR SOKAKLARDA

Tek Adam’ın kurduğu rejimde, sırf düşüncesini açıkladığı için binlerce insan cezaevinde, suçlular ise sokaklarda özgürce dolaşıyor. Genç polis memuru Şeyda Yılmaz, sokaklarda dolaşan suçluların katlettiği ne ilk ne de son kişi olacak.

Şeyda Yılmaz olayında ihmaller, eksiklikler ve hatalar var. Bunlar ayrı bir konu. Yunus Emre Geçti, daha çocuk yaştan bu yana, “Ben bela olarak geliyorum!” diyen paylaşımlar yapmış. Suça bulaşmaya yatkınlığını her fırsatta ortaya koymuş.

Bu gidişata ailesinin bir önlem almadığı anlaşılıyor. Çünkü paylaşımları yıllara yayılan bir süreklilik gösteriyor. Silahlarla poz vermiş, mafya tiplemelerine özen gösteren tavırlarla görüntü yayınlamış ve küçücük yaşında silahını ateşlediği videolar paylaşmış.

➖ Paylaşımları “Gelin beni alın” diye haykırmış resmen…

İstanbul Ümraniye’de kadın polisi şehit eden 19 yaşındaki suç makinesinin yaptığı sosyal medya paylaşımları dikkat çekti.

Yunus Emre Geçti isimli şahıs, paylaştığı videoda elinden silahın hiç eksik olmaması ve… pic.twitter.com/afE7hhkBIQ

— 23 DERECE (@yirmiucderece) September 23, 2024

 Elini kolunu sallayarak sokaklarda gezen suç makinesi, sonunda Şeyda Yılmaz’ı sevenlerinden alıp götürdü. Şeyda Yılmaz’ın ölümünde sorumluluk sahibi olanlar, bugün silahı ateşleyen Yunus Emre Geçti’ye aşağılayıcı tarzda muamele ederek suçlarını bastırmaya çalışıyorlar. Şeyda’nın anne babasının, ailesinin acılarını bu ergen muamelelerle dindiremezsiniz.

Türkiye’de adalet sistemi baştan aşağı sakat olduğu gibi emniyet teşkilatının çalışması da bu sakatlığa payandalık yapıyor. Bugün konumuz adalet sistemi değil, onun bir parçası olan kolluk kuvvetleri.

Yunus Emre’ye çöp poşeti geçirip Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma Büro Amirliği’ne ait bir araçla Anadolu Adliyesi’ne götürülmesine ilişkin görüntüleri habercilere servis edenler, suç işliyorlar, bu emri verenler kendi suçlarını bastırmak için hedef saptırıyorlar. Zanlıya küfrettirerek, reva görülen muameleye “Oh oldu!” çektirerek hukuksuzluk yapıyorlar.

Yunus Emre gibi sokaklarda dolaşan yüzlerce, binlerce suç makinesi var. Bunlar “potansiyel” değil, yaptıkları eylemlerle suç makinesi olduklarını ortaya koyuyorlar.

Polisi twit atanın peşine taktıran, ortada kalan çocuklara yardım etti diye yakalayan Tek Adam sistemi, suç makinelerine ayıracak vakit bulamıyor. Bu tablo daha önceki İçişleri Bakanları döneminde olduğu gibi Ali Yerlikaya döneminde de değişmedi. Bu köşeyi takip edenler, pek çok kişinin övgüler dizdiği sırada bakanlığa ilk geldiği günden bu yana Yerlikaya’nın öncekilerden farklı olmayacağını, çünkü sahibi adına görev yaptığını yazdığımı hatırlayacaklar.

Daha yargı karşısına çıkmamış birini “suçlu” ilan edip ona ceza vermek, ancak Türkiye gibi Tek Adam rejimlerinde olur. Zanlıya çöp poşeti geçirmek, onu hayvan taşıma aracıyla adliyeye getirmek hukuk devleti ile bağdaşmaz.

Yapılan paylaşımlara bakıyorum, “Oh!” çekenlerden “İdam geri gelsin!” diyenlere kadar hepsi var. Keyfi yönetim değil hukuk uygulansa, Yunus Emre gibi suç makinelerinin yeri sokaklar değil cezaevleri olur. Sokaklar da güvenli hale gelir.

İdam geri getirilmesin, sadece adalet mekanizması çalıştırılsın yeter.

Yunus Emre’ye polisin yaptığı muameleyi kabul etmek demek yarın benzeri bir muameleyi kendisine yapılmasını kabullenmek demek. Yarın bir gün menfaatçi bir polisin istediği haracı vermediğin için polise hakaretten benzeri bir muameleye tabi tutulmayacağını kimse garanti edemez.

DEM Parti Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun “çöp poşeti” tepkisi yerinde bir tespiti ortaya koyuyor: “Polisi öldüren katile lanet olsun, onu hayvan koruma arabasıyla çöp poşetine koyup götüren polise bu emri veren amire de yazıklar olsun!!!  Cezayı vermenin polise ait olmadığını bu toplum ne zaman anlayacak, ayırt edecek yahu.!?”

Bir başka nokta daha var. Bu suç makinesi, bir polisi değil de yoldan geçen bir vatandaşı aynı yöntemle öldürmüş olsaydı, polisin tepkisi aynı mı olurdu sizce? Maalesef sistemin mantığı, devletin görevinin devleti ve onu temsil edenleri korumak ve kollamak şeklinde çalıştırılıyor.

Sadece bu yapılmakla yetinilmiyor bir de yapılanlar sıradan vatandaşa alkışlatılıyor. Devleti yönetenler, maalesef vatandaşı korumayı ve kollamayı hiçbir zaman öncelik haline getirmedi.

ALİ YERLİKAYA’NIN NOBRANLIĞI

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Şeyda Yılmaz’ın öldürülmesinde sorumluluğu birinci derecede olanlardan. Şeyda Yılmaz’ın ölümüne neden olan saldırganın Emniyetten götürülme görüntülerini eleştirenlere ve bu muameleyi yapan polislere soruşturma açıldığı yolundaki haberlere çok kızan Bakan Yerlikaya, bunlara soruşturma açıldığına ilişkin iddiaları “alçakça bir yalan” olarak niteledi.

Yerlikaya, çöp poşeti geçiren polislere yönelik ne Emniyet Genel Müdürlüğü ne de İstanbul Valiliği tarafında açılan bir soruşturma bulunmadığını duyurdu. Bakanın söylediği bununla da sınırlı değil. Yerlikaya, soruşturma açıldığı yolunda haber yapanlar hakkında ‘gerekli adli işlemlerin başlatıldığını’ açıkladı.

Şeyda Yılmaz’ın hayattan koparılmasına kimse rıza göstermez. Ancak İçişleri Bakanı, zanlının adliyeye sevk görüntülerine onay veren ifadeler yerine, dahası bir bakan olarak kamuoyunun duygularına hitap etme yerine yargıya teslim edilinceye kadar herkese “emanet” gözüyle bakılması gerektiğini vurgulamalıydı. Polisin mahkemenin görevini üstlenme hakkının bulunmadığına dikkat çekmeliydi. Bununla da yetinmeyip, “Bu insanlık dışı uygulamayı yapanlara tolerans gösterilmeyeceğini” dile getirmeliydi.

Zanlı Yunus Emre’nin annesi adına seçimlerde Erdoğan ve AK Parti’ye oy verdiğine ilişkin oy pusulasının görselleri paylaşılmış. Bugüne kadar suç makinesinin elini kolunu sallayarak gezmesinde “bizden” anlayışı yatıyor olmalı.

Öyle anlaşılıyor ki AK Parti’ye muhalif olmadığınız zaman her suçun bir af yolu ve yöntemi var. Yeter ki iktidar cephesine muhalif olmayın. AK Parti ve MHP etrafında toplanma, insanlara bir tür hukuki güvence kazandırıyor demek ki…

Suç makinelerini, “kendilerinden” olduğu gerekçesiyle sokağa salanlar, tetiği çekenler kadar suçlular. Bunu anlamadığımız sürece daha çok Şeyda Yılmaz ve onun gibileri koparılır aramızdan…

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇


Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version