Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

‘Pensilvanyalı’ Joe’nun finali ve bırakmayı bilmek!

‘Pensilvanyalı’ Joe’nun finali ve bırakmayı bilmek!


ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM

Son birkaç ayda ABD siyasetinde izlediklerimiz üzerine ayrıntılı analizler yazmak-yapmak gerek. Mesela Başkan Joe Biden’in ilerleyen yaşı ve sağlık sorunlarına rağmen adaylıkta diretmesi, parti yönetiminin ve Demokrat Parti kurullarının ‘sorunu’ ele alış biçimi, kırıp dökmeden çözme tarzları ve en nihayetinde bir ay gibi kısa bir sürede rüzgarı 180 derece çevirebilme başarısı analiz etmeye değer.

Düşünsenize dün Chicago’da başlayan ve toplam 4 gün sürecek olan Demokratik Parti Kongresi’nde yaşananların tam tersi olabilirdi. Başkan Joe Biden adaylıktan çekilip yardımcısı Kamala Harris’i  destekleme kararı aldığı için ‘kahraman’ gibi karşılandı. Onun öncesinde kürsüye çıkan herkes Joe Biden’e teşekkür konuşması yaptı. Hatta normalde ilk gün kürsüye çıkması beklenmeyen Kamala Harris’de kısa bir konuşmayla Joe Biden’e en üst seviyeden ‘güle güle’ demiş oldu.

Aile fertlerinin duygusal konuşmalarıyla ısınan ortam Biden’in mikrofona gelmesiyle zirveye çıktı. Biden gözyaşlarına hakim olamadı. Salonu dolduran binlerce Demokrat Partili 5 dakika boyunca Biden’ı ayakta alkışladı.

Zamanında bırakmayı bilmek!

Kongre Merkezi Joe Biden’in vedası için özel dizayn edilmişti. Her yerde ‘Seni seviyoruz Joe’ pankartları, afişleri ve dijital ekranları vardı. Biden de 50 yılı aşkın siyasi hayatını böyle görkemli bir ortamda sonlandırmış oldu. Biden çekilmek yerine adaylıkta diretse ve dün kürsüde yeniden yarışmak için delegelerden oy istemek için konuşsaydı çok farklı bir tablo olurdu. Belki ıslıklanmazdı ama coşkulu bir destek de bulamazdı.

Dediğim gibi Biden’in siyasi hayatı ve başkanlık yarışına dair çok şey söylemek, yazmak lazım ama bu aşamada en önemli konu ‘bırakmayı bilmek’ ve ‘zamanlama’ olmalı.

Çünkü zamanında ve nezaketle bırakabilmenin ne kadar önemli olduğunu tüm dünyaya göstermiş oldu. Bu arada tabi ki güle oynaya bırakmadı. Uzun süre “Acaba yarışabilir miyim?” diye zorladı ama zamana karşı koymak mümkün değil

Her fani yaşlanıyor, her fani elden ayaktan düşüyor.

Bu açıdan Biden’in zirvede bırakması dikkate değer. Bu haliyle, koltuğundan kalkmayı bilmeyen siyasilere de ders vererek final yapmış oldu. Biden’in siyasi hayatı bitti ama başkanlıkta daha 5 ayı var. Bundan sonraki süreci artık sembolik.

Artıları eksilerinden fazla

Biden’in yaşamı, siyaseti, yaptıkları veya yapamadıkları üzerine çok analiz yapılacak, kitaplar yazılacak ama dün akşam yaptığı konuşma ve başkanlık dönemi üzerine sıcağı sıcağına neler söyleyebiliriz?

Sonuçta herkes elinden geleni yaptığını, hatta çok iyi yaptığını iddia edebilir ama önemli olan halkın ve tarihin sizi nereye oturttuğudur. Bu bakımdan Biden’in artılarının eksilerinden fazla olduğu söylenebilir.

50 yıldan fazladır siyaset sahnesinde olan 81 yaşındaki Biden’in hayat hikayesine baktığımızda öne çıkan noktalar var. Mesela siyaseten ‘liberal müdahalecilik’ olarak tanımlanan akımın en önemli oyuncularındandı. İnsani kriz halinde sert müdahale edilmesi gerektiğini savundu.

Siyasete katılması ve 2020 için tekrar aday olması da daha çok bu düşüncesinden kaynaklanıyor. Dünkü konuşmasında Trump tehlikesine dikkat çeken Biden, “Sizlere soruyorum; özgürlük için oy vermeye hazır mısınız? Demokrasi ve Amerika için oy vermeye hazır mısınız? Kamala Harris ve Tim Walz’ı seçmeye hazır mısınız?” diye sordu.

İnandığım tüm değerler tehlikedeydi!

Biden 2015 yılında 46 yaşındaki oğlu Beau Biden’i beyin kanserinden kaybettikten sonra sahneden çekilmişti. Ancak 2017’de Virginia Charlottesville’de yaşanan olay sonrası tekrar aday olma kararı aldı.

“İnandığım tüm değerler tehlikedeydi.” diyen Biden, “Ruhumun bir parçasını kaybetmiştim, tekrar aday olma niyetim yoktu ama bir kenarda duramazdım.” ifadelerini kullandı ve Trump’a karşı yarışa girişti.

Seçimi kazanan Biden, 4 yıllık görev süresince Trump’a oranla ‘çok sakin’ bir Beyaz Saray’da oturdu. Yaptıkları ve yapmadıkları ortada. Özellikle Gazze politikası nedeniyle çok eleştirildi. Erdoğan ve Türkiye ile ilişkisi pek parlak değildi. Erdoğan ile yıldızı hiç barışmadı. Erdoğan çok istemesine ve bunu açıkça ifade etmesine rağmen Biden onu Beyaz Saray’a davet bile etmedi.

Peki ‘Pensilvanyalı Joe’ kimdi ve hayat hikayesi bize ne söyledi?

Özetleyecek olursak; Joe Biden her ne kadar Delawere senatörü olsa da aslında Pensilvanyalı. 1942 yılında Pensilvanya’nın kuzey doğusunda bulunan Scranton’da doğdu.

İrlanda kökenli, hukuk mezunu 

İrlanda kökenli Katolik bir ailenin çocuğu.

Daha sonra ABD tarihinin en genç senatörlerinden biri olacağı Delaware eyaletine taşınıyor. Syracuse Üniversitesi’nde hukuk okuyor. 1969’da avukat olduktan 3 yıl sonra ABD senatosuna seçiliyor. Yaklaşık 50 yıl boyunca Washington DC’nin en önemli simalarından biri haline geliyor.

Genç bir avukat olarak Senato’ya seçildiğinde büyük bir aile dramı yaşıyor. Yemin törenine iki hafta kala eşi, kızı ve iki oğlunun içinde olduğu otomobille kaza yapıyorlar. Eşi ve kızı olay yerinde ölürken iki oğlu uzun süren hastane günleri sonrası hayata tutunuyorlar.

30 yıl boyunca her gün trenle yolculuk

Joe Biden iki çocuğuna bakabilmek için siyasete başlamadan bırakma kararı alıyor. Ancak Demokrat Parti yönetimi onu ikna eder ve Senato’dan istifa etmez. Biden artık siyaset için başkenttedir ama her gün Delawere’de bulunan evine gider gelir.

Üstelik 30 yıl boyunca bu kuralını bozmaz. Bu yolculukları tren ile yaptığı için gar ve istasyonları kullanan sıradan insanların mutlaka bir ‘Biden anısı‘ olmuştur. Hatta gün içerisinde gelişen durumlar için Senato toplantılarına ara verip çocuklarının yanına gider.

Biden ikinci büyük dramını oğlu Beau ile yaşadı. Kendisi gibi hukukçu olan oğlu Beau 46 yaşındayken 2015 Mayısında beyin tümörü nedeniyle hayatını kaybetti. Biden’in diğer oğlu Hunter ise fırtınalı yaşamıyla hep tartışmaların odağında yer aldı.

Joe Biden’ın kanserden kaybettiği oğlu Beau Biden…

Çocukken kekemeydi!

Joe Biden gafları ve ‘samimiyeti’ ile sürekli gündemde olan bir siyasetçi. Çocukken kekeme olan Biden, halen konuşurken yazılı metin kullanmıyor. Prompter kullanmadan yaptığı konuşmalar nedeniyle de sık sık polemiklere konu oluyor.

New Yorker’a konuşan eski ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Biden’ı, “Dokunmayı seven bir siyasetçi her şeyi sahici, hiç bir şeyi sakil değil!” diye tarif etmişti. Ancak Biden’in seçmenleriyle yakın temasta olması, ‘dokunmayı sevmesi’ başını çok ağrıttı. Özellikle başkanlık yarışı sırasında toplam 8 kadın Biden’in kendisine ‘uygunsuzca dokunduğu ve sarıldığını’ iddia etti.

Biden konunun manşetlere çıkması üzerine “Etkileşimlerimde daha düşünceli olacağım.” açıklaması yaptı.

ABD siyasetenin son 50 yılında aktif olarak sahada olan Biden doğal olarak dünyanın bütün önemli siyasileriyle oturup kalkmasıyla biliniyor. Biden son yarım asırda her olaya bir şekilde müdahil olmuş bir isim ‘liberal müdahaleci’ olarak tanımlanıyor.

İnsani krizlerde inisiyatif alıyor

İnsani kriz hallerinde müdahale edilmesi gerektiğini savunuyor. Söz gelimi Bosna’da soykırım yapan Sırplara karşı askeri müdahale bulunulmasının en ateşli savunucularındandı. Miloseviç’e hitaben, “Lanet bir suçlusun ve lanet bir suçlu gibi yargılanmayı hak ediyorsun!” demesiyle manşetlere çıkmıştı.

Biden 1991 Körfez Savaşı’na karşı oy kullandı, 2003’te Irak işgalini desteklerken takip eden dönemde ABD’nin ‘Irak’a fazla müdahil olduğu’ tepkisini dile getirdi. Biden 2007’de Irak’taki ABD askeri varlığının artırılmasına da karşı çıktı. Ancak tecrübeli siyasetçi Gazze politikaları nedeniyle ağır eleştiriler aldı.

“Türkiye’nin gönderdiği silahlar IŞİD’e gidiyor!”

Gelelim tecrübeli siyasetçinin Türkiye ile olan geçmişine. Onlarca yıl Senato Dış İlişkiler Komisyonu ve Adalet Komisyonu’nda görev aldığı için Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir çok konuyla doğrudan mesaisi oldu.

Mesela 1915 olaylarının ABD tarafından Ermeni Soykırımı olarak tanınmasını destekledi, Türkiye’nin Kıbrıs politikasını sert bir dille eleştirdi. Yunan diasporasının çok güçlü olduğu Delaware eyaletinin senatörü olduğu için Yunan lobisiyle çok yakın çalıştı.

Başkan Yardımcılığı dönemi ise Türkiye politikalarında daha ılımlı olaylara sahne oldu. Başkan Yardımcısı olarak Türkiye’yi 4 kez ziyaret etti ve önemli görüşmelerde bulundu. Hatta Fener Rum Patrikhanesi’ni ziyaret eden ilk ABD Başkan Yardımcısı olarak tarihe geçti.

Biden’in 2016 ziyaretinde ise o dönem tutuklu olan Can Dündar’ın ailesiyle buluştu. Son ziyareti ise 15 Temmuz darbe girişimi iddiasından bir ay sonra yaptı.

Biden’in Türkiye’de çok tartışılan, Erdoğan’ın şimşeklerini üzerine çektiği diğer olay ise Harvard Kennedy School’da yaptığı bir konuşma oldu. Türkiye ziyaretinden bir kaç ay sonra Ekim 2014’te Harvard’ta konuşan Biden “Ortadoğu’daki en büyük sorunlarının müttefikleri olduğunu” söyledi ve Türkiye’nin Suriye’ye gönderdiği silahların IŞİD’e gittiğini iddia etti. Ayrıca Türkiye’nin Suriye’ye giden çok sayıda yabancı savaşçının sınırı geçmesine izin verdiğini de söyledi.

Erdoğan’ı, Beyaz Saray’a çağırmadı

Erdoğan bu sözlere çok sert tepki gösterdi ve “Eğer Biden bu tür ifadeler kullandıysa benim için tarih olur.” dedi. Ancak Erdoğan her zaman olduğu gibi yine ‘U’ dönüşü yapıp  4 yıl boyunca Biden’dan davet alabilmek için uğraştı.

Erdoğanlar ile Biden ailesi arasında sıradışı başka görüşmeler de yaşandı. Washington Post’un tecrübeli kalemi David Ignatius’un yazdıklarına göre Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan 2016’da yapılan ABD ziyareti sırasında Biden’in eşi Jill Biden’dan Rıza Sarraf’ın serbest bırakılmasını istedi.

Washington Post yazarı şu ifadeleri kullanmıştı: “Erdoğan’ın Sarraf’ın serbest bırakılması için yürüttüğü kampanya sıradışı. 21 Eylül 2016’da dönemin başkan yardımcısı Joe Biden ile özel görüşmesinde hem Sarraf’ın bırakılmasını hem de [davanın o dönemki savcısı olan] Preet Bharara’nın kovulmasını istedi. Amerikalı yetkililer, 90 dakika süren bu görüşmenin yarısında Sarraf’ın konuşulduğunu söylüyor. Erdoğan’ın eşi de o gece aynı şeyi Jill Biden’dan talep etti. O dönem Adalet Bakanı olan Bekir Bozdağ ekim ayında Adalet Bakanı Loretta E. Lynch’le yaptığı görüşmede davanın ‘kanıtlara dayanmadığını’ savunarak Sarraf’ın serbest bırakılmasını istedi.”

Erdoğan’ların ısrarı sonuç vermedi ve Sarraf itirafçı olarak ABD’de kaldı ancak Erdoğan ailesinin girişimleri tarihe geçti.

Sonuç olarak; Demokratlar tarafından ‘fazla muhafazakar’, Cumhuriyetçiler tarafından da ‘fazla liberal’ bulunan Biden, yarım asırlık siyasi tecrübesi ve insanlarla iyi diyalog kurabilmesi sayesinde Amerikan siyasetine damga vuran bir isim olarak dün final yapmış oldu.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version