Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kabinede benzeri görülmemiş tartışma

Kabinede benzeri görülmemiş tartışma


M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME

Türkiye’nin Tek Adam rejimine geçtiğinden bu yana hemen her şeyin tek renk olmaya başladığı hep konuşuldu. Bir süreden beri ise yeniden çok yönlülüğün renkleri belirginleşir oldu. Bunun en canlı ve somut örneğini “vergi vermeyen büyüklerin” el altından kamuoyuna sızdırılması tartışmalarında gördük. Bugün sizlere paylaşacağım kulis bilgisi ise Erdoğan kabinesindeki bir tartışmayla ilgili olacak.

Benim gibi uzun yıllar boyunca aktif gazetecilik yapanlar, 2002 öncesinde hükümet içinden ne kulis bilgilerine şahit olmuştur. Bu bilgilerin pek çoğu uygun bir dille yazılır ve “kulis” adı altında okuyucu ile paylaşılırdı. Çok az kısmı şu veya bu gerekçeyle yansıtılmazdı.

Kimi zaman da çok kritik bir iki bilgi bilerek aktarılmazdı. Kamuoyuna yansıtılmayan bilgi çok mahrem olduğu için olmayabilirdi. Bu kritik bilgi, konu üzerinde bir tartışma oluştuğunda ya da iktidar tarafından yalanlanma yoluna gidildiğinde, “Daha neler var neler?” diye “Varan 2” diye sunmak için elde tutulurdu.

Aslında bu durum AK Parti’nin ilk yıllarında da devam etti. Özellikle de yüzde 34,2 oy oranı ile Meclis’in dörtte üçünden 8 eksik olunduğu ilk dönem için geçerliydi. Neredeyse Bakanlar Kurulu toplantılarının çok mahrem olanları hariç pek çoğu, yayın organlarının haber toplantı masalarına yazılı bir şekilde gelmiş olurdu.

Bu tablo 27 Nisan e-Muhtırası sonrasında başlayan süreçte yapılan 22 Temmuz 2007 Genel seçimleri ve ardından aynı yılın Ağustos ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimleriyle AK Parti’nin devletin kılcal damarlarına sızmaya başlamasıyla her şeyin rengi değişmeye başladı.

Tayyip Erdoğan’ın 12 Eylül 2010 Anayasa Referandumu ile “dönülmez akşamın ufku” görünmüş oldu. Pek çok şey için “artık vakit geç” olmuştu. Sonrasında ise hepimizin yaşayıp gördüğü süreç ortaya çıktı.

INSTAGRAM’IN KAPATILMASI ZAFER Mİ, HEZİMET Mİ?

AK Parti, bir süreden bu yana büyük yapıların dağılma sürecinde görülenlerin semptomların aynısını sergiliyor. Nasıl ki Erdoğan’ın Tek Adam olmasını pek çoğu 15 Temmuz ile başlatırsa da bu doğru değil. Aynen bunun gibi AK Parti’nin çöküş sürecini de 31 Mart Yerel Seçimleri ile başlatmak hatalı olur. Esas itibariyle çöküş sürecinin görünür olması 2019 Mart ayında yapılan yerel seçimleri ile ortaya çıktı.

AK Parti’nin yasakçı zihniyeti, kapatma ve yasaklama konusunda benzerine az rastlanır uygulamaların altına imza attı. Sosyal medyaya yönelik olanları bunun sadece bir parçası. Daha önce YouTube’un kapatıldığı oldu, o zamanki adıyla Twitter’ın (X) kapatıldığı oldu. Üstelik bu kapatmalar, Instagram’ın yasaklanma süresi kadar kısa da sürmedi. Kimi yasaklama dönemleri aylarca sürdü.

Daha önceki sosyal medya yasaklanmalarının aksine bu kez Instagram’a erişim engelinin getirilmesinin bu kadar çok yankı bulmasının başka bir temeli vardı. Önceki yasaklama dönemlerinde kapatılan sosyal medyalar bu kadar ticari olmamıştı. Instagram, ticaretin döndüğü şirketlerin ya da sıradan insanların müşterilerine ulaştığı çok önemli bir araca dönüştü.

Bu “sıradan insan” kavramının içine yaptığı mantıyı, böreği ya da içli köfteyi müşterisine ulaştırmak için Instagram’ı kullanan Öznur Hanım da vardı, ürettiği dut kurusunu, kaysı çirini yurdun öbür ucundaki müşterisine satan köyündeki Arif Amca da… Ya da hazırladığı el işlerini dünyanın farklı bir ülkesine göndermenin hesaplarını yapan Ayça kızımız….

Yasaklama ile kaybedilen ticaret rakamının 1,7 -2 milyar dolayında olduğu yazılıp çizildi. Burada gözden kaçırılan ticaretin büyüklüğünden daha önemli bir nokta vardı. O da bu rakamı kaç kişinin paylaştığı idi.

Instagram bu açıdan muktedirlerin bile öngörmeyeceği kadar geniş bir tabana sahipti. Bundan dolayı getirilen erişim engeli, çok önemli bir kesimin para kazanmasına engel oldu. Bu geniş kesimin sessiz çığlığı belki yeteri kadar duyulmadı. Ama insanların elinden ekmeğinin alınması kadar onları rahatsız eden bir şey olmuyor.

İnsanlar cebine giren paranın bir şekilde engellenmesine tahammül etmiyor. Buna engel olan her kim ise onu kolay kolay affetmiyor.

KABİNEDEKİ TARTIŞMA ALIŞIK ÖLÇÜLERİN ÖTESİNDE 

Instagram’a erişim engeli getirilmesi döneminde yapılan kabine toplantısı sıradan başlamış gibiydi. Gündemindeki konulara geçilmeden önce Instagram’ın yasaklanması konusu konuşulur oldu.

Kültür ve Turizm Bakanı Nuri Ersoy, bu yasağın sezonun en canlı olduğu bir döneme denk gelmesinin turizm açısından büyük talihsizlik olduğunu söyledi. Gelen turistlerin bulundukları ortamdan görüntü paylaşmasının ülke tanıtımı açısından çok değerli olduğunu belirtti. Yapılan paylaşımlarla bir sonraki sezonun rezervasyonlarının büyük ölçüde sağlandığını anlattı. Bakan Nuri Ersoy, Instagram yasaklamasıyla kendi ayağımıza kurşun sıktığımıza dikkat çekti, bir an önce kendi ayağımıza sıkmaktan vazgeçilmesi gerektiğini söyledi.

Turizm Bakanından sonra sözü Ticaret Bakanı Ömer Bolat aldı. Ekonominin zor bir dönemden geçtiğine dikkat çeken Bolat, uygulanan erişim engeliyle ev hanımından tutun küçük esnaf ve üreticiye kadar çok geniş bir kesimin iş yapmasının engellendiğini hatırlattı.

Bu sıkıntılı süreçte bütün bunların üzerine bir de Instagram’ın engellenmesiyle bu kesimlerin hepsinin AK Parti’den uzaklaştırılmaya zorlandığını ifade eti. Bir an önce bu kesimlerin iş yapmasının önüne getirilen engelin kaldırılması gerektiğini dile getirdi. Gençlerin büyük bölümü için Instagram’ın yaşamlarının bir parçası olduğuna vurgu yaptı. Bu yasağın AK Parti oylarında ciddi kayıplara yol açacağının altını çizdi.

Instagram yasağıyla ilgili ortaya atılanların ardından sözü Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu aldı. Esas yasakçı zihniyetin Instagram’ı bünyesinde taşıyan Meta şirketi olduğunu söyledi. Meta’nın işine gelmeyen paylaşımlara ulaşımı engellediğini hatırlattı. Türkiye’nin mazlum Filistin halkının yanında durduğunu belirtti.

Instagram yönetimi ile görüşmelerin sürdüğünü belirten Uraloğlu, erişim engeli talimatının bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından verildiğini hatırlattı. Bu konuda nihai sözü söyleyecek olanın da yine Erdoğan olduğuna vurgu yaptı.

Bakan Uraloğlu, parti içinde ya da başka platformlarda Instagram’a erişim engeli konusu konuşulurken bu noktanın bilinip ama asla ön plana çıkarılmadan yasağın isabetliliği konusunun savunulması gerektiğini söyledi.

Uraloğlu’nun dile getirdiği bir nokta daha vardı. Instagram’ın oy kaybına yol açtığına ilişkin söylenenlere cevap verirken de, “Sayın Cumhurbaşkanımız yapacağı bir çıkışla bütün bu oy kayıplarının önüne geçebilir. Bu ülkenin ve ümmetin selameti için bunun şart olduğunu en iyi şekilde anlatacak olan yine kendileridir.” dedi. Ülkenin ve ümmetin selameti için adımlar atılırken, giden oylar olacaksa buna da bakılmaması gerektiğini söyledi.

‘META’YA DİZ ÇÖKTÜRÜLDÜ’ YAKLAŞIMI

Instagram’a 2 Ağustos’ta getirilen erişim engeli 8 gün süren yasaktan sonra kaldırıldı. Bazı hesapların erişime kapatılması ve Filistin Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye için yayınlanan taziye mesajlarının yayınında uygulanan kısıtlamasına son verilmesiyle Instagram eski haline dönmüş oldu.

Yandaşlar, bunu “Instagram’a diz çöktürüldü!” diye kamuoyuna satmaya çalışsa da gençliğin AK Parti’ye olan mesafesi biraz daha belirginleşmiş oldu. Ticari amaçla kullananlar, Türkiye’de hiçbir şeye güven duyulmaması gerektiği konusunda kendilerini bir kez daha inandırmış oldu. Turistler ise yapamadıkları paylaşımlardan dolayı yaptıkları tatilin zevkini çıkaramamış oldular.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version