Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Sinema yaraları iyileştirir mi?


Meliha YILDIZ


Birinin benzer bir travma olayı yaşadığı bir filmi izlemek, daha önce hiç söyleyemediğimiz bir şekilde “Bu bana benziyor” dememizi sağlar. Travma anılarına dokunmak insanı rahatsız eder, sinema ise travma mağdurlarının iyileşmesine yardımcı olabilecek çok gerçek bir deneyim için rahat bir mesafe sağlayarak travma iyileşmesini desteklemeye yardımcı olur. Travmanın izole edici deneyiminin içinde herhangi bir temsil olmadan yaşamaya devam etmek yerine, travmamızı ilk kez dışarıdan gözlemleyebiliriz ve bu da iyileşmemiz boyunca hissetmeye devam etmek için umutsuzca ihtiyaç duyduğumuz farkındalığı ve özgürlüğü bize verir.

Sinemanın iyileşmemize katabileceklerini Netflix platformunda yayınlanan çocuğun cinsel istismar (ÇCİ) konulu belgeseller üzerinden anlatmaya çalışacağım. Türkiye’de bu konuda yapılmış işler yok denecek kadar az olduğu için genel bir değerlendirme yapmak mümkün değil. ÇCİ ile yüzleşen toplumlarda bu konuda yapılmış çok fazla çalışma var. Bu filmlere ulaşabileceğimiz en ucuz platform Netflix. Bu açıdan daha çok Amerikan toplumunda ÇCİ ele alınmasını incelemiş olacağım. Ama yapılan araştırmalar gösteriyor ki, ÇCİ konusunda ülkeler arası farklılıklar istatistikleri çok değiştirmiyor. Amerika’yla aramızdaki en büyük fark toplumun bu konuyla yüzleşmeye daha istekli olması ve devletin ciddi önleyici önlemler alması.

Kaplanı Öldürmek; aile içi cinsel istismara maruz kalan ünlü şair Rupi Kaur’un yapımcılığını yaptığı film Hindistan’da bir köyde toplu tecavüze uğrayan bir çocuğun ailesinin verdiği hukuk mücadelesini anlatıyor. Köy, kapalı ve geleneksel bir yapı olduğu için toplumsal kültürün istismarı yaratan ortamı nasıl hazırladığı, istismarcıyı nasıl koruduğunu anlamak açısından iyi bir örnek. Hindistan Türkiye’den çok farklı olsada Ülkemizde de kapalı ve geleneksel yapıların hakim olduğu yerlerde mağdurlar benzer sorunlarla karşı karşıya kalıyorlar. Ailenin adalet arayışı, çaresizliği, yalnızlığı insanı derinden etkiliyor.

Bana Kim Olduğumu Söyle; bir trafik kazası sonucu hafızasını kaybetmiş anneleri tarafından cinsel istismara maruz kalmış ikiz kardeşlerin yüzleşmesini anlatıyor. Anneleri dönemin İngiliz Başbakanı ‘nın akrabası. Bu yüzden sosyeteyle ve sanat çevresiyle ilişkileri iyi. Anneleri çocukları istismar etmenin yanında, onları istismarcı yakın arkadaşlarının evlerine götürüyordu. Alex’in kazadan uyandığında hatırladığı sadece ikiz kardeşi. İkizi Marcus ona yalan bir geçmiş yaratır. Cinsel istismarda olaya katlanmak çok zor olduğu için hem maruz kalan hem de toplum hep unutmayı ister. Bu film hafızası silinen kardeşin yaşadığı zorlukları izlediğimizde de geçmişe ait anıların silinmesinin de sorunu çözmediğini, acıları azaltmadığının yani unutmanın bize bir yararı olmadığının göstergesi.

İzci Sözü; Amerikada çok yaygın olan izci örgütleri bünyesinde yaşanan ÇCİ‘nı anlatıyor. Boy Scouts of America, Amerika’daki kurumlar içerisinde cinsel istismarın en kitlesel yaşandığı yer olduğunu gösteriyor. Bu film şunu hissettiriyor. Dini kurumlar, okullar, spor salonları, izci kampları… Yani bir çocuğun bir yetişkinle yalnız kalabileceği her yer istismar mahalli.

Athlete A; Amerika Jimnastik Federasyonunda gerçekleşen ÇCİ olaylarını anlatıyor. Taciz ve istismarlar jimnastikçi çocuk ve genç kızların hayataları boyunca iz bırakacak travmalar yaratmasının yanında dünyaca ünlü bu sporcuların yıllarca emek verdikleri hayallerinden vazgeçmelerine sebep oluyor.

Siber Cehennem; Şu an çocuklarla ilgili uluslararası örgütlerin en çok üzerinde durduğu konuyu işliyor Siber Cehennem, çevrimiçi cinsel istismar. Güney Kore’de, Telegram uygulamasında oluşturulan odalarda köle olarak adlandırılan çocukların cinsel şiddet videolarının izletilmesi üzerinden nasıl para kazandıklarını anlatılyor. Çocukların bu bataklığa nasıl çekildiğinide ifşa ediyor film. Çevrimiçi istismara dair çok önemli bir noktaya dikkat çekiyor film “Şiddeti sürdüren oda yöneticisi mi yoksa sayısı 100.000‘ni geçen üye mi?…” 2023 yılında 100 milyondan fazla ÇCİ ait fotoğraf ve video dolaşıma girdi. Her saniyede bir çevrimiçi cinsel istismar vakası bildiriliyor. Çok ciddi bir sorun ve sosyal medya uygulamalarının yöneticileri çocukları koruyucu önlemler almayı reddediyor.

Jefrey Epstein Korkunç Zengin ve devam filmi niteliğindeki Epstein’in işbirlikçi sevgilisini anlatan Ghislaire Mexwell Korkunç Zengin; şimdiye kadar ortaya çıkarılan en büyük uluslararası çocuk cinsel istismar ve cinsel sömürüsünü sürdüren örgütü anlatan bir film. Film aynı zamanda bu tarz örgütlerin çocukların her türlü istismarının ünlü kişilere karşı nasıl şantaj ve tehdit olarak kullanıldığını da anlatıyor. Bu tehdit ve şantajlar ülkelerin politikalarına yön verebiliyor. En kötüsü de çocuğun cinsel istismarının önüne geçmesinde en önemli aktörü olan devleti yöneten kişilerinde yolunun Epstein Adası’ndan geçtğini bilmek. Kendisi istismarcı olan bir politikacının ÇCİ engellemesi konusunda ne beklenebilir ki?…

Vicdan Muhasebesi; İspanyada Katolik Kilisesinin yatılı okullarında çocukluklarında cinsel istismara maruz kalmış hayatta kalanların kendilerinin yaptığı bir film. Bana göre hayatta kalanların psikolojisini en iyi anlatan film. Bunda filmi hayatta kalanların yapmış olmasının etkisi olabilir. Film daha çok hayatta kalanların çocukken neler hissettiklerine ve ileriki yaşlarda ne tür sorunlar yaşadığına odaklanıyor. Türkiye’de cemaat yurtlarında benzer sorunları yaşayan mağdurları anlamak için izlenebilecek çok iyi bir film.

The Keepers; film olmanın ötesinde bir çalışma. 1960’larda Baltimore’da yine Katolik Kilisesi’nin okulunda cinsel istismara maruz kalan kız çocuklarının deneyimini anlatıyor. Bu film, hem filmde yer alan hayatta kalanların iyileşmesini hem büyük bir dayanışmanın örülmesini hemde filmden sonra Amerika’da zamanaşımının kaldırıldığı ilk eyaletin Baltimore olmasını sağlıyor. Eyaletteki mücadele bütün ülkeyi etkiliyor. Tabii 60 yıl sonra gelen adalet… Fail din adamları gibi hiçbir yaptırımla karşılaşmıyor. Kurumun çok sıkıştığı yerde failin görev yeri değiştiriliyor. Birçok mağdurun şikayetine rağmen failler yıllarca kiliselerde çalışmaya devam ediyor.

Birlikte Yürümek; Bir Şifa Yolculuğu bu film sinemanın bir terapi aracı olarak kullanılabileceğini en iyi gösteren yapım. Bir drama terapistinin liderliğinde teatrel rol yapma teknikleri kullanılarak hayatta kalanların travmalarının yüzeye çıkarılması ve yüzleşerek bir hayatta kalan grubuyla birlikte onarılmasını anlatıyor.

Bu filmler gerçek hayatta ulaşması zor bilgileri veriyor bize. Hele de bu konuyu konuşmaktan kaçan Türkiye gibi bir ülkede, bu konuyu çalışmak için büyük bir olanak. Bu filmler aynı zamanda fail tiplemesini tanımamızı sağlıyor. Failin istismar ortamını nasıl hazırladığını, çocuğu nasıl manipüle ettiğini, ne tür tehditlerde bulunduğunu gösteriyor. Kurumların faili nasıl koruduğunu, kolladığını, kimi zaman ödüllendirildiğini. Çocuğun yakın çevresinin çocuğu nasıl ihmal ettiğini ve çocuğun güvenliğini sağlamada ne tür hatalar yaptığını gösteriyor.

Kendini hazır hisseden hayatta kalanlar için filmin yapımında yer almak, kameranın önüne geçmek yüzleşme için büyük bir olanak. Yine bu filmler hayatta kalanların en büyük sorunu olan yalnızlıktan kurtulmaları ve dayanışma gösterebilmeleri için bir fırsat. Filmlerin birçoğunda yer alan hayatta kalanlar aktivist oluyor. Kimilerinde ise filmde rol alanlar, hayatta kalanlar ve çocuklar için dayanışma örgütleri kuruyor. Ülkelerindeki ve dünyadaki yasaları değişecek düzeyde güçlü örgütler.

Bu filmler sadece travmaya maruz kalanlar ve yakınları için değil tüm toplum için, hayatta kalanları anlamak, onların mücadelesini desteklemek ve en önemlisi bir daha hiçbir çocuğun bunu yaşamamasını sağlamak için bir olanak yaratıyor.


Meliha Yıldız kimdir?

1975’te, birçok ihmal ve istismarın yaşandığı bir evde doğdu. Kırk dört yaşında, bir video-röportajla yaşadığı cinsel istismarı ifşa etti. Bu, onun için mağdurluktan aktivistliğe giden yolculuğun başlangıcı oldu. Türkiye’de, aile içi cinsel istismarın “mağdur” tarafından anlatıldığı ilk kitap olan Kutsal Tecrit’i 2021 yılında yazdı. İkinci kitabı Uçurum Kenarındaki Salıncaklar 2023 yılında yayınlandı. Özellikle yazılarıyla çocuğun cinsel istismarı konusunda aktivizm çalışmaları yapmaya devam ediyor.

Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version