Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

İngiltere seçimleri ve verdiği mesajlar

İngiltere seçimleri ve verdiği mesajlar


MAHMUT AKPINAR | YORUM

Dün İngiltere’de parlamento seçimleri yapıldı ve 650 sandalyeli Avam Kamarası’nda yeni koltukların sahipleri belirlendi. Seçimlere katılım oranının yüzde 60 olduğu ifade ediliyor. Her şeyden önce, seçimlerin gayet sakin, olgun ve güven içinde geçtiğini söyleyebiliriz. İnsanlar gün boyunca kendilerine yakın seçim ofislerine gittiler ve oylarını kullandılar.

Batıda, özellikle Avrupa’da Türkiye’de görülen seçim ortamı ve atmosferi gözlemlenmiyor. İnsanlar mütevazı şekilde online propaganda yapıyorlar. Adaylar broşür bastırıp evlere dağıtıyorlar, meydan mitingleri çok sınırlı sayıda oluyor veya hiç olmuyor. Adaylar ve siyasetçiler kahve toplantıları gibi küçük toplantılarla kendilerini anlatıyorlar. Ayrıca, kamuoyu önünde liderlerin ulusal tartışmaları oluyor.

Ancak Türkiye’de olduğu gibi çevre kirliliğine sebep olan bayraklar, broşürler, büyük reklam panoları kullanılmıyor; hoparlörlerle gürültü üretilmiyor. Dışarıdan gelen bir insan, dün İngiltere’de seçim olduğunu fark etmezdi çünkü olağan dışı herhangi bir hareketlilik yoktu. İnsanlar önceden belirlenen yerlerde oylarını kullandılar ve akşam da seçim sonuçlarını öğrendiler.

Birleşik Krallık seçimleri beklendiği gibi İşçi Partisi’nin yüksek oranda oy alması ve sandalye kazanmasıyla sonuçlandı. Muhafazakar Parti çok büyük, tarihi bir yıkım yaşadı ve lideri Rishi Sunak bu nedenle özür diledi, parti liderliğinden istifa etti. Muhafazakar Parti yaklaşık 14 yıldır iktidarda ve İngiltere’yi Avrupa Birliği’nden çıkaran parti. Bizdeki Anavatan Partisi’ne benzer şekilde muhafazakar tarafta yer alan ama daha çok liberal ekonomiyi savunan, büyük şirketleri önceleyen bir parti.

2019 yılında yapılan seçimlerde tek başına iktidar olmayı başarmıştı. Ancak Brexit’in olumsuz etkileri henüz ortaya çıkmamıştı. Aynı zamanda, İşçi Partisi başarısız bir seçim çalışması yürüttü ve Muhafazakar Parti’nin koalisyon kurma ihtiyacı olmadan iktidar olmasına imkan doğdu. Bu seçimlerden sonra İşçi Partisi’nin eski genel başkanı Jeremy Corbyn istifa etmek zorunda kaldı. Daha sonra da antisemitik söylemlere sahip olduğu iddiasıyla, İsrail karşıtı tutumları nedeniyle partisinden ihraç edildi.

Corbyn, daha uç solda yer alan bir liderdi; vergileri münhasıran büyük şirketlere artırmayı, fosil yakıtları tamamen bitirmeyi savunuyordu ve üniversite eğitimini ücretsiz hale getirmeyi vaat ediyordu. Yerine geçen Keir Starmer, İşçi Partisi’ni daha merkeze kaydırdı ve söylemlerini yumuşattı. Ancak alınan bu oylarda Starmer ve yönetiminin başarısından öte, Muhafazakar Parti’nin ülkeyi kötü yönetmesi etkili oldu.

Birleşik Krallık’ı Brexit oylamasına iktidarda olan Muhafazakar Parti götürmüştü. Ancak o dönemin lideri David Cameron, Brexit’e karşı olduğu için başbakanlık koltuğunu korumayı etik bulmadı ve istifa etti. Yerine, Brexit’i savunan o dönemin İçişleri Bakanı Theresa May geçti. May, üç yıllık sürecinde Brexit’i sağlıklı yürütemedi ve eleştiriler sonucu Boris Johnson liderlik koltuğuna geçti. Johnson eleştiriler ve şayialar üzerine 3 yıl sonra ayrılmak zorunda kaldı. Liz Truss’ın çok kısa liderliğini müteakip Muhafazakar Parti’nin liderliğine ekonomi konularında uzmanlığı olan Hindistan kökenli genç siyasetçi Rishi Sunak geçti.

İngiltere’deki iktidar değişiminin en önemli sebebi, ekonomideki bozulma ve dengelerin orta alt gelir grubunun aleyhine gelişmesidir. Brexit’ten sonra İngiltere ekonomisinde ciddi bir küçülme oldu. Brexit, Birleşik Krallık’ı şahlandırmadı; aksine, ekonomik, siyasi ve sosyal pek çok problemin sebebi oldu. Brexit’ten bu tarafa İngiltere’de yaşam standardı sürekli düşüyor, yaşam maliyetleri artıyor. Bunun faturası dar gelirlilere, küçük esnafa veya sosyal yardımla geçinenlere çıktı.

Özellikle Ukrayna Savaşı’ndan sonra çıkan enerji krizinde, enerji fiyatları astronomik derecede yükseldi. Pek çok küçük esnaf, enerji fiyatlarını ödeyemediği için iflas etmek zorunda kaldı. Hane halkları elektrik ve gaz faturalarını ödemekte zorlandılar; zira bir anda enerji fiyatları 3-4 kat arttı. Ukrayna Savaşı’nın doğurduğu enerji krizi alternatif yollarla bir şekilde aşıldı ve global manada enerji fiyatları düştü; ancak İngiltere’de büyük enerji firmaları bunu halka yansıtmadılar veya çok azını yansıttılar.

Muhafazakar Parti, kapitalist bir yaklaşım sergileyerek halkı değil, astronomik karlar elde eden büyük şirketleri korudu. Dolayısıyla halk, ağır enerji fiyatları ve yaşam maliyeti altında ezildi ve faturayı doğrudan iktidara kesti. Son dönemde Rishi Sunak’ın aldığı tedbirlerle enflasyonda düşme ve büyüme rakamlarında pozitif gelişmeler olsa da bunlar halka yansımadı. Bu seçimlerde halk, İşçi Partisi’nin yeni liderini çok da hevesle tercih etmedi ama Muhafazakar Parti’yi ve yönetimini cezalandırmak istedi. Muhafazakar Parti, 250 sandalye kaybederek tarihi bir yenilgi aldı.

Avrupa’da ve dünyada siyasi eğilim aşırı sağa doğru yönelirken, iktidardaki partinin yıpranmışlığından dolayı Birleşik Krallık’ta siyaset merkez sola doğru kaymış oldu. İngiltere’de aşırı sağı temsil eden Reformcu Parti de seçimlerde başarı elde etti ve lideri Nigel Farage parlamentoya girdi. Farage, Brexit’e giden süreçte çok etkili bir siyasetçiydi; İngiltere için Bağımsızlık Partisi (UKIP) ile o dönemde Avrupa Birliği’nden çıkmakta halk üzerinde etkili oldu ve saldırgan bir politika izledi. Daha sonra partisinin adını Brexit Partisi olarak değiştirdi. Avrupa’daki diğer aşırı sağcılarla benzer özellikler gösteren Nigel Farage, ilk defa parlamentoya girdi ve Reform Partisi 4 sandalye kazandı. Bundan sonra aşırı sağın temsilcisi ve göçmen düşmanı olarak parlamentoda bulunacak ve gündemden düşmeyecektir. Nigel Farage, İngiltere’de “sıfır göçmen” iddiasıyla politika yapıyor ve göçmenleri geri gönderme taahhütlerinde bulunuyor.

Bu seçimlerin önemli sonuçlarından biri de İskoçya için bağımsızlık iddiasıyla siyaset yapan ve bu seçimlerin bir nevi referandum olacağını söyleyen SNP’nin 38 sandalye kaybederek 46’dan 8’e düşmesi oldu. Dolayısıyla İskoçya’nın bağımsızlığı ile ilgili taleplerin ve politikaların İskoçlar dahil toplumda bir karşılık görmediği ortaya çıktı. Bir diğer dikkat çekici gelişme ise Liberal Demokrat Parti’de yaşandı. 2019 seçimlerinde Muhafazakarların tek başına iktidara gelmesinden önce iktidar partisinin koalisyon ortağı olan Liberal Demokrat Parti, büyük sıçrama yaptı ve sandalye sayısını 8’den 71’e çıkardı. Muhafazakar Parti’den memnun olmayan oyların bir kısmı Liberal Demokratlara kaydı.

650 sandalyeli Avam Kamarası’nda İşçi Partisi, oylarını 214 sandalye artırarak 412’ye çıkardı. İngiltere’de bu oran “süper çoğunluk” olarak adlandırılıyor ve böyle bir çoğunlukla İşçi Partisi, her türlü düzenlemeyi tek başına ve zorlanmadan yapabilir. 14 yıldır iktidarda olan Muhafazakar Parti ise büyük bir yıkım yaşadı ve 251 sandalye kaybederek parlamentoda 121 sandalyeyle yetinmek zorunda kaldı.

Kadın milletvekili sayısında rekor kırıldığı, 650 sandalyenin 242’sini kadın parlamenterlerin aldığı kesinleşti. Bir başka önemli gelişme de bu seçimlerde bağımsız adayların öne çıkması oldu. Halkın önemli bir kısmı ve Müslüman seçmenler, her iki partiden de memnun değildi. Bu nedenle bağımsız aday sayısında artış oldu ve bunlardan epeyce seçilen var. Eski İşçi Partisi başkanı Jeremy Corbyn de bunlardan birisi oldu.

İngiltere’de bundan sonra ne olur?

Liberal Parti, göçmen karşıtı politikaları yumuşatacaktır; kapıları tamamen açmasa da, Muhafazakar Parti gibi göçmenleri başka ülkelere göndermekten vazgeçecektir. Temelde sol ve sosyal demokrat bir parti olduğu için, işçi ve emekçi sınıfının, küçük esnafın lehine düzenlemeler yapacaktır. İnsanların en çok şikayet ettiği yaşam maliyetlerini dar gelirler adına düşürmeye çalışacaktır ve sosyal yardımları artıracaktır.

İşçi Partisi’nin en çok üzerinde durduğu konulardan birisi eğitim politikalarıydı; çok sayıda öğretmen alımı yapmayı taahhüt ediyor. Aynı zamanda, güvenlikle ilgili problemlerde de artış olduğu için polis sayısında da artışa gidilebilir.

Yeni İşçi Partisi lideri Keir Starmer, ilk seçildiği dönemlerde Brexit’in tekrar oylanması gerektiğini düşünüyordu; ancak son zamanlarda Brexit’i kabullenmiş gözüküyor. Yeni bir oylama olmasa da, Avrupa Birliği ile ilişkilerin Muhafazakarlara göre daha sıkı olacağını söyleyebiliriz.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version