Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Erdoğan Washington’da ne umdu, ne buldu?

Erdoğan Washington’da ne umdu, ne buldu?


ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir Washington seyahatini daha tamamlayıp Türkiye’ye döndü. Peki 5 uçakla ve yüzlerce kişiyle geldiği ABD’nin Başkenti’nde ne umdu, ne buldu? Dönüş yolunda elinde ne var?

TÜRK’ÜN TÜRK’E PROPAGANDASI! 

Erdoğan’ın son yıllarda yaptığı ABD seyahatleri aslında birbirinin kopyası şeklinde oluyor. Kalabalık bir heyetle ABD’ye gelen Erdoğan, burada pek itibar görmüyor. Hatta tüm seyahati‚ ‘Türk’ün Türk’e propagandası’ şeklinde geçiyor.

Şöyle ki;  Erdoğan, ABD’ye gelince buradaki yandaşlarınca karşılanıyor. Saray’ın kurdurduğu sivil toplum örgütü görünümlü yapılar AKP üyelerini Erdoğan’ın geçeceği yola ya da kalacağı otelin önüne topluyor. Erdoğan onlarla fotoğraf çektirip bir iki çocuk seviyor.

Durum, emrindeki propaganda aygıtlarıyla “Erdoğan’a ABD’de sevgi seli!” olarak yansıtılıyor. Aslında Erdoğan ve korumaları gazetecilere ya da protestoculara saldırmasa Amerikalıların haberi bile olmaz. Sonuçta burası dünyanın başkenti sayılır ve hergün dünyanın değişik yerlerinden siyasileri gelir.

Erdoğan ikinci aşamada ‘düşünce’ kuruluşlarına konuşur. Burada bahsedilen SETA ve Turkish Heritage gibi yine Saray’ın kurdurduğu, fonladığı örgütlerdir. Nitekim Numan Kurtulmuş da SETA’da konuştu.

Eğer toplantı New York’ta olursa Türkevi’nde yine aynı kişilerle toplanılır. Olay Türk medyasınca, “Erdoğan ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarıyla toplandı, büyük ilgi gördü!” şeklinde satılır. Aslında konuştuğu kişiler yine kendi ekibidir. Lobi şirketleri aracılığıyla getirttikleri bir iki Amerikalı olur ama ‘havuz medyasını’ izleyenler bu gerçeği bilmez, bilemez.

Erdoğan, vakti müsaitse Diyanet’in Washington DC’nin hemen yanındaki camisini ziyaret eder, bazı Müslüman grupların temsilcileriyle fotoğraf verir. Bu olay da diğerleri gibi Türk medyasına abartılarak verilir.

Listeyi uzatmak mümkün. Son on yılda Erdoğan’ın seyahatleri genel olarak böyle.

Ne kalburüstü bir düşünce kuruluşunda Erdoğan’a söz veriyorlar; ne de yayın organlarında röportaj yaptırıyorlar. Biden görev süresinin sonuna geldi ama Erdoğan’ı Beyaz Saray’a davet etmedi bile.

Erdoğan’ın NATO toplantısı vesilesiyle geldiği Washington’daki programı da geleneğe uygun olarak gelişti. Erdoğan’ın Biden ile birebir görüşme beklentisi yine boşa çıktı.

5 UÇAK LÜKS OTEL

Erdoğan’ın seyahatine damga vuran olay ise Washington’a 5 uçakla gelmiş olması. Uçaklardan birisi askeri kargo uçağı. Erdoğan nereye giderse gitsin bu uçak Erdoğan’ın makam araçlarını taşıyor. NATO toplantısına makam aracını getiren ikinci bir lider yok!

Uçaklar ise Dulles Havalimanı’na park edildi. Her dakikası binlerce dolar olan bir harcama kalemi. Ancak “İtibardan tasarruf olmaz!” diyen Erdoğan rejimi, aynı israfı DC’nin en pahalı oteline yerleşerek sürdürdü.

Eskiden Donald Trump’a ait olan daha sonra Hilton grubunun lüks segmentinde yer alan ‘Astoria’ adıyla hizmet veren otel Washington’un en pahalı oteli.

Eh Erdoğan da standart oda da kalacak değil! Tüm heyetiyle birlikte adeta oteli kapattılar. Bir devlet heyeti pansiyonda kalmayacak ama sonuçta hiçbir ülkede bu kadar kalabalık şekilde gelip en lüks otele yerleşmiyor.

Mesela Finlandiya ve İsveç başbakanları kiralık küçük bir uçakla ve beraber geldiler. İsveç’in kişi başı geliri yaklaşık 60 bin dolar. Türkiye’nin neredeyse 6 katı. Fakat Türkiye’de ne medya ne muhalefet bu israfın hesabını sormadığı için Erdoğan ve ekibi de ‘devletin malı deniz’ demeye devam ediyor.

ERDOĞAN NEYİN DAMGASINI VURDU?

Tayyip Erdoğan, beraberinde 22 yazar ve medya yöneticisi getirmiş. Ancak hiçbirinden zirveye dair elle tutulur bir analiz haber görmedik. Onun yerine Erdoğan’ın ne kadar ilgi gördüğü, yaptığı konuşmayla zirveye damga vurduğu türden hamaset başlıkları okuduk.

Gerçekte böyle bir şey yok tabi ki!

Biden’in rutin karşılama fotoğrafını “Yakın ilgi gösterdi!” diye pazarlamaya çalıştılar. Devlet başkanları zirvesindeki ayak üstü görüşmeyi de ikili görüşmeymiş gibi anlattılar. Kısacası her zaman olduğu gibi algı oyunlarıyla yol almaya çalıştılar.

KIRGINLIK DERKEN ?

Erdoğan’ın ikili görüşmeleri ve toplantıda yaptığı konuşmalardan manşet çıkarmak mümkün değil. Ancak zirvenin son günü yaptığı basın açıklaması ve dönüş yolunda söylediklerine bakmak gerek.

Zira Suriye ve Esad ile ilgili söyledikleri önemli. Son günlerde Esad’a sempatik mesajlar gönderiyordu, bu kez NATO toplantısında dünya medyasının önünde yaptı aynı şeyi. Esad’a hitaben “Aramızdaki kırgınlıkları bitirelim!” dedi.

Eğer Suriye sorununu bilmeseniz, Erdoğan, Hakan Fidan ve Ahmet Davutoğlu’nun neden olduğu kan gölünden haberdar olmasanız, Türkiye ile Suriye arasında ‘minik’ fikir ayrılıkları olduğunu düşünebilirsiniz. Oysa ki 600 binden fazla Suriyeli’nin hayatını kaybetmesinde Esad kadar Erdoğan ve ekibinin de dahli var.

Erdoğan şimdi bütün suçu Ahmet Davutoğlu’na yıkıp çıkıyor. Açıkçası 3 günlük zirvenin en akılda kalan bölümü bu kısımdı.

Dönüş yolunda da benzeri açıklamalar yaptı. Yani şurası net; Suriye politikasının tüm günahı Ahmet Davutoğlu’na yıkılacak, Hakan Fidan ve Erdoğan temize çıkarılacak.

Öte yandan Erdoğan’ın kafası karışık. Daha doğrusu cambazlık yapmaya çalıştığı ipler birbirine dolaşmaya başladı. Düşünsenize; NATO tarihinde ilk kez Çin’i hedef alan açıklama yaptı. Altında Erdoğan dahil 32 ülkenin devlet başkanının imzası var. Fakat aynı Erdoğan, Çin ve Rusya’nın kurup liderlik ettiği Şanghay İşbirliği Örgütü’ne tam üye olmaya çalışıyor. Öbür yanda üyesi olduğu örgüt ise Çin ve Rusya’yı hedef alıyor.

Erdoğan kolaylıkla tükürdüğünü yalayan birisi ama bu çelişki NATO üyesi ülkelerin dikkatinden kaçmış değil. Ayrıca Türkiye, Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmayan, CAATSA yaptırımlarına muhatap bir ülke. NATO üyesi ama F-35 alamıyor, Avrupa’dan Eurofighter alabilmek için kapı kapı geziyoruz.

NATO Zirvesinde ana gündem Ukrayna’ydı.

Ancak Erdoğan’ın gündemi ise Gazze ve terörizmle mücadeleydi. Gelin görün ki sonuç bildirgesinde Gazze’den hiç bahsedilmedi bile. NATO Ukrayna’da savaşın bir an önce bitmesi ve Putin’in kaybetmemesi üzerine plan yaparken Erdoğan sürecin uzaması ve savaşın bitmemesine oynuyor.

Kısacası NATO ile Erdoğan rejim arasında ciddi bir mantalite farkı var. Peki Erdoğan dönerken tamamen eli boş mu döndü?

Pek öyle denemez. NATO önümüzdeki bir yıl içinde Ukrayna’ya 40 milyar Euro’luk bir yardım yapacak. Bu paranın 1 milyar Euro’luk kısmını Türkiye verecek. Bugünün ekonomik şartlarında az buz bir para da değil.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version