Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Basit bir soru ve ihanetin en büyüğü!

Basit bir soru ve ihanetin en büyüğü!


ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM

15 Temmuz 2016 sözde askeri darbe girişiminin yıl dönümündeyiz. Beklendiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP teşkilatları sınırsız kamu imkanlarını da arkalarına alarak ‘anma‘ programları yapıyorlar.

Bildik ezberler, basmakalıp sloganlar.

Üflesen yıkılacak 15 Temmuz söylemi tartışılmasın, kimse soru sormasın diye  ne soruşturmalar ne yargılamalar doğru dürüst yapılmadı. TBMM Meclis Araştırma Komisyonu’nun raporu -çok eksik olmasına rağmen—Meclis’te kayboldu. Şaka değil, bin küsür sayfalık rapor basıldı, TBMM başkanına kameralar önünde sunuldu ve sonra buhar oldu! Çünkü o eksik hali bile Erdoğan rejiminin resmi söylemini açığa düşürüyor, kumpası gösteriyordu.

Aynı şekilde  dönemin MİT Başkanı Hakan Fidan, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, ikinci başkanı Yaşar Güler ve diğer kritik personel ne mahkemelere gitti ne TBMM komisyonuna ifade verdi. Erdoğan rejimi önümüze her yerinden pis kokular yükselen bir yemek koydu ve ‘Bunu yiyeceksiniz!’ diye zorluyor.

Şahsen ilk günden  bu yana bize dayatılan resmi söylemi reddettim. Çünkü aklımı mantığımı Saray’a teslim etmedim.

Bugüne kadar çok video  yaptım, yazı yazdım.. O yüzden şimdi uzun uzun 15 Temmuz’un neden bir askeri darbe olmadığını anlatacak değilim. Onun yerine basit herkesin, hatta Bilal’in bile rahatlıkla anlayabileceği bir soru soracağım; Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün harp okullarını kapatıp yerine Saray ordusunun kurulması için açılan Milli Savunma Üniversitesi’nde konuştu.

Uzun konuşmasında şu istatistikleri verdi; “15 Temmuz’da silahlı kuvvetlerde görev yapan 32 bin 189 subayın 10 bin 468’i, yani yüzde 33’ü ordumuzdan atıldı. 1886 kurmay subayın 1524’ü yani yüzde 81’i FETÖ’den ihraç edildi.”

Aslında başka hiçbir veriye sahip olmasanız bile bu iki cümle 15 Temmuz’un gerçek bir darbe değil, rejimin tasfiye operasyonu olduğunu ispatlamaya yeter. Çok basit bir soru soralım; eğer TSK’da bu kadar kurmay ‘Cemaatçi’ varsa, subayların yüzde 33’ü Cemaatçi ise 15 Temmuz da bu kadar isim  nerdeydi? Darbeye neden karışmadı ? Dahası, bu kadar kurmay subay darbe planlayacak ama o akşam yaşanan komiklikler olacak?

Türk Ordusu savaşa girse ve yenilse bu kadar büyük hasar göremezdi.

Erdoğan ve müttefikleri TSK’yı özellikle de kurmay aklı bitirdi. Yerine koydukları da rejimin karakteristiğine uygun. Mesela Tuğgeneral Bilal Çokay makam aracıyla insan kaçakçılığı yaptığı için tutuklandı. Düşünün TSK’nın generali makam aracıyla insan kaçırıyor!

Yazının bu aşamadan sonraki bölümünü Erdoğan’ın övünerek anlattığı tasfiyenin kurbanlarından birine bırakacağım. İsmi ve rütbesi anlaşılabilir sebeplerle gizli. Zaten önemli olan kimliğinden ziyade tasfiyenin karakteristiği. Buyrun okuyun ve esas ihaneti kimin yaptığını görün.

“Sözde 15 Temmuz darbe girişimi olduğunda Ramstein/Almanya’da konuşlu NATO AIRCOM Karargahı’nda görev yapıyordum. Görevim nedeniyle muhtemel bir harekatta NATO adına hava harekatının Komuta ve Kontrolünü üstlenecek olan AIRCOM JFAC (Joint Force Air Command) kadrolarında çok sayıda tatbikatın planlama ve icrasında aktif görev aldım.

JFAC kadrolarında görev yapmak için gerekli sertifikasyon kurslarına ve tatbikatlarına katılarak her an harbe hazır olacak şekilde tecrübe kazandım ki bu NATO ülkeleri için de çok önemli bir kazanımdır.

Sadece NATO tarafından yeterliliği sertifiye edilen ülke JFAC’leri her yıl dönüşümlü olarak JFAC görevini üstlenebilecektir. O yıl içerinde icra edilecek muhtemel bir hava harekatını o yıl görevdeki ülke JFAC’i yönetecektir.

Ülkeler de muhtemel bir hava harekatının komuta kontrolünü üstlenmek için JFAC Sertifikayon tatbikatlarına tabi tutulmakta ve sadece başarılı olan National JFAC’ler NATO JFAC görevini üstlenmeye ehil görülmektedir. Bu nedenle yetişmiş, tecrübeli ve JFAC kadrolarında görev yapabileceği tescil edilmiş personele sahip olmak üye ülkeler için çok önemlidir.

Sertifiye JFAC’e sahip olmanın önemini biraz daha net anlamak için sadece az sayıda ülkenin buna liyakatı olduğunu görmek yeterli olacaktır.

2016 yılı itibariyle ABD JFAC’ine ilave olarak NATO tarafından sertifikasyon tatbikatına tabi tutulduktan sonra İngiltere, Fransa, İtalya JFAC’leri NATO tarafından harbe hazır olarak onaylamıştı. İspanya, Almanya ve Türkiye JFAC’leri de sertifikasyon tatbikatları için onay almışlardı. Onca NATO ülkesi arasında sertifikasyon tatbikatı için tarih almak bile gerçekten büyük bir başarı olarak nitelendirilmektedir. Hatta o tarihlerde Yunanistan’ın JFAC kurma talebi yeterli görülmediği için kabul edilmemiştir.

Türkiye ise 2012’den itibaren o yıllarda AIRCOM Karargahında görev yapan 5 generalden birisi olan Tuğgeneral Hakan Evrim’in üstün gayret ve girişimleriyle önce AIRCOM JFAC’de çok önemli kadrolar almış ve NATO’da aktif olarak önemli kararların alınmasına katkı sağladığı gibi buralarda TUR JFAC’de görev yapacak kadroların yetişmesine de ortam hazırlamıştır.

TUR JFAC’in kurulmasında gösterdiği üstün gayretlerinin yanında Tuğggneral Evrim, 2019 yılında katılacağımız sertifikasyon tatbikatına hazırlık maksadıyla tamamen NATO usullerine uygun olarak İngilizce olarak planlanan ve icra edilen milli JFAC tatbikatlarına bizleri de mentor olarak göndermiştir.

2019’da icra edilecek TUR JFAC Sertifikasyon tatbikatı vardı ve halen bu tatbikatta görev alacak, hatta planlama ve icra safhasında süreci yönetecek tecrübeli personele ihtiyaçları vardı. Benim de aralarında bulunduğum bir ekip JFAC hazırlık tatbikatı planladık ve sadece bir defa sınırlı bir kadroyla tatbikat icra edebildik.

Ancak daha önceden personel havuzumuzda olan yaklaşık 400 civarındaki NATO’da tatbikatlara katılmış, JFAC kurslarını tamamlamış, İngilizce tatbikat icra edebilecek tecrübeye sahip harbe hazır personelin çoğu iftira ve kumpaslarla bir şekilde sistemden uzaklaştırılmış, geriye sadece 25-30 tane harbe hazır personel kalmıştı ki onların da çoğu daha sonra ihraç edildi, kimisi hapse atıldı.

Yani 2019 TUR JFAC Sertifikasyon tatbikatında görev yapabilecek, NATO tatbikat tecrübesine sahip, gerekli kurslara katılmış, bırakın Türkiye’yi NATO’nun harbe hazır personel havuzunun önemli bir bölümünü oluşturan yetişmiş personel bir anda ya ihraç edilmiş ya da hapse atılmıştır.

Durum bu olunca dönemin Muharip Hv.Kv. K. Yrd.Korg. İsmail Güneykaya ve BHHM K. Tuğg. İsmail Üner tarafından 2019 yılında yapılması planlanan TUR JFAC Sertifikasyon tatbikatının personel sıkıntısı nedeniyle iptali/ertelenmesi teklif edilmiş, Genelkurmay bu teklifi kabul etmiş ve NATO’ya bu durum iletilmiştir.

Bu teklifin Genkur tarafından kabul edildiği hafta benimle birlikte şubemdeki tüm kurmay personel bir sabah önce görevden uzaklaştırıldık, pasaportlarımız iptal edildi, daha önce bekletilen hakkımızdaki soruşturmalar yürürlüğe konuldu, ardından da ihraç edildik.

2016 Eylül’ünden 2018 Nisan’ına kadar TUR JFAC sertifikasyon tatbikatının planlanması ve icrası için önemli görevlere getirdikleri bizleri, bahse konu tatbikat iptal olunca bir gecede terörist olarak ilan ettiler. Eşyalarımızı bile almamıza müsaade etmeden adeta birliklerimizden kovdular. Sahte delillerle hakkımızda soruşturma açtırdılar, sözde bizim yüzümüzden mağduriyet yaşamış şahıslara hakkımızda dilekçe verdirttiler.”

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version