Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Ayşe Ateş; çelik yürekli kadın!

Ayşe Ateş; çelik yürekli kadın!


NECİP F. BAHADIR | YORUM

Çelik yeleği kim giyer? Operasyona giden güvenlik güçleri. Başka? Tehlike ve tehdit altındaki sivil kişiler. Ayşe Ateş, Ankara’da öldürülen eşi Sinan Ateş’in duruşmasına ‘çelik yelek’ giyerek geldi. Yanında 6 koruması da vardı. Sivil bir kadının duruşma salonuna ‘çelik yelekle’ katılması nereden bakılırsa bakılsın olağan ve sıradan bir durum değil. Devlet mahkeme salonunda bile bir ‘saldırı ve koruyamamaktan’ endişe ediyor olmalı. Vaziyetin vahametini görüyor musunuz?

Orası mahkeme… Bir operasyon bölgesi değil ki! Çelik yelekli bir kadın. Aradan geçen 19 aya rağmen acısı dinmemiş bir eş ve bir anne. Tek derdi var; adalet… Yaşamı, derin acısının yanı sıra ölüm tehditleri altında. MHP lideri Devlet Bahçeli sağır kalsa da, devlet “Beni de öldürecekler!” çığlığını duydu. Erdoğan, Saray’a davet etti. Çelik yelek ve korumalar bunun sonucu. Saray’dan fotoğraf Bahçeli’yi çıldırttı. İttifakı salladı.

Ben Ayşe Ateş’in ‘çelik yeleğine’ değil, ‘çelik yüreğine’ hayranım. Tek başına rüzgara karşı yürüdü. Tehditlere aldırmadı. Gözünü kırpmadan silahına davrananlara karşı mücadeleye girişmek herkesin harcı değil. Çelik gibi yürek gerekir. Sicili hiç de temiz olmayan bir partiyi karşısına aldı. Pes etmedi. Eşinin katillerini ortaya çıkarmak için her kapıyı çaldı. CHP’ye de gitti, Saadet Partisi’ne de…

Adalet çığlığı da yanık sesi de karşılık buldu. Duruşmaya CHP lideri Özgür Özel’den Kemal Kılıçdaroğlu’na, İYİ Parti Genel Başkanı Musavat Dervişoğlu’ndan değişik partilerin yöneticileri ve milletvekillerine ve de gazetecilere kadar kadar seçkin bir grup katıldı. Duruşma salonlarında nice dava öksüz ve yetim kaldı. Bırakın siyasetçilerin ilgisini, hukukçulara bile rastlanmadı. Meydanı boş bulan hakim ve savcılar keyfi tutum ve kararlarla ‘ali kıran baş kesene’ dönüştü. O salonlarda ne hikayeler yaşandı. Ve hala yaşanmakta da…

Ya ‘öteki’ davalar ne olacak?

Bir toplama kampını andıran Sincan’da, Sinan Ateş’in ilk duruşmasının salonundan yansıyan manzaraya imrenmemek mümkün mü? Darısı diğer davaların başına. Yani öteki davaların… Ötekileştirilen, uzak durulan, yanından bile geçilmeyen, hukukun ayaklar altına alındığı davaların… Siz anladınız onu. Siyasetçiler hassasiyetlerin yüzde birini ‘öteki davalara’ da gösteremezler mi? Adalete ve tarihe olan borçlarından dolayı.

‘Adalet’ herkes için değil mi? Mağdurun kimliğine, rengine bakılır mı? Ayşe Ateş’in sesine cevap vermeleri kuşkusuz çok yerinde. Ya mahkeme salonlarının duvarları arasında kaybolup giden diğer Ayşe’lerin çığlıkları? Artık onlara da kulak kabartmanın zamanı gelmedi mi? Adaletsiz ve tutarsız politikalarla adalet aranır mı? Öteki anneler, öteki Ayşe’ler seslerini duyurmaları için ne yapması lazım?

Hayır, bu söylediklerim Ateş davasının önemini azaltmaz. O salonda yakılan kıvılcım adalet ateşine niye dönüşmesin? Ve dönüşmeli de… Ülkenin en büyük sorununun adalet olduğun siyasetçiler bilmiyor olabilir mi? İktidarıyla, muhalefetiyle ve de halkıyla adaletsiz bir ülkenin iki yakasının bir araya gelmeyeceğinin farkında değiller mi? Adaletin olmadığı bir ülke çölleşmeye ve çorak kalmaya mahkumdur.

Yazıya otururken amacım ‘çelik yürekli’ Ayşe Ateş’in adalet arayışına ve haklı mücadelesine dikkat çekmekti, duruşma salonundan yansıyan tarihi fotoğrafa bakarken dile gelen duygu ve düşündüklerimi paylaşmadan edemedim. Çünkü bu ülkede bir ‘öteki’ sorunu var. Ve bu ‘öteki’ ‘olursa da olur, olmazsa da olur’ denilecek türden değil. ‘Ötekiler’den yoksun bir Türkiye’nin yarını olamaz. Çok değil biraz akıl ve vicdan…

Sinan Ateş davasının duruşma salonunu ülkenin ana gündemi yapmak kesinlikle Ayşe Ateş’in eseri. Ayşe Hanım kaderine razı olsaydı, sessiz kalsaydı, adaleti yargıdan bekleseydi; ne kamuoyu oluşur, ne de salon dolardı. Diğer davalar gibi öz yurdunda garip kalırdı. Hakkını teslim etmek gerekir. Adalet kavgasının nasıl verileceğini dosta düşmana gösterdi. Gözünü kararttı. Çelik yelek giymekten bile çekinmedi. Çelik gibi yürek karşısında çelik yelek ne ki…

Sinan Ateş davasına MHP neden sahip çıkmıyor?

MHP tabanı acaba o fotoğrafa bakarken ne düşünecek? Bahçeli’nin dediği gibi partiye karşı bir komplo kurulduğunu mu yoksa…? Sinan Ateş kim? Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı… MHP’de siyaset yapmış biri. MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın danışmanı. Bahçeli’nin yakından tanıdığı biri. Eğer ‘yarası yoksa’ bir parti kendi içinden birinin Ankara’nın göbeğinde cinayete kurban gitmesine neden sessiz kalır? Sinan Ateş’in davasına sahip çıkmak CHP’ye mi kaldı? Veya diğer partilere? Taban sormayacak mı; nerede MHP diye?

Okların kendine çevrildiği eski milletvekili Olcay Kılavuz, parti yönetiminin “Konuşmayın, hatta taziyede bile bulunmayın!” diye talimat verdiğini açıkladı. Neden? Bu neyin telaşı? Bahçeli niye Ayşe Ateş’le görüşmedi? Adalet çığlığını cevapsız bıraktı? Erdoğan’dan, Özel’e kadar herkes Ayşe Ateş’e sahip çıkarken MHP ilgisini neden esirgedi? Duruşmaya partiyi temsilen bir yönetici katılamaz mıydı? Birlikte teşriki mesai yaptıkları İsmet Büyükataman davayı neden uzaktan izledi? Sinan Ateş’in çocuklarının hiç mi hatırı yok?

Bilmiyorum, hatırlamıyorum!

Sanıkların ifadeleri çelişkilerle dolu. En çok kurdukları cümle, “Bilmiyorum, hatırlamıyorum!”  Söyledikleri gerçekliklikten ve cinayetin üzerindenki sis perdesini aralamaktan çok uzak. İddianamede eksiklikler olduğu herkesin malumu. MHP ve Ülkü Ocakları’na doğru giden ayak izlerinin takip edilmediği, bilerek görmezden gelindiği, MHP plakalı araçların dikkate alınmadığı yok sayıldığı ve daha bir dizi MHP’yi zan altında bırakan iddiaların muhakeme safhasında üzerine gidilecek mi?

Yoksa dava eksik ve zayıf iddianame ile mi sınırlı kalacak?

MHP’nin yarası olduğu belli. O yüzden gocundu. Ve adaletin tesisi için duruşma salonuna bir temsilci göndermekten çekindi. Bahçeli’nin talimatıyla ‘avukatlar’ müdahil olmak istedi. Mahkeme heyeti bu talebi reddetti.

Ayşe Ateş sanıkların ifadelerini dinledikten sonra, “Topyekün sergilenen kumpas tiyatrosu…” tespitini yaptı, “Anlaşılan o ki bu siyasi cinayetin kökleri düşündüğümüzden daha derinde…” dedi ve ekledi; “Adaletsiz geçirecek bir güne daha tehümmülümüz olmadığını…”

‘Daha derin’ derken kastettiği iddianameye yansımayan ‘organize ilişkiler ağından’ başka ne olabilir? Orada da bütün parmaklar Bahçeli’nin MHP’sini gösteriyor. MHP lideri haksız mı; “Her ceviz yuvarlaktır ama her yuvarlak ceviz değildir…”

 

 

 

 

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version