Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Gülen nerede yaşıyor, neler yapıyor; biz ne gördük?

Gülen nerede yaşıyor, neler yapıyor; biz ne gördük?


ADEM YAVUZ ARSLAN | HABER İZLENİM

Erdoğan rejiminin Havuz medyası ve sözde muhalif ‘öteki medya’ neredeyse her ay ‘Fethullah Gülen’i öldürdüğü’ için son günlerde medyayı meşgül eden ‘komada, öldü, Türkiye’ye getiriliyor’ haberlerine pek itibar etmemiştim. Ancak Gülen’in yeğeni Ebu Seleme Gülen’in Fethullah Gülen’in uzun yıllardır ikamet ettiği Chesnut Retreat Center’ın (Kestane Dinlenme-İnziva Merkezi) önünden “Hocamı kaçırdılar, artık burada değil!” şeklinde açıklamalar yaptığı videoyu da görünce bu kez farklı bir durumla karşı karşıya olduğumuzu anladım.

Üstüne Ankara’nın tecrübeli gazetecilerinden Müyesser Yıldız’ın, “Gülen iade ediliyor, Türkiye yolunda uçakta!” haberi çıktı. Haber (!) son derece tuhaftı. Havuz medyasında Gülen’in “Türkiye’ye yola çıktığı” yönündeki haberler defalarca yazılmıştı ama bu kez söz konusu olan iddia muhalif bir isimden gelmişti.

Peki ama yalan olduğu 5 dakikada ortaya çıkacak bir haberi tecrübeli bir gazeteci neden yazar? Bu haberlerle eş zamanlı olarak çıkan Ebu Seleme Gülen’in videoları-röportajları bir operasyon mu?

Şu anda bu sorunun net bir cevabı yok. Fakat AKP ve ittifak ortağı MHP’yi çok rahatsız eden soruşturmalar ve davalar gündemden düştü. Ayhan Bora Kaplan soruşturması Erdoğan’ı, Sinan Ateş suikasti ve soruşturması da Devlet Bahçeli’yi çok rahatsız ediyordu.

Gülen ile ilgili yalan haberlerden önce Türkiye bu haberlerle yatıp kalkıyordu fakat son 3-4 gündür herkes Gülen ile ilgili uydurma haberlerin peşinden gidiyor. Hatta her konu hakkında fikri olan, herşeyi bilen Havuz uzmanları ellerinde sopalarla Gülen’in fotoğrafları üzerinde derin analizler bile yaptı.

Bu açıdan bakılırsa başka hiçbir gizli ajanda yoksa bile Gülen ile ilgili yalan haberler işe yaradı denebilir. CNN Turk Washington muhabiri Yunus Paksoy’un kampın önünde yaşadığı hadise de tartışmaları alevlendirdi.

Öncelikle şunun altını çizeyim: Her ne olursa olsun bir gazeteciye müdahale edemez, kamerasına ya da kendine fiziki müdahale bulunamazsınız. Bu açıdan yaşadığı hadisenin maruz görülecek tarafı yok. Ancak dün Pensilvanya’ya gittiğimde olayın yaşandığı yeri de gördüm, fotoğrafladım. Kamp yetkililerinden bilgi aldım.

Yunus Paksoy acemi, Amerika’yı bilmeyen biri değil. Ancak o gün yaptıkları bende şüphe uyandırdı. Zira arabasını park ettiği yer kamp yerleşkesinden bir evin araba yolu. Yani özel alan. İkincisi kamerasını açıp yayın yaptığı yer de bir başka özel alan. Posta kutusunun önünde durup oradan yayın yapıyor.

Amerikan yasalarına göre özel alanın ihlali hele ki posta kutusuna müdahale ciddi bir suç. Paksoy’un bunu bilmemesi mümkün değil. İster istemez ‘o gün başka bir niyetle mi oradaydı’ diye şüphe ediyorsunuz. Olay yargıya intikal etti, bakalım soruşturmadan ne çıkacak. 

Öte yandan Ebu Seleme Gülen’in açıklamaları ise tartışmaları başka bir seviyeye çıkardı. Özellikle “Hocamı kaçırdılar!” demesi hayli şok ediciydi. Çünkü Fethullah Gülen daha önce çok ciddi bir kaçırılma tehlikesi geçirdi. Üstelik bu ‘kaçırma’ operasyonunun içinde Erdoğan hükümetinin bakanları, Amerikan Ordusu’nda kritik görevlerde bulunmuş Trump’ın sağ kolu olacak kadar önemli bir general ve eski CIA başkanı vardı.

Hem üzerinden zaman geçti hem de ‘muhalifler’ dahil Türk medyası bu konuyu görmezden geldi. Bu yüzden kısa bir hatırlatma yapayım.

27 Ekim 2016’da ve takip eden günlerde Amerikan medyasının önde gelen gazetelerinden The Wall Street Journal ve New York Times ile CNN televizyonu’nda patlayan bir haber dikkatleri bir anda Türkiye-Rusya ve ABD üçgenine çekti. 2016 yılında Amerika’da özel yetkili savcı Rober Mueller ABD Başkanlık seçimlerine Rus müdahalesi şüphesine dair bir soruşturma başlattı.

Ancak savcının radarına takılan başka bir olay dikkati çekti. Soruşturmaya göre 19 Eylül 2016 tarihinde New York’un meşhur mekanlarından Club 21’de özel bir toplantı yapıldı. Toplantıya eski CIA Başkanı James Woolsey, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik  Danışmanı Michael Flynn ve Türk bakanlar Mevlüt Çavuşoğlu ve Berat Albayrak, Erdoğan rejiminin ABD’deki lobicisi Ekim Alptekin katıldı.

Toplantının konusu 15 Milyon dolar karşılığında Fethullah Gülen’in özel bir uçakla Türkiye’ye kaçırılmasıydı. Toplantı sızınca Flynn savcı Mueller’e pazarlığı doğruladı. Flynn ayrıca Ekim Alptekin ve Sezgin Baran Korkmaz aracılığıyla Gülen’i Amerikan kamuoyunda itibarsızlaştıracak bir kampanya yapacaktı.

Olay patladı ve bir anda Amerikan medyasının manşetlerine çıktı. Yargılama süreçlerinde başka skandallar da öğrendik ama konumuz o olmadığı için burada virgül koyup esas meseleye dönelim. Şahsen birisi ‘Gülen’i kaçırmak’tan bahsedince bu olayı hatırladım.

Ebu Seleme Gülen bol küfürlü tweetleri (hiç tanışmayız, temasımız da yok ama bana da küfretmiş) ve ilginç iddialarıyla gündemi meşgul edince doğal olarak konuya eğildim. Olaylara şahit ya da konuyu bilen kişilerle konuştum. Bir çoğu özel hayatı ilgilendirdiği için o konulara girmek istemiyorum. Bu aşamada Ebu Seleme Gülen için diyebileceğim şey Allah şifa versin olur! 

Ancak açıklamalarında iki noktayı önemsedim; Meral Akşener ile ilgili iğrenç oyun ve 15 Temmuz’a dair açıklamaları.  Bu iki başlıkla ilgili ayrı bir video analiz yapacağım için Gülen’i ziyaret ve gözlemlerime geçeyim.

Öncelikle şunu ifade edeyim; Gülen’in kamptan ayrıldığını duyunca şaşırmadım. Çünkü daha önce de bunu yaptı. Yani şu an bulunduğu yere ilk kez gitmiyor. Dahası buradan önce başka bir evde daha kaldı. O yüzden ‘Gülen kamptan gitti’ haberi benim için yeni bir durum değildi.

En azından doktorlarının uzun zamandır yer değişikliğinin iyi geleceği yönündeki tavsiyelerinden haberdar olmuştum. Sonuçta Gülen’in de herkes gibi sağlığı için bir takım değişiklikler yapma hakkı var.

Girişte de özetlediğim gelişmeler üzerine hem Ebu Seleme Gülen’in iddialarını muhataplarına sormak hem de Gülen’le görüşebilmek için girişimlerde bulundum. Meslektaşlarım Metin Yıkar ve Abdulhamit Bilici ile Pensilvanya’ya gittik. Gülen’in şu an kaldığı yere gittiğimizde Gülen öğle yemeği yiyordu.

Öncelikle şunu not edeyim; Havuz medyasının veya sözde muhaliflerin anlattığı türden lüks bir yer değil. Hatta sıradan bir yer. Amerika da böyle binlerce ev var. Ormanın içinde orta büyüklükte bir ev. Mütevazi bir salon ve mütevazi bir mutfak çarptı gözüme.

Görüşme öncesi doktoru Gülen’in bir kaç gün önce hastaneden geldiğini dolayısıyla görüşmenin kısa tutulması gerektiğini hatırlattı. Sonrasında Gülen’in bulunduğu mütevazi salona geçtik. İlk izlenimim Gülen’in gayet sağlıklı olduğu yönündeydi. Mesela uykusuzluktan devasa boyutlara ulaşan gözaltı torbaları küçülmüştü.

Bana ve meslektaşlarıma “Hoş geldiniz.” dedi, bizleri kafasıyla selamladı. Geçmiş olsun temennisinde bulunduk. Hizmetinde bulunan talebelerinden birisi hakkında çıkan haberlerden bahsetti. Gülen dinledi ama yorum yapmak istemedi.

Muhtemelen bütün ömrü böyle haberlere muhatap olmakla geçtiği için pek üzerinde durmadı. Doktorunun uyarısını dikkate alarak ziyareti çok uzatmadık. İki elini havaya kaldırarak bizi uğurladı. Çıkışta doktorundan aldığımız bilgiye göre bu mekana geldikten sonra sağlığında ciddi anlamda düzelmeler görülmüş. 

Peki bunca gürültü patırtı neden çıkarıldı ? Açıkçası bu sorunun cevabını henüz bulamadım.

Ancak önümüzdeki realite şöyle; Gülen 86 yaşında. Uzun yıllardır mücadele ettiği hastalıkları var. Dolayısıyla sağlık sorunları yaşaması ve bunun için zaman zaman hastaneye gitmesi normal. Kamptan ayrılıp daha dingin bir yere geçmesi de doktorlarının tavsiyesi.

Zira Gülen’in uzun yıllardır kaldığı yer çok yoğun. Dünyanın her yerinden gelenler misafirler var ve Gülen hepsiyle bir şekilde meşgul oluyor. Onlarca yıldır yetiştirdiği talebeleri var. Dahası Türkiye’de yaşanan soykırım süreci de doğal olarak yıprattı. Doktorlar dinlenmesi gerektiğini ısrarla tavsiye ediyorlar.

Sonuç itibariyle; “Gülen öldü, çok hasta” türü haberlerin bir karşılığı yok. Evet, Gülen’in sağlık sorunları var, yaşı ileri ve bundan sonra da tekrardan gençleşmeyecek. Ancak bir gerçek  daha var; Gülen ve Cemaat öne atılarak, sürekli benzeri haberler yaptırılarak ülke de tarihi bir vurgun yapıldı. Hala da benzeri operasyonlar yapılıyor.

Bu aşamada Türk halkının sorması gereken soru şu; “Bize bu yalanı izletenler acaba neyi sakladı, neyi kaçırdı? Ya da bizi nereye hazırlıyor?”

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version