Tamer ÇİLİNGİR*
Belediyelere kayyım atamak, özellikle Kürt coğrafyasında 2016 tarihinden bugüne devam eden bir el koyma biçimi olarak karşımıza çıksa da devletin, belirli gerekçelerle yönetime müdahale etmesi ve kayyım ataması, bu coğrafyanın köklü bir geleneğidir. Bu, yalnızca yerel yönetimlerde değil, tarihin birçok döneminde ve farklı alanlarında da görülen bir uygulamadır.
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat bu el koyma örneklerinden bazılarıdır. Bu el koyma örnekleri parlamentoya, yerel yönetimlere el koyma ile sınırlı da değildir. Polis, asker ve mahkemeler aracılığıyla hak ve özgürlüklere de el koyulur.
NELERE EL KOYULMAZ Kİ?
İnançlara el koyulur, dillere el koyulur.
İsimlerine el koyulur insanların, köylerin, kasabaların, şehirlerin.
Çocuklarına el koyulur, o çocukların oyunlarına, oyuncaklarına el koyulur. Ninnilerine, uykularına, hayallerine el koyulur. Geleceklerine el koyulur.
Şarkılara, danslara, hikayelere, masallara el koyulur.
TARİHE EL KOYULUR
Resmi Tarih hakim sınıfların bilinmesini istediği tarihtir. Tarihin, geçmişte yaşanmış olanın iktidar sahiplerinin ihtiyaçları doğrultusunda kurgulanmış versiyonudur. Bu amaçla toplumsal bellek (hafıza-ı enam) yok edilmek, toplum hafıza kaybına uğratılmak istenir. (Fikret Başkaya)
ŞEHİRLERE EL KOYULUR
İsimlerine el koyulan köylere, kasabalara ve şehirlere de el koyulur.
Bu el koyma eylemi hiç bitmez. Defalarca kez el koyulur.
Örneğin 1453 yılında el koyulan Konstantinopolis’e, 1461’de el koyulan Trabzon’a her el koyma yıldönümünde tarih sahnesinde yeniden yeniden el koyulur.
1974 yılında Kıbrıs’ın işgali de bir başka el koyma biçimidir. Kıbrıs’ın Lefkoşa, Girne, Magosa Güzelyurt, İskele ve Lefke şehirlerine el koyulur.
MALLARA, MÜLKLERE EL KOYMAK DA BİR GELENEKTİR
Yüz yıl boyunca Rumların, Ermenilerin mallarına, mülklerine el koymak haktır. Canlarına el koymak ise büyük sevaptır. Okullara, kiliselere el koyulur. Evlere, bağlara, bahçelere el koyulur.
Örneğin 1912 yılında Trabzon’da inşa edilmiş Konstantin Kabayannidis’e ait köşke 1923 yılında el koyulur ve Mustafa Kemal’in özel mülkiyetine geçirilerek adı Atatürk Köşkü olarak değiştirilir.
1942 yılında çıkarılan Varlık vergisi ise geride kalan az sayıdaki Rum, Ermeni ve Yahudi vatandaşın da mallarına el koyulmasını sağlar.
6-7 Eylül 1955’de bir kez daha el koyar devlet Rumların mallarına ve canlarına. Bu kez 1915 ve 1919’daki gibi ‘gavurun malı helaldir’ denerek el koymak işi kitleselleştirilir.
PARTİLERE EL KOYULUR
Cumhuriyet tarihi boyunca 50’nin üzerinde parti mahkeme kararlarıyla kapatılır. 1980’den bu yana ise 44 milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılarak milletvekilliği düşürülür.
BELEDİYELERE EL KOYULUR
1918 Eylül’ünde hastalığı sebebiyle görevinden istifa ettiği söylenen Giresun belediye başkanı Dizdarzâde Eşref Bey’in yerine başkanlığa Topal Osman el koyar. Başkan olarak yaptığı ilk işlerin başında, 1885-1904 yılları arasında belediye başkanlığı yapan Kaptan Yorgi tarafından yaptırılan Giresun Saat Kulesini yıkmak olur. Bu tarihten itibaren Rumlara karşı gerçekleştirilecek katliamların merkezi olacaktır Giresun belediyesi.
Yüz yıl sonra ise bu kez Kürt şehirlerindeki şehir ve ilçe belediyelerine el koyulur. Kendi belirlediği seçimler sonucunda halkın büyük çoğunluğu ile seçilen belediye başkanlarının görevden alınıp yerlerine kayyım atanması biçiminde şekillenen bu el koyma aynı zamanda halkın iradesine de el koyulmasıdır.
Darbeler, el koymalar, kayyımlar, hak gaspları, özgürlükler önündeki yasaklar, sürekli şiddet ve baskı Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim biçimidir.
* Araştırmacı, Pontos Gerçeği kitabının yazarı.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***