Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Bayram siyaseti; tuhaf ve utanç…

Bayram siyaseti; tuhaf ve utanç…


NECİP F. BAHADIR | YORUM

Siyasetçilerin bayramlaşma ziyaretleri tuhaf görüntülere sahne oluyor. Yeniden Refah Partili Doğan Aydal’ın, MHP heyetine saf ettiği, “Devlet Bey evlenseydi hanımı iyi bakardı. Bakmamışlar!” sözünü kastetmiyorum. Her lider bayram mesajında ‘birlik ve beraberlik ve kardeşlikten’ söz eder.

Bayram namazında hoca küslüğe, dargınlığa bayramda son verilmesi gerektiğini anlatır. Siyasetçiler da başlarını sallayarak hocaya hak verir.

Peki sonra?

Bayramın ikinci günü partiler bayramlaşma programları yapar. Heyetler halinde karşılıklı ziyaretler gün boyu sürer. Ve her bayramda tekrarlanan bayramlaşma programında bazı  partiler dışarıda bırakılır.

Örnek mi? O kadar çok ki… Mesela Erdoğan Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek’i arar, bayramını kutlar. Ama DEVA lideri Ali Babacan’ı aramaz. AKP de Saadet, Gelecek ve DEVA gibi partilerin kapısını çalmaz. O partiler ziyarete gelse kapıyı açmaz.

Diğer partiler farklı mı? Pek değil ama özellikle iktidar partilerinin bayram tavırları daha dikkat çekici. MHP, İYİ Parti ile bayramlaşmaz. Hem kadro hem misyon olarak MHP’ye en yakın partinin İYİ Parti olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. İYİ Parti lideri Musavat Dervişoğlu bir zamanlar MHP milletvekiliydi.

Hadi DEM’i siyasi gerekçelerle kapsam dışında tutmasını anladık da İYİ Parti ile bayramlaşmamak neden? Aslında DEM’i görmezden gelmenin de mantığı yok. Bayram insani ve islami hassasiyettir. Siyasetin adı olmaz.

Bu tablo size de garip gelmiyor mu? Söz ile eylem arasında bu kadar uçurum olur mu? Ne oldu bayram mesajlarındaki sözlere? Hani birlik, beraberlik ve kardeşlik günüydü bayram. Dargınlıklara, küskünlüklere ve kırgınlıklara son verilmesi gerekiyordu. Dinimiz de bunu emrediyordu. İnsanlıktan ve İslam’ın ruhundan uzak Türk siyasetinin bu hali tuhaf olduğu kadar utançtır da. Nedense hiç sorgulanmaz. ‘Siyasetçidir, ne yapsa yeridir’ der geçilir.

Toplum da duyarsız 

Bu manzara her bayramda beni rahatsız eder. Toplumun duyarsızlığını da anlamakta zorlanırım. Bu tuhaf ve utanç tablosunu kabullenir. İtiraz etmez, alkışlamasa bile sessiz kalarak destek çıkar. Kamuoyundan itiraz gelmeyince de benzer görüntüler sürekli tekrarlanır.

İlkesizlik sadece bayramlaşmalarda olsa neyse… Yıllardır düşünür, işin içinden çıkamam. Her cuma hoca hutbenin sonunda, “Allah adaleti emreder!” (Nahl/90) ayetini okur. Ara sıra da yolu camiye düşse bu buyruğu duymayan kalmamıştır herhalde. Caminin en ön safında da AKP’liler yer alır. Erdoğan’dan parti yöneticilerine ve en alt düzeydeki üyeye kadar. Hemen hepsi bu ayeti ezbere bilir.

Ve can alıcı soru; peki Allah’ın emrettiği ‘adalet’ ülkede ne durumda? Kelimenin tam anlamıyla ‘felaket’… AKP’liler bile adalet konusunda Türkiye’nin iyi noktada olduğuna inanmıyor. Kamuoyu yoklamalarında yargıya güven Cumhuriyet tarihinin en alt seviyelerinde. Bu ayeti her cuma dinleyenlerin yönettiği ülkede adaletin ‘a’sı yok. ‘Düşünüyorum, işin içinden çıkamıyorum’ dediğim durum bu.

Erdoğan da AKP yöneticileri de ‘Allah’ın adaleti emrettiğini’ her cuma işitiyorlar. Acaba ne düşünüyorlar ya da düşünüyorlar mı? Din, iman nutukları atmakla iş bitmiyor. İslam’ın en kutsal değerlerini siyasete sermaye yapmak kolay. Allah’ın emrettiği ‘adalet’ konusunda ne yaptığın önemli. Adaleti ayaklar altına alıyorsan eğer o cuma namazının bir kıymeti harbiyesi kalır mı hocam? Müslüman kimliğinin bir anlamı kalır mı? Allah adaleti emreder ama biz tam tersini zulmü politika haline getiririz derseniz lisan-ı halinizle camide cumada ne işiniz var?

Zulüm altın devrini yaşıyor 

Hadi yöneticiler sırf iktidar ve koltuklarına uğruna adaletten vazgeçti, zulme meyletti peki o ayeti dinleyen cemaatin söyleyecek bir sözü yok mu? Allah’ın emrettiği adaleti niye tesis etmiyorsunuz diye sormayacak mı? Hayır, sormayacak ve sormuyor. Manzara ortada. Bugün cuma cemaatinin ağırlıklı olarak oy verdiği parti ‘adaleti sıfırlayan’ ve ‘zulme altın devrini yaşatan’ AKP’den başkası değil.

Bu tablo karşısında vatandaş neden rahatsız olmaz? AKP’ye Allah’ın emrettiği adaleti niye hatırlatmaz? Adaletsiz bir yönetime niye omuz verir? Allah’ın adalet emrine uymayan yöneticileri neden el üstünde tutar? Var mı izahı? Bu kadar duyarsızlık olabilir mi? İlkeler değer ve kutsallar neden siyasi tercihlerde kriter olmaz? Hayat cüzdanda mı ibaret? Peki vicdan ne olacak? Camideki hacı amcanın vicdanına dokunması için daha ne olması lazım?

Üzülerek söylemek zorundayım ki… Cüzdan vicdanı yendi. Türkiye’nin iki yakasının bir araya neden gelmediğinin cevabı burada. Şair diyor ya; “Vicdanlar sakat çıkmadan Ya Muhammad yarına / İyilikler getir, güzellikler getir Adem oğullarına…”

Vicdan sakatlandı. İyilikler, güzellikler gelir mi böyle bir topluma? Ey hacı! Sonunda cüzdanın da boşaldı. Olan yitip giden vicdanına oldu. Farkında değil misin?

Hayır, ümitsiz değilim, aksine iflah olmaz bir iyimserim. Ama ne yapayım uzaklardan ibretle ve hüzünle izlediğim manzara-i umumiye de bu. “Titre ve kendine gel!” hali tam. Bayram uygun bir yazı değil bu. Hangi bayram? Zulmün olduğu yerde bayram mı kutlanır? Gazze’ye gelmeyen bayram Türkiye’ye niye gelsin? Haa, maksat et yemekse o başka. Afiyet olsun. Dikkat edin, baklavayla birlikte yemeyin mideniz fesada uğrar sonra.

Sözde bayram, sözde adalet, işte bahtsız memleketim…

 

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version