AHMET KURUCAN | YORUM
İsviçreli psikiyatr ve analitik psikoloji ilminin kurucusu olarak bilinen Carl Gustav Jung der ki: “Düşünmek çok zor. Onun için insanların çoğu yargılamayı tercih ediyor.”
Bu söz beni Paul Graham’ın, “How to Disagree” makalesinde dile getirdiği ve ilim dünyasında “Graham’ın Anlaşmazlıklar Hiyerarşisi” adı ile ünlenen düşüncelerini aklıma getirdi. Graham bazılarının Türkçe’ye, “Anlamsızlıklar Hiyerarşisi” diye de çevirdiği anlaşmazlıkların kök nedenlerini güzel bir piramitle açıklamış.
Graham’a göre 7 basamaklı bu piramitin en alt seviyeden başlamak şartıyla ana başlıkları şöyle:
- Yaftalama ve hakaret
- Ana fikri değil onu dile getiren kişiyi ve karakterini eleştirme
- Üslup diyebileceğimiz ifade ve yazım şekline takılma
- Yalanlama
- Delilleri ile birlikte karşıt argümanlar sunma
- Muhatabının delillerini çürütme
- Ana fikri çürütme.
Paul Graham’ın Anlaşmazlıklar Hiyerarşisi
Graham ilk üç sırada yer alan şeyleri tamamen safsata olduğunu ve bununla hiçbir yere varılamayacağını söyler.
Sonrasındaki üç sırada yer alan yalanlama, delilleriyle birlikte karşıt argüman sunma, muhatabının delillerini çürütme ile anlaşmaya ve anlaşılmaya doğru sahih ve sahici adımlar atılabileceğini ama bunun da objektif delillerle ortaya konulması ve desteklenmesini şart koşar. Eğer deliller ortaya konamazsa Türkçemizde kullandığımız bir “körler-sağırlar dövüşü” ortaya çıkar ve aslında anlaşma ve anlaşılma adına ortaya konan deliller anlaşmazlığı derinleştirmekten başka bir işe yaramaz. Herkes kendi fikrinde sabit kalır ve eğer o fikri savunanlar bir birliktelik oluşturdular ise o birliktelik arasında saflar sıklaşır.
Pekala çözüm ne?
Çözüm piramidin en üst sırasında yer alan ‘ana fikri çürütmede’ gizlidir. Tartışma konusu her ne ise, orada ortaya konan fikir objektif delillerle çürütülür ve hakikat arayışı içinde bu yola giren insanların eğer dertleri gerçekten bağcıyı dövmek değil üzüm yemek ise kazançlı bir şekilde tartışmadan ayrılır.
İsterseniz bir örnek üzerinden bu 7 safhayı açalım. Örneğimiz elektrikli arabaların benzin ve motorinle çalışan arabalardan daha iyi olduğu tezi olsun.
1-Yaftalama ve hakaret: Sesini kes ahmak.
2-Ana fikri değil onu dile getiren kişiyi ve karakterini eleştirme (Ad Hominem): Sen ahmağın, salağın tekisin. Hayatında bir kez bile şoför koltuğuna oturmuş değilsin. Ne anlarsın arabadan. Bu konuda en son konuşacak kişi bile değilsin.
3-Üslup diyebileceğimiz ifade ve yazım şekline takılma: Vay be! Bizim abimiz büyümüş de neler neler biliyormuş. Nerede okudun da öğrendin bunları? Herhalde konuşma ve yazma dersleri aldın. Tezini iyi savunuyor görünüyorsun ama içi boş bu söylediklerinin!
4-Yalanlama: İnanamıyorum sana! Nasıl olur da sen asırlık geçmişi olan arabalara rağmen bu yeni çıkan, ne olduğu ve ne olacağı belli olmayan arabaları savunursun?
5-Delilleri ile birlikte karşıt argüman sunma: Seni anlıyorum ama dünyanın yüzde 90’ı bu arabaları kullanıyor. Yan sanayileri ile birlikte araba sektörü elektrikli arabaya geçiş olursa öyle bir etkilenir ki dünyada belki milyonlarca insan işsiz kalır. Dolayısıyla düzenin böyle devam etmesi daha makul görünüyor.
6-Muhatabının delillerini çürütme: İstersen söyle düşün, yarından itibaren bütün dünyada insanlar elektirikli arabalara geçse, alt yapı buna hazır mı? 20 yıl sonrasından bahsediyoruz diyorsun ama dünya genelinde 20 sene sonra bile olsa elektrik üretiminin buna hazır olacağını düşünmüyorum. Bak şu datalara. Afrika’da şöyle, Amerika kıtasında böyle, Asya’da böyle vb.
7-Ana fikri çürütme: Ortada savunduğun bir ana fikir var ama bunu destekleyen argümanların hepsini teker teker ele aldım ve bana göre imkansızlığını ispatladım. Tüme varım metodu uyguladım. Böyle olunca ortada ana fikir de kalmaması lazım. Onun için sana soruyorum şimdi; benim anlattıklarım bir mana ifade etmedi mi sende? Halbuki sübjektif deliller değil objektif şeyler sundum sana.
İlmi araştırmalarla, istatistiki çalışmaları önüne koydum. Raporlar meydanda. İsveç, Norveç vb ülkeler hariç tüm dünya devletlerinin politikaları, üniversitelerdeki ilgili bilim adamlarının, araştırma laboratuvarlarının sonuçlarını da ortada. Dolayısıyla ben böyle düşünüyorum ama tabii ki neticede karar sana ait. Sen de düşünen, insanlık için daha iyisini güzelini isteyen bir insansın. Ben burada artık susuyorum. Sen bilirsin.
Pekala; biz tartışmalarımızı, müzakerelerimizi bu piramide göre mi yapıyoruz? Düşünce farklılıklarımızı bu çerçevede mi dile getiriyoruz? ‘Hayır!’ dediğiniz duyar gibiyim.
O zaman sonuç ne oluyor? Kakafoni. Her kafadan bir ses çıkıyor ama ortada ezilen hakikat oluyor. Yazık ki ne yazık?
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***