Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Yenilgi yenilgi büyüyen proje: Çevik Bir

Yenilgi yenilgi büyüyen proje: Çevik Bir


BÜLENT KORUCU | PORTRE

Müstakbel genelkurmay başkanı, cumhurbaşkanı, bunlar olmazsa darbe lideri diye çıktığı yolda varış noktası ‘cezası affedilmiş bir hükümlü’! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından cezaları kaldırılınca tekrar gündeme gelen komutanlardan Çevik Bir’in hikayesi bu. Önüne gelene ‘ayar’ veren üniformalı muktedir için hiç ihtimal verilmeyecek bir sondu yaşadığı; ama dikkatli gözler için şaşırtıcı değildi. Zira o zaten fiyaskolar üzerinde yükselmiş bir proje kişilikti.

Balkan göçmeni ailenin çocuğu olarak seçtiği meslek de üslubu da beklentilere uygundu. Ancak 12 Eylül darbesinin en hararetli günlerinde cuntanın başı Kenan Evren’e olan yakınlığı, Çevik Bir’e ekstra özellikler katmıştı. Genelkurmay Başkanlığı döneminde Özel Kalem Müdürü, Cumhurbaşkanlığı’nda ise Başyaver ve Muhafız Alay Komutanı olarak Evren’in yanında darbe stajı yaptı. Söz konusu yakınlığın sağladığı imtiyazlarla kendisini özel hissetti ve bunu çevresine hissettirmekten geri kalmadı.

Yatırım yapanı pişman etmeyecek güçlü borsa kağıdı gibi görülen Çevik Bir,

desteğini artırarak yola devam ediyordu. Somali’ye BM Barış Gücü Komutanı olarak atandığında dünya vitrinine çıkma fırsatı yakalamıştı. Lakin fırsatlar bir kısım riskleri de beraberinde getiriyordu. Kapıkule’nin ötesinde işler farklı yürüyor, imaj çalışmalarıyla bir yere kadar gidilebiliyordu. BM yetkilileri ve asker veren ülkeler Türkiye’ye yansıyan fotoğraftan farklı bir gerçeği yaşıyor ve General Bir’e öfkeleniyordu. Evdeki hesap çarşıya uymamış, kayıplar fazlasıyla can sıkmıştı.

Türkiye’ye yansıtılan fotoğraf demişken Bir’i çözümlememize yardımcı olacak bir anekdotu aktarayım. Başkent Mogadişudaki Türk birliğine düşen bir havan mermisi, nöbetçi kulübesindeki bir askerin bayılmasına sebep olmuştu. Hürriyet muhabiri bu ayrıntıya haberinde yer verince Paşa’nın hışmına uğradı. Ona göre Türk askeri bayılmazdı. “Emredersiniz komutanım, bir daha sefere öyle yazarım!” özrü de işe yaramadı ve Bir’in apoletlerini cilalamak için Somali’ye götürülen gazeteci, ilk uçakla geri gönderildi. Aynı ilişki tarzını ne yazık ki ilerleyen yıllarda iki taraf da aynen sürdürdü. O emretti, medya esas duruşa geçti.

1995 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en genç orgenerali unvanıyla rütbe alınca Genelkurmay İkinci başkanlığına atandı. O koltuk hem şansı hem de handikapı oldu. Birinci başkan Org. İsmail Hakkı Karadayı’nın silik tavrı yüzünden başkomutan gibi davrandı ve ülkeyi yönetiyor zehabına kapıldı. En kıdemsiz orgeneralin emir komuta zincirini bozan tavrı TSK’daki sonunu hazırladı. Emekliliğe giden ilk taşı o günlerde kendi elleriyle koydu.

Çevik Bir, 28 Şubat sürecindeki agresif tavrıyla bir darbe lideri gibiydi; Başbakan Necmettin Erbakan’a basın üzerinden tahkir edici cevaplar veriyor; yargı başta olmak üzere bürokrasiyi ve medyayı Karargah’ta toplayarak brifingler düzenliyor, talimatlar yağdırıyordu. Talimat almayacak gazeteciler için de andıçlar hazırlatıyor, hain ilan ettirip işlerinden kovduruyordu. Evrakta sahtecilik yaparak Şemdin Sakık’ın ifadesine eklediği isimler Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar ve Akın Birdal gibi isimlere dünyayı dar ediyordu.

Onu tanımamızı sağlayacak başka bir konu da Angola’ya Türk komutan göndermemesiydi. BM, yeni bir Barış Gücü komutanlığı için yine kapıyı çalmış, red cevabı almıştı. Angola Kaplanı projesi, Somali Kaplanı’na takılmıştı.

Turgut Özal’ın bozduğu, ‘emekli komutanların cumhurbaşkanı olması’ geleneğine dönüş Çevik Bir’in en büyük hayaliydi. Önce Genelkurmay Başkanı olarak ülkeyi buna uygun biçimde yeniden dizayn etmek istiyordu. Bunun için aşması gereken çok önemli bir engel vardı: Hüseyin Kıvrıkoğlu. Henüz Kara Kuvvetleri komutanıyken yaşadığı ilginç kaza hala gizemini koruyor. Kıbrıs’ta tatbikat izlerken bir mermi Kıvrıkoğlu’nun hemen arkasındaki Albay Vural Berkay’ın ölümüne sebep olmuştu. Özel Kuvvetler Komutanlığı’na mensup askerlerden birinin silahından çıkan kurşun sekerek güvenli alanda bulunan komutan çadırına kadar gelmişti. ÖKK, İkinci Başkan Bir’e bağlı olduğu için kaza olduğuna inanmakta zorlanılsa da TSK, soruşturmanın sonucunu böyle açıkladı.

Komutanından rol çalıp Ankara’da tek adam şovuna çıkan Bir’e, TSK’da pek sempati duyulmuyordu. Bunun bir sebebi de görev süresini uzattırarak ordu içindeki terfi zincirini kırma çabasıydı. Doğan Güreş emekliliğe sevk edilmediğinde bir çok general mağdur olduğunu düşünüyordu. Bir, 17 Ağustos Depreminden dolayı sıkıyönetim ilan edilmesi ve elbette emekliliğinin ertelenmesi için kulis yaptıysa da başarılı olamadı. Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu’nun tercihi de Bir’in emekli edilmesinden yanaydı ve doğal olarak son noktayı koydu.

Ordu komutanlığında emekliye ayrıldığında devir teslim töreni dahi yaptırmayan Çevik Bir, sivil hayatta şansını denemeye devam etti. Cumhurbaşkanlığına adaylığını da açıkladı. Lakin gazetecilerle arasındaki emir-komuta ilişkisindeki küçük bir kesinti hayallerinin kısa süremesine yol açtı. Murat Birsel’in “İlk 100 gün içindeki en önemli 3 icraatınız ne olacak?” Sorusuna bile sinirlendi ve “Kıymetli kardeşim. Konuyu bu şekilde ele alırsanız baştan bana dirsek atıyorsunuz anlamını çıkarırım. Bir büyüğünüz olarak size onu söylüyorum. Yanlış yapıyorsunuz. Ondan sonra da kimseyi suçlamayın…” gibi anlamsız ve kimsenin beklemediği bir cevap verdi.

Kampanya ekibi hazırladığı çok sayıda önemli toplantı sırada bekliyordu. Marmara Grubu iptali haber veren ilanda şöyle diyordu: “Sayın emekli Orgeneral Çevik Bir: “Ne kadar güzel söz söylenirse söylensin kişilerin basın tarafından istedikleri gibi değerlendirildiklerini” söyleyerek, 2 Kasım’da yapılacak toplantımıza katılmayacaklarını ifade etmişlerdir.”

Aynı akşam CNN Türk’te Mehmet Ali Birand’la ayarlanan mülakat da iptal edildi.

Çevik Bir, Somali’de ‘Türk askeri bayıldı’ haberinden dolayı azarladığı Hürriyet muhabirinin ‘Emret komutanım’ cevabını sivil hayatta da duyacağını sanıyordu. Korunaklı, steril alandan çıktığı ilk gün apoletleri söküldü. Gazetecilerin şişirdiği bir balonu yine bir gazeteci istemeden ve gecikmeli olarak patlattı. Kendini seçilmiş kişi gören, Atatürkçülerin seküler ‘mesih’i, kudretli general hayatının son günlerini er rütbesiyle tamamlıyor.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version