Geçen hafta Erdoğan, dün akşam da Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, adaleti tesis etmesi gerekenler sanki başkalarıymış gibi, “Geç gelen adalet, adalet değildir” diye açıklama yaptı. Ülkenin her yerinden adalet çığlıkları yükselirken, adalet isteyen kadınlar yerlerde sürüklenirken kime söylüyorsunuz bunu?
Müebbet verilen kursiyer teğmen annesi Sevinç Çakır 29 gündür, eşi ve iki oğlu AKP milletvekili Halil İbrahim Yıldız’ın ailesi tarafından Urfa’da silahlı saldırıda öldürülen Emine Şenyaşar, 107 gündür Adalet Bakanlığı’nın kapısında nöbet tutuyor.
Şenyaşar, bakanlığın ziyaretçi girişinin kapısına, “Normalleşmenin yolu, yumuşamanın yolu adaletten geçiyor. Üstünlerin hukukuna karşı Adalet Nöbetimiz 107’ncı gününde” diye yazı asmış. Ve görüşme taleplerine hiçbir şekilde cevap verilmiyor. Kapısında nöbet tutulan, küçük bir görüşme talebine bile cevap vermeyen bir bakanlık adaleti tesis etmiş olabilir mi?
Anneler öldürülen ya da tutuklanan yetişkin çocukları için adalet arıyor.
Bir de bebekleri için adalet arayan anneler var. Onların maruz kaldığı adaletsizlik de çok derin bir yara.
Birkaç örnek vereyim.
Yukarıda gördüğünüz aile fotoğrafı, 6 Mayıs 2024 pazartesi günü Osmaniye T Tipi Cezaevinde çekildi.
Anne-babasıyla fotoğrafı çekilen Murat bebek, çekim öncesinde gardiyanı görünce “Adam” deyip ağlamaya başlıyor.
Ne annesi, ne babası onu susturabiliyor.
Baba Mehmet Akif Karaduran, oğlunun neden ağladığını önce anlayamıyor.
Murat’ın parmağıyla gardiyanı işaret ettiğini sonra fark ediyor. Eşi Ayşe Karaduran’a Murat’ın gardiyandan neden korktuğunu, bir şey mi yaşadıklarını soruyor. Herhangi bir olay olmamış. “Yaramazlık yapmasın diye sen mi korkutuyorsun yoksa” diye eşine soruyor.
Eğitimci bir anne olarak Ayşe Karaduran‘ın böyle bir çocuk terbiye metodu yok.
Baba Karaduran oğlunu susturmak için biraz oyalıyor. Ardından tekrar fotoğraf çektirmeye gidiyorlar ve Murat yine aynı tepkiyi veriyor. Aslında Murat bebeğin neden korktuğunu anlamak zor değil.
Murat bebek yalnız da değil. Demir parmaklıkların sesinden ürken, uyuyamayan bebekler ve dışarı çıkmak için kapıları yumruklayan çocuklarla ilgili o kadar çok olay dinledim ki…
Mesela 60 günlükken tutuklanan ve annesiyle birlikte 1 yıl hapis yattıktan sonra 1 yaşında tahliye edilen Muaz bebek. Hapisten çıktıktan sonra her hastaneye gittiğinde çığlık çığlığa ağlıyor.
Muaz bebek kalp hastası olarak dünyaya gelmiş. Gözlerinde de ciddi bir bozukluk var. Cezaevindeyken annesiyle birlikte birçok kez hastaneye gitmek zorunda kalmış. Ancak çabucak işlerini bitirip dönmeleri gerektiği, stres altında, cezaevinin ring aracıyla hastaneye gidip geldiği için huysuzlaşmış Muaz.
Annesi muayene esnasında tek başına tutmakta zorlandığı için jandarmalar elini kolunu sıkı sıkı tutuyorlar Muaz’ın. Güya tedavisine yardımcı oluyorlar.
Artık o anlar küçücük bebekte nasıl bir travma bıraktıysa…
Muaz hapisten çıktıktan sonra etkisinden kurtulamıyor.
Murat’ta da benzer travmalar kalması muhtemel. Süreci yakından biliyorum.
14 Temmuz 2023’te Edirne’de tutuklanan Ayşe Karaduran, o zaman 9 aylık bebeğini birkaç gün sonra eşine teslim etmek zorunda kaldı. Bir anne olarak zorlansa da cezaevinin şartları kötü olduğu için oğlunun o ortamda kalmasını istemedi.
Bazen anneannesiyle, bazen de babaanne ve yengesiyle kalmaya başlayan Murat bebek sürekli ağlıyordu. Pedagog, “İki yaşına kadar annesiyle kalması kendisini güvende hissetmesi açısından önemli” dediği için Murat mecburen annesinin yanına verildi.
21 aylık olan Murat bebek, şu anda annesiyle mutlu ama görüşlere gelen babasından da ayrılmak istemiyor.
Aslında Murat’ın bu ikinci kez hapse girişi… Annesi 4 aylık hamileyken gözaltına alınmış, iki ay sonra bırakılmıştı.
Anne karnındayken hak ihlallerine maruz bırakılan küçücük bir bebeğe yaşatılan şu yoksunluk hangi hukukla açıklanabilir?
Tanık ifadesine dayanılarak 6 yıl 10 ay hapis cezası verilen Ayşe Karaduran’ın dosyası Yargıtay’da inceleme aşamasında bekletiliyor. Bir ev hanımı ne yapmış olabilir ki bu kadar ceza verildi diye bakıyoruz. 2017 yılında Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun olan Ayşe Karaduran, öğrenciyken dini sohbetlerin de yapıldığı bir evde kaldığı için terör örgütü üyesi olmakla suçlanıyor. El insaf. Adalet bu mu?
Murat ve annesi şu anda 8 kişilik koğuşta kalıyorlar. Koğuşta Murat’tan başka 15 aylık Ilgın bebek de var. Ilgın’ın babası da aynı cezaevinde tutuklu. Perşembe günleri aile görüşleri oluyor.
Manzarayı düşünebiliyor musunuz?
Anne, baba ve 15 aylık kız çocuğu perşembe günleri hapishanede iç görüş yapıyorlar.
Bir yanda çekirdek bir ailenin haftada bir buluşup gardiyanların gözetiminde özlem gidermesi, diğer yanda Murat’ın gözyaşları, bir yanda da “Geciken adalet, adalet değildir” diye açıklama yapan siyasiler…
Film olsa herkesin oturup ağlayacağı bu sahneler, Türkiye’nin hemen her cezaevinde her gün yaşanıyor.
Ama kimsenin umurunda değil.
Oysa daha çok annenin, daha çok kadının sesini yükseltmesi, tıpkı kursiyer teğmen annesi Sevinç Çakır gibi, eşi ve iki oğlu silahlı saldırıda öldürülen Emine Şenyaşar gibi sokağa inmesi gerekir.
İşte o zaman adaletten umutlu olabiliriz.
SEVİNÇ ÖZARSLAN
21 Mayıs 2024 GÖRÜŞ
Kaynak: Kronos
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***