Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Vay vay vay, lafa bak; ‘Van’da zuhur eden cinnet hali…’ 

Vay vay vay, lafa bak; ‘Van’da zuhur eden cinnet hali…’ 


NECİP F. BAHADIR | YORUM

Van hadisesi basit bir olay değil. Adalet Bakanlığı’nın başlattığı operasyon ve süreç, YSK’nın son sözü söylemesiyle son buldu. Üç günlük kaosun hiçbir aşaması hukukun ve hayatın olağan akışı içinde yaşanmadı. Sel gitti, kumu kaldı. Van skandalı siyasette ‘derin ve anlamlı’ bir tartışmanın da fitilini ateşledi.

Daha doğrusu AKP içindeki kaynamayı açığa çıkardı. Shakespeare’in dediği gibi, “Çürümüş bir şeyler oluyor Danimarka Krallığında…” Van krizi gösterdi ki 31 Mart’ın vurduğu iktidar cephesinde, garip ve bugüne kadar eşine rastlanmayan bir değil çok şeyler oluyor.

Herkesin gözü önünde yaşananların bile şifresini çözmek güç. Düşünsenize bir el operasyonu başlattı. Koltuğu DEM’den aldı, AKP’ye ikram etti. Bir başka el sahneye çıktı, DEM’e iade etti. Bunlar farklı farklı eller mi yoksa bir kişinin sağ ve sol eli mi? Hakim irade üç günde bir noktadan başka noktaya nasıl savruldu? Erdoğan işin neresinde?

Tabii asıl dikkat çekici olan perdenin gerisinde dönen dolaplar… Operasyonu başlatan AKP’li Adalet Bakanlığı… Seçimin hemen arifesinde mesainin bitimine sadece 5 dakika kala DEM’in adayı Abdullah Zeydan’ı oyunun dışında bıraktı. Hukuk kanalları kullanıldı ama tamamen siyasi bir operasyondu bu.

Bölgede ‘kayyım politikasını’ olağanlaştıran AKP iktidarı neden Adalet Bakanlığı yoluyla sonuç almaya çalıştı? Adalet Bakanlığı, Erdoğan’dan habersiz, onun onayını almadan böyle bir operasyona cesaret edebilir mi? Hangi yargıç AKP’nin tepkisine neden olacak bir kararın altına imza atabilir?

Operasyonu başlatan siyasi el AKP’den başkası değil. Nitekim Zeydan’ın adaylıktan düşürülmesine ne Erdoğan ne de AKP’nin üst düzeylerinden bir itiraz ve tepki geldi. AKP sessizliğiyle operasyonu kabullendi. Sözcü Ömer Çelik “Hukukun konusu.” mealinde şeyler söyledi. Böylesine kritik siyasi bir meselede hukukun kendi inisiyatifiyle adım atmayacağını, atamayacağını herkes bilir.

Partideki ‘cinnet hali’nin itirafı

Üç günlük kaosun hedefi neydi? Olayda iktidarın küçük ortağı MHP’nin parmağı var mı? Ülke devletin içindeki güç odaklarının Van savaşına mı sahne oldu? Yaşananların seçim sonrası özellikle bölge için seslendirilen ‘komplo teorileri’ ve ‘kaos senaryoları’ ile bir ilişkisi var mı?

Erdoğan’ın Adalet Bakanlığı eliyle başlattığı operasyonu bir başka dinamik mi akamete uğrattı? Yoksa 31 Mart’ın şaşkına çevirdiği Erdoğan ipleri elinde tutmakta zorlanıyor mu? Van hadisesi Erdoğan’ın kontrolü kaybettiğinin bir işareti mi? Yoksa muhalefetten ve sokaktan yükselen tepkiler mi geri adım attırdı? Bu arada Erdoğan’ın ‘geri vitesi’ olmadığını belirteyim. Erdoğan değil ise kim?

Bu sorular anlamsız ve yersiz değil. AKP Krallığında bir şeyler oluyor.

Van skandalına tepki gösteren AKP’de siyaset yapmış eski milletvekili ve bakan düzeyinde isimler var. Hüseyin Çelik onlardan biri. Çelik ve benzeri isimler AKP’den uzaklaştıkları için söyledikleri siyasi açıdan kıymetli olsa da parti içindeki huzursuzluğun işareti sayılmaz.

Ama bir isim var ki… Tepkisi ve itirazı öyle böyle değil. İsyan halinde adeta… Kısacık mesajı çok şey söylüyor. YSK kararı üzerine AKP Genel Başkanı Hayati Yazıcı’nın sosyal medyadan yayınladığı tweetini kastediyorum. Yazıcı, eskilerden bir isim. Partinin kurucusu ve Erdoğan’ın yol arkadaşı.

Koltuğun DEM’li Zeydan’a iade edilmesinden sonra Hayati Yazıcı, o cezbeli mesajında diyor ki: “Van ilimizdeki Belediye Başkanı seçimi ile ilgili 1 Nisan günü zuhur eden cinnet hali durumu YSK’nın verdiği isabetli kararla sonlandırıldı. Yüksek Kurulu ve ve sayın üyeleri içtenlikle kutluyorum.”

Vay vay vay…

Yazıcı’nın kullandığı kelimeye bak; ‘Cinnet hali durumu!’. Kime söylüyor? Doğrudan Adalat Bakanlığı’na… Ve sözün bir ucu da Erdoğan’a kadar gider. AKP krallığında bir cinnet hali mi var? Mesajını sonradan silmesi bu yorumu ortadan kaldırmaz. Aksine çok daha ilginç ve manidar hale getirir.

 

Erdoğan, parti ve devlet üzerindeki kontrolünü kaybediyor

31 Mart sonrası AKP’deki şaşkınlığı, kontrolsüzlüğü, ne yaptığını bilememe halini az çok kestiriyordum. Fakat ‘cinnet hali’ demeye dilim varmıyordu. Tespit içeriden geldi. Yıllarca partinin en üst düzey makamlarında bulunmuş bir isimden… Üç günlük kaosu ‘cinnet halinin’ bir eseri olarak nitelemesi az şey değil.

‘Cennet ülkem, cinnet ülkeme döndü’ sözleri daha çok muhalif kesimlerden duyulurdu. İlk kez AKP içinden bir isim ‘cinnet hali’ kavramını kullandı. Hayati Yazıcı bunu neden söyledi? Van hadisesini kabullenemediği, yaşananlara vicdanı isyan ettiği için mi? Yoksa parti içi hesaplaşmanın bir sonucu mu?

Sebebi her ne olursa olsun bu çıkışının fırtınaya neden olacağını düşünmemiş olamaz. Acaba neyi hedefledi?

Bir vicdan refleksi de olsa, siyasetçi söylediği sözün macunun tüpten çıkması gibi bir daha geri alınamayacağını bilir. Yazıcı gibi deneyimli, yıllarını siyasette tüketmiş biri böyle sürç-i lisan etmez. Bir ‘siyasi hesap’ mı söz konusu diye bir soru insanın zihnine düşüyor. Lakin, Yazıcı, Erdoğan’a karşı bir senaryonun içinde olamaz.

Galiba 31 Mart travmasından sonra AKP’nin bir kaos ortamının içine girdiğini söylemek daha doğru görünüyor bana. Erdoğan’ın, sanki hem parti hem de devlet üzerindeki kontrolünü yitirmek de olduğunun işaret fişekleri bunlar. Operasyonu başlatan AKP iradesi ile YSK’yı alkışlayan AKP tavrı büyük bir yarılmanın habercisi.

Mehmet Uçum, birilerinin ‘komiseri’ olarak Saray’da!

Saray danışmanı Mehmet Uçum’un Van skandalına tepki gösterenleri tehdit edercesine ‘not ettiklerini’ söylemesini bu fotoğrafın bir unsuru olarak yorumlamak gerekir. Şu hale bakın… Dünün AKP’lisi yılların, Hayati Yazıcı’sını tehdit edebiliyor. Neye güvenerek? Sırtını Erdoğan’a yaslayarak tabii. Uçum, koalisyonun bir ayağı olarak Saray’da…

Normal şartlarda Yazıcı’ya bu sözleri söyleyen Uçum’un anında defteri dürülür. Hem Uçum, hem Yazıcı ile birlikte yol yürünemez. Biri mutlaka gider ki giden de parti yöneticisi değil danışman olur. Ülkede ve AKP’de olağan koşullar hüküm sürmediği için ikili arasındaki söz düellosundan bu yönde normal ve sağlıklı sonuç beklemek beyhude.

Ve korkarım giderse Yazıcı gider, Uçum kalır. Uçum’un Saray birilerinin komiseri olarak bulunuyor. Sağa sola ayar vermesinin sebebi bu. Hangi danışmanın sözü Uçum kadar kamuoyunda dikkate alınıyor? Erdoğan iktidarına vücut veren güçlerden birinin temsilcisi. Sözlerinin satır aralarından temsilcisi olduğu ‘ulusalcı çevreleri’ anlamak zor değil.

Van, AKP Krallığında kaynamayı ve çözülmeyi açığa çıkardı. Yazıcı gibi bir isme bile ‘cinnet hali’ dedirtti. Türkiye 31 Mart’tan sonra ‘cinnet hali’ devrine girdi. Aman dikkat!

 

 

 

 

 

 

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version